Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, Milletin Adamı (kendisi, kendisine öyle diyor) halkın oylarının 21 milyonunu, %55,7’sini alarak, Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı oldu. Sandıkta tecelli eden Milletin iradesine söylenecek bir şey olamaz, ancak saygı duyulur. Seçilmiş insanın davası olmaz… 

CHP’nin ve MHP’nin adayı Sn. Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yersiz bir isim miydi? Bin defa hayır… Kibar, zarif, beyefendi, külhanbeyi olmayan, bağırıp çağırmayan, iyi yetişmiş, nitelikli, 4 yabancı dil bilen, Atatürk İlke ve İnkılaplarına inanmış, Türkiye Cumhurbaşkanlığına yakışan birisiydi. Sn. İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olarak isminin açıklandığının 1. haftasında kendisinin Yozgat dönüşünde, Ankara VİP’te karşılaştım. Kucaklaştık ve başarılar diledim. Zira, kendisini daha önceden tanıyor ve takdir ederdim. 

Hayretime mucip olan hadise, Sn. İhsanoğlu’nun arkasında hiç kimse yoktu. Bunun üzerine, “lütfen Sn. İhsanoğlu’nun arkasında durun, destekleyin” diye bir yazı yazdım. Koskoca Cumhurbaşkanı Adayı kampanya gezilerine çıkıyor ve yanında kimseler yok. Oysa, karşısındaki kurt politikacı kırk yıldır siyasetin içinde, güçlü durumda ve tanınıyor. Tanınmaya ve tanıtılmaya ihtiyacı olan aday Sn. İhsanoğlu’ydu. Din bilgini olduğundan, çivi çiviyi sökebilirdi. Milletin adamı, her gün yeni reklamlar, programlar ve kampanyalarla tüm imkanlarını kullanarak ama bütün bunlara rağmen işin doğrusunu da söylemek gerekirse, çok ama çok çalışarak, seçilemediği takdirde başına geleceklerin bilinci içinde, büyük gayret sarfederek %51,7 ile seçilebildi.

Bana göre bu kıl payı kazanmaktır. Zira bu imkanlara göre %60’ların üzerinde oy alması gerekirdi. Seçim analizini şöyle yapalım; 52.894,000 seçmenin 40.019,000 geçerli oy kullandı ve katılma oranı %77 olarak çok düşük kaldı. Bu katılım oranın düşüklüğü sayesinde Sn. Erdoğan Cumhurbaşkanlığına taşındı. Eğer katılma oranı %85’lerde olabilseydi, yapılan hesaplamalara göre kesin ikinci tur olacaktı. Yeni bir isim, tanınmayan bir isim olmasına rağmen ve kendisini aday gösteren partilerin kampanyaya yeterince asılmamasına karşın, Sn. İhsanoğlu’nun aldığı oy 15.587,000 ve %38,5 olmuştur. AKP’nin ilk iktidara geldiği oranı düşünürseniz, bu rakam küçümsenecek bir oran değildir. Kürtlerin temsilcisi olan Sn. Demirtaş 3.914,000 oy alarak, %9,76 olmuştur. Bu bir aşamadır. Sn. Demirtaş’ın kampanyası üzerinde durduğu hususlar ve üslubu, birçok saf vatandaşı kendisine yöneltmiştir. Her zaman söylüyorum, biz bu ülkede yıllardır ve hiçbir zaman ben Türküm, sen Kürtsün diye bir ayrım yapmadık. Onlar özellikle Eruh katliamından sonra bu ayrımı yaptılar. Binlerce kişinin ölümüne neden oldular ve asıl doğrusu bizleri çok kırdılar. Ben Kürt partisinin önümüzdeki seçimlerde bu rakamı alacağından emin değilim. Netice itibariyle siyasette asıl amaç kazanmaktır. Mağlup olan unutulur gider.

