Rum lider Anastasiadis bir çok güzel işler yapmış gibi öne çıkmaya ve dikkat çekmeye çalışıyor ama açıkça şov yaptığı ve seçimlere oynadığı kesin. Rum başkanlık seçimlerine 10 gün kala, kararsızları cezp etmek ve oylarını artırmak için Rum lider Anastasiadis’in yapmadığı kalmadı.  Hem kendi, hem yandaş basın, hem de hükümetin üst düzey bürokratları, hükümetin icraat ve başarılarını öne çıkarırken, rakipleri sürekli yeni cepheler açarak siyaset ortamını bulandırıyorlar.

Avrupa Birliği’nin “Avrupa’yı Birbirine Bağlama” mekanizması aracılığıyla, Güney Kıbrıs’a ilk etapta, elektrik üretiminde kullanılmak üzere, sıvılaştırılmış doğal gazın tekrar gaz haline getirilmesi için gereken altyapının tesis edilmesi için 100 milyon Euro ödenek vermeyi kararlaştırması Rum gazetelerinde başköşede ve manşette kaldı birkaç gün.

Bu haber bana biraz abartılı ve garip geldi. 

Madem Rumlar tek yanlı ilan ettikleri ve bana göre korsan statüsündeki Münhasır Ekonomik Bölge içinde doğal gaz buldular, niye sıvılaştırılmış doğal gazın tekrar gaz haline getirilmesi için milyar dolarlık bir alt yapıya gereksinim duydular, bana pek mantıklı gelmedi. Ya son yedi yıldır propagandasını yaptıkları doğal gaz, söz konusu korsanlık yaparak ilan ettikleri Münhasır Bölgede vardır ve çıkarınca hem kendileri kullanacak ve fazlasını da borularla deniz altından Rodos- Girit- Yunanistan bağlantısı ile AB’ye gönderecekler, ya da başka üreticilerden sıvılaştırılmış doğal gazı satın alacaklar ve tankerlerle deniz yolu ile taşıyıp elektrik santrallerini çalıştıracaklar.

Anastasiadis’in seçim öncesi şova yönelik temas ve ziyaretlerinin hızı da pek kesilmiş değil.

Mısır Başkanı Sisi’yi Kıbrıs’a davet edip üçlü bir anlaşma imzaladıktan sonra Türkiye ile Suudi Arabistan’ın arasının bozulmasını fırsat bilip hemen ertesi günü Riyad’a gitti ve Suudi Arabistan’la ittifak Anlaşması imzaladı. Arkasından da Ürdün Kralını adaya davet edip bir başka Üçlü anlaşmayı da onunla imzaladı. Sanki de bal arısı gibi durmadan çalışıyor gözüküyor ama ürettiği bir şeyler yok. 

Amaç belli.

Neredeyse İki yüz sene evvel Avrupa devletlerinin Osmanlı Devletine yaptığı baskılar sonucu Yunanistan’ın bağımsızlık kazanmasını ve aradan yaklaşık doksan yıl geçtikten sonra da Girit’in gene Avrupa Devletlerinin büyük baskısı ile Osmanlı Devletinden koparılıp Yunanistan’a verilmesini, Batı Trakya’ya ve Ege adalarına tek bir mermi atmadan sahip olmalarını örnek almış olmalı ki, illaki Avrupa Birliğinin yardımı ile Türkiye’yi adadan atacak ve Garantileri de iptal ettirecek bir havada yoluna devam ediyor. Hayal görüyor gerçekte.

Hele bir de silahlanmaları ile ilgili haberler yayınlanıyor ki Rum Basınında evlere şenlik. Kendilerini her zamanki Megalomanik düşüncelerinden dolayı yenilmez görmeye başladılar gene. Hayal güçleri içinde Türk Ordusunu perişan edip denize dökerek Kıbrıs adasından atacakları yer almaya başladı. Belli ki Adına Küçük Asya Felaketi dedikleri 30 Ağustos 1922 yenilgisini, 8 Ağustos 1964 Erenköy felaketini, 16 Ağustos 1974 Kıbrıs Barış Harekatı hezimetini unutmuşlar. Geçmişten ders almadan pespembe yeni hayaller kurmaya başlamışlar. Bunun sonunda eminim gene bir çılgınlık yapacaklar ve bu sefer adanın tümü ile Batı Trakya’yı kaybedecekler. İşin boyutu o denli büyük. 

Türk askerini Kıbrıs adasından atmak için silahlanıyorlar, sıvı doğal gazı tekrar gaz haline getirmek için para harcıyorlar ama bütçeleri de 2017 yılında toplam 4.6 Milyar Avro açık veriyor. Sonra da bu açığı “Ana” mı (Yunanistan) yoksa “Baba” mı (Avrupa Birliği) kapatsın diye kendi aralarında siyasi kavga çıkarıyorlar… Rum olmak böyle bir şey!