‘Survivor 2018 All Star'da Gönüllüler takımından tanıdığımız başarılı sporcu Melih Özkaya’nın yarışmada diskalifiye edilmesi, Melih severleri derinden üzmüştü. Yarışma bitmesi ve Ünlüler takımındaki boksör Adem Kılıççı'nın 'Survivor 2018 All Star'da birinci olmasına rağmen birinci olması yüksek ihtimal gösterilen Melih Özkaya'nın yarışmadan bu kadar çabuk kopması hala konuşulmaya devam ediyor. Survivor yarışmasının yeni dönemine tekrar katılmak istediğini belirten yakışıklı sporcu; "Benim Survivor maceram yarım kaldı. Acun Medya grubu Survivor için beni uygun görürse giderim. Zaten isteğimi belli etmiştim." dedi. Bizler de Melih Özkaya ile bir araya geldik. Şimdi sizlerleyiz.

Merhaba Melih nasılsın?

Merhaba, iyiyim sen nasılsın Elif?

Ne çok konuşuldu 'Survivor 2018 All Star'da bir anda diskalifiye olman. Yeni tanınmış gönüllü bir yarışmacı için bu kadar kendini halka sevdirmiş olmak nasıl bir duygu?

Yarışma esnasında dünyadan bihaber oluyorsun Elif. İnsanların sizin hakkınızdaki düşüncelerini çok tahmin edemiyorsunuz. Yarışmada sakatlanıp hastaneye geldiğim zaman, bir süre telefonum verilmedi. Sağlık durumumun yarışmama engel oluşturduğunu öğreninceye kadar da dünyadan bihaberdim. Telefonum verildiğinde ise o gelen mesajlar, yorumlar bana gurur verdi. Resmen insanların ailesine girip onlardan biri olmuşum. Sessiz ve sakin bir yapıdaydım, sanırım doğallığım halkımızı etkiledi. Bir ayda elenmiş, diskalifiye edilmiş olmaksa gerçekten çok üzücüydü. Hedefim iyi bir derece almaktı. Ben Survivor'a sonuna kadar gitmek için başvurdum. Kendimi denemek için değil, şampiyon olmak için gitmiştim. Kısmet diyorum. 

"Bir Sebebim Olsaydı Kavga Da Ederdim"

Survivor'da sessiz sakin bir yapıdaydın. Gerçek yaşamında da böyle biri misin?

Evet, sakin bir yapım olduğu doğru. Gerçekten de ciddi bir sebebim olmadığı sürece çok kavgacı bir yapıda değilim. Fakat haksızlığa gelemiyorum. Bana karşı yapılmış bir haksızlıksa kendimi sert bir şekilde savunabilirim. Bu yapım pek yansımadı çünkü adada böyle bir sebebim olmadı. Şov amaçlı bir gösteri yapayım veya insanlar bana SMS atsın, takipçim çoğalsın diye düşünen birçok yarışmacıdan farklı düşündüm. Doğal davranmayı tercih ettim. Bir sebebim olsaydı kavga da ederdim. Aileme kavga ederek oradan diskalifiye olmayacağıma dair söz verdim. O yüzden kendimi hep dizginledim. İnsanlar da yarışma süresince benim sakin yapımı gördüler.

Aslında diskalifiye olmak kurala aykırı davranmak değil midir? Sen burada yarışmadan ayrılmış olmuyor musun?

Dediğin gibi Elif diskalifiye olmak; bir kural hatası yapıp, kavga edip yarışmadan atılınca gerçekleşir. Ben sakatlığım sebebiyle ayrılmak zorunda kaldım. Açıkçası basın öyle yazmıştı. Yani yanlış tabir kullanıldı diyebiliriz.

Sakatlığın neydi? Artık bir sorun kalmadı değil mi?

Sakatlığım çok ciddi bir sağlık sorunuydu, omurgam çatlamıştı. Uzun yıllar spor yapmış biri olarak sakatlıklara alışkınım aslında. İlk sakatlandığım zaman bir iki haftaya oyunlara dönebileceğimi düşündüm fakat tekrar aynı yere bir darbe alınca, bunun felce kadar gidebileceği söylendi. Omurgamın üzerindeki bir çatlağın kesinlikle riske edilemeyeceğini söylediler. Survivor şartları ile mücadele edemeyeceğim için ben de bunu kabul ettim. Güçlü bir yapıya sahip olduğum için çok çabuk ayağa kalktım. Şu an gayet sağlıklı durumdayım. Fitness yapıyorum, yakında voleybol sezonum açılacak.

Survivor yarışmasına nasıl katılmıştın, ne etkili olmuştu?

Survivor yarışma tarihinin bütün yarışmalarını izleyerek başvurulara gittim. Acun Ilıcalı‘nın da katıldığı yedi tane görüşmeye çağırıldım. Katıldığım son görüşmede benimle birlikte 35 kişi vardı ve hepsi milli sporcuydu. "En kötü yedeklerden giderim" diye düşünürken, destekçilerim, ailem "kesinlikle birinci sensin. Biz ikinciyi merak ediyoruz" diyorlardı. Gerçekten de oradan çıktıktan sonra Acun Bey'den "ilk seni seçtik" diye bir telefon aldım...

"Size Yansıtılanı Üçle Çarpın"

Yarışmada bizim bilmediğimiz, yarışmacılara sunulan inisiyatifler nelerdi? 

İnisiyatif yerine zorluk kelimesi daha doğru olur. Buraya gelip yarışmayı izleyince, bizim çektiğimiz hiç bir zorluğu yansıtmadıklarını gördüm. Biz 10 yılda bir gelen kışa denk gelmiştik ve üşümekten uyuyamadık. Şartları zorlaştırmak için size yağmurluk bile vermiyorlar. Tekne yolculukları bile çok zorlu. Her oyuna gidişte tekne dalgalar yüzünden 1 metre havalanıyordu. İlk aydan sonra ödüller büyüyor, haftada en azından yemek olarak verilen 2- 3 ödül sizi bütün hafta idare edebiliyor. Herkes açlığı düşünüyor. Biz gönüllüler takımı olarak tecrübesiz bir ekip ile gittik. Benim sakatlandığım yarışma 14. yarışmaydı biz o yarışmaya kadar ödül alamamıştık ve inanılmaz açtık. Televizyona ne yansıtılıyorsa bunu 3 ile çarpın… 

Gönüllüler takımında yarışmayı kazanabilecek ilk 3 yarışmacıdan biri olarak gösteriliyordun. Yaşadığın sakatlık talihsizlik miydi?

Elemelerde bile söylediğim gibi benim Survivor’a katılma amacım finale kadar yükselmekti. All Star’a karşı yarışmak gerçekten çok zor. Orayı ayrı bir branş olarak görmek gerekiyor. Kondisyonun ne kadar iyi olursa olsun, karşında daha 5 ay önce yarışmış yarışmacılar var. Alışana kadar bir bocalama yaşıyorsun. İnsanlara verdiğim enerji sayesinde benim kazanma ihtimalim çok yüksekti. Yaşadığım şey kesinlikle talihsizlikti Elif. Çünkü bu sakatlık kol sakatlığı gibi bir şey değildi. 3 aylık bir iyileşme süreci verildi.

Adem Kılıççı'nın birinci olmasıyla ilgili ne düşünüyorsun? Hak etti diyebilir miyiz?

O bir aylık dönemde en çok kendisi ile yarışmıştım. Geçen sene de çok iyi yarıştı fakat bu yıl bambaşka bir Adem gördüm ben. Sonuna kadar hak etti bence. Benim de performansına hayran kaldığım bir yarışmacıydı. Helal olsun. 

Aynı zamanda spor eğitimcisisin. Eğitimciliğin zorluğu var mı?

Yirmi yıldır sporun içerisindeyim. Küçüklüğümden beri voleyboldan para kazanıyorum, son birkaç yıldır spor eğitmenliğine yöneldim. Çok sabır istiyor. Kilo problemi olanlar, sağlıklı olmak isteyenler, birçok kişi geliyor. Onların psikolojilerine uygun davranmak zorundasınız. 

Voleybola nasıl başladın?

Doğrusu ben seçmedim. Küçükken gittiğim bir spor okulunda bir gün basketbol dersinden çıkarken, uzun boylu bir beyefendi yanıma gelerek "voleybol oynar mısın?" demişti. Ben de maç yapılacak ve adam eksiği var diye düşünmüştüm. Gittiğimde bizi bir sıraya soktular, ısınma koşusu yaptıktan sonra antrenman olduğunu fark ettim. O günden itibaren bir düzen içerisinde her gün antrenmanlara katıldım. Bir kaç ayın sonunda sıçrama yeteneğimi keşfettim ve sevmeye başladım bu sporu.

Birinci ve ikinci lig takımlarında başarılar elde ettiğini biliyorum. Hangi takımlarda oynadın?

İBB alt yapısında başlayıp A takımına kadar yükseldim. Oradan Tokat Plevne'ye transfer oldum, oradanda Tofaş'a… Yaklaşık 9 takım değiştirdim. Bunların 3- 4 senesi birinci lig, sonrası ikinci lig. Bunun sebebi de son yıllarda 1. ligdeki takım sayısının düşürülmesi oldu. Bende 2. ligde para kazanmaya devam ettim.

En zorlandığın müsabaka hangisiydi?

Final müsabakasıydı. Tokat Plevne ile oynadığımız maç uzatmalara gitmişti. Yaklaşık 3 saatlik bir maçtı.

Ülkemizde voleybola ilgi ne düzeyde?

Genelleme yaparsak ilgi az. Erkeklere oranla kadın voleyboluna daha ilgiliyiz. Eczacıbaşı, Vakıfbank gibi takımların önemli müsabakalarında salon doluyor, bu da beni mutlu ediyor. Daha fazla seyirciyi çekmeliyiz salonlara. Çünkü futbolda Ronaldo ne ise voleybolda da ülkemizde en iyileri geliyor. O bakımdan daha çok ilgi gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Spora başlamak isteyen bir çocuk için ailelere ne önerirsin?

Bir çocuğun yaşına bağlı olarak yüzmeyi öneriyorum. Yüzme; kasları, eklemleri açan ve gelişme döneminde fayda sağlayan bir spor. Onun dışında bir spor dalı vermekten ziyade bir takım sporunu öneriyorum. Çocuğun kişisel gelişim konusunda daha faydalı olacaktır.

"Oyunculuğa Hazırım"

Yakın zamanlarda oyunculukla ilgili bir eğitim aldığını duyduk. Karşımıza nasıl çıkacaksın?

Survivor'dan çıktığımda menajerim Tümay Özokur'a oyunculuk eğitimi almak istediğimi söylemiştim. Zira kendisi bu işlere yıllarını vermiş bir isim. Tümay Hanım, Tümay Özokur Oyunculuk Akademisi’nde üç kurdan oluşan bir eğitim için bana burs verdi. Ben de bu akademideki ilk kuru tamamladım. Şimdilerde görüştüğüm birkaç proje var. Sürpriz bir proje ile karşınıza çıkacağım.

Birce Atalay ve Murat Ünalmış'ın başrolünü oynadığı 'Yer Gök Aşk' dizisinde oynamıştın. Bu ilk oyunculuk deneyimin miydi?

Evet, o dizi ilk oyunculuk deneyimimdi. Ardından Şükrü Avşar'ın bir projesine imza atmıştım, başrol olarak. Ne yazık ki bütçeler yüksek olduğu için kanala satılamadı. Bu süreçte kameraya alışmam açısından böyle bir teklif geldi, bende seve seve kabul etmiştim.

Peki, günümüzdeki diziler hakkında neler söylemek istersin?

Tabi ki zaman zaman güzel projeler çıkıyor fakat bir dizinin devam edip etmeyeceği ilk bölümlerden anlaşılıyor. Ben daha çok dijital platformdaki dizileri takip etmeye çalışıyorum. Daha cesur yapımlar ortaya çıkıyor ve ilerleyen zamanlarda kanal dizilerinin önüne geçecektir diye düşünüyorum.

Nasıl bir yaşamın var?

Sosyal medyada gözüken ailem ile birlikte yaşadığım, fakat ailemden ayrı yaşıyorum. Çok zaman geçiriyoruz ama kendi hayatım var. Ayrıca kendi evimde bir kedim var.

Bir kedi ile yaşayan biri olarak hayvan sevgisi ile ilgili ne söylersin?

Bir kedi ile yaşıyorsanız o ailenin bir bireyi oluyor. Hayvan sevgisi bence genetiktir. Eğer genetiğinizde hayvan sevgisi yoksa daha sonra bir hayvan sahiplenerek sonradan geliştirebilirsiniz. Bir hayvan ile birlikte yaşamanız özellikle de bir çocuğun gelişimi açısından çok büyük öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Hayvanlar insanlara enerji veren canlılar, samimiyetleri çoğu insandan daha üstün. 

“Eğer bir hayvana zarar veriyorsan çok büyük bir psikolojik desteğe ihtiyacın var

Hayvanlara yapılan şiddetler ve oluşturulmayan yasalar ile ilgili ne söylersin?

İnsanlar şu anda sosyal medyayı kullanarak bir çoğunluk oluşturmaya çalışıyorlar. Gerçekten ülkemizde eğitim seviyesi düşük insanlar var. Bir insanın eğitim düzeyi düşük ise eğitim düzeyini yukarı çekmemiz bu noktada büyük önem arz ediyor. Bir hayvan bir insandan daha savunmasız konumda. Eğer bir hayvana zarar veriyorsan çok büyük bir psikolojik desteğe ihtiyacın olduğu anlamına geliyor. Umarım insanların eğitim seviyelerini yükseltip, daha vicdanlı bir toplum oluruz. Avrupa ve Amerika'da olduğu gibi caydırıcı kanunlar olmalı ki bu şiddetler sıkıysa yaşansın. 

‘Var mısın Yok musun’un efsane yarışmacısı Metin Özkaya'nın oğlu olman, gündem konusu oldu. Acun Medya bilmiyor muydu oğlu olduğunu?

Yapılan yorumlarda babam vesilesiyle Suvivor'a katıldığım yazıldı ama kimsenin haberi yoktu. Ben başvurduğumda babama söylemedim çünkü tüm Acun Medya babamı tanıyordu. Zaten onlarda tanıdık birini almıyorlar. Ben bunu sakladım ve Metin'in oğlu olarak anılmak istemedim. Ben ayrı bir birey olarak anılmak istedim. Yarışmada öğrenildi. 

Sesin güzel mi, bir albüm teklifi gelse kabul eder misin?

Küçükken şarkı söylerdim hatta hocalarım kulağımın iyi olduğunu söylerdi. Sanırım o yönümü kullanmaya kullanmaya köreltmişim. İnsanlar konuşma sesimi de beğeniyorlar, hatta Acun Beyin'de ilk dikkatini çeken o olmuş. Albüm çıkarmam için ciddi bir eğitimden geçmem gerekiyor, şu an için düşünmüyorum.

"Yaptığım Her İşle Sahnedeyim"

Peki ister misin bir albümün olmasını, bir sahnede olmayı?

Tabi ki isterim. Çünkü sahne işlerinde her zaman bir isteğim olmuştur. Yaptığım sporlarda, oynadığım dizilerde her zaman bir sahnedeyim. Sahneleri seviyorum.

Ne tarz müzik dinlersin? Şu sıralar sevdiğin 5 şarkı desem?

Aslında kulağıma hoş gelen çoğu müziği dinliyorum. Bu aralar daha çok yabancı dinliyorum. Post Malone'ın Rock Star’ı dinliyorum bu aralar yeni çıkan bir şarkı. Six Days ve Kanye West'in Faith şarkısı hoşuma gidiyor. Yerli olarak Sıla dinliyorum.

Sosyal medyanın hayatımızın bu kadar içerisinde olmasından memnun musun?

Sosyal medya hayatımızın içerisinde fakat bizde sosyal medyaya kendimizi kaptırıp kendimizi kaybetmemeliyiz diye düşüyorum. Telefonla geçirdiğimiz süre arttıkça dış dünyadan o kadar kopuyoruz. Özellikle kendini tanıtma aşamasında olan kendini tanıtmak isteyen insanlar için birebir. Eğlenceli bir  platform ve ayarını tutturmak gerektiğini düşünüyorum. 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersin?

Sana çok teşekkür ederim Elif. Güzel bir röportajdı. Beni seven herkese selamlarımı iletiyorum. Güzel işlerle hayatlarında olacağım. 

Doğum Tarihi: 11.08.1987

Burç: Aslan

En sevdiğin huyun: Hayata karşı olumlu bakmak

En sevdiği renk: Siyah ve beyaz

Uğurlu sayı: 7

Uğurlu gün: Tüm günler

En sevdiğin çizgi film: Bugs Bunny

En sevdiği söz: Gerekeni yap, gerisini kendi haline bırak...

Söyleşi: Elif Günay

Fotoğraf: Umut Anıl Süslü