Hani, milliyet’in İslâm idi...Kavmiyyet ne!
Sarılıp smsıkı dursaydın a milliyetine
“Arnavutluk” ne demek? Var mı Şeriat’te yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri.
Arabın Türke; Lâzın Çerkese, yâhud Kürde;
Acemin Çinliye rüchânı mı varmış? Nerde!
Müslümanlık’ta “anâsır” mı olurmuş? Ne gezer!
Fikr-i kavmiyyeti tel’în ediyor Peygamber (2)
En büyük düşmanıdır ruh-i Nebî tefrikanın;
Adı batsın onu İslâm’a sokan kaltabanın!
Şu senin âkıbetin bin bu kadar yıl evvel,
Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi cedel?

(2) Hadis-i Şerif: “Asabiye (ırkına, kabilesine körükörüne tarafdarlık) dâvâsı güden, bizden değildir.” Ebû Dâvûd, Edeb-112.
(Safahat, Haz: M. Ertuğrul Düzdağ, Üçüncü Baskı: 2006, s.192)

xxxx

     Âkif’in veciz ve özlü mısralarını iyi düşünmek, doğru anlamak lâzım. 
     Soyut olarak bakarsak yanlış yorumlamış, hâlin gerektirdikleri mecrada düşünürsek isabet etmiş oluruz. 
     Çünkü her şeyin iki tarafı vardır: Müsbet / olumlu, menfî / olumsuz. 
     Müsbet felsefe - menfî felsefe, müsbet milliyet - menfî milliyet, müsbet bakış - menfî bakış gibi.
     Nitekim müsbet milliyet; sosyal hayatın iç ihtiyacından ileri geliyor. 
     Yardımlaşmaya, dayanışmaya sebeptir. Yararlı bir kuvvet sağlar. İslâm kardeşliğini daha çok kuvvetlendirecek bir araç olur. 
     Fakat, müsbet milliyet fikri; İslâmiyete hizmet etmeli. Kale olmalı. Zırhı olmalı. Yerine geçmemeli. 
     Çünkü İslâmiyetin verdiği kardeşlik içinde bin kardeşlik var. 
     Beka ve Berzah âleminde o kardeşlik devam ediyor. 
     Onun için, aynı milliyetten olma kardeşliği ne kadar da kuvvetli olsa, onun bir perdesi hükmüne geçebilir. Yoksa onu, onun yerine koymak; aynı kalenin taşlarını, kale içindeki elmas hazinesinin yerine koyup, o elmasları dışarı atmak gibidir.
     Medeniyetin güzellik ve iyilikleri ve insana yararlı taraflarının zıddı olarak medeniyetin kötülüklerinden biri olan menfî milliyet ise, kitleler arasındaki bağını; başkalarını yutmakla gerçekleştirir. Kavmini, soyunu sopunu daha üstün görür. Özelliği ise, korkunç çarpışma ve çatışmalara yol açıcı olmasıdır.
     Evet, herkesin ve her şeyin hem müspet hem de menfî tarafı olmakla beraber, aynı zamanda  herkesin ve her şeyin; hem özel, hem de genel özellikleri vardır. 
     Herkesin inancı özeli, herkesin dini oluşu genelidir. 
     Herkesin başka başka isimleri oluşu; onların özeli. Herkesin insanlığın birer ferdi oluşu, onların geneli. Yani herkesin adı oluşu özeli. İnsan oluşları genelidir. 
     Herkesin vatanı onların özeli, herkesin dünyalı oluşu onların genelidir. Herkesin evi kendine ait özel, vatan ise herkesin genelidir. Yani vatan herkesin müşterekidir. 
     Tüm ana ve babalara sevgi ve saygı insanların genelidir. İnsanın kendi ana ve babasına sevgi ve saygısı ise bir başkadır. Yani çok özeldir.
     Özetlersek: Özelin varlığı, geneli inkârı gerektirmez. Genelin varlığı da, özeli reddetmez. Her şeyin hem özel, hem de genel tarafı vardır. Hiçbir şey; hiçbir şeyi inkâr etmeyi icap ettirmez. Çünkü, her özelin ve her genelin kendine has bir yeri, bir değeri, bir sevilen yanı vardır.