Ben Çankaya’nın yüce Önder Atatürk’ün makamı olarak, Atatürk İlke ve İnkılaplarına inanmış biri tarafından doldurulmasını arzu ederdim. Bu nedenle, bilimsel nitelikleri, Laik, Demokratik Cumhuriyete inancı, Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlılığı, medeni, çağdaş, münevver, görgülü ve kültürlü kimliği ile daha önceden de tanıdığım için Sn. Prof. Dr. İhsanoğlu’nu destekledim. Esasen benim mensup olduğum ANAVATAN (ANAP) Partililerimizin büyük bir çoğunluğu Sn. İhsanoğlu’na destek verdi. Şüphesiz siyasetten gelen başka bir adayda olabilirdi. Bu durumda ne olurdu, bilemiyoruz. Ama, ben daha önceden Sn. Prof. Dr. Emre Gönensey’i, Sn. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nu, Sn. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ı, Sn. Hikmet Çetin’i, Sn. Deniz Baykal’ı, Sn. Murat Karayalçın’ı, hatta Sn. Mesut Yılmaz’ı alternatif isimler olarak kendi kendime düşünmüştüm. Bunlar tabiatıyla benim kendi şahsi görüşlerimdir.

Bana göre, seçimler bittikten sonraki tartışmalar ve analizler boştur. Bir şey açık seçik söylenmelidir, bu seçimde Sn. Tayyip Erdoğan’ı kazandıranlar, Vatan, Millet Sakarya konuları açılınca mangalda kül bırakmayan, ancak, zahmet edip, sandığa gelip demokratik görevlerini yerine getirmeyen 14.000,000 kişidir. Bunlar kutsal vatandaşlık görevlerini ihmal etmişlerdir ve belki de memleketi arzu edilmeyen bir Cumhurbaşkanına teslimde büyük rol oynamışlardır. Zaten adil olmayan ortamda AGİT Heyeti de (kampanyanın eşit şartlarda olmadığını vurgulamıştır) yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini oy kullanmayarak daha da adaletsiz hale getiren ve terazinin kefesini Sn. Erdoğan lehine bozan oy kullanmayanlardır. Bunların gelecekte Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı olaylardan şikayet etmeye hakları yoktur. Ben yazlıkta oldukları için ve tatil yaptıkları için rahatını bozup, gelmeyen onlarca insanı biliyorum. Bodrum’da, Çeşme’de, Alaçatı’da, Özdere’de, Gümürdür’de, Didim’de, Seferihisar’da, Marmaris’te, Datça’da, Antalya’da tatil yapanlar “Yahu, benim bir oyumla mı herşey değişecek, neden tatilimi bozup, cebimden para harcayıp, gidip oy kullanayım” demişlerdir. İşte bu kullanılmayan 14.000,000 oyun ben inanıyorum ki büyük bir bölümü CHP ve MHP seçmenini oluşturmaktadır.

Seçimler bitmiştir, ancak, milletin adamının yıldızlı reklam kampanyası halen devam etmektedir. İhsanoğlu ise parasız, pulsuz, desteksiz bu Ağustos sıcağında kampanya yapmıştır. Ben Türkiye’nin bugün yaşadığı olayları 20 yıl önce düşünemezdim. Tekrar ediyorum, Çankaya Atatürk’ün makamıdır, orada Atatürk’ün ruhu yaşamaktadır. Atatürk’e ve Atatürk İlke ve İnkılaplarına inanan özde kişiler orada görev yapmalıdır.

Sırası gelmişken, TBMM’nin seçim zamanlaması konusunda görevi olduğuna inanıyorum. Türkiye gerçeklerini, vatandaşlarımızın davranışlarını dikkate alarak, seçim tarihlerinin değişmesi elzemdir. Seçimler için en uygun aylar Ekim, Kasım, Nisan olarak belirlenmelidir. Ağustos sıcağında seçim olmaz… Netice itibariyle seçilmiş seçilmiştir. Kendisini tebrik edip, parti Başkanlığından daha başka Cumhurbaşkanlığına yakışır, tüm milletin Cumhurbaşkanı olarak tüm milleti kucaklayan bir tavır göstererek, önümüzdeki 5 yıl Cumhurbaşkanı olarak devletimize ve milletimize hizmet etmesini bekliyorum. Oy kullanan milletin tercihi bu yönde olduğu için, 12. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum.