SİVAS
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Koçoğlu, özellikle kış aylarında çok tüketilen bitki çaylarının hamilelerde düşük ve erken doğuma yol açabileceği uyarısında bulundu.

Koçoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitki çaylarının son yıllarda çok tüketildiğini söyledi. İnsanların bitki çayını doğal olduğu için tercih ettiğini belirten Koçoğlu, bu çayların içinde sağlığa yararlı olabilecek pek çok özel madde bulunduğunu dile getirdi.

Bitki çaylarının bağışıklık sistemini güçlendirici ve hastalıklara karşı koruyucu antioksidanlar açısından zengin olduğunu vurgulayan Koçoğlu, "Zencefil, zerdaçal, ıhlamur gibi çayların içerisine şeker yerine  bal katılmasını öneriyoruz çünkü bal, çayın antioksidan kapasitesini çok artırıyor ve çay daha yararlı hale geliyor" dedi.

Koçoğlu, nane, ıhlamur, ada çayı gibi bitki çaylarının etkilerinin çok kuvvetli olmadığını dile getirerek, "Ancak kimi çayların çok kuvvetli etkileri var ve bazı hastalıkları olanlarda sorun yaratabilir. Mesela ada çayı kışın çok tüketilen bir çay, solunum sistemi hastalıklarına iyi gelir, bronşları yumuşatır ama tansiyon hastaları için riskli olabilir. Bir fincandan fazla içtikleri zaman kan basıncını yükseltip, çarpıntı yapabilir. Yeşil çay da son yıllarda çok tüketilen bir çay. Bu da çok tüketildiği zaman nabzı arttırır ve çarpıntı yaptırıcı etkisi vardır. Tansiyon, karaciğer ve böbrek hastalarının bu çayları çok tüketmemesini ya da dikkatli tüketmesini öneriyoruz" diye konuştu.

Hamilelere bitki çayı uyarısı

Hamilelere bitki çayı tüketirken dikkatli olmalarını öneren Koçoğlu, "Hamilelerin bitki çaylarını fazla tüketmesi anne ve bebek sağlığı açısından sakınca yaratabiliyor. Kadının doğum ağrılarını başlatabiliyor, düşük ya da erken doğum yapmasına yol açabiliyor. Bu nedenle bitki çayı kullanımı konusunda hamileler özellikle dikkatli olmalı" dedi.

Bitki çaylarının günde 3 fincanı geçmeyecek şekilde tüketilmesinin daha sağlıklı olduğunu belirten Koçoğlu, şunları söyledi:

"Kalp rahatsızlığı bulunanlara ada çayının bir bardağı bile zararlı olabilir. Bazı kişilerin kronik rahatsızlığı bulunuyor ve sürekli ilaç içiyor. Bu çayların bir kısmı da ilaçlarla ters etkileşim yapıyor ve beklenilen yarar alınamıyor ayrıca birçok çayın içerisinde de kafein dediğimiz madde var. Bu madde, kişinin idrara çok çıkmasına yol açıyor ve bunun sonucunda da vücut, su kaybediyor. Bu da kalp hastaları için tehlikeli olabilir. Bunun için bu çayların tüketiminde hekime danışıp tüketmek önem arz ediyor. Komşudan duyup, internetten okuyup, televizyonda çıkan sağlık programlarından duyarak aktarlara gidip çay alınmamalı ve tüketilmemeli."

Prof. Dr. Koçoğlu, bitki çaylarının hazırlanışının da önemli olduğunu belirterek, "Bazıları bu çayları uzun süre demlikte kaynatıyor. Oysa bu çaylar, kaynamış ve birkaç dakika bekletilmiş suyun içerisine atılmalı ve 3-5 dakikadan fazla suyun içinde bekletilmemeli. Hemen süzüp içmek gerekir. Bekletilip günde bir kaç defa içildiğinde çayın içinde bulunan maddelerin miktarı çok yoğunlaşıyor ve o zaman da kişiye zarar verebiliyor" diye konuştu.

Karışımlar daha da zararlı

Çayların birbirine karıştırılmadan tek başına içilmesi gerektiğini ifade eden Koçoğlu, "Karışımlar daha da zararlı diyebiliriz. Değişik otları karıştırdığımız zaman onların içerisinde bilinmeyen kimyasal etkileşimler olabilir. Bu yüzden tek başına içmek daha doğrudur. Hatta limon bile sıkılmasını tavsiye etmiyoruz, o zaman da beklenilen yarar alınamıyor. Açıkta satılan çaylar yerine ambalajlı çaylar tercih edilmeli çünkü bunların içerisinde zarar verici mikroorganizmalar üreyebiliyor ayrıca çaylar, vitaminin kaybolmaması için bir yılı geçmeden tüketilmeli" önerisinde bulundu.