Beşiktaş ligin kontra arayan takımlarından bir tanesi olan Konyaspor karşısında klasik 4-1-4-1 dizilişiyle değil Josef ve Necip'in yer aldığı iki ön liberoyla yani 4-2-3-1 şeklinde maça başladı. 

Beşiktaş Konyaspor maçı, siyah beyazlıların bu sezon kalesine hiç isabetli şutun gelmediği bir maç oldu. Ligin başından bu yana baktığımızda Beşiktaş'ın güzel futbol oynayarak maç kazanmak istediğini görüyoruz. Konyaspor'un ise savunma arkasına sarkan bir oyun tarzı var. Sergen Hoca da buna karşın Josef ve Necip'le önlem aldı. Üstüne Vida- Welinton tandemi de etkili oynayınca Konyaspor neredeyse hiç pozisyon bulamadı. Geriden hızlı bir şekilde  Guilherme ve Skubic'le öne çıkan Konyaspor, bu dörtlüyü geçemedi. 

Beşiktaş savunma hattındaki bu dizilişle maça dengeli başladı. Rakibinin kontralarını etkisizleştirmeyi başaran siyah beyazlılar NSakala'nın gereksiz hareketiyle bir kişi eksik kaldı. 21. dakikadan itibaren 10 kişi oynayan Beşiktaş buna rağmen güzel oyundan vazgeçmedi. Topun ve oyunun hakimi olarak 90 dakika boyunca savaşan siyah beyazlılar 70. dakikada Ljajic-Atiba ve Aboubakar- NKoudou değişikliğiyle hücumu biraz daha hızlandırdı. Aboubakar oyun içinde etkili işler yaptı fakat çok yoruldu. Orta sahadaki pas trafiğini hızlandırmak ve üçüncü bölgeye daha etkili girebilmek için yapılan bu değişiklik Beşiktaş'ın vitesini artırdı. 

Rosier ve Ghezzal hücum yönünde sahanın en etkili ismiydi. Atiba ve NKoudou değişikliğiyle daha hızlı öne çıkan bir Beşiktaş izledik. 81. dakikada Atiba'nın asistinde dar açıdan mükemmel bir gol atan Rosier, Beşiktaş formasıyla Süper ligdeki ilk golünü Konyaspor'a atarak çok önemli bir üç puanı takımının hanesine yazmayı başardı. 

Alınan bu galibiyetle Süper ligde uzun bir aradan sonra üç büyük takım aynı puanla sıralamada yerini aldı. Hakemin Welinton'a yapılan pozisyonda verdiği yanlış karar maçın kaderini değiştirmeye yetmedi. 

Öte yandan Sergen Yalçın'ın Beşiktaş için bir teknik direktörden daha fazlası olduğunu düşünüyorum. Sahada teknik ve taktik olarak Beşiktaş'ın ne yapması gerektiği onun sorumluluğunda fakat mental düzeyde de takıma verdiği bir coşku var. Bu coşkuyu, asla vazgeçmeyen bu savaşcı ruhu, oyunun her dakikasında hissettiriyor. Beşiktaş'ın ligin ikinci yarısında kaybettiği ve berabere kaldığı maçlarda bile oyun olarak kötü oynamaması bunun en bariz örneği. 

Hiç vazgeçmeyen ve şampiyonluk isteyen bir yapısı var. İdeal bir 11'in dışında tüm oyunculardan faydalanmak ve onları takımın içinde tutmak istiyor. Beşiktaş'ın hücum oyunu onunla çok farklı şekilleniyor. Oyunculuğundaki kazanma hırsını Beşiktaş hücum hattında izliyorsunuz.