Fransa'da, aralarında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan, Yahudi ve Hristiyan cemaati temsilcileriyle yazarların da bulunduğu 300 kişinin imzasıyla Le Parisien gazetesinde yayımlanan bir bildiride, “Kur'an-ı Kerim'den şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı gerekçesiyle bazı ayetlerin çıkarılması" isteniyordu. 

Kutsal kitabımıza yönelik hiçbir saygısızlığa elbette tepkisiz kalamayız; kalmamız mümkün değildir. Fakat,  Sarkozy’nin önderlik ettiği “Kur’an-ı Kerim’den Yahudileri hedef alan bazı ayetlerin çıkarılmasını” isteyen bildirinin ruhani boyutu kadar siyasi boyutu da önemlidir. 

Bu olayda, Rothschild Ailesi tarafından Fransa Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşınan Emanuel Macron’un, ABD gezisi öncesinde büyük itibar kaybetmesine neden olan, Paris sokaklarını Cehennem’e çeviren ve Fransa ekonomisine büyük darbe vuran eylemlerin arkasındaki dinamikleri de görmemiz gerekir. 

Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin çektiği Kur’an-ı Kerim’in değiştirilmesi isteyen kampanya, bir Müslüman olarak hepimizin kanını donduran bir edepsizlikti. 

Fransa'da, aralarında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan, Yahudi ve Hristiyan cemaati temsilcileriyle yazarların da bulunduğu 300 kişinin imzasıyla Le Parisien gazetesinde yayımlanan bir bildiride, “Kur'an-ı Kerim'den şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı gerekçesiyle bazı ayetlerin çıkarılması" isteniyordu. 

Le Parisien gazetesinin 22 Nisan tarihli baskısında yayımlanan bildiriye yalnızca İslam Alemi’nden değil, aklı başında bütün din adamlarından tepki geldi. Kutsal kitabımıza yönelik hiçbir saygısızlığa elbette tepkisiz kalamayız; kalmamız mümkün değildir. Fakat,  Sarkozy’nin önderlik ettiği “Kur’an-ı Kerim’den Yahudileri hedef alan bazı ayetlerin çıkarılmasını” isteyen bildirinin ruhani boyutu kadar siyasi boyutu da önemlidir. 

Bu olayda, Rothschild Ailesi tarafından Fransa Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşınan Emanuel Macron’un, ABD gezisi öncesinde büyük itibar kaybetmesine neden olan,  Paris sokaklarını Cehennem’e çeviren ve Fransa ekonomisine büyük darbe vuran, eylemlerin arkasındaki dinamikleri görmemiz gerekir. 

TEPKİLER, TEPKİLER…

Fransa İslam Konseyi (CFCM) Başkanı Ahmet Oğraş, bildiriye imza atan kişiler arasında Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan ve Fransa Yahudi ve Hristiyan kuruluşlarının liderlerinin de bulunduğuna dikkat çekerek, bunun bilinçli, programlı bir saldırı olduğunu savundu. 

Oğraş, “Bugün Fransa’da, Müslümanlara yönelik kışkırtıcı ve gerçeklerden uzak tartışmaların gündeme getirilmesi için bazı siyasilerin, akademisyenlerin ve aydınların Fransız halkına zorla kabul ettirmeye çalıştıkları bir entelektüel diktatörlük vardır. (…) Avrupa’da Engizisyon döneminde Yahudi çocuklarını kurtaran Osmanlı veya Afrikalı Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’e dayanarak bunu yaptılar. Şimdi bizi, kutsal kitabımızın Yahudilere yönelik şiddetin sorumlusu olduğuna mı inandırmak istiyorlar?” dedi.

Fransa Müslüman Din Adamları Konseyi Genel Sekreteri Mohamed Bajrafil da bildiriyi, “Bu, Müslümanlara karşı saygıdan tamamen uzak bir çağrıdır. Makaleyi imzalayan kişilerin Kur’an-ı Kerim hakkındaki cehaletinin yansımasıdır ve görünür biçimde entelektüel sahtekarlığıdır" şeklinde değerlendirdi.

“KUR’AN’I YANLIŞ TERCÜME EDİYORLAR”

Bordeaux Camisi İmamı Tarık Ubru da Kur’an-ı Kerim’de Yahudileri öldürmeye ilişkin  bir emrin olmadığını söyleyerek, Kur’an-ı Kerim'deki ‘mücadele’ emrinin ‘öldürme’ şeklinde bilinçli olarak yanlış çevrildiğini aktaran Ubru, “Yahudi karşıtlığının kaynağını Kur’an-ı Kerim’den aldığını söylemek saçmalıktır. Dünya genelinde meydana gelen Yahudi karşıtı söylemlerin nedeni Müslümanlar veya İslam’ın kutsal kitabının değil, İsrail’in adil olmayan politikalarının kınanmamasıdır. Fransa’da dini metinlerin tercümesi konusunda kasıtlı hataların yapılmaktadır” dedi. 

“FRANSIZLARIN YÜZDE 89’U YAHUDİLERİ FRANSA’NIN BİR PARÇASI SAYIYOR”

Ülkenin tanınmış gazetecilerinden Dominique Vidal da 1946’da Fransız halkının üçte birinin Yahudileri Fransa’nın bir parçası olarak gördüğünü, bugün bu oranın yüzde 89 olduğunu ve ülkede Yahudi karşıtlığının sürekli bir düşüş grafiği izlediğini söyledi. Yahudilerin ve Hristiyanların kutsal kitaplarında da diğer dinlerden olanlara karşı şiddet içeren mücadelelere yönelik bölümler olduğunu hatırlatan Vidal, 300 imzacının Fransa’da Müslüman gençlerle ilgili iddialarının sosyal ve siyasi bir karşılığının olmadığını vurguladı. 

ÖMER ÇELİK: “SİYASAL PSİKİYATRİ KONUSU”

Bildiriye tepki gösteren Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerinin değiştirilmesi ya da çıkarılması çağrısı yapan bu kişilerin "barbar ve ahlak dışı" bir taleple terör örgütü DEAŞ'ın ideolojik akrabalığına kayıt yaptırdıklarını ilan ettiklerini belirterek şöyle dedi: "DEAŞ’ın en yakın ideolojik akrabası olduklarını ancak bu şekilde anlatabilirlerdi. Ancak siyasal psikiyatrinin konusu olacak bu yaklaşım, Avrupa’nın ortasında nasıl bir barbarlığın yükseldiğini, en az DEAŞ kadar tehlikeli bu zihniyetin kendisini nasıl bazı kavramların arkasına sakladığını ifşa ediyor." 

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da bildiriye Twitter hesabından tepki göstererek, "Modern çağda cehalet ve hamâkat bu kadar olabilir. Kur’an-ı Kerim kimsenin yapboz tahtası değildir. Kutsal kitabımızdır. Vahyolunduğu gibi kıyamete kadar korunacaktır. Antisemitizm Avrupa’da ortaya çıkmış bir nefret ideolojisidir. Bu sorunu çözmek isteyen Batılılar kendi kaynaklarını sorgulasınlar" açıklamasında bulunmuştu.

SARKOZY’NİN SİYASETE DÖNÜŞ HAMLESİ Mİ?

Suudi Arabistan’ın bu çağrıya ne yanıt vereceğini merakla beklerken, bu girişimin Sarkozy’nin yeniden siyasete dönüş hamlesi olduğunu belirtmek isteriz. Fakat, ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde milyonlarca dolar destek aldığı Kaddafi’ye nasıl ihanet ettiği bilinen Sakozy’nin, bu davranışıyla mesaj gönderdiği kapıdan beklediği desteği alabileceğini hiç sanmıyoruz. 

Sarkozy’nin başını çektiği bu bildiri, doğrudan İslam’ın kutsal kitabını hedef alan bir girişim değildir. Bu atak, Sarkozy’nin, ABD yönetimini ele geçirebilmek amacıyla Pentagon’la kıyasıya bir mücadeleye giren küresel finans baronlarının, yani Yahudi asıllı Rothschild Ailesi’nin desteğini kazanarak yeniden siyaset sahnesine dönebilme girişimidir. 

İlk bakışta inanılmaz gibi gelebilir; “Macron’u çok genç yaşlarından beri kollayan, destekleyen ve adım adım Fransa Cumhurbaşkanlığına taşıyan küresel finans baronları, dereyi geçerken neden at değiştirip Sarkozy’i tercih etsinler? Macron ‘efendilerine’ bir hata mı yaptı?” denebilir. 

Macron, kendisini Fransa Cumhurbaşkanlığı’na taşıyan efendilerine, yani Yahudi asıllı Rothschild Ailesi’ne bir yanlış yapmadı. Yapamaz da.. Buna gücü yetmez. Macron’un, son Washington ziyaretinde, kendisini o makama taşıyanların hedeflerini hayata geçirebilecek çapta biri olmadığının anlaşılmasını fırsat bilen Sarkozy, Yahudilerin çok hoşuna gidecek bir senaryo ile atağa kalktı. Kendisine yakın bazı politikacı ve bilim adamlarıyla birlikte hazırladığı “Kur’an-ı Kerim’den Yahudilerin öldürülmesine ilişkin ayetlerin çıkarılmasını” öneren bir bildiri yayınlayarak, Rothchildlara, “Sizin aradığınız Macron değil, benim” mesajı vermiş oldu.   

Hatırlayın, geçen haftanın ençok konuşulan konularından biri de, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un Washington ziyaretinden televizyon ekranlarına yansıyan bol gülücüklü, öpücüklü Trump-Macron görüntüleriydi. Platin saçlı ABD Başkanı Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile yanak yanağa çok samimi pozlar vermiş, “Onu mükemmel yapmalıyız, o mükemmel biri” iltifatlarıyla yakasındaki kepekleri temizlemişti. Trump’ın sergilediği bu samimi görüntülerin diplomasi dilindeki anlamı, “kontrol bizde”ydi. 

Küresel finans baronlarının bir projesi olarak Fransa Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşınan Macron ABD’ye, ülkesine küresel politika alanında daha etkin bir rol sağlamak amacıyla gitmişti. Fransa Cumhurbaşkanı ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Trump’ın uluslararası ticari anlaşmalara muhalefet etmesini “öngörüden yoksun bir davranış” olarak nitelemiş ve ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesini de şiddetle eleştirmişti. 

Macron, Trump ile görüşmesinde de, en önemli ticari partneri İran ile 2015’te imzalanan nükleer anlaşmanın sürdürülmesini, Suriye’de işbirliği yapmak ve daha aktif rol almak istediklerini dile getirmişti.  

Macron, Washington ziyareti öncesinde, masaya elini güçlendirerek oturmak amacıyla, Suriye’nin Deyrizor, Rakka ve El Ömer gibi bazı petrol alanlarında askeri gösteriler yapmıştı. ABD bu gösteriden rahatsız olmuş olacak ki, Macron’un Washington gezisine çıktığı günlerde, Paris sokakları grevci işçilerin ve öğrencilerin eylemleriyle alev alev yanıyordu. Hatırlanacağı gibi, Fransa, eski arka bahçesi Ortadoğu’ya ilişkin herhangi bir girişimde bulunduğunda, Paris’te bir terör saldırısı, bir katliam yaşanıyor. 

MACRON WASHİNGTONDAN ELİ BOŞ DÖNÜNCE SARKOZY ATAĞA KALKTI

Macron, Washigton gezisinden arzuladığı sonucu alamadı. Fransa’ya uluslararası arenada, bir önceki yönetime oranla daha aktif bir rol kazandırmaya çalışan Macron, demiryolu ile hava yolları işçilerinin grevleri ve öğrencilerinin eylemleri nedeniyle halk desteğini giderek yitiriyor. 

Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy, Macron’un içerde ve dışarda itibar erozyonuna uğramakta olduğunu gördü ve bir erken seçim olasılığını da dikkate alarak, Macron’u cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıyan Yahudi kökenli Rothschild Ailesine, “Aradığınız adam benim” mesajı gönderdi. Sarkozy, Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesine benzeyen bu mesajla, Rothschildlar’a, “Ben Macron’a benzemem, NATO’nun kararını beklemeden Libya’yı vurduğum gibi, gerektiğinde, Suriye’de ya da herhangi bir Ortadoğu ülkesinde askeri operasyon yapabilirim. Aradığınız adam Macron değil, benim” demek istiyor. 

Bütün bunlar gözönüne alındığında, İslam Alemi’nin Sarkozy’nin girişimiyle yayınlanan “Kur’an’daki Yahudi aleyhtarı ayetler değiştirilsin” “davetine” İslam Alemi’nin ne yanıt vereceği kadar, Yahudi kökenli Rothschild Ailesi’nin vereceği yanıt da önemlidir. 

Bilindiği gibi, Washington kulislerinde ABD yönetimine egemen olma konusunda, ABD derin devleti Pentagon/silah lobisi ile finans lobisi Rothschildlar arasında kıyasıya bir mücadele yaşanmaktadır. Pentagon tarafından ABD Başkanlık koltuğuna taşınan Trump’ın çeşitli görevlere atadığı bazı kişiler, Rothschild yetiştirmesi olduklarından istifa etmişler, platin saçlı başkan kadro kurmakta zorlanmıştı.  Pentagon, doların saygınlığını koruma açısından, Ortadoğu ve Afrika petrollerinin ARAMCO üzerinden ABD derin devletinin kasasına akıtmaya çalışırken, Rothschildlar İsrail’i Ortadoğu’nun enerji terminali yapmak istiyorlar. 

İsrail’in yakın bir gelecekte İran’ı vuracağına ve bölgenin karışacağına ilişkin söylentiler devam ederken, Ortadoğu’da ortaklıklar sürekli değişiyor. ABD, Fransa ve İngiltere’nin, eski arka bahçeleri olan Ortadoğu’ya yaklaşmalarını engelledikçe, İngiltere Çin ve Rothscild Ailesi’ne Fransa da Rusya ve İran’a yaklaşıyor, dengeler altüst oluyor. 

Çin Yeni İpek Yolu’nu hayata geçirebilmek için çalışırken, ABD Ortadoğu’da uzun soluklu bir kaos ortamı oluşturarak Çin’in önünü kesmek için acele ediyor. BOP’un yeni eşbaşkanı Suudi Arabistan, bir taraftan Ilımlı İslam çalışmalarını sürdürürken diğer yandan yüzbin kişilik bir İslam ordusu oluşturmaya çalışıyor. 

Türkiye pekçok ilkler yaşayacağı bir erken seçim telaşında..

Sarkozy bu küresel konjoktürü hayallerini hayata geçirebilmek için uygun bulmuş olacak ki, “Kur’an’daki Yahudileri hedef alan ayetler değiştirilsin” kampanyası başlattı. Sırtında ne bu dünyada ne de öteki alemde hesabını veremeyeceği bir Libya katliamı yükü olan Sarkozy ise kanlı ellerini benim kutsal kitabıma uzatmaya çalışıyor. Kırarlar o elleri Sarkozy, kendine gel.