Çoğu gerçeğin tahammül edilemez olduğu günümüzde çocukların hayal gücünün ve hayalinin sınırı yok. Bu hikâyede küçük bir çocuğun hayal gücü ve zekâsı anlatılıyor:
Küçük kızın babası özgürlüklerin kısıtlı olduğu bir ülkede en ağır siyasi cezaların verildiği bir hapishanede mahkûmdu. Her hafta sonu annesiyle birlikte babasını ziyaret için hapishaneye giderdi.
Bir ziyaretinde babasına vermek için özenerek bir resim yaptı ve yanında götürdü. Fakat kontrol esnasında yaptığı resim hapishane kurallarına göre uygun bulunmadı. Çünkü resimde çizdiği kuşların özgürlüğü temsil ettiğini düşünüyorlardı. Hapishanede özgürlük gibi düşüncelere yer yoktu. Bunun üzerine küçük kızın resmini oracıkta yırtmışlardı. 
Çok üzgün bir şekilde görüşmede babasına resim yaptığını ama izin vermediklerini söyledi. Babası da;
-Üzülme kızım, başka bir resim yaparsın. Bu sefer resminde çizdiklerine dikkat edersin, olur mu?
Küçük kız bir sonraki ziyaretinde babasına yeni bir resim yapıp götürdü. Bu sefer resimde kuşlar yoktu. Bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Bu sefer izin vermişlerdi. Babası resme keyifle baktı ve sordu:
-Hmmm! Ne güzel bir ağaç çizmişsin! Ağacın üzerindeki benekler ne? Elma mı bunlar?
Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:
-Hşşşşt! O benekler elma değil, ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
Çocuklar hayallerini büyükleriyle paylaşmada daha cömert olurlar. Çocukluğun zengin hayal dünyası ile yetişkinliğin hayalperestliğini aynı ele almamak gerekir. Yetişkin insanların hayalleri daha çok bir maksada ve menfaate dönüktür. 
Çocukların hayalleri ne kadar çeşitlilik ve derinlik içeriyorsa onları o kadar çaba sarf etmeye yönlendirir. Hayali, bir güce çevirmek sebat ve duygusal zekânın işidir.