RÖPORTAJ: GÜNEY GÜNEYAN

Pekiyi, Sibil kimdir? Neler yapar, eder? Ne var, ne çok? İşte bugün tam olarak bunları konuştuk, epey de kaynattık. Öyleyse, haydi kulak kabartalım!

Parev! Öncelikle başın sağ olsun. Şu günlerde nasılsın?

Parev! Teşekkür ederim. Hayatın bir gerçeği olan ölüm kavramını babamı kaybedince daha iyi anladım. Şimdi onu çok özlemekle birlikte iyiyim.

Pekiyi, hâlâ ya da henüz tanımayanlar için Sibil kimdir?

Sibil, Istanbul doğumlu ve Istanbul'da yaşayan, çocuk yaşta şarkıcılık hayalleri kurup, uzun yıllar sonra bir sabah uyandığında aniden, hayallerimi gerçekleştireceğim deyip mücadeleye koyulan, kültürüne, diline, müziğe, şarkı söylemeye aşık birisi.

Uzun bir süredir Türkiye'de değildin. Neler yaptın? Neredeydin ya hu! Neden özlettin bizi!

Ermenistan’daydım. Bir aydan daha uzun süre kaldım. Yeni parçalar kaydedip yeni projeler üzerinde çalıştım. Birbirinden değerli müzisyenlerin yer aldığı bir müzik grubu kurdum. Yakında sürprizlerim olacak.

Müzikal geçmişten konu açmak istiyorum. Diskografiye baktığımda öz, ama hoş şeyler görüyorum. Pek sıklılığın dışında, ama pek has işler yapma çabasındasın. Bunun özünde ne gizli?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Ekip olarak elimizden geldiği kadarıyla popülaritenin değil de kalitenin arkasından gidip, gönlümüzü koyarak, naçizane güzel şeyler ortaya çıkarma çabasındayız. Ben bugüne kadar yaptıklarımı hep geleceğe aktarılacak bir miras olarak düşünüyorum. Gönül ister ki klipler, yeni şarkılar çok daha fazla olsun ancak o kadar da kolay değil bu işler. Yine de Istanbul'da yaşayıp, Ermenice şarkı söylemekte ısrar edip, klipleri, şarkıları, TV lerde, radyolarda çok sık yayınlanmayan biri olarak o kadar da az şey yapmış sayılmam diye düşünüyorum. Kısacası çok çalışıyor ve elimden ne geliyor ise yapıyorum.

Çalışmalardaki ruhtan bahseder misin bize? Etnik bir tür ile, evrensel bir etkin hâl ve çizgi yakalamak pek zor bir iş, ama bu bütünlüğü pek de güzel bir biçimde yakalıyorsun. Nasıl başarıyorsun?

Amatör ruhla profesyonel düzeyde işler çıkartmaya çalışıyoruz. Bazen zorluklarla karşılaşsak da kaliteden ödün vermemeye gayret ediyoruz. Bu güne kadarki en büyük şanslarımdan biri de hep iyi müzisyenlerle çalışmak oldu.

Van Gölü için yaptığın o güzel şarkının hikayesi nedir? Nasıl ortaya çıktı?

Van Gölüne 'Vana Lchin' adlı şarkı, besteci ve söz yazarı Hasmik Hakhverdyan tarafından bana armağan edilip bir filmin sound tracki olarak kayıt edildi. Şarkıyı çok beğendiğim için sadece filmde kalmamasını, klip çekip daha çok kişiye ulaşmasını sağlamayı teklif ettim. Üç kez Van’ı ve Van Gölünü görme şansına erişmiştim. Bir keresinde karlarla kaplıydı. O kadar güzel, o kadar etkileyiciydi ki! Bu sayede çok hissederek seslendirebildim parçayı.

Birçok ulusal ve uluslararası ödüle, devlet nişanına, çeşitli organizasyonlarda gösterdiğin öncülüğe ve tüm bunların dışında mütevaziliğine hayran kaldık. Geçmiş dönemden bahseder misin bize? Diasporanın en iyi sanatçılarından biri olmak nasıl bir duygu?

İlk albümüm olan 'Sibil' 2010 Kasım'ında piyasaya çıktıktan sonra sanki bir peri sihirli değneğini bana değdirdi. İsmim bir anda Ermenistan’a ve Diasporadaki Ermenilere ulaştı. Türkiye'nin nüfusu çok fazla. Yetmiş milyon içerisinde, Ermenice müzik yaparak ne kadar fazla ses getirebilirsin ki diye belki soracaksın, ancak inan ismi daha önce hiç duyulmamış biri olarak ortaya çıkan sonuç hiç de fena değildi. Birbirinden güzel mektuplar, yorumlar aldım Türk dinleyicilerden. Aldığım ödüllerin hepsini büyük bir mutlulukla kucakladım, tahmin edemeyeceğin kadar mutlu oldum ve tüm bunları Tanrı’nın hediyesi olarak kabul ettim. İlk ödülüm olan Magical Voice (Büyüleyici Ses) ödülünü Rusya'da almıştım. 13.000 kişiden 9.317 kişi bana oy vermişti. Haberi aldığımdaki mutluluğumu sana anlatamam, sevinç çığlıkları atıp, çocuklar gibi zıplamıştım. Diasporanın en iyi kadın şarkıcısı ödülü ise çok büyük bir onurdu. Dünya Ermenileri arasında çok iyi sesler olmasına rağmen bu ödülü kucaklayan kişi ben olduğum için çok büyük mutluluk duymuştum. Tâbii, tüm bunlar beni mutlu etmek ile birlikte büyük bir sorumluluk da yüklüyor. Hep daha fazla neler yapabilirim diye düşünüyorum.

Ana yurt Ermenistan'da ülkenin en iyi müzisyenlerinden birçok isim ile çalıştın. Türkiye'den de Mercan Dede ile bir arada gördük. Ermenistan Eurovision temsilcisi Andre ile de pek sık projelerde yer alıyor, televizyon programları yürütüyordunuz. Yeni bir şeyler olacak mı?

Bu birbirinden değerli müzisyenler bana her anlamda çok destek oldular. Onların bilgilerinden faydalanmak, onlarla aynı projelerde yer almak benim için çok büyük bir şans ve onurdu. Öncelik ile gönül bağlarımız çok kuvvetli ve umarım tekrardan güzel projelerde bir araya gelebiliriz.

Oradaki medya ve müzik endüstrisi nasıl? Bir kıyaslama yapqbilir miyiz, yoksa ülkenin başka öncelikleri mi mevcut?

Ermenistan sanat konusunda çok başarılı. Komünizm döneminde tüm dersler ücretsizmiş. Dolayısıyla müziğe merakı olan hemen herkes şan dersi alıp, enstrüman çalmayı da öğrenmiş. Yerevan’a gittiğinizde gerçek bir sanat şehri olduğunu heykellerden, resimlerden, haftada birkaç kez verilen konserlerden ve bu konserlere gelen izleyicilerin çokluğuna bakıp hemen anlaşılabilir.

Bugünlerde ne yapıyorsun? Bu sessizliğin sonunda ne olacak?

Yakın zamanda bana yine Ermenistan yolu görünecek gibi. Yeni klipler, yeni şarkılar Tanrı'nın izni ile gelecek diye umuyorum.

Gelecekte bizi neler bekliyor? Yaklaşan bir etkinlik, program var mı?

Türk ve Ermeni müzisyenlerin ortak projesi olan Melody For Harmony'nin film gösterimini yakın zamanda Istanbul'da yapmak istiyoruz. Aynı konser büyük bir salonda daha fazla kişiye ulaşarak gerçekleşse ne kadar iyi olur. Benim için Ermeni müziğini Türk dinleyicilerle buluşturmak çok önemli. Bu tarzdaki etkinliklerde yer almak beni fazlasıyla mutlu ediyor.

Eklemek istediklerin var ise, işte tam da şu an alabiliriz onu!

Yaklaşık altı senedir ana dilimi, müziğimi duyurma çabamı devam ettirme gayretindeyim. Umarım sesim ve müziğim daha geniş kitlelere ulaşır. Ve sana teşekkür ederim.