Gerçekleri saklamamak seçilmişlerin hakikatıdır. Oldu da saklanmışsa da arayıp bulmak ve sorgulamak halkın hakikatıdır… 

Saklamak, fikir ayrılığından doğar. İkilik çıkmıştır yani... İki farklı fikir çatışmıştır. 

Ayrılığın olduğu yerde birleşme ihtiyacı doğar. Ama ayrılık değerler de ise birleşme kolay olamaz… 

Bunun tespiti için; sorgulamak gerekir. Sorgulamak ise kendinle başbaşa kalabilmek ister. 

Maalesef günümüzde “o şöyle, bu böyle” gündem ve ikilemlerini fazla fazla yaşıyoruz… 

Başkalarıyla didişmekten, başkaları için didinmekten kendine zaman ayırmak mümkün olmadığı gibi... Kendimizi didiklemektense başkalarını didiklemek kolayımıza geliyor… 

Başkalarını didiklemek aslında bir kaçıştır... Ve şunu bilmeliyiz ki kaçışırken bilinç iyice kaybolur, panik ve korku hakim olur. Durup dinlenmek, soluklanmak, sorgulamak bizim elimizde değildir artık... Kovalayanın insafına kalmıştır.

İşte bu sebeple kovalayan biz olabilmeliyiz. Ve kendimizi didikleyebilmeliyiz. Sorgulamaya ve sorgulayabilecek bilgiye sahip olabilmeliyiz. 

Mesela milli gelirimizden büyük pay almaya başlayan borç faiz tutarının hesabını sorabilmeliyiz. Artık neden daha yüksek faiz oranları ile dış borç bulabildiğimizi sorgulamalıyız. Dış yatırımcı için neden artık daha riskli görüldüğümüzü sorgulayabilmeliyiz. En çokta “Gelir’in kadar tüketmelisin” kuramının, “borçlanabildiğin kadar tüketmelisin” kuramına dönüştürülmesini sogulayabilmeliyiz. 

Eskiden firma tabelasından isim alıp çek çıkartan ama çeklerinin tamamı ödenen bankalarımızın, güven ortamının yoğun olduğu günlerinden… Kredi limitinin bile zor çıktığı, çeklerin ödenmediği günlere gelişimizi sorgulayabilmeliyiz.

Ticareti’miz endişeler üzerine kurulur oldu… Sadece ticaret değil herşeye endişe ile yaklaşır olduk. 

Son günlerde sıkça yaşadığımız orman yangınlarından da şüpheleniyoruz.  

Güven duygusu yitik...

Lâkin bu endişeler yersiz değil… Çünkü istatistiki veriler bu durumu doğrular nitelikte...

TÜİK’in açıklamasına göre; Ocak-Haziran 2017 döneminde, bir önceki yıla kıyasla; Yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümleri 106 milyon mt2’den 123 milyon mt2’ye çıkmış, %16,3 artmış. Yapı kullanma izin belgesi verilen yapılar ise %8,7 artmış.

Son bir yıl için yüksek bir oran... Yeşil alanlar hızla tükenmiş… İklim, yağış, tufan değişmiş… 

Daire, konut sayılarında ise bir yıl önceye göre artış %21,6… Duran, hareket etmeyen, gelir sağlamayan bir yapılanma için yabancılara bolca borçlanır olmuşuz…

Yeşil alanlarının, konuta dönüşme telaşı, haliyle sorgulama yapabilmiş insanları endişeye sevk etti.

İşte Haluk Levent’in endişesi tamda buydu… 

Ayvalık’ta yanan ormanların yerine tekrar ağaç dikilmemesi ve bu alana villa yapılacağı söylentileri...

Aynı durum İzmir çevresinde de yaşandı. Üst üste ormanlarımız yandı.

Haluk Levent’te yangın çıkmış, küle dönmüş bölgelere ağaç dikme seferberliğine takipçilerini, sevenlerini davet etti. Ve bu çağrı ses getirdi.

Orman bakanlığı da buna karşılıksız kalmadı. Yaptığı açıklama ile Haluk Levent’e hassasiyeti için teşekkür edildi. O bölgeye ağaç dikileceği açıklandı.

Yapı ruhsat mt2’lerinin hızla artmasını, rant ve faiz ekonomisinin ülkeyi ele geçirmesini, orman yangınları ile açılmış alanlara konutlar, villalar dikilmesini arayıp bulmak, sorgulamak en temel hakikatımızdır. 

Bu hakikat dünyaya, emanetimize sahip çıkmaktır. Çocuklarımızın ve onların çocuklarının yaşam haklarına sahip çıkmaktır.

Unutmayalım ki!.. Sahiplenilmiş yerler kişisel çıkarlara hizmet eder. Sahip çıktığımız yerler ise topluma hizmet eder…