Merhaba İlker Bey sizi tanıyabilir miyiz?

İSTANBUL - Ben Doktor İlker Solmaz. Türkiye Proloterapi Derneği Başkanıyım. Proloterapi uzmanıyım. Esas uzmanlık alanım anestezi ve yoğun bakım uzmanlığı. 2008 yılından beri bu tedavi yönetimiyle ilgileniyorum. Yöntemin temeli, özelliği, diğer yöntemlerden farklı olması, ağrının sebebini tedavi etmesidir. Sonuçları değil. Facebook’da da paylaştım bel, boyun fıtıklarıyla uğraşmıyorum. Fıtık bir sonuç.

Fizik tedavi olsun, akupunktur olsun sonuçları güzel olabilir ama kalıcı olmaz geçici olur. Esas yükü taşıyan bağları kuvvetlendirmedikten sonra, o fıtığı ortadan kaldıramazsınız. Tedavinin içinde fıtığın oradan alınması var. Hâlbuki fıtığı oradan almak kolondan tuğlanın çekilmesi olur. Dolayısıyla vücudun normal yapısını bozuyorsunuz. Hâlbuki Proloterapi ile fıtığı oluşturan neden, (bağların gevşek olması) ortadan kaldırılıyor.

Tedavi sürecini anlatabilir misiniz?

3-4 haftada bir kez enjeksiyon ile gerçekleşir. Ortalama 4-6 seans sürüyor. Etkili ve kalıcı bir tedavi yöntemidir. Günümüz ameliyatları sonrasında genelde nüksediyor. Sebebi; o bölgede vücut için gerekli olan bir yapıyı çıkartıyorsunuz. Bunun çıkması demek bir üstünden bir altından yeni bir fıtığın oluşması demektir. Hatta bir yazımda “Her fıtık ameliyatı, yeni fıtıklara zemin hazırlıyor” demiştim. Çünkü siz nedeni tedavi etmediğiniz sürece fıtıkların miktarı ve sayısı da artıyor. Bel fıtığı ile ameliyat olmuş hasta da bana geliyor. Hatta 16 defa bel fıtığı ameliyatı olan hasta var. Fıtığın ameliyatlık dediğimiz; ayak düşmesi, büyük-küçük tuvaleti tutamama vs. o seviyeye gelmeden bu yöntemle tedavi etmek mümkün. İnsanlar beldeki, boyundaki ağrıların hepsini fıtığa dayandırıyorlar. Aslında bunların çok küçük bir kısmı fıtık ile ilgili. Teşhis çok önemli. Bundan 20 yıl önce bu kadar emar yoktu, bu kadar bel fıtığı ameliyatı da yoktu. Önemli olan nedeni tedavi etmek.

Başka nerelerde tedavi yöntemi uygulanıyor?

Migren tedavisinde, omuz yırtıklarında, ayak bileği kireçlenmelerinde, diz kalça kireçlenmelerinde, dizdeki menüsküs yırtıklarında.. Burada yırtığı almak çözüm değil, neden orda olduğu sürece yırtık tekrar oluşacak. Ama siz menüsküsü aldığınız için bu sefer kıkırdak aşınmaya başlayacak. Ardından kireçlenme ardından da proteze kadar gidecek. Bana gelen öğretim görevlerine de aynı şeyleri söylüyorum; fıtığa giden damarları yaktık diyelim, oraya kortizon yaptık. Bu hastanın ağrısını azaltıyor, ama orada asıl bozukluğu yapan neden düzeliyor mu? Hayır. O yüzden sonuç ameliyat.

Nedeni vücuttaki bağlarla ilgili demiştiniz...

Neden, tüm vücuttaki bağlarla ilgili.

Bildiğim kadarıyla bağ kopmaları fıtıktan daha zor ameliyat ediliyor... 

Tabi, ön çapraz bağların kopması, sık sık ayak bileği burkulması. Bizim tedavi yöntemimizde doğallık var. Kullandığımız solüsyon şekerli serum. Serum, o bölgede mikropsuz iltihap oluşturuyor. Bu iltihap vücut tarafından mikroplu iltihap olarak algılanıyor ve bu bölgeyi tamir ediyor. Yani bir bakıma vücudu kandırıyor. Verilen şeker, bir küp şekerden daha az. Ama önemli olan bu tedavi yönteminde el. Çünkü ne enjekte ettiğin değil, nereye yaptığın önemli. Hastanın dört dörtlük muayenesi, hastadan istenilen tetkikler, hastanın tedaviye hazırlanması, tedavi sonrası takip edilmesi ve mükemmel sonuç. Yaklaşık 20 bini geçkin hasta tedavi ettik. Ve tamamen doğal bir tedavi yöntemidir. Kortizon değildir. Kortizon günümüzde oldukça sık kullanılan bir yöntem ve zararlı. Dün bir hasta geldi kalça kireçlenmesi, zamanında kendisine ağrı nedeniyle verilen 3 tane iğneden, kalça kemiğinin ucu çürümüş. Kortizon o kadar tehlikeli bir şey.  Artı kullanılan ağrı kesiciler ve karaciğere, böbreğe aşırı yüklenmek gibi, ağrı kesicilerin en büyük özelliği de bağları da zayıflatmaları. Bazı ağrı kesiciler, bağları gevşetiyor ve fıtığı daha da ilerletiyor. İlerlemiş fıtığı hissetmediğin için, ağrında kesildiği için ameliyatlık olana kadar bir şey hissetmiyorsun. Yöntem herkesin uygulayacağı bir yöntem değil. Tecrübeli ellerle uygulanması lazım. Yan etkisi tecrübeli ellerde minimum.

Kemik erimesi ile ilgili bir çalışma oluyor mu?

Hayvanlar üzerinde yapılan bazı çalışmalar var. Sadece bağları kuvvetlendirme ile kalmayıp o bölgeyi kanlanmayı arttırdığı için kıkırdak yapıyı tekrardan oluşturuyor. Aynı zamanda erimiş, pörsümüş kemiklerin yenilenmesini sağlıyor. Kemik erimesinden dolayı şiddetli ağrıları nedeniyle gelen hastalarımda mevcut. Amaç, bağları kuvvetlendirme ile kemiğin kırılmasına engel olmak. Sporcularda da kullanılıyor bu tedavi yöntemi. Sporcular ise sezon öncesi topluca bu tedaviyi uygulasa problem olmayacak. Hamilelik düşünen kadınlarda bize geliyor. Hamilelik süresince sırt, bel ağrısı yaşamamak için.

Bu tedavi yöntemi kalıcı mı? Hayat boyu kendini koruyor mu?

Bağlar size verildiği halde geri oluşuyor. Siz onları bozana kadar. Yani sizin kullanımınıza bağlı. Bazı hastalar kilolarından dolayı ameliyat olamıyor ve ortada kalmış durumundalar. Mesela diz kireçlenmesi, yürüsün ki kilo verebilsin. Ama ağrıdan dolayı yürüyemiyor. Yürüyemediği için kilo alıyor, kilo aldığı için ameliyat olamıyor. Dün Adapazarı’ndan hasta getirildi. Hasta 15 gündür yatıyor. boy 1.50 kilo 130 civarı. Ve ameliyata almamışlar, kaderine terk etmişler. Hasta geldi teşhis enjeksiyonunu yaptım ve hasta yürüyerek gitti. Bu yöntemi dünyada ilk ben kullandım. Hatta yurtdışından gelen hekimlere bu yöntemi kullanılması gerektiğini de söyledim.

Şekerli solüsyon nasıl bu kadar mucize yaratabiliyor?

Mucizeyi yaratan şekerli solüsyon değil, sizsiniz. Yani insan vücudunun kendisi. İnsan vücudun da yedek parça, eczane o kadar kuvvetli o kadar kaliteli ki her şey içeride var. Dışarıdan verilen şeyler insan vücudunu bozuyor. Fizyolojiye ters giden şeyler yaptığınız takdirde vücudu bozuyorsunuz. Örneğin, ağrı kesici kullanmak gibi. Sonuçta kimyasal madde. Şekerli su orada tedavi eden değil sadede aracı.

Kimlere uygulanabilir?

7 yaşından 95 yaşına kadar hastam var.

Daha çok kimler geliyor?

Özellikle diz kireçlenmesi ile bel fıtığı sonra boyun fıtığı, el bileği kireçlenmeleri geliyor. Ortalama 4-6 seans. Yurtdışından ve şehir dışından çok hastam var. Azerbaycan Bakü’de ikinci şubemi açtım. Genellikle kulaktan kulağa duyma şekilde geliyorlar. Çok reklamım yok.

Fısıltı gazetesi daha etkin zaten

Evet. En etkili gazete, fısıltı gazetesi. İyileşen hastalarımın getireceği hastalar. Hüseyin beyin babası 1,5 aydır yatamıyor. Düşünün, karaciğer nakilli, akciğerinde sıkıntı var. Yoldan geçen hemen hemen herkeste boyun ve bel fıtığı da vardır. Ama burada bir ağrı olduğu zaman çekilen emar görüntüsüne dayanılarak bıçak altına yatırılıyor. Hâlbuki olayın nedeni bağlardır. Bağları tedavi etmeden yapılan ameliyatların bir anlamı yoktur. Ameliyat sonrası da geliyor hastalar. Diz protezi takılmış, ağrıdan duramayan hastalar var. Onlarda geliyor. Onları da tedaviye alıyoruz. Fakat onların tedavileri daha uzun sürüyor. Oradaki doku düzeni bozulmuş oluyor. Dokuyu tekrar eski haline getirmek biraz zaman alıyor. Tedavi de hastamı kendim seçiyorum.

Ne tercih ediyorsunuz?

Ben otobüs şoförüyüm siz yolcusunuz. Doğru yolu tarif ederseniz doğru yere gidersiniz. Ve bir an önce hedefe ulaşırsınız. Yolu doğru tarif edecek hasta alıyorum. İyileşmek isteyen hasta alıyorum. Çünkü iyileşmek önce beyinden başlar. Beyin iyileşmek istemiyorsa ameliyat da yapsanız bir anlamı yok.

Belki de psikolojik onlar?

Zaten psikolojik denilen çoğu hasta da aslında sorun bağlarda. Yıllardır psikiyatrik ilaçlar kullanan hastam geliyor. Eğer ağrım var diyorsa, vardır ağrısı. Ama hekimlerimiz bunu bilmedikleri için ve bunu da emar da doğru düzgün göremedikleri için ve hastanın düzgün şekilde fiziki muayenesi yapılmadığı için hastayı psikiyatrik ilaçlara sürüklüyorlar. Her şeyden önemlisi emar, röntgen değil, fiziki muayene. Hastayı göreceksin, konuşacaksın, teşhisini koyacaksın, tedaviye başlayacaksın, tedavi bitene kadar hasta ile aile olacaksın. Ben hastalarımın hiçbirini bırakmıyorum. Ben niye Büyükçekmece’deyim? Oraya geliyorlar piknik yapıyorlar, çay içiyorlar, sohbet ediyorlar, arada da tedavi oluyorlar.

Peki, insanlar size nasıl ulaşsın?

Doktor İlker Solmaz. 0532 301 37 39. Randevu telefonum. Bu telefon ile çok rahat ulaşabilirler.

Başka söylemek istedikleriniz var mı?

2008-2009 yıllarında Google’a Proloterapi yazdığımda tek bir isim bile yoktu. Fakat şimdi yazdığımızda bir sürü isim var. Gittikleri, gidecekleri hekimin bu yöntemin eğitimini alıp almadıklarını tüm hastaların iyi değerlendirmesi gerekir. Çünkü tecrübesiz ellerde gerçekten yan etkisi büyük olan bir tedavi yöntemi. Evladım gibi gördüğüm Türkiye’de ilk defa benim tarafımdan başlatılan bu yöntemin adının kötüye çıkartılmasını da istemeyen bir hekimim. Mücadelem de onun için. Azerbaycan’da da ilk ben başladım. Orda da kimse bilmiyor. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanında kimse bilmiyor. Bilinmeyen yerlere ulaşmayı düşünüyorum. 

Sizin keşfiniz mi bu yöntem?

Hayır, benim keşfim değil. 1930’lardan beri Amerika’da uygulanan bir yöntem. Edindiğim tecrübeler ile kattığım modifikasyonlar var yönteme zaten bu da yurtdışında ki hekimlerin ilgisini çekti. Onlarla toplantılar düzenliyoruz. Bilgi paylaşımını yapıyoruz. Herkese ağrısız günler dilerim.