İŞTE ABD ADALETİ!

IŞİD/DEAŞ, Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında, “Büyük İsrail”i hayata geçirebilmek amacıyla ABD ve İsrail’in desteği ile Davit Patreus tarafından kurgulanmıştı. Rakka’nın DEAŞ’tan temizlenmesi operasyonunda çekilen tahliye fotoğraflarında IŞİD/DEAŞ’ın, CIA/Mossad kurgusu olduğu net olarak görülmüştü. Sarraf davası da, Türkiye’yi bazı konularda ödün vermeye zorlamak için kurgulanmış, siyasi yönü ağır basan, yargılama görünümlü bir saldırıdır.

 Sarraf davası, çıkarlar söz konusu olduğunda, “demokrasi ve insan hakları havarisi devletlerin” hukuku nasıl eğip bükebildiklerini gösteren örnek bir dava olarak tarihe geçecektir.

M. KEMAL SALLI

Rıza Zarrap/Sarraf davasının Türkiye’ye karşı bir silah olarak kullanılacağı biliniyordu. 17-25 Aralık sonrasında ABD medyasında yayınlanan yorumlar, o günlerde henüz Türkiye’de olan Sarraf’ın Türkiye’yi cezalandırma aracı olarak kullanılabileceğini açıkça ortaya koyuyordu. Ambargonun gerçek muhatabı olan İran Sarraf’ın ortağını yargıladı, suçu bir önceki yönetimin sırtına yıktı ve kendini aklamış oldu. Kabak bizim başımıza patlamış oldu. 

ABD, NATO silahıyla diz çöktüremediği Türkiye’ye karşı Sarraf silahını kullanacak. 

“ABD’de yargı bağımsızdır”, diyenler olabilir, ama Sarraf’ı yargılayacak olan ABD Güney Bölge Hakimi Hakim Richard Berman’ın Gülen Örgütü ile bağlantılı, Türkiye’ye karşı önyargılı biri olduğu ortaya çıktı. Berman’ın, ilişkileri nedeniyle, vereceği kararlarda tarafsız kalamayacağı konuşuluyor. O nedenle Türkiye’yi, 4 Aralık sonrasında, ekonomik yönü ağır basan zorlu bir süreç bekliyor. 

İŞTE AMERİKAN ADALETİ

Rıza Sarraf davası, gelinen noktada Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla davası’na dönüştü, Rıza Sarraf sanıkken tanık oluverdi.

Davaya bakacak olan Yargıç Richard Berman, Amerikan hukuku gereği, 82 jüri adayına yaptığı konuşmada şöyle diyor: “Sizin jürilik yapacağınız davada bir tek Mehmet Hakan Atilla yargılanacaktır. Siz mahkemede sunulan delillere bakarak neyin gerçek olduğuna karar vereceksiniz, biz ise yasalara bakacağız. Bunu yapamayacak olan varsa, şimdiden söylesin.” 

Yargıç Berman’ın  bu açıklamasını değerlendiren hukukçular, “Berman’ın sözleri, ABD bankacılık sistemini dolandırmak, kara para aklamak, İran ambargosunu delmekle suçlanan Sarraf’ın savcılıkla işbirliği yaptığı ve anlaşmaya vardığı  iddialarını güçlendirdi” diyorlar. 

Yargıç Berman’ın kararlarında neden tarafsız kalamayacağına ilişkin hikayenin ayrıntıları ortaya çıktıkça, kaygılar da artıyor.

YARGIÇ BERMAN TÜRKİYE’YE YABANCI DEĞİL

Yargıç Berman’ın, 8-9 Mayıs 2014’te, İstanbul’da yapılan “Adalet ve Hukuk Devleti” konulu bir sempozyuma katılmak üzere İstanbul’a geldiği ve burada dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye’yi çok sert sözlerle eleştirdiği ortaya çıktı. Türkiye konusunda çok olumsuz önyargıları olan bir yargıcın bakacağı davadan Türkiye’nin lehine bir sonuç çıkması beklenebilir mi? 

Söz konusu sempozyumu, Fethullahçı YKK Hukuk Bürosu düzenlemiş. 4 Aralıkta başlayacak olan Sarraf davasının yargıcının kimliğine bakıldığında, bu davanın Sarraf’tan çok Türkiye’yi hedef alacağı bir gerçektir. Davanın bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve bazı bakanları ve bazı Türk bankalarını kapsaması için özel bir çaba sarfediliyor. 

YKK yani, Yücel Karkın Küçük, söz konusu sempozyum hakkında ayrıntılı bilgi veren www uluslararasi sempozyumu.com adresinin Fethullahçı örgütle ilişkili olduğu ortaya çıktığında, sempozyumla hiçbir ilgisi olmadığını söylemişti. Fakat, domein adresi silinmediği için, bağlantıları, suç delilleri ortada kalmıştı. 

Yargıç Berman, “Adalet ve Hukuk Devleti” konulu bir sempozyumda moderatör olarak görev yapmış. Sempoyumun “Bağımsız ve Etkin Yargı” bölümünde söz alan Yargıç Berman’ın söyledikleri, ABD’NİN Sarraf davası üzerinden neleri hedeflediğini ortaya koyuyor: 

“Tek adam iktidarının tersi olan hukuk devletinin Türkiye’de tehdit altında olduğu bir sır değildir. Bana göre, kesinlikle, tek adam iktidarı hukuk devleti ilkesi ile değiştirilmiştir.”

Yargıç Berman, bir hukukçu olarak, bu değerlendirmesinde haklı olabilir, ama Sarraf davasında sergilediği tutumla bu söyledikleri çelişmiyor mu? Sarraf davasında, 82 jüri adayına söyledikleri “Bağımsız ve Etkin Yargı” başlıklı konuşmasındaki sözleriyle uyuşuyor mu?  

Sarraf’ı yargılayan yargıç Richard Berman, kendisini “Adalet ve Hukuk Devleti” konulu bir sempozyum dolayısıyla Türkiye’ye davet eden Fethullahçı YKK üyelerine teşekkür etmiş, çok memnun kaldığını belirterek kendilerini ABD’ye davet etmiş. 

SARRAF DAVASI SİYASALLAŞIYOR

Sarraf davası giderek siyasallaşıyor. ABD yargısı bazı devlet adamlarının, bazı Türk bankalarının ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırım kararını, uluslar arası hukuku çiğneyerek deldiklerini savunuyor. Halbuki, Rıza Sarraf’ın İran’a, pazarladığı petrol karşılığında “altın ihraç ettiği” dönemde, pekçok Amerikan bankasının İran’a döviz transferi yaptığı biliniyor. 

Türkiye, İran’a uygulanan ambargonun belli bir bölümünde rol oynamış olmasına rağmen, para trafiğinin tek sorumlusu olarak gösterilmekte. Ambargo sürecinde İran’a yönelik para trafiğinde Rusya, Birleşik Arap Emirliği, Azerbaycan, Kanada ve bazı ABD bankalarının da rol oynamış olmalarına rağmen, hedef tahtasında yalnızca Türkiye var. 

Sarraf davasının gidişatında, sanığın tanığa dönüştürülmesi gibi zorlamalara bakıldığında, kaygılarımız artıyor. 4 Aralık duruşması yaklaşırken piyasaların tedirgin olduğu gözleniyor. Çünkü davanın gidişatı, hedefin Sarraf olmadığını gösteriyor. BOP uygulamaları, NATO operasyonlarıyla diz çöktürülemeyen Türkiye’ye ekonomi ağırlıklı bir saldırı başlatılmak isteniyor. 

IŞİD/DEAŞ, Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında, “Büyük İsrail”i hayata geçirebilmek amacıyla ABD ve İsrail’in desteği ile Davit Patreus tarafından kurgulanmıştı. Rakka’nın DEAŞ’tan temizlenmesi operasyonunda çekilen tahliye fotoğraflarında IŞİD/DEAŞ’ın, CIA/Mossad kurgusu olduğu net olarak görülmüştü. Sarraf davası da, Türkiye’yi bazı konularda ödün vermeye zorlamak için kurgulanmış, siyasi yönü ağır basan, yargılama görünümlü bir saldırıdır. 

Sarraf davasının devamında ne gibi sürprizlerle karşılaşabileceğimizi görebilmek için, Yargıç Berman’ın jüri adaylarına verdiği duruşmada adı geçebilecekler listesine bakmak yeterlidir. Listede 175 kişinin ve 119 şirketin adı geçiyor. Sanık ve avukatların yanı sıra 17 Aralık soruşturmasını yürüten savcıların, eski polislerin, Fethullah Gülen, Egemen Bağış, Ali Babacan, Bilal Erdoğan, Barış Güler, Ebru Gündeş, Mehmet Şimşek’in ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da adı geçiyor. Listede, davayla ilişkilendirilen ABD bankalarının yanı sıra Halk Bank’ın, Ziraat Bankası’nın ve Aktif Bank’ın da yer alması, Sarraf davası üzerinden yapılması planlanan saldırının ekonomik ağırlıklı olacağının göstergesidir. 

Sarraf davası, çıkarlar söz konusu olduğunda, “demokrasi ve insan hakları havarisi devletlerin” hukuku nasıl eğip bükebildiklerini gösteren örnek bir dava olarak tarihe geçecektir.