Öncelikle sizi tanımak isteriz. Onur Ağzı kimdir?

1987 yılında, medeniyetlerin beşiği ve kültür başkenti diye anımsanan şehir Antakya doğumlu, fırıncı bir baba ile ev hanımı bir annenin üç kız çocuğundan sonra doğan son çocuğuyum. 2005 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım. Bilen bilir, diş hekimliği okumak ciddi masraf içeren, malzemelerimizi kendimiz aldığımız bir fakültedir. Ailemin büyük desteği ile 2012 yılında fakülteyi bitirip ardından vatani görevimi Ankara’da yapmak suretiyle tanıştığım, o zamanlar yüzbaşı rütbeli bir komutanımın tavsiyesi ile İstanbul’da özel bir diş kliniğinde çalışmaya başladım ve 2018 yılı itibariyle Antakya’da mesleğimi sürdürmeye devam ediyorum.

İnsanlar diş hekimi ismini duyunca soğuk terler atmaya başlıyorlar. Sizce bu korkunun kökeni nedir?

Maalesef ki çoğu zaman çocukluğa dayanan sebepler duyuyoruz. Küçük yaşlarda ailenin çocuğu iğne yapmak veya ‘Seni diş doktoruna götürürüm, iğne yapar.’ şeklinde korkutması bir sebep iken, kişinin çocukken diş kliniğinden aldığı rahatsız bir koku, tedavi gördüğü kanlı veya ağrılı bir tedavi süreci geçirmesi, büyüyünce ciddi diş hekimi korkularına sebep olabiliyor. Küçük bir dolgu ile temizlenecek çürük, bu korku yüzünden yıllar içinde diş kayıplarına kadar neden olabiliyor. Günümüzde ise biz hekimlerin insanları dinleyerek, onlarla konuşup sakinleştirerek, ağrısız anestezi yöntemleri ile bazen de sedasyon dediğmiz hastanın bilinci açık durumda iken derin bir uyku halinde tedavi görmelerini sağlayarak bu korkuyu toprağa gömmeye başladığımız söylenebilir. En önemli faktör olan hastanın hekimine güven duyması ile korku ciddi ölçüde azalabilmektedir.

İnsanların en çok şikayet ettiği konulardan biri olan dişeti problemleri nelerdir?

Dişeti problemi genelde yavaş ilerleyen, kronik bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Ancak hastalığın değişik şekilleri vardır ve ilerleme hızları farklılık gösterebilir. Dişetinde ödem, kanama, dişetinin derinliğinde artış, pembe rengin kırmızı veya mora dönmesi olabilirken ileri aşamalarda ağrıda mevcuttur. Dişeti kenarında oluşan plak tabakasının temizlenememesi, hamilelik süreci, diyabet rahatsızlığı olan hastalarda ağız bakımı sağlanamaması, bazı kan hastalıkları ve bazı ilaçlar dişeti sorunlarına sebep olduğu gibi virüs ve bakteri kaynaklı da olabilir. Hastalığın derin dokulara yayıldığı zamanlarda dahi ilgili bölgede çene kemiğinde erime meydana gelebilmektedir ve tedavisi yapılmazