Haber: Funda Akosman Erman

Bebeğin İlk 1000 Günü neden önemli?

Ortalama ömür ülkemizde 78 yıldır. Bebeğin annesinin rahmine düştüğü günden doğduğu güne kadar olan süre ortalama 280 gündür. Bebeğin doğduğu günden 2 yaşını tamamlayana dek geçen süre ise 720 gündür. İşte toplam bu ilk 1000 günde anne ve bebeğe ne denli ilgi gösterilir, bamımı uygun koşullarda sağlanır, koruyucu önlemler alınırsa geri kalan 75 yıl da o denli sağlıklı geçmektedir. Gebelik dönemi, düzenli yenidoğan bebek bakımı ve sonraki iki yılda süt çocuğu sağlığı, gelişimi, beslenmesi, aşıları, sorunları, hastalıkları, tedavileri çok önemlidir. Bu kitabın sizere bu konularda yararlı olacağına inanıyorum.

Geleceğimiz çocuklarımız

Çocuklar yaşamımızın en önemli vazgeçilmezidir. Geleceğimizdir. Dünyayı onlardan emanet aldık. Onlara yaşanır bir yaşanır bir dünya olarak devretmemiz gerekirken bunu tam olarak yerine getiremedik. Fakat onlar bizlere hoşgörülü olarak minnet duymaktalar. Bunu hakediyormuyuz?

Tüm dünya çocukları özgür ortamlarda yaşamalı, eşit haklara ve güvencelere sahip olmalı, özgür,yaşamalı,sorgulayıcı olmalıdır. Onların aklına, düşüncelerine, sorularına, yaşlarına uygun düşünce ve davranış geliştirmerine saygılı olmalıyız. Evrensel olmalrına, en iyi eğitimi almalrına yardımcı olmalıyız. Önyargılardan uzak tutmalı,her türlü inanca saygılı olmalarını, başkalarının düşüncelerini dinlemeyi öğretmeliyiz. Savaş yerine barışı, kin yerine sevgiyi, bağnazlık ve dogma yerine hoşgörü ve toleransı öğretmeliyiz. Bağırmak, övmek, kaba davranışlarda bulunmak yerine güler yüzlü olmayı, örneklerle iyiyi,doğruyu,güzeli sabırla anlatmalıyız. Her bilinen şeyin doğru olamayabileceğini, herşeyin değişim ve gelişim içinde olduğunu, doğadaki tüm canlı, cansız varlıkların saygıya, korumaya, sevilmeye ve anlayışa gereksinim duyduğunu belirtmeliyiz.Anne karnından itibaren tüm bebek ve çocukların huzurlu, yaşanabilir, mutlu ve sağlıklı ortam aradıklarını, sevgi, şefkat, ilgi, sabır ve anlayış istediklerini yaşadıkça görüyoruz.

Çocuklara her gördüğü veya istediği şeyi almak son derece yanlıştır. Çocuk yönetmeyi ve sahiplenmeyi çok severler. Bu yüzden gördüğü oyuncağı, giysiyi veya gıdayı o istedi diye almak yerine gerekli ise alınabileceği aksi taktirde almayacaklarını sabırlı fakat kesin ifadelerle anlatmak öğüt vermek yerine iyi davranışı örneklerle göstermeniz yararlı olur.  

Çocuklar her şeyi örnek alır

Çocuklar deneme-yanılma ile öğrenirler, oyun  ile gelişirler. Aşırı korunup kollanıp, gözetlemek yerine özgürlüklerini denge içinde vermek onlrara özgüven kazandırır. Çocuklar düşekalka büyür derler. Doğrudur. Hafif düşme, çarpmadan telaşa kapılmak doğru değildir. Onları korkak yapar. Yanıcı, kesici, delici, zehirleyici, boğucu şeylere çok dikkat etmeli böyle olsasılıklar karşısında tedbirler alınmalıdır. Çocuklar umulmadık yerlerden düşebilir, umulmadık yerlere tırmanabilir,umulmadık aletleri devirebilir, buldukları ilaç, zehir, yakıcı yanıcı şeyleri ağızlarına götürüp yutabilirler. 

Çocuklar özgür diye her türlü davranış ve hareketi yapacak anlamı çıkmaz. Evdeki, çevredeki, veya yakınlarının evlerindeki he rtürlü aleti veya objeyi alma hakkı ve yetkisi oladığını bilmeli ve dikkat etmeyi öğrenmelidir. Maddi değeri az fakat manevi değeri fazla olan, hassas, kırılgan eşyalar çocukların ilgisini çekebilir. Bunları almaya, oynamaya hakkının olmadığını bilmesi gerekir. 

Aile büyükleri çocuklara hediye veya gıda getirmeyi çok sever. Bu tip oyuncak ve gıdalar ancak anne-bab izni ile alınmalıdır. Çünkü alerjik sorunlar, obezite sorunları ve heritediği yapılan çocuk sorunları ortaya çıkabilir. Halk arsında “şımarık” denen çocuklar bu nedenle olmaktadır.  Çocukların küçük hata ve yanılgılarını büyük hata ve suçmuş diye göstermek doğru değildir. Bu hatalar uygun dil ve davranışlarla düzeltilirse çocuk daha iyi öğrenir, özgüveni artar, sevildiğini anlar. Çocuk haklarına saygılı olmalı,gerektiğinde özür dileme örnrklerle gösterilmelidir. Çocuğa zaralı olabilecek davranışlar (sigara, kaba kuvvet, aşırı bilgisayar kullanma, hayvanlara ve çevreye zararlı davranışlar, küfür, yalan, hırsızlık, arkadaşlarına kötü davranışlar gibi) dan uzak durma örneklerle anlatılmalı ve gösterilmelidir.

Ateş çocuğun lehinedir

Çocuklarda en çok ateşli hastalıklara rastlanır. Ateşli havaleden çok korkulur. Havale 100 ateşli çocuğun 5 tanesinde görülür. Çok ani başlar, kısa zamanda kendiliğinden geçer .6-24 ay a rası çocuklarda daha sık görülür. Ateş çocuğun lehinedir. Panik yapmak doğru değildir. Ateşin en büyük etkeni virüslerdir. Büyük bir çoğunluğu kendiliğinden düzelir. Sadece ateş düşürücü ve bol sıvı yeterlidir. Genellikle 3 gün içinde geçer. Ateş ve ateşli havalede panik yapmak doğru değildir.Ateşl havaleden çocuk kaybedilmez, zekası ve ruhu etkilenmez,epilepsi(sara) ile ilgisi yoktur.Kendiliğnden düzelir. Nadiren tekrarlar. Nedeni bilinmez.

Ateşle birlikte öksürük, ishal, kusma, karın, eklem ve baş ağrısı, deri döküntüsü, burun kanaması, iştahsızlı, bilinç değişikliğne dikkat etmek gerekir. 

Bu durumların biri veya birkaçı varsa doktor bilgilendirilmelidir. Ateş ölçümü kulaktan, makatan, koltuk altından yapılabilir. En çok kulaktan bakılır. Ateşli çocuğun üstü açık olmalı, serin ortamda tutulmalıdır. Temiz hava ve ılık su ile yıkamak rahatlatır.

Anne sütü ilk 6 ay bebeğin hertürlü gereksinimini karşılar.Bu ekonomik, psikolojik ve hijyenik yönden bebeğe ve aileye büyük avantaj sağlar. Anne teşvik edilip desteklenmelidir. Anne sütü nadiren yetersiz olursa anneyi rahatltmalı, elimizde çok olanaklar oduğu belirtilmelidir. Tamamlayıcı beslenme olanakları çoktur.

Bebek ölümlerinin yarısı ilk 1 ayda olmaktadır.Bu dönem yenidoğan dönemi diye adlandırılır. Bu dönemde iyi bakım, beslenme (özellikle anne sütü), erken tanı (doğumsal hastalıklar, sakatlıklar, sendromlar, genetik hastalıklar gibi) ve tedavi ile çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu nedenle bu dönem özel ilgi ve destek ister.

Otizm tanısıda son yıllarda daha çok konulmaya başlamış  ve üzerinde eğilme gereksinimini doğurmuştur.

Sosyal gelişimi, iletişimi bozuk, etrafına ilgisiz, başkaları ile oynamayan, göz kontağı kormayan, ten temasından, öpülmekten, kucağa alınmaktan hoşlanmayan, tek başına oynamak isteyen, konuşmak istemeyen, tek sözcükle iletişim kurmaya çalışan,oyuncağın sadece bir yeri (örneğin araba tekeri gibi) ile ilgilene, aynı hareketi tekrarlayan, kedi etrafında dönen, uyaranlara (ağrı, ısı gibi) uygun yanıt vermeyen çocuklarda otizm olasılığı üzerinde durup çouk psikiyatristi ile konsültasyon yapılmalıdır.

Boşanmalar günümüzde giderek artmaktadır. Buda çocuklarda stres ve psikolojik sorunlar yaratmaktadır. Kesin ayrıma kararı aln ebeveyn bu durumu çocuklarının anlayabileceği şekilde uygun bir dille sakin olarak anlatmalıdırlar. Ayrılık ve sonraki dönemin plan ve programı aksamadan, çocuğun güveni sarsılmadan uygulanmalıdır. Olumsuz duygular, nefret ve düşmanlık uyandıracak söz ve davranışlar çok büyük zarar verir.

Günümüzde savaşlar, doğal afetler,sosyal ve psikolojik bozukluklar, kazalar, intiharlar çocukların ölüm olayı ile sık karşılaşmalrına neden olmaktadır.Çocuklar ölüm olayın erişkinlerden farklı algılar. Gerçekleri onun yaşına uygun anlatmak gerekir. Çocuklar acı ve kayıplara oldukça dayanıklı olmakla birlikte ben merkezci olduklarında bazan kendilerinide kayıptan sorumlu görme eğilimi gösterebilirler. Böyle bir durum olmadığı çocuklrar davranış örneği ile gösterilmeli, kaybedilen kişinin geri dönmeyeceği uygun bir dille anlatılmalıdır.

Dikkat eksikliğine dikkat

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu günümüzde giderek artış gösteriyor. Nedeni tam bilinmiyor. Söylenenlere, isminin çağırılmasına duymamış gibi davranan,bir şeye ilgisini tam vermeyen,çabuk bıkıp başak şeylere ilgi gösteren, öğrenme güçlüğü gösteren, çabuk unutan,yeride duramayıp, devamlı hareket eden,huzursuz davranışlar sergileyen, geceleri uyuma zorluğu çeken, çok ağlayan, herkesin önüne geçmeye çalışan çocuklarda düşünülür. Çocukların yaklaşık %7-8 inde görülür. Erkeklerde 2 kat daha fazladır. Erken tanı ve tedavi önemlidir. Çocuklara             sabırla yaklaşım, anlayış, hoşgörü ve destek önemlidir.