İstanbul

Şair Günvar, şiir yolculuğunu, geçmişten bugüne Türk edebiyatına ve şiire duyduğu ilgiyi ve şiirle ilgili düşüncelerini anlattı.

Şiirin hayatında önemli bir yer tuttuğunu ve bunun şöhretle ya da kişisel tatminle ilgili olmadığını söyleyen Günvar, "Kullandığım insani dilde, edebi inşa etmek ve bu edeple konuşmak için şiirle uğraştım. Aslında sözden maksat olan nutka ve onun söze döktüğü kelama vasıl olmak arzusuyla hareket ettim. Seküler bir şekilde dahi bir söz söylemiş olsam, söylediğim söz, kendimi ve muhataplarını 'şah katından ırak etmesin' diye çabaladım." ifadelerini kullandı.

Günvar, şiirin dilin kendisi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

29 Ekim Kadınlar Derneği'nden çocuklara etkinlik 29 Ekim Kadınlar Derneği'nden çocuklara etkinlik

"Bütün türler, geçerlilik ve estetik yapı kazanabilmek için dildeki şiire muhtaçtır. Şiirselliği olmayan bir roman, hikaye, tiyatro eseri, hatta bilimsel bir metin, buz üstüne yazı yazmak gibidir. Zira hakikat şiirseldir, şiirle kendisini belirginleştirir ve kendisini insan zihni için zahir hale getirir. O nedenle, şiiri edebî türlerden bir tür gibi düşünmek, dili ve kapsamını hafife almak ile eşdeğerdir."

"Halbuki şiir, sadece anlaşılmak için değil zevk içindir"

Şiirde ilahi kelamı, görünür olan ya da henüz gizli kalan yanlarıyla evrensel geleneğin izini takip ettiğini belirten Günvar, "Zira İnsan-ı Kamil Medeniyeti bu dünyada henüz neticelenmemiştir. Varlık, ilahi dilin kelimeleri mesabesindedir. Yaşanan her ne var ise bu dil içinde kurulmuş ve kurulabilecek olan sonsuz cümleler, paragraflar ve kitaplardan ibaret olsa gerektir. Bu gelenek içinde yakalayabildiğiniz ve kullandığınız lisana, tercüme edebildiğiniz her cümle, bünyenize kelamdan doğan özgün bir söz olarak yerleşir." diye konuştu.

Günvar, şiirin farklı düzeylerde idrak edildiğine dikkati çekerek, şu tespitleri paylaştı:

"Halbuki şiir, sadece anlaşılmak için değil, zevk edilmek içindir. Zevk ettiğiniz zaman bütün varlığınızı sarar, sizle siz olur ve sizi boyutlardan boyutlara taşır. Bu özellik, dil tecrübesinin insanlık tarihinde ulaşabileceği en önemli düzeydir. Ancak bu, dile azami derecede duyarlı ve onunla hemhal olmayı gerektirir. Bunu yapmak da günümüzde giderek zorlaşmaktadır. Söze teslim olmak, oradan hareketle kelam boyutuna ulaşmak ve kelama iman noktasına gelebilmek gerçekten günümüz insanının diğer oyuncaklarını bırakıp da yönelebileceği bir hedef olmaktan çıkmıştır. İdraki standartlaştırarak endüstriyel hale getiren insanlık, giderek şiirden uzaklaşmakta ve şiiri, üzerinde operasyonel zekanın hüküm sürdüğü birtakım söz oyunlarına indirgemektedir. Bu düzeyden bir şey çıkmaz."

“İstanbul'un malik olduğu kültürel izlenimleri de dillendirmeye çalıştım"

Ali Günvar, İstanbul'a olan sevgisine rağmen, şimdiye kadar İstanbul üzerine şiir yazamadığını vurgulayarak, "İnsan bütün bir uzayı ve onun oluşturduğu bir atmosferi nasıl tanımlayabilir ve bir şiirle sınırlı kelimelerle kuşatabilir ki? O bakımdan İstanbul'u şiirlerimin atmosferi olarak kabul edip yazdıklarımda İstanbul'un malik olduğu kültürel izlenimleri de dillendirmeye çalıştım." dedi.

Kültürel bir malzeme olarak şiirlerinde mitolojiye yer verdiğini sözlerine ekleyen şair Günvar, kendisi için asıl olanın kültürel kodlardan üretilmiş söylemler birikimi olduğunu dile getirdi.

Günvar, mitolojinin gelenek oluşturma sürecinde bireyi baskılayan formlarına karşı şiiri bir sığınak olarak gördüğünün altını çizerek, şöyle devam etti:

"Her bölgenin ya da milletin mitolojisi farklı ögeler barındırsa da derin anlam açısından, oluşturdukları söylemler arasında paralellikler vardır. Şiirimde bu paralellikler üzerinden yol alarak insani hallerimi ve mevcut kültürel, siyasal, ekonomik, sosyolojik vb. örgütlü, bireyi ezme eğiliminde olan yapılara karşı tavırlarımı, kendimden bağımsızlaştırarak somutlamaya çalıştım. O nedenle, benden sadır olanlar, o yapıların kimliğimdeki yansımalarının oluşturduğu boğucu mengenelere karşı mücadelemin sonucunda ortaya çıkmış şiirler ve yazılardır."