Kim Kimdir ? 

Eylem Şimşek 

Eylem Şimşek 1 Mayıs tarihinde Erzurum'da doğdu. Bursa Kız Lisesi’nin ardından, Beykent üniversitesi Sinema-Tv ve Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. İlk televizyon deneyimi TRT ‘de oldu. Mesleğe TRT İstanbul Televizyonunda staj yaparak başladı. Program servisinde yapmadığı iş kalmadı. Her yeri, her departmanı merak etti ve buna uygun biçimde birçok serviste görev aldı.  Meraklı yönünü vurgulayan Şimşek ilerleyişini ufak ufak emin adımlarla olarak ifade etmektedir. Bir süre sonra İstanbul Dialog Anlatım İletişim Okulunda Sunuculuk-Spikerlik eğitimini, cevval bir şekilde tamamlayan Eylem Şimşek. Yalçın Boratap, Can Gürzap, Mehmet Gürhan gibi çok değerli tiyatroculardan, hayat hocalarından dersler aldı. TRT İstanbul Televizyonu’nda, program yapım yardımcısı olarak bir süre çalıştıktan sonra Ekonomi kanalı olarak açılan Business Channel’da, sabah erkenden yayınlanan bir haber programını, kamera arkasındaki tek kişi olarak hazırladı. Aynı zamanda, şirket haberlerini yazıyor ve haber perforelerini de seslendiriyordu. O dönemde, Genel Yayın Yönetmeni olan Ekonomist Atilla Yeşilada’nın, kendi yayınını bitirip, stüdyodan çıkarken, okuduğu haberi duyup “ Bu ses kimin sesi?” sorusunu sorması üzerine, ertesi gün, canlı yayında şirket haberlerini sunarken buldu kendini. 

Sonrasında Yeni Şafak gazetesi ekonomi servisine transfer oldu. Ekonomi servisinde Editörlük, Muhabirlik yaptı. Sonrasında Cine5 tv’ye geçiş yaptı. 2 yıl kadar Artı Değer adında Eko-Şirket programını hazırlayıp sundu. Ardından, Sosyal medya ve Teknoloji programı Teknosinerji'yi hazırlayıp sundu. Belgesel vb. de olmak üzere birçok program hazırlayıp sundu. Bu böyle devam etti ve ediyor. Eylem Şimşek Halen Cine5’tv de Yapımcı ve Sunucu-Editör olarak görevine devam etmektedir.. Kameranın arkasına da, önüne de keyifle geçtiğini ifade eden Şimşek çok sevdiği iki değerli isim olarak Yasemin ve Yeliz Pulat'ın içinde yer aldığı Genel Yayın Yönetmenliğini Yasemin Pulat'ın yaptığı  gazetesiz.com’da hayata dair hissettiklerini yazıyor. Eylem Şimşek bu mesleğe dair başarısı , yeteneği , çok yönlü birikimi özgün sunumu özelliklerinin yanında ışıltısı , pozitif enerjisi ve güzelliği ile dikkat çekmektedir. 

Medya Dünyası 

Olsa Da Yesek 

Ekranların en keyifli yemek programlarından birisine Çiğdem Kaya imza atıyor. Her çarşamba farklı konu ve konuklarla olsa da yesek diyeceğiniz türden yemekleri her yönüyle izleyiciye aktarıyor. Başarılı ve güzel sunucu Çiğdem Kaya'nın yapımcılığını da üstlendiği Olsa da yesek her çarşamba 11.30'da Ton Tv ekranlarında.. 

Sevdalı Türküler 

“Sevdalı Türküler”  Türk Halk Müziği tutkunlarının isteklerinin seslendirildiği çok başarılı  bir program.  İki muhteşem yorum Merve Kayacan ve Volkan Arslan'ın birlikte hazırlayıp sunduğu programda Türk Halk Müziğinin birbirinden güzel eserleri seslendiriliyor. Program yayınlandığı günden beri hem yurt içinde hem yurt dışında büyük ilgi görüyor. Başarılı ve güzel Sanatçı Merve Kayacan önümüzdeki günlerde çıkaracağı albümün çalışmalarına da başladı.   “Sevdalı Türküler” her Pazar 20:30’da TRT Türk'te...

Haftanın Kitabı

Röportajlarım 

Erem Yayın grubundan çıkan Röportajlarım adlı kitap birbirinden kıymetli isimlerin başarılı gazeteci Ebru Eğinlioğlu'na verdikleri röportajlardan oluşuyor. O günlerden bugünlere gerçekleşenler öngörüler insan hikayeleri içermesi açısından arşiv niteliğindeki bu eser herkesçe okunması gereken bir çalışma. Kitapta hem güncel bir takım konulara hem Arap baharı gibi farklı siyasi konulara yapılmış yorumlar ve detaylar söz konusu.  Ebru Eğinlioğlu kitapta Yaşar Nuri Öztürk, Muazzez İlmiye Çığ, Kadir İnanır, Adnan Oktar, Sibel Üresin, Ümit Kocasakal, İlker Yücel,  Yrd.Doç.Dr. Erhan Keleşoğlu  , Coşkun Sabah, Haydar Dümen, Ali Müfit Gürtuna gibi toplam 33 isimle yaptığı röportajları aktarıyor. Bu isimler bir anlamda  meslek aşklarını  ve başarı hikayelerini Ebru Eğinlioğlu'na anlatıyor. 

Müzik Dünyası 

Adam mısın ? 

Bale eğitimi almış ve Maksim Gazinoların’da profesyonel dansçı olarak çalışan güzel Şarkıcı REYHAN CANSU başarısını “ Adam mısın ? ” albümü ile taçlandırdı. Albümün aranjörlüğünü Suat Aydoğan’ın yaptığı çalışma yaklaşık iki yıl sürdü. Albüm’de Gökhan Tepe’nin, Hakkı Yalçın’ın, Coşkun Kıvılcım’ın ve Aşkın Tuna’nın yeni eserleri ile birlikte, Erol Sayan ve Hikmet Münir Evcioğlu’na ait ‘ Kaderimde Zehir Olsan ‘ isimli eser cower olarak yer almakta. Kartonet fotoğraflarını ise İlhan Filiz çekti. Albümün ilk klibi kadehinde zehir olsan adlı şarkıya çekildi ve büyük beğeni topladı. Albüm sonrası pek çok konser ve davette de sahne alan güzel şarkıcı Reyhan Cansu özellikle güçlü yorumu ve sıra dışı sahne performansıyla müzikseverlerin ilgisini çekti. 
Eflatun Müzik imzasıyla 2014 Ocak başında çıkan  “Adam mısın?” albümü her geçen gün yeniden keşfediliyor. 

Rekabetle Fesatlığı Karıştıranlar Var!  

Başarılı sunucu Arzu Saygın ile mesleğe başlama hikayesini , çalışmalarını ve medya dünyasını konuştuk işte o röportaj : 


Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?


Niğde/BOR doğumluyum,Antalya’da büyüdüm.Ailesine son derece bağlı,hayvan dostu.iyi bir evlat,iyi bir kardeş,iyi bir arkadaş,iyibir sırdaş olduğum

kanaatindeyim.Ama nedense iyibir sevgili olamadım hiç :))Nedeni özgürlüğüme düşkünlüğüm,biraz da kıskanılmaktan hoşlanmıyor olmam sanırım.Evlilikte 

bu anlamda korkulu rüyam,ama iyi bir anne olacağım konusunda da asla şüphe duymuyorum.İnsanlara güvenirim,şans veririm.Kindar değilim..Ancak eksilerini 

bir bir yazarım kişinin hanesine.sonrasında baktım ki 1 yalnış 3 doğruyu götürüyor sessiz sedasız çıkarırım hayatımdan ve bir daha da açmam kapılarımı.

Sevdiklerimi kaybedecek olmanın korkusu en büyük fobim.Birde karanlığı hiç sevmem.Bilardo ve masa tenisi oynamak,belgesel izlemek

hobilerim arasında.Yaşamayı,yaşamın içindeki tüm canlıları seven,azimli,kararlı,inatçı,aşk kadını ama mantığını çok daha önde tutan,çalışkan,güvenilir,

bazen küçük şımarıklıkları olan,sadık,çok hızlı düşünüp hayata geçirebilen zekaya sahip,eh birde sevimli birisiyim :)))

Neden Sunuculuk ? 

Bilindiği üzere"ekran yüzü" tanımlaması vardır bizim sektörde.Ne kadar eğitimli olursanız olun,ne kadar güzel veya yakışıklı olursanız olun ve her ne kadar

iyi projeniz dahi olursa olsun,eğer kamerayla bütünleşemiyorsanız,insan ilişkilerinde sorunluysanız,doğal olamayıp,izleyiciye o sıcaklığı veremiyorsanız 

izleyicinin kabulleneceği bir sunucu olamazsınız ve haliyle asla ekranda uzun süre kalamazsınız.Mütevazi olmayıp,ben bu özelliklere sahibim düşün-

cesiyle yaklaşık 15 yıldır sunuculuk yapıyorum ve haliyle İşimi seviyor,layıkıyla yaptığıma inanıyorum.

Mesleğe ilk adımı nasıl attınız ?


Antalya'nın yerel kanallarından birinden aldığım,ısrarlı teklif sonucu,ailemin ve çevremin de destekleriyle ekrana "Merhaba" dedim.

İlk yayınınızı hatırlıyor musunuz, nasıldı?

Asla unutamam :) Kendimi dahi hayrete düşüren bir performansım vardı o gün.Sanki bu iş için yaratılmıştım,yıllardır o program benimmişcesine,heyecanımı

minimize ederek,teşekkürler eşliğinde kapanış konuşması yapmıştım.Biraz özgüven biraz da yetenek sonucu tüm tv yönetiminden alkış almıştım.


Örnek aldığınız sunucular var mı ? 

Asla örnek alınmaması gereken bir meslek sunuculuk,çünkü doğallık yoksa,ekrandaki kişi örnek aldığınız kişinin taklitiyse,yapmacıklığınız mesleğinizin

sonu olabilir.

Unutamadığınız bir yayınınız veya yayına dair bir anınız var mı?

O kadar çok ki..Kaynana Semra'nın konuğumla tartışması sonrası kanalı basmasından,beni canlı yayında tehdit etmesinden tutunda,11 askerimizin şehit

olduğu canlı yayında bana aktarılınca,ekrandaki bir şehitin mektubunu okuma esnasında ağlama krizine girip yayını kesmemize kadar bir çok unutamayacağım

anım var bu meslekte.Birde canlı yayında komik kurlar,evlenme teklifleri :))

Şuanki programınız dışında yapmak istediğiniz programlar var mı? 

Sunuculuğumun yan ısıra,kendi projelerimin yapımcılığında bulunmayı çok arzu ediyorum.Bana ait olan,gerçekten ses getireceğine inandığım projelerim var,ancak çok 

iyi bir prodüksiyon ve maliyet gerektiriyor.Şimdilik beklemedeler ama inşallah hayata geçirecek ve adımdan bir kez daha bahsettireceğim.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Sunuculukta gelinebilecek mertebe belli.Ben işin mutfağında da olarak, dediğim gibi,projelerimin başında iyi bir yapımcı olmayı hedefliyorum.


Medya sektörün hareketli bir yapıda..Siz genel olarak sektörün durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ben şu an ki medya sektörünü hazırcı olarak addediyorum.Yurtdışından yüksek rakamlarda format satın alıp,ekran başındakilere pişirip sunmak bir hareketlilik

değil aksine,bir çöküş bence.Biraz kafa yorar,işimizi seversek,Türklerin zekasına,kabiliyetine hiç bir toplum yetişemez.Haliyle de ekranda sıcak sıcak,gurur

kaynağı bir çok proje yer almış olur.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Rekabet sektörümüzün,olmazsa olmazlarından aslında.Ancak rekabetle,fesatlığı karıştıranlar vardı hep hayatımda.Rakibini başarısı karşısında alkışlamak yerine

türlü oyunlarla,kökten kurtulma çabası bir rekabet göstergesi değildir.Keşke,bu sektörden,medenice başarı adına rekabet kuran birileri olsaydı benim

hayatımda inanın başarıma başarı katardı.Ancak ben meslek hayatımda,sürekli gardımı alarak,ayağımı kaydırmaya çalışan insanlarla savaştım.En acısı bunun 

için dişiliklerini sergileyenler bile oldu medya patronlarına.Kısacası tatlı rekabet dedikleri "Ben senin kadar iyi olamayacağımı anladım.Az kaldı ayağını

kaydıracağım"dan ibaret maalesef..

Sektörde bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Magazin haberleriyle gündeme gelmiş ekranda duruşu olmayan,kulaklarına rejiden ne söyleyeceğini aktarmalarına,promterdan okutmalarına rağmen iki kelimeyi

yanyana getiremeyen bir şöhret yerine,yetenekli her bölgeden insanı yetiştirir,ekran da yeni yüzlerden bir mozaik oluştururdum.

Sunuculuk için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için iletişim mezunu olmak gerekli midir ? 

İşinizi bilerek,eğitimin katkılarıyla çok daha doğru bir şekilde yeteneğinizi sergilemeniz,kelime dağarcığınızın geniş olması,gereksiz heyecan yapmamanız 

açısından eğitim durumu önemli tabiki.Ancak,ropörtajımızın başında da belirttiğim gibi daha çok ekranın sizi sevmesiyle alakalı bu başarı.

Sunuculuk ve spikerlik artık rol model işlerden biri haline geldi bunu nasıl değerlendirirsiniz ? 


Bu hem iyi,hemde kötü aslında.Çünkü,maalesef sunuculuk mesleğinin tarif olarak "konuşup konuşup para kazanıyorlar"olması mesleğinde saygınlığını bitiriyor.

Herkes bu işin bir kamera ve bir mikrofondan oluştuğunu düşünürse,medya yetkilileride buna çanak tutmaya devam ederse sadece para kazanmak adına rol model 

halini alabilir sunuculuk mesleği.Gerçekten başarılı sunucuları örnek alarak bu işe soyunan insanlar için rol model olma durumu bu sektördeki herkesi mutlu 

eder ve doğru bir iş yaptığımız konusunda bizleride gururlandırır,güçlendirir.


Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?


Önce insanları tanıyıp,sonra hayatımda bir yere koyma sıralamasını yapabilmeyi çok isterdim.Bunu değiştirebilirsem bir çok şey de otomatik olarak

değişecek hayatımda.

Ekran önünde olabilmek için güzellik şart mıdır ? 


Adı üzerinde ekran..Haliyle görsellik,bakım gerçekten çoook çok önemli..

Sizi özellikle Çilekli Pasta programıyla hatırlıyoruz..


Evet :) Hala bana " Çilekli pasta","Çilek" diye hitap edenler çok :)

Kanal yönetiminin bana uygun gördüğü bir isimdi.önceleri karşı çıkmıştım,anlamsız buldum,sonrasında ekrandaki pembeler 

içerisindeki çizgi filmi andıran dekorum,izleyicinin sıcaklığı benim sempatik sunumumla vazgeçilmez bir program oldu.Bir çok ünlü şarkıcı,oyucu,ilginç 

ve yeni yetenekleri ağırladım,her bölüm müthiş izleniyordu,Türkiye ve yurtdışından sayısız müdavimler,programı bitirme kararımı protesto bile ettiler.

ünlü bir sanatçının medya patronluğu yaptığı bir kanal,bu yönde bir teklif sundu bana "Arzu hanım,bize gelin "çilekli pasta'nızıda yanınızda getirin" 

şeklinde.Ancak yeniliklerden hoşlanan ben,yeni proje yeni heyecan diyerek,farklı projeler içerisinde olmayı tercih ettim,üzülerek reddettim.


Programlarınızdan bahsedersek..


Belirttiğim gibi,bir proje içerisinde yıllarca sıkışıp kalmak yerine sürekli yenilenmeyi tercih ediyorum ve bu sebeple çalıştığım kanalla ayrılma kararı 

almamla birlikte,bir çok yapımcı projelerinde benimle çalışma taleplerini sundu.Değerlendirmelerim sonucu bir kaç farklı kanalda farklı projelerde beni

görebileceğinizin müjdesini verebilirim gibi görünüyor.Bunun yanısıra advertorial sunum çekimlerim ve organizasyon sunuculuğum devam ediyor.


Çalışma günlerinde 1 gününüz nasıl geçiyor ? 


İşime saygılıyım,en iyi şekilde görselliğime önem verir,bunun için kuaför,makyaj,kostüm derken epey zaman harcarım.arkasından program öncesi,o günün 

programıyla ilgili detaylar için mutlaka notlarımı alırım.Ekip uyumum ve iyi iletişimim sayesinde de ekip ruhuyla mükemmel bir performans sergilemenin 

mutluluğunu yaşar,içececeğimi alıp ekibimle sohbet eşliğinde kendimi ödüllendiririm.

Medya sektöründe çalışan biri olarak medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? 

Sosyal medya ile aranız nasıl?

 
Dediğiniz gibi,medyanın içinde birisi olduğum için medyayla aramında çok iyi olması kaçınılmaz.Sürekli takip ederim.Bir şeyler öğrenemediğim,eksiklerimi

gideremediğim günü büyük zarar olarak görüyorum.Ancak tek bir noktaya kilitlenmem,sürekli araştırırım.


Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?


Çalışmayı seviyorum,boş oturmak rahatsız edici bir zaman kaybı.O yüzden genelde işle meşgulüm ancak,dostlarla içilen kahve sırasındaki o eşsiz sohbet,büyük 

haz benim için.Kitap okumak bir hobi değil,mecburiyet hali bende,kafam sakin ise mutlaka bol bol kitap okurum.Ayrıca yalnızken müzik dinlemek inanılmaz bir 

terapi etkisi yaratıyor.Boşa dememişler "müzik ruhun gıdasıdır"

Birde sokakta yavru iken bulup sahiplendiğim " Garip " var.

oyuncu kedim :)) onunla oynuyorum bol bol,oda benim gibi enerjisi çok yüksek,yorulana kadar oynuyoruz.


Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?


Tuna Kiremitçi'nin 2002'nin sonlarına doğru çıkardığı "Git Kendini Çok Sevdirmeden" adlı bir kitabı var.Hala,etkisinden çıkamadığımı itiraf etmeliyim.

Sevmesini de gitmesini de bilenler için..Nostalji, aşk kırıklıkları, evlilik, birbirini sonradan anlamanın hüznü ve acılara rağmen hayata tutunma çabaları.

Dediğim gibi Sevmek ve gitmek üzerine, “ince düşünülmüş” bir roman.

Film olarakta gerçek hikayeden alınan filmlerden çok etkilenirim.örneğin,çok sayıda insanı öldürerek, dünyanın ilk kadın seri katili olarak ünlenen Aileen 

Wuornos'un gerçek hikayesi olan "Monster" ( Cani) filmi müthiş ötesi.

Hem katil,hem bir lezbiyen olan ve hayat kadınlığı yapan,kadın aşığının mahkemede verdiği ifadeyle idam edilen,kadın katil Wuornos'u filmdeki

yeteneğiyle en iyi kadın oyuncu ödülünü alan "Charlize Theron"oynuyor.İşte film bu,senaryo bu,oyunculuk bu dediğim hafızamdan silinmeyecek bir film.


Röportaj : Cengizhan KAYA