Röportaj: Funda Akosman Erman - Yağmur Tanyıldız

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Labaratuvarı’nda yönetici olarak çalışan, boks hakemliği yapan, karikatür sanatçısı ve aynı zamanda çeşitli gazetelere bulmaca ve köşe yazıları hazırlayan Y. Doç. Dr. Vehbi Altunçul ile bir araya geldik. Hayatından, birikimlerinden, aldığı ödül ve unvanlardan bahsettiğimiz saygıdeğer hocamız bu hafta sizlerle… Hayat deneyimlerini bizlerle paylaştığı için kendisine tekrar çok teşekkür ediyorum…

“Ömrümün 37 yılı eğitim ile geçti”

Ben hayat felsefemde 2 şeye çok önem veririm. Birincisi nankörlük, ikincisi de insanların vefakar olması ve hoşgörülü olmasıdır. Nankörlük hayatta en affedilmeyecek duygudur. Ben 64 yaşındayım ve bunun 37 yılı eğitim çerçevesi içinde geçti. Öğretim üyeliği, 10 yıldır da labaratuvar müdürlüğü yapıyorum. Çeşitli yerlerde 3 dalda uluslararası unvana sahibim. Uluslarası boks hakemiyim. Uluslararası karikatür sanatçısıyım. Ve de bulmaca hazırlayıcısıyım. Çeşitli derneklerde de yer aldım. Bunlardan en önemlisi benim için Yeşilay yönetim kurulu üyeliğidir. Mesela şuan da Fatih Kent Konseyi Spor Okulu’nun başkanlığını yapmaktayım. Aynı zamanda Yerel Basın Birliği başkan yardımcısıyım. Bunlar gerçekten çok önemli görev ve birikimler.

“Görevler gelip geçicidir, mühim olan yapılan işlerdir”

Yeşilay Derneği’nde 3 yıl yönetim kurulu üyeliği yaptım. Ben 40 yıldır bağımlılıklara karşı mücadele veren biriyim. Yeşilay Dergisi’ne 40 yıldır bulmacalar hazırlıyorum, yazılar yazıyorum ve karikatürler çiziyorum. Bırakın anılmayı herhangi bir ahde vefa unsuru dahi göremedim. Emek verdiğin bir yerde anılmamak çok üzücü bir durum. Görevler gelip geçicidir, mühim olan yapılan işler, faaliyetlerdir. Ama yine de böyle bir durum yaşadığım için üzülüyorum.

“Televizyon seyretmede ikinci sıradayız”

Sigara, alkol, uyuşturucu, hatta günümüzde şuan da internet bağımlılığı, televizyon, bilgisayar, cep telefonu bağımlılığı var. Tabi ki hepimiz teknolojiyi kullanıyoruz ve teknoloji gerçekten çok önemli bir unsur. Ben medeniyetten, teknolojiden uzak duralım demiyorum. Ama her şeyin normali güzeldir diyorum. Diziler peşinde koşmayın diyorum, her diziyi takip etmek gerçekten çok büyük zaman kaybıdır. ABD’den sonra yılda 500 saat televizyon seyretmede ikinci sıradayız. Bu çok üzücü…

Sizce bu oranın sebebi ne olabilir? 

İnsanlarımız maalesef kolaya kaçıyor. Program ve dizileri seyretmekten zevk alıyorlar. Onun yerine kitap okuyabilirler. Biraz önce söylediğiim o 500 saatte insanlar 2 tane lisan öğrenebilirler. Ama ne oluyor? İnsanlar çerezini eline alıp dizilerini izliyorlar. Bundan mutlu oluyorlar. Kedinin önüne mama koyun o dahi televizyon izler. Bunlar vasıf gerektiren şeyler değildir. Sadece zaman kaybı. Ve bana sorarsanız çok yanlış. 

Peki erkekler?

Erkeklerde de maç izleme hastalığı olduğunu görüyorum. Bakın ben milli takımımız hariç hiçbir takımı tutmam. Hangi takım şampiyon olursa canı gönülden kutlarım. Ülkemizi en iyi şekilde kim temsil ederse onu tebrik ederim. Yoksa körü körüne bir takıma bağlanmak, eline satırları alıp karşı takımın taraftarını kovalamak, kavgalar çıkarmak, bunlar ne spora ne de centilmenliğe uymayan şeylerdir. Bizim insanımız maça gidiyor, eve gelip tekrarını izliyor, sonra da maç yorumlarını dinliyorlar. Bizler kaliteli sporseverler olarak bu şekilde bir tecih yapmamalıyız. 

“Sağlık masamız”

İnsan sağlığında 4 tane önemli unsur vardır bana göre ve 4 ayak derim ben bunlara. Birincisi beslenme, ikincisi istirahat, üçüncüsü sosyal aktivteler, dördüncüsü ise zararlı alışkanlıklardan uzak durmaktır. Bu dört ayak şayet yere sağlam basıyorsa sağlığımız çok iyi olacak demektir. Bunlardan biri dahi aksarsa sağlık masamız sallanacak demektir.

“BAĞDER’e teşekkürlerimle…”

Ben BAĞDER’den bir plaket aldım. 2016’nın enleri seçiliyordu. Sağ olsunlar hizmetlerimin karşılığında beni de bu plakete layık gördüler. Az önce bahsettiğim Yeşilay’ın göstermediği ahde vefayı onlar gösterdiler. Bende tabiki çok mutlu oldum.

“Yaşayan Ayakkabı Müzesi”

Türkiye’de tanınmış simaların, rahmetli Mehmet Ali Birand, Esmeray ve aklıma gelmeyen daha birçok önemli ismin ayakkabıları bir müzede sergilendi. Benim ayakkabım da o müzede sergilenmek istendi. Ki yaşayan bir kişi olarak ben çok mutlu oldum. Öldükten sonra biliyorsunuz ki insanların kıymeti daha çok artıyor. Yaşayan bir kişi olarak kıymet görmek ve ayakkabımın müzeye alınması beni çok gururlandırdı. 

“Koş ki yerinde kalasın”

Tabii aldığım ödüllerle birlikte yüküm de ağırlaşıyor aslında. Ben daha çok çaşılmak durumunda kalıyorum. Bu ara aklıma uzak doğu atasözü “koş ki yerinde kalasın” geliyor. Eğer bu devirde koşmazsak emin olun rakiplerimiz yanımızdan geçer ama biz yerimizde kalırız. Onun için elimizden geldiğince biz de koşacağız, biz de hayat maratonunda başarılı olmak için çabalayacağız.

Aileler küçük çocukların ellerine telefon verip oyalanmalarını sağlıyorlar hocam. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Ben hep çocuklardan önce aileler önemlidir, önce onlar eğitilmelidir derim. Benim tanıdığım bir doktor arakdaşım günde 3 paket sigara içer ama çocuğuna “sakın sigara içme” der. Hani derler ya lafla peynir gemisi yürümez diye, aynen öyle işte. Bizim çocuklarımıza, gençlerimize örnek olmamız gerekiyor. Ben de babayım, bir kızım var. Biz ona eşimle birlikte örnek oluyoruz. İçki içmiyoruz, sigara içmiyoruz, dizileri ve maçları izlemiyoruz. Tabi ki genel kültür açısından izleyeceğiz, herşeyden az da olsa haberimiz olacak ama bunun da bir sınırı olmalı. Anneler maalesef ki çocuğun eline telefonu verip “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” misali çocuğu kenara bırakıyor. Anneler rahat etmek için bunu yapıyorlar, kendileri için yapıyorlar. Çok yanlış, yapmamalılar. İleride bunun zararlarını emin olun ki göreceklerdir.

Peki yazdığınız kitaplardan bahseder misiniz?

Şuan da basılı iki tane kitabım var. Ama yakın zamanda inşallah eşim ve kızımla birlikte ailecek bir kitap çıkaracağız. İsmi “Bilimsel Altunçul Mutfağı” olacak ve bu kitapta kendimize ait tarifleri, insanlara faydalı olacak şeyleri paylaşacağız. Sağlık notlarımız da kitabımızda olacak tabi ki. Örneğin kış mevsimindeysek pırasamızı, ıspanağımızı, lahanamızı; yaz mevsimindeysek  enginarımızı, baklamızı, semiz otumuzu yemeliyiz. Bu bilgileri de kitabımızda okurlarımızla paylaşacağız.

Günümüzde doktorlarımız şunu yemeyin, bunu yemeyin diyorlar. Siz ne diyorsunuz hocam?

İsim vermeyeyim, bir hocamızın “sakın yumurta yemeyin” dediğini duymuştum. Yıllarca böyle söyledi ve bu konu uzun süre konuşuldu. Yıllar sonra aynı kişi “haftada 3 tane yumurta yiyebilirsiniz” demeye başladı. Ben düşünüyorum ki yumurta da Allah’ın verdiğini nimetlerden biri. Yumurta harika bir proteindir üstelik. Benim hayat felsefem “Allah’ın verdiği nimetlerden az olmak kaydıyla hepsinden yiyin, nefsinizi köreltin ama asla gam yemeyin”

“Binayı nem, insanı gam yıkar”

Diyelim ki bir insanın huzuru yok, sıkıntılar içinde. Bu insana sen pirzola ver emin ol hiçbir şekilde mutlu olmaz. Ama mutlu, huzurlu insana kuru fasulye ver dünyanın en lezzettli yemeğini yemiş gibi hissseder. Bu yüzden gam yemeyin diyorum. Bir atasözü vardır “binayı nem, insanı gam yıkar” derler. Mümkün olduğunca ben de bu şekilde yaşayın diyorum. 

“Hoş geldin desinler, geçmiş olsun demesinler”

Mesela trafikte bir yola giriyoruz, yol tıkalı. Hemen sinirleniyorlar, “keşke öbür taraftan gitseydim” diyorlar. Ama keşkeyi hayatımızdan çıkaralım diyorum ben. Diğer yoldan gelseydin orada daha kötü bir şey de gelebilirdi başına, bunları da düşünmelisin. Keşkeyi hayatımızdan çıkaralım. Benim abimin bir sözü vardır, “gittiğiniz yerde hoş geldin desinler, geçmiş olsun demesinler” der. Bu çok önemli bir şey. Gittiğimiz yere geç gidelim ama sağlıklı gidelim. En önemlisi budur.

Birçok alan üzerine eğitim görmüşsünüz. Peki en mutlu olduğunuz hangisiydi?

Botaniğin ne olduğunu ben liseyi bitirdikten sonra öğrenmiştim. Botanik bölümünü sonradan sevdim diyebilirim. Veteriner hekimliği ise rahmetli babamın hatrı için okudum. Bizim ailemizde tanınmış karikatür sanatçıları da var. Ben de karikatüre başladım, onu da sevdim. Ailemizde bestekarlar vardı, ben de musikinin içindeydim, onu da sevdim. Hatta sahneye de çıkıyorum hala bu yaşımda ve 3 saat sahnede kaldığım da oldu. 

“Hayat bir tercihtir”

Şayet musikiye gönül verirseniz, zaman ayırıp izlediğiniz dizilerden ziyade kaliteli bir yaşam sürersiniz. Hayat bir tercihtir, bu tercihi herkes kendisi yapar. Neye, kime gönül vereceğinize ve neler yaşayacağınıza siz yön verirsiniz. Bu yüzden iyi düşünüp doğru kararlar almalısınız.

Peki hazırladığınız bulmacalar?

Ben 30 senedir bulmaca hazırlıyorum. Hatta şuanda da Fatih Gazetesine her ay bulmacalarını 3 senedir hazırlıyorum. Dediğim gibi Fotomaç’ın da spor bulmacalarını hazırlıyorum. Halen çeşitli yerlere bulmacalar hazırlamaktayım. Okurlarımıza da lütfen bulmaca çözün demek istiyorum. Alzheimer’a karşı bulmaca çözmek beyni geliştireceği için çok faydalı olacaktır. Zihnin gelişmesini sağlar, aynı zamanda geriye gitmesine de engel olur. O nedenle çözmeye çalışın diyorum. İzlenen dizilerden bin kat daha fayda göreceklerine emin olsunlar.

Mutlu olmanın formulü/sırrı nedir? Mutsuzsak ne yapmalıyız?

Aslında hayat da, mutlu olmak da çok kolaydır. Biz insanlar kendimizi çoğu zaman yokuşa sürüyoruz. Allah büyük bir sıkıntı vermediği sürece insanlar küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmeliler. Biz eşimle yaklaşık olarak 22 yıldır evliyiz. İnanır mısınız; daha hiç yaş günü, evlilik yıldönümü, sevgililer günü kutlamadık. En iyi çiçekleri satın alalım, en pahalı hediyeleri verelim, hiç böyle şeyler düşünmedik. Biz bu tarihlere önem vermeyiz. Asıl mesele her günün aynı değerde olmasıdır. En son anneler günüydü; balkonumuzdan bir karanfil vardı onu alıp suya koydum ve altına iki satır yazı yazıp eşime hediye ettim. Ve eşim bundan çok mutlu oldu. hayat arkadaşlığı demek budur, bütün olmaktır. Bunlarla mutlu olduğunuz zaman mutluluğun formulünü bulmuşsunuzdur demektir.

Bayanlara bir tavsiye verebilir misiniz hocam? Cildimizin güzelliği için ne yapmalıyız?

Bütün mesele bitkileri bilimsel olarak kullanmaktan geçer. Ben botanik eğitimi aldım ve eğitimimden sonra televizyonlarda yanlış bilgiler verildiğini gördüm. Biz bitkilerin kendine has özellikleri olduğunu öğrendik. Mesela bir bitkiyi bilinçsizce başka bir bitkiyle kullanırsak istemediğimiz sonuçlar alabiliriz. Bu durumda bitkinin faydası kaybolduğu gibi hatta ve hatta zararlı bir hale gelecektir. İşte bunları bilmeden şu otları kaynatın, yüzünüze sürün ya da için demek çok yanlış olacaktır. Mesela adaçayı kaynatılmaz. Adaçayı kaynar suya atılıp 3-4 dakika bekletildikten sonra 1-2 fincan içilir, çok içilmesi de zararlı olacaktır. Bunlar çok önemli bilgilerdir. Bayanların yüzleri için de papatya çayı önerebilirim. Papatya çayı dinlendirici etkiye sahiptir, yüze papatya pansumanı yapılabilir. Yediğimiz besinler de cildimiz açısından çok önemli bir etkiye sahiptir. Ama şunu da unutmayın ki cilt genelde genetiktir. 

“Kişi kendisinin doktoru olmalı”

Kişi kendi kendinin doktoru olup hangi yiyecek kendine zararlı bunu bilecek ve yaşam tarzını kendi belirleyecek. Ben hep söylerim her hastaya her reçete verilmez. Mesela size verilen bir reçete bana kesinlikle uymayabilir. Örneğin “günde 2 buçuk litre su için” derler. Ama bir fırın işçisi devamlı ateşle karşı karşıya olduğu için o daha fazla su içmelidir. Serin bir odada çalışan kişi de fırın işçisine göre daha az su içebilir. Dediğim gibi, kişi kendi hayatının bilincinde olacak ve kendi reçetesini de kendi belirleyecek bazı durumlarda. 

“Boğaz trafiğimizi kapatmalıyız”

“Nasıl kilo verebilirim” diye bana televizyon programlarında soruyorlar. Ne diyebilirim ki? Aldığımız kalori verdiğimizden fazlaysa kilo alırız, bu kadar basittir. Ama eğer spor yapıyorsak, harcadığımız kalorimiz fazlaysa o zaman kilo veririz. Kilo vermek istiyorsak biraz boğaz trafiğimizi de kapatırsak emin olun ki çok kolay  kilo verebiliriz. 

Hocam bu kadar unvan kazandınız,çok iyi konumlara ulaştınız, peki bu hayattaki amacınız neydi? Amacınıza ulaştınız mı?

Benim gayem; mutlu bir evlilik yapmak, yetişecek çocuklarımızın da aynı mutluluğa sahip olması, iyi yerlere gelmesi, sağlıklı olmamızdı. Ve her zaman iyi anılmak isterim ben. Hiçbir makam insanlara baki değildir. Buradan ayrıldığım zaman “bir Vehbi hoca vardı” diye iyi anılmak isterim. Başka da bir gayem yok, hiç de olmadı.

“11. Cumhurbaşkanı adayı”

Ben 11. Cumhurbaşkanı adayıydım. Şartnamede diyorlardı ki “son 3 yılda herhangi bir partiye kayıtlı olunmaması şartı” var. Bende dedim ki “ben yaşantım boyunca hiçbir partiye kayıtlı olmadım”. Ve halk seçiyordu cumhurbaşkanımızı. Rakibimiz sayın Abdullah Gül’dü ve cumhurbaşkanımız kendisi oldu. Benimle birlikte Metin Uca da vardı. Bizler siyasi yönümüz olmadığı için meclisten de destek alamadık ve bu yüzden de olmadı. Ama her şeyin hayırlısı derim ben her zaman.

Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz?

Basım aşamasında olan kitaplarımla ilgilenmek istiyorum. Allah nasip ederse gazetelerdeki yazılarıma da devam ederim.  Ben 37 yıldır çalışıyorum. Artık emekli olup dinlenmek istiyorum. Komşular yazlıkta “hocam kayısılar çiçek açtı” diyorlar ama ben onları göremiyorum. Cevizler çiçek açıyor, zeytinler çiçek açıyor, hiçbirini göremiyorum. Artık hepsini görmek istiyorum. Bundan sonra başka ne yapmak isterim ki?

Gençlere nasıl tavsiyeler verirsiniz hocam? Hem eğitim, hem sağlık, hem de gönül ilişkilerinde…

Ben kendi öğrencilerime hem ders kitaplarındaki konuları anlatıyorum, hem de hayat dersi veriyorum. Çünkü benim ders ile ilgili verdiklerim sınıfı geçene kadar lazım, ancak hayat dersiyle ilgili verdiğim 3 cümle onlara bir ömür lazım. Öncelikle zaman çok önemlidir, bunu unutmasınlar. Bakın kaç sene geçti benim ömrümden, ben hiçbir şey anlamadım. Zaman su gibi akıp gidiyor. Bu yüzden boş vakit geçirmesinler, hiçbir şeye karşı bağımlılık yaşamasınlar. Herşeyi yapsınlar, yaşasınlar ama kararını bilsinler. Ve lütfen bir sanat dalıyla ilgilensinler. Resim, müzik, tiyatro gibi bir dal seçip sanata vakit ayırsınlar. Sadece mevki sahibi olmak bence asla yeterli değildir. Bunu unutmasınlar. Bir de kesinlikle hayat arkadaşı seçerken ailelerine ters düşmesinler. Ailelerinin en az 50 yıllık bir tecrübeleri vardır, onların gözlemlerine güvensinler. Sizin göremediklerinizi anne babalarınız görürler, bunu unutmayın ve ailenize gönül ilişkileriniz hakkında da danışın.

Son olarak neler söyleyeceksiniz hocam?

Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarına saygılarımı sevgilerimi gönderiyorum. Böylesine kaliteli ve seviyeli  bir gazetede yer aldığım için çok mutluyum. Okurlarımıza sağlıklı, huzurlu, mutlu günler diliyorum. Sana da çok teşekkür ediyorum Yağmur kızım.