DYP'nin önde gelen simalarından Mehmet Gölhan 1999’da seçim kararından sonra aniden Konya Teşkilatını ziyarete gelmişti. Beklenmedik bu ani ziyaretten sonra herkeste şaşkın bir hal oluştu, kimse ne diyeceğini, durumu nasıl izah edeceğini bilemedi. Çünkü Gölhan "Sayın Genel Başkanımız, beni Konya Milletvekili Adayı olarak gönderdi" demişti.
Emir büyük yerdendi, fakat teşkilat bunu Konya seçmenine nasıl anlatacaktı!  Sonuçta DYP Konya'da kan kaybetti. Mehmet Ali Yavuz 7, Mehmet Gölhan'da 9. sıradan ancak seçilebildi. Halbuki 1995 seçimlerinde Ali Günaydın 4, M. Ali Yavuz 8 ve Necati Çetinkaya 10. sıradan meclise girmişti. Üstelik 1995 seçimlerinde oy oranıyla Konya'da ikinci olan DYP, 99 şartlarında dördüncü durumuna geriledi.
**
Atilla Kart'ın Konya CHP tabanında ciddi bir karşılığı olduğu inkâr edilemezken geçen seçimlerde listede görülememişti. 24 Haziran seçimleri için aday adaylığı listesinde ismi geçse de listede yer bulamadı. Oysa Deniz Feneri davasında ne emekler çekmişti!
Hüsnü Bozkurt'un durumu da farklı değildi. Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Kılıçdaroğlu'na refakat etmekten geri durmamış, referandum öncesinde "denize dökme" söylemiyle Türkiye'nin gündemi olmuştu. Ne var ki ilk seçim durağında Bozkurt'ta kenara çekildi.
Gerek Kart gerekse Bozkurt'un dezavantajlarına rağmen şehirde el sıkıp kucaklaşabileceği bir kitle varken, hem CHP seçmenine hem de Konya özeline çok ama çok yabancı bir isim olan Abdüllatif Şener'in Konya'dan, üstelik birinci sıradan aday gösterilmesinin CHP Genel Merkezinde "parti menfaatine" bir izahının olması mümkün değildir. Şener'in Konya'da yaptığı seçim çalışmalarında gördüğü tepkiler de bunun en büyük delilidir.
2002'den bu yana AK Parti'ye verdiği sarsılmaz destekle dikkat çeken Konya'da, AK Partiyle yolunu ayırdıktan sonra Erdoğan aleyhine söylemlerle prim yapmaya çalışan Şener'in CHP tarafından 1. sıra adayı yapılması neyle açıklanabilir? İşin matematik yönüne bakıldığında CHP oylarını artırmak bir yana, Şener'i Konya'dan aday yapmakla mevcut seçmeninden de fire verecek gibi görünüyor. Fakat bundan ziyade işin bir de teori yönü var ki, esas toplumsal tehlike buradadır! İzah edelim; Şener esnaf ziyaretlerinde kendisi açısından "zor" sorulara muhatap oluyor. Şener'e her geçen gün dozu yükselen tepkilerin istenmeyen sonuçlar getirmesi de mümkün görülüyor. Konya taşrasında da aynı zorlukları yaşayan Şener mesela Ladik’ten kovulurken Kılıçdaroğlu sizce ne düşünmüş olabilir? İçinden, "Konya'nın nasırına bastık, ha gayret Abdüllatif" diyor olabilir mi?
**
CHP'nin Konya'da ikinci milletvekilini çıkarma ihtimali pek görülmese de bir milletvekili kazanması garanti durumdaydı. Ve her partide olduğu gibi "karşılıksız" kalan bir seçmen sayısı da vardı. İttifak yasası da atıl duruma düşen bu kitlenin temsiline imkân tanımak üzere hazırlandı. Fakat CHP kurduğu ittifakla ve çıkardığı adaylarla Konya'da ‘rutin dışı’ bir sonuç istediğini ortaya koydu. Dikkat edin, birinci sıra adayı mevcut CHP seçmeninin dahi oy vermeye kendini ikna edemediği Abdüllatif Şener olan CHP'nin ikinci sıradaki adayı da Saadet Partisi menşeli bir isim!
Şimdi soralım;
CHP seçmeninin bir kesimi birinci ve ikinci sıradaki adaylara bakıp partisine küser mi, küserse nereye gider?
Saadet seçmeni, kendi ocağında Mustafa Özkafa gibi partinin üst düzey bir ismi dururken, ikinci sırdaki adayın hatırına CHP'ye oy verir mi?
**
Hafta sonunda bir dost meclisinde sohbet bu minvalde devam ederken siyasal kurguyu idrak eden arkadaşlardan biri ortaya bir soru attı:
"CHP'li seçmen partisine küserse AK Parti'ye gitmeyecek! Saadetli seçmen de Özkafa'yı bırakıp delikanlı aday için CHP'ye oy vermeyecek. Peki, arada topuklu Efe'nin partisi ne olacak?"
Bir başkası hemen kendince denklem geliştirip cevap verdi:
"İYİ Parti niye arada olsun, MHP tabanından götürdüğü bir seçmen zaten var. Kılıçdaroğlu'na ve Abdüllatif Şener gibi CHP adaylarına kızan CHP seçmeni de oyunu verdi mi parlamentoda topuklar çınlar. Esas 'ittifak kurduk ülke barajından kurtulduk' diye meclis hayalleri kuran Saadetliler arada kalmıştır!"
**
CUMHURBAŞKANI KONYA’DAYDI

Seçim mitinglerinin finalini Konya’da yapmasına alıştığımız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu kez Konya’yı öne aldı. Son günlerde neredeyse her günün bir bölümünü sağanak yağmurla geçiren Konya bu ihtimale rağmen miting günü Kılıçarslan Meydanına akın etti.
Her mitingde yaptığımız gibi basın aracından izlemek yerine halkın arasına girmeyi tercih edip halkın coşkusuna yakından tanık olduk ve samimi sohbetlerde bulunduk. Erdoğan âşıklarını tarif etmeye gerek yok; yaşlısından gencine, sakallısından uzun saçlı ve küpelisine, türbanlısından makyajlısına kadar her kesimi görmek mümkündü. Bastonuna yaslanarak gelen dede ve nineler de vardı, tekerlekli aracıyla gelen engellilerde.
CHP adayı Muharrem İnce’nin kürsüde bisiklete binmesi, bisiklet şehir Konya’da adeta alay konusuydu; “Velespite binecek yer mi bulamamış diyen de vardı, uzay bisikletine mi biniyordu?” diyende.
Konya’nın yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın hitap ettiği sırada çevreden gelen yorumlar olumluydu. “Başkan kürsüye de mikrofona da hâkim, iyi konuşuyor, Büyükşehir’e iyi hazırlanmış” gibi övgü sözleri öne çıktı.
Erdoğan’ın kürsüye çıktığı sırada önümüzde AK Parti bayrakları arasından bir bozkurt işareti belirdi. Çevreye göz gezdirdik, benzer şekilde Erdoğan’ı Bozkurt işaretiyle selamlayan başkaları da vardı. Cumhur İttifakı samimiyetini ortaya koyuyordu.