Eleştire eleştire doğrultamadığımız bir eğitim sisteminin parçasıyız hepimiz.

Eğitim boyutunda, son yıllarda dahil hiçbir zaman düzelmemiş/düzeltilememiş bir sistemimiz var. Raylarımız kaygan ve her an kazaya hazırız! Tedariksiz yol alıyoruz. 

Sürekli değiştirip duruyoruz. Değişemezsek yama yapıyoruz.

Belki de bu anlamda devlet olarak hiçbir zaman yol arkadaşlarımızı iyi seçemedik. 

Hep yazdık. Birileri yazdı. Yazmaya da devam ediyoruz. Ne hikmetse bir türlü değişim olmadı. Daha doğru tabirle "sürekli bir değişim" oldu.

Bizler birer öğretmen olarak dahi, sistemdeki değişiklikleri takip etmekte zorluk çekerken "Allah velilerimizin ve öğrencilerimizin yardımcısı olsun" demeden edemiyoruz.

Herşeye rağmen buradayız ve bu vatanın/milletin birer ferdi, parçasıyız.

Malumunuz üzere liselere girişle ilgili tercihlerin yapıldığı bir süreci yaşıyoruz. Yeni ve tanıdık olmadığımız bir sistem.

Bu hususta eğitim gibi "özel" bir sektöre emek veriyorum. Aynı zamanda da ülkemizin eğilimlerini sürekli olarak takip eden sade bir vatandaş olarak bazı konularda sizlere yardımcı olmak, kendimce yol gösterip "ülke gerçekleri" bağlamında hayalperest olmayan bir rehberlik yapmak istiyorum.

Sizlerin yerine kendimi koyup "bu durumda ben olsam acaba ne yapardım" diyorum.

Öğrencilik sürecimde -ki özellikle de lise öğrenimi gibi kritik bir süreçte- yol göstericisi olmamış biri olarak bunun eksikliğini en derinden hissedenlerden biriyim.

Hal böyle olunca bu hususta bir yazı kaleme almak elzem oldu.

Eğri oturup doğru okumak gerek bazı şeyleri. Mesela ülkenin eğilimleri ve gidişatı iyi bir yol gösterici bizim için. 

Sistem artık okumuşa doydu. Nasıl ki bir hava kütlesi maksimum neme ulaşınca bünyesine daha ziyade nem alamıyorsa sistemimiz de aynen öyle. Fazla okumakla olmuyor diyor bizlere. E bizler de sürekli diretiyoruz. Memur olmazsak evlatlarımız açlıktan ölür bizde vicdan azabıyla kahroluruz sanıyoruz.

Oysa durum hiç de sanıldığı gibi değil. Eğer bu sistemin bir parçası isek sistemin eğilimlerini iyi analiz etmek durumundayız.

Artık memur atama konusunda durma noktasına ulaşmış bir yerdeyiz. Almıyorum kardeşim, diyor devlet baba. Kemal Sunal misali "peki ya ben" demenin lüzumu yok.

Meslek öğrenecek ve meslek öğreten liselere yöneleceğiz. Devlet artık meslek liselerine ekstra bir kıymet ve destek veriyor. Oku, mesleğin olsun, seni çalıştırayım diyor. Bu konuda lokomotif olarak da çeşitli illerde ücretsiz özel meslek lisesi seçenek olarak sunuluyor.

Pek bilinmese de ülkemizin muhtelif yerlerinde bu tarz liselere artık daha çok rastlayabiliyoruz.

Malatya'da Marmara Eğitim Kurumları bu tarz proje okullarla bizleri tanıştıralı 3-4 yıl kadar oldu. Ulusal basında/haberlerde falan henüz duyulmaya başlandı. 

Organize sanayi bölgelerinde veya yakınlarında bulunan, devlet destekli bu tarz özel okullarda okumak da ücretsiz. Hem okul, hem staj alanı, hem de gelecekte iş garantisi. Daha ne olsun? 

Üstelik liseden mezun olunca alanınla ilgili tercihlerinde ekstra puan alabiliyorsun.

Sistem buna bizleri zorluyor. Direnmenin anlamı yok. Herkes okuyor ve yüzbinlerce üniversite mezunu boşta geziyor. O yüzbinlerden biri olmak istemiyorsak hem bir mesleğimiz olmalı hem de okumalıyız! Benden söylemesi. Araştırın böyle okulları!