(İSMET ABİ) TBMM Başkanı, Bakan, Milletvekili, hepsinden önemlisi, bizim ve herkesin İSMET ABİ si, Sn. İsmet Sezgin’i, 7 Aralık 2016 günü, maalesef kaybettik. İsmet Ağabey, çok sevdiğim, saygı duyduğum, onun da beni sevdiğinden emin olduğum, müstesna bir insan, çok değerli bir devlet adamı idi.
Çok genç yaşta siyasete girmiş, 27 yaşında, Aydın Belediye Başkanı seçilmişti. Daha sonra, tam 7 dönem çok sevdiği Aydın’dan Milletvekili seçilmiş, birçok defa Bakanlık, Başbakan Yardımcılığı yapmış, Siyaset Yaşamını TBMM Başkanı olarak taçlandırmıştı.
Sn. İsmet Sezgin’le her zaman sevgi dolu, sıcak ilişkilerimiz olmuştu. İsmet Abi, TBMM Plan-Bütçe Komisyonu Başkanı, ben de DPT Temsilcisi olarak Mecliste bulunduğum yıllardan başlayan dostluğumuz hiç kopmadan devam etti. Daha sonraki yıllarda, Ankara’ya gidişlerimde, İsmet Ağabey ile devamlı buluşur, görüşürdük. Yıl 1991, ben ANAP İstanbul Milletvekili olarak yüce meclisteyim, Sn. İsmet Sezgin de İçişleri Bakanıdır.
Anavatan Grubu olarak, Plan- Bütçe Komisyonunda fırtına gibi esiyor, hükümete yükleniyorduk. Ben, DPT’den geldiğim için, devleti çok iyi biliyor, komisyon çalışmalarına çok itinalı hazırlanıyor, konuşuyordum. İçişleri Bakanlığı Bütçesi görüşülmeden bir gün önce, Bakanlık Makamından aradılar. Sn. Bakan görüşecek dediler. ’İsmet Ağabey bana öğlen yemeğine Bakanlığa gelebilir misin diye sordu. Memnuniyetle gelirim dedim ve gittim. Yanında, rahmetli, o tarihte Jandarma Genel Komutanı olan, orgeneral Eşref Bitlis vardı. Üçümüz yemeğe oturduk. İsmet Ağabey, ’oğlum komisyonda beni yıpratıcı konuşma, bir arzun varsa söyle dedi. Ben o tarihlerde, Ferdi Silahlanmayla uğraşıyor, herkesin belinde silahla gezmesine engel olmak için, çaba harcıyordum.
İstanbul’daki Umut Vakfı’na yardımcı olmaya çalışıyordum. Türkiye Teksas’a dönmüştü, 3 milyon kişi silahla geziyor, en ufak bir hadisede, çekip karşısındakini vuruyordu. Silah verme yetkisi valilerdeydi, çok defa siyasi baskılarla, valiler kolayca silah veriyorlardı. (gerçi şimdi daha kötü, dünyada silah almanın, silahla gezmenin bu kadar kolay olduğu başka bir ülke yoktur). ‘ Sn. Bakanım, silah terörü feci durumda, sizden rica ediyorum, Valilerden, bu yetkiyi alınız, Bakana veriniz, ancak siz de, silah dağıtma belgelerini imzalamayınız.’ dedim, ekledim, ’Bunu yaparsanız, ben de komisyonda sizi fazla eleştirmem ‘dedim…
Sn. Bakan Sezgin,’ Tamam, esasen ben de bu durumdan, çok şikâyetçiyim, dediğini yapacağım… ’ dedi ve anlaştık. Ben de, hem Plan-Bütçe Komisyonu’nda hem de TBMM Genel Kurulu’nda, İsmet Ağabeyi üzecek bir konuşma yapmadım. Zira netice hasıl olmuştu. Aradan bir kaç ay geçti, gene birgün Sn. Bakan Sezgin, beni Bakanlığa çağırdı, bir odaya soktu, odada tıka basa dosyalar vardı, ’İşte bunlar tüm illerden gelen Silah Talep Dosyaları‘ dedi. O dönemde, polis, mutemet vs gibi silah taşıması zorunlu olanlar dışında, silah dağıtılmadı. Aslında benim amacım, dağıtılan, herkesin belinde olan silahların da devlet tarafından müsaderesi, toplanması idi. Bu konuda verdiğim Kanun Teklifi, İçişleri Komisyonu’nda kaduğ oldu. Büyük tepkilerle karşılaştım.
Sn. İsmet Sezgin, Türk Siyasi hayatının yeri doldurulamayacak, unutulmayacak, simge isimlerinden birisiydi. Atatürk ilke ve İnkılaplarına sımsıkı bağlı, Laik Demokratik Cumhuriyetin sevdalısıydı. Sn. Süleyman Demirel’in en sadık, en yakın dava arkadaşı idi. O dönemlerde, siyasetçiler, milletvekilleri, ne kadar yakın olurlarsa olsunlar, liderlerine eleştirilerini, katılmadıkları durumları açık seçik, çekinmeden söylerlerdi, (şimdiki gibi değildi). Sn. İsmet Sezgin daha sonra Demokrat Türkiye Partisini kurdu, Genel Başkan olarak Milli Savunma Bakanlığını deruhte etti. Hangi görevde olursa olsun, samimiyeti, tevazuyu, sevecenliği hep muhafaza etti. İsmet Ağabeye ulaşmak hep kolay olmuştur. Her zaman halkın, dostlarının arasındaydı.
Yakın dostum, müsteşar kardeşi Mukadder Sezgin, değerli kardeşim Aydın Özü ile birlikte, birçok vesile ile, beraber olduk, çok keyifli anlar geçirdik. Rahatsızlığından kısa bir süre önce, kendisiyle görüştüm, Aydın ile birlikte Ankara’ya geleceğimi söyledim. Çok memnun olmuştu. Ben, her zaman çok şanslı bir Milletvekili olduğumu düşünürüm. Benim bulunduğum Mecliste, İsmet Ağabeyin yanısıra, Sn. Demirel, Sn. Ecevit, Sn. Erdal İnönü, Sn. Deniz Baykal, Sn. Erbakan, Sn. Mesut Yılmaz, Sn. Alpaslan Türkeş, Sn. Tansu Çiller, Sn.Hüsamettin Cindoruk, Sn. Hüsamettin Özkan, Sn. Abdullah Gül, Sn. Kamer Genç, Sn. Yılmaz Hocaoğlu, Sn. Oltan Sungurlu, Sn. Mustafa Taşar, Sn. Nahit Menteşe, Sn. Şevket Kazan, Sn. Kamran İnan, Sn. Hikmet Çetin, Sn. Ersin Faralyalı , Sn. Hasan Korkmazcan, Sn. Mükerrem Taşçıoğlu, Sn. Mustafa Kalemli, Sn. Melih Papuçcüoğlu, Sn. Esat Kıratlıoğlu, Sn. Selahattin Kılıç gibi Türk Siyasetinin duayen ve seçkin insanları bulunuyordu. Tabiatıyla, Sn. Turgut Özal da, Cumhurbaşkanımız olarak daima bizlerle beraberdi.
Burada hatırlayamadığım birçok isimle birlikte, aynı yüce çatı altında bulunmanın onurunu taşıyorum. Ne yazık ki, takdiri ilahi vaki oluyor, birçok değerli insanımızı peşipeşine yitiriyoruz. Türkiye Siyasetine damgasını vurmuş değerli insanların aramızdan ayrılması ile, ne yazık ki, bir devir kapanıyor. Türkiye’de bugün, siyaset sahnesinde bulunanların, bu insanlardan, Devlet Adamlığı Noktasında alması gereken dersler vardır.
Ben, Ankara’yı her düşündüğümde, İsmet Ağabeyin orada olduğunu bilir, güven hissi yaşardım. Sevgili İSMET Ağabey, hangi partiden, nereden olursa olsun, herkesin İSMET ABİSİ idi. Onu sevmeyen yoktu.
Allah’ın rahmeti onunla olsun, yüce Türk Milletinin başı sağ olsun.