Sarıkamış ŞEHİTLERİNİN üstüne ÇEKİLMİŞ karlı buzlu sır PERDESİNİ kırıp atan DÜNYA ÜNLÜ KALP CERRAHIMIZ Prof Dr. Bİngür Sönmez Hoca’mıZIn konferanslarını DİNLEMİŞ ya da “Sarıkamış Destanı” İLE İLGİLİ BİR KİTAP okumuşsanız, karlı TİPİLİ günlerde mutlaka o mübarek ŞEHİTLERİMİZİ  rahmetle ve mİnnetle anmışsınızdır.

Sarıkamış mevsimi başladı. Bizi buz kefenli Sarıkamış şehitlerimizle tanıştıran, yakın tarihimizin buzlar altında kalmış bu çok önemli sayfasını aydınlatan dünyaca ünlü kalp cerrahımız Prof. Dr. BİNGÜR SÖNMEZ,’n geleneksel Sarıkamış konulu konferanslar dizisi başladı. Bingür Hoca bu yılki Sarıkamış konulu ilk konferansını Ataşehir Belediyesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde verdi

“Şehitlere hizmet ibadettir” diyen Prof. SÖNMEZ, kış ayları boyunca, her fırsat bulduğunda, her platformda Sarıkamış gerçeğini anlatıyor. “Karakış soğuklarının çöktüğü karlı buzlu günlerde sırtınızda kışlık giysilerle, ayağınızda botlarla dolaşırken ya da evinizde sıcak çorbanızı yudumlarken, Allah-u Ekber Dağları’nda, üzerlerinde yazlık elbiselerle vatan savunmasına koşarken buz kesilip şehit olan Mehmetlerimizi anmayı unutmayın” diyor, Bingür Hocamız. 

Zordur kara kışla boğuşmak..

Kara kış acımasızdır. Karla tipiyle boğuşurken, bir tas sıcak çorbanın, bir sıcak yuvanın özlemi hançer gibi saplanır yüreğinize..                         

Kar beyazdır, ama göründüğü kadar masum değildir. Onunla yaşamayı bilemezseniz, o telli duvaklı gelin gibi gördüğünüz bembeyaz kar, katran karası bir ölüm gibi çöker üzerinize..

Silahınızın namlusu ya da herhangi madeni bir şey, kar soğuğunda japon tutkalı sürülmüş gibi yapışır elinize, sökemezsiniz, kurtaramazsınız elinizi..

Karın lapa lapa yağışını sıcak odanızın penceresinden seyretmek  çok keyiflidir, ama ortalık ayaza kestiğinde, üstünüzde vücudunuzu ısıtacak bir paltonuz, ayağınızda bir çizmeniz, altı kalın bir ayakkabınız yoksa, yaşama şansınız da yoktur demektir. Hele biran önce bir sıcak çatı altı bulur da sığınırım umuduyla koşup terlerseniz, Azrail’e davetiye çıkarmış olursunuz. Teriniz celladınız olur, iliklerinize kadar buz tutar ölürsünüz. Üzerinize yağan kar da kefeniniz olur. Tıpkı, yazlık elbiseleriyle Allah-ü Ekber Dağları’nın karlı boranlı geçit vermez tepelerine sürülen 90 bin vatan evladı gibi.

Karla tipiyle boğuştuğumuz şu günlerde, Sarıkamış şehitleri geliyor mu aklınıza? Vatanı savunma adına,  24 Aralık 1914 sabahında, üzerlerindeki yazlık elbiselerle Allah-u Ekber Dağları’nın karla, buzla kaplı tepelerine sürülen vatan evlatlarının beyaz ölüme yürürken çektikleri sıkıntıların yüreğinizi kor ateşi gibi dağladığı oluyor mu?

Bizleri Sarıkamış şehitleriyle kucaklaştıran Prof. Dr. Bingür Sönmez 90 bin Sarıkamış şehidinin ruhlarını şadetmek için bir önerisi var:

“Değerli Sarıkamış Şehitleri Gönüllüleri,

Bu hafta boyunca hiç olmazsa bir kez, gece yatmadan balkona çıkarak soğuk havayı derin derin içinize çekin.

Ruhları şad olacaktır.”

 

ONLARI TANIMIŞSANIZ BU KARLI GÜNLERDE O MÜBAREK İNSANLARI MUTLAKA ANMIŞSINIZDIR.

“Sarıkamış Destanı”ndan haberiniz varsa, Bir elinde neşterle 12 bin kalp hastasını sağlığına kavuşturmak için didinirken, diğer eliyle de Sarıkamış şehitlerinin üstüne çekilmiş karlı buzlu sır perdesini kırıp atan Prof Dr. Bingür Sönmez Hoca’mın konferanslarını dinlemiş ya da Sarıkamış Destanı” ile ilgili bir kitap okumuşsanız, karlı, tipili günlerde mutlaka o mübarek şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anmışsınızdır.

“Sarıkamış Bir Destandır” diyor, Bingür Hocam. Evet, 90 bin vatan evladının gözünü kırpmadan hayatını feda ettiği bir destan.                                                 

Vatan savunması söz konusu olduğunda, “Hayatta kalma şansım var mı, yok mu?” hesabı yapmaz benim askerim, “Allah Allah” nidalarıyla yürür düşman üstüne.. Dünya savaş tarihi, askerleri emirle ölüme yürüyen bir başka millet kaydetmedi henüz; Çanakkale, Sarıkamış bu destanların en taze örnekleridir..

 

“SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR”

“Sarıkamış Bir Destandır” diyor, Bingür Hocam. Sarıkamış öyküsü bir destan olmaz da başka ne olabilir?                                                                                                               

Bizler, Sarıkamış faciasının ayrıntılarını, dünya rekortmeni (12 bin ameliyat!) kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez’in fedakarane çalışmaları sayesinde öğrendik. 7’den 70’e pekçoğumuz, Sarıkamış faciasıyla birlikte, Osmanlı’nın, koskoca bir imparatorluğun parçalanma sürecine nasıl, hangi entrikalarla sokulduğunu da Bingür Hoca’nın verdiği konferanslarda duyduk, öğrendik.

Vatanın en doğu ucunda yokluklar içinde çarpışan vatan evlatlarının, aslında, vatanın en batı ucundaki İstanbul’u, Osmanlı’nın başkentini savunduklarını da Bingür Hocamın anlattıklarından öğrendik, şaşırdık.

O çok önemli süreçte ordumuzun genel kurmay başkanının da Türk değil, Bronsart von Schellendorf isimli bir Alman general olduğunu öğrendiğimizde de duyduklarımıza inanmak istemedik. İnanmak zordu, çünkü, Prof. Dr. Bingür Sönmez’in “Sarıkamış Bir Destandır” gürlemesine kadar okul kitaplarında Sarıkamış ‘olayı’ birkaç satırla geçiştiriliyordu.

Bizler Sarıkamış’ın bir destan olduğunu o “adam”dan öğrendik; Yılmaz Özdil’in “100 Adam” kitabına konu olan adamlardan biri olan Prof. Dr. Bingür Sönmez’in kaleminden..

Günümüzde, 24 Aralık-5 Ocak günleri “Sarıkamış Şehitleri Haftası” olarak anılıyorsa, bunu bir tarihçimize değil,  dünyaca ünlü kalp cerrahımız Prof. Dr. Bingür Sönmez’e borçluyuz. Tarihimizin karanlıkta bırakılmış çok önemli bir sayfasını aydınlatan, bize 90 bin vatan evladının yazlık elbiselerle ölüme yürüyüşlerini nedenleriyle, ayrıntılarıyla anlatan Bingür Hocama, tarihimiz adına minnet ve şükran borçlu olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız. Bingür Hocam, “Şehitlere hizmet ibadettir” diyor; bu ibadet hepimize farz değil midir?

 

ONLAR BİZİM İÇİN EN KIYMETLİ VARLIKLARINI FEDA ETTİLER

Unutmamamız gereken birşey daha var; bu vatanda özgürce yaşayabilmemiz için, en kıymetli varlıklarını, canlarını gözlerini kırpmadan feda eden o mübarek şehitlerimize en azından bir fatiha borçlu olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Özellikle karlı, buzlu günlerde, kendilerinden sonra bu topraklarda hayat sürecek insanların rahatça yaşabilmeleri için buzdan kefenler giymek zorunda kalan Sarıkamış şehitlerimizi anmayı unutmayalım. Onlara kalbimizin en mütena köşesinde bir yer açalım.                                                                                                              O mübarek insanlarımıza olan vefa borcumuzu bir nebze olsun ödeyebilmek için, Prof. Dr. Bingür Sönmez himayesinde kurulan Sarıkamış Dayanışma Grubu’na, Sarıkamış Gönüllülerine üye olalım. Bu konuda düzenlenen etkinliklere katılalım.

Okul kitaplarında bugüne kadar üç beş satırla geçiştirildiği için, Sarıkamış harekatınının ayrıntılarını bilmeyenleriniz olabilir. Bingür Hocamın çabaları, destekleri ile Sarıkamış üzerine pekçok kitap yazıldı; onları okuyabilirsiniz. Sarıkamış Dayanışma Grubu’yla (www.sarikamisdayanısmagrubu.com)  haberleşerek Bingür Hocamın konferanslarını izleyebilirsiniz. Bu yıl organize edilen Sarıkamış Şehitleri 102. Yıl anma törenlerinin program linki: http://sarikamissehitleri.org/

                                                           

SARIKAMIŞ DESTANI

Sarıkamış üstünde kar

Kar altında Mehmet’im yatar

Gülüm donmuş kara dönmüş

Gören sanmış yarin sarar

Kimi Yemen kimi Harput

Üzerinde ince çaput

Avut yiğit, gönlün avut

Yar sarmazsa Mevlam sarar

......................

Allah-u Ekber kar dağı

Mübarek şehit yatağı

Sarıkamış diye söndü

Doksanbin evin ocağı