FETÖ imamlarının “sözünün emir telakki edildiği” 2010 öncesi dönemde ‘zoraki Zaman Gazetesi abonesi’ bir arkadaşımız elinde o günün gazetesiyle büromuza geldi. Gülen hareketinin gerçek yüzü henüz ifşa olmamıştı.

-Sayın Güden, bu gazeteyi bana zorla gönderiyorlar. Ben de boş kalınca arada bir göz gezdiriyorum. Şu haberden bir şey anlamadım; bir tahlil edelim, dedi.

Sayfanın yarısını bir habere ayırmışlardı. Sesli şekilde okuduk. Anlatılan şuydu:

“Bir devrin CIA Başkanı ABD’de o kadar güçlenmişti ki; iş başına gelen hiçbir başkan onu görevinden almaya cesaret edememişti.

Kennedy’nin adaylığı sırasında gücünü görünce göstermelik bir suikast planı yapar. Sonra Kennedy’e bilgi verir ve onu uydurma suikastten kurtarır.

Bilhassa ‘özel hayat görüntülerini’ elde etme konusunda son derece mahirdir! Ülkede öyle bir ‘veri toplama mekanizması’ kurmuştur ki neredeyse bütün ABD’nin özel yaşantısına, sırlarına vakıftır!

Gücünü mafyaya karşı kullanmaya karar verdiğinde, gerçek niyeti bilinmese de büyük başarılar elde etmiştir. 

Olanları izleyip bir gün sıranın kendisine geleceğini sezinleyen bir mafya babası, CIA Başkanını yakın takibe alır. Maksadı, ABD’nin ‘durdurulamaz gücü’ olan CIA Başkanının açığını yakalamak bu vesileyle kendini korumaktır.

Nihayet kuytu bir sahilde istediği fotoğrafı çeker. Değişmez CIA Başkanı ve onun değişmez yardımcısı sapkın bir yaşam içindedir! 

Mafya babası günü geldiğinde CIA Başkanının yanına gider. Ziyaretin sonunda sahilde çektiği fotoğrafı önüne koyar ve:

-Sen benim yoluma çıkma, ben de seni ifşa etmeyeyim, der.

CIA Başkanının gardı düşmüştür. Artık sırrını üçüncü bir kişi bilmektedir. O mafya liderine dokunamaz. Ölünceye kadar da yardımcısıyla görevde kalır ve aynı evde yaşar. Herkes onları çok samimi iki dost görür.”

Haber özetle böyleydi. Arkadaşım sordu:

-Ne anlatıyor bu haber?

-İyi şeyler olmuyor, dedim; “Birileri devlete, hükümete, hükümet alternatiflerine açıktan sopa gösteriyor!” 

-Ben de öyle düşünmüştüm, dedi.

Henüz  CHP ve MHP kaset operasyonları yapılmamıştı.

**

Aradan bir zaman geçti. Aynı arkadaşım elinde yine Zaman Gazetesi ile tekrar geldi.

-Bu gazete çok manidar haberler yazıyor, bazen çözemiyorum. Şu haberi bir yorumlayalım, dedi. Hedge Fonlarından bahsediyordu. Okuduk:

“Paranın sahipleri istedikleri ülkeye gizli adamları eliyle diledikleri kadar para sokuyor, güç devşiriyordu.

Fon sahiplerinin kripto temsilcileri hedef ülkelerde öyle güç kazanıyorlardı ki; iktidarları yönetiyor, muhalefete çeki düzen veriyordu. Ticaret ve siyaset kurumları hep ellerinde oluyordu.

‘Paranın açamayacağı kapı yok’ prensibiyle kimilerini parayla satın alabiliyorlardı mesela.

Çok da acımasızdılar; biraz direnç gördüler mi, ülke içinde ayaklanma başlatacak girişimleri kolayca yapabiliyorlar, yine de olmadıysa suikast yolunu bile seçebiliyorlardı. 

En büyük silahı paraydı.

Bazen yokluğa, karaborsaya, kıtlığa zemin oluşturuyor, ülke idaresini terbiyle ediyordu.

Dozu artırması gerektiğinde ise, gizli sermaye sahiplerine talimat veriyor, parayı yurt dışına çıkarıyordu.

Açıkçası, hedef ülkelerde sanal zenginler, kurumlar üretiyor bunlar üzerinde o ülkeye hükmediyordu.

Hedge’ye boyun eğmeyen ülkelerin batışı da, fonun hızlı ve bilinmeyen akışlarla ülkeyi terk etmesiyle oluyormuş.” 

Zaman böyle yazıyordu.

Arkadaşımız sordu:

-Bu haberin maksadı ne olabilir?

-Önceki haberde ABD’den büyük bir şantaj arşivi örneği veriliyordu. Bir fotoğrafın büyük bir gücü nasıl durdurduğuna da işaret ediliyordu. 

-Ama Türkiye’de henüz ortaya kaset  çıkmadı?

-Önce şu sorunun cevabını bilmek lazım; ellerindeki kasetleri kamuoyuna ifşa etmek yerine başka şekilde kullanmış olabilirler mi? Bence kasetleri boşa harcamamayı tercih edebilirler!

-O halde ne işe yarayacak o kasetler?

-CIA Başkanının fotoğrafını çeken mafya liderini düşünelim. O fotoğrafı Devlet Başkanına gönderip CIA Başkanının ipini çekmemiş. Aksine CIA Başkanını bu fotoğrafla tehdit edip barış yapmış!

Son tespit dostumuzdan geldi;

-Anlaşıldı; iki haber birbirini tamamlıyor. Zamanı gelince Türkiye’yi önce kasetlerle tehdit edecekler. Olmazsa ekonomik kriz için gizli fonlar devreye girecek. Bana kalırsa bütün bu işleri de bu gazetenin bağlı olduğu yapıyla birlikte yürütecekler.

Bunlar 2010 yılı öncesine ait hadiselerdi. Hatırlayın, 2010-2011 kasetler-şantajlar devri olmuştu. Uzunca bir zamandır da ekonomik kuşatma altındayız. 

**

Son zamanlarda fiyatlar aldı başını gidiyor. Mesela Konya’da tereyağı 40 lira sınırına dayandı. Güya Konya Türkiye’nin en ucuz şehirlerinin başındadır!

Geçenlerde bir süt ürünleri üreticisine fiyatlardaki fahiş artışı sorduk. Cevabı şöyle oldu:

-Dondurma sektöründe önceki yıllarda bitkisel yağ kullanılıyordu. Fakat bu sene bakanlık dondurma üretiminde bitkisel yağı yasakladı. Dondurmacılar da piyasadaki kremayı topladı. Krema tereyağının hammaddesi olduğu için de yağ fiyatları arttı.

-Sadece talebe dayalı bir fiyat artışımı oldu?

-Dondurma sektörü bakanlık  ‘zoruyla kremaya’ yönelmeden önce açığı kapatmak için tereyağı ithal ediliyordu ve piyasa belli bir dengede gidiyordu. En çok krema tüketebilecek olan dondurma sektörü, bitkisel yağ yasağıyla kremaya yönelirken televizyonlarda da ‘bitkisel yağlardan uzak durulması’ söylemleri yükseldi. Bu da insanları tereyağına yönlendirdi. Neredeyse eşzamanlı olarak da yurt dışından tereyağı ithali durdu. Böylelikle üretim, talebi karşılamayacak düzeye inerken fiyatlar da ikiye katlandı.  Kabahati küçük üreticide aramayın. Önce Bakanlığın kararlarına, sonra sektör büyüklerinin tavrına bakın.

Son söz; tereyağı örneğini Hedge fonlarıyla birlikte bir daha düşünmek gerek. Bakanlığın kritik adımlarını nasıl değerlendirmek gerektiğini de ihmal etmemek lazım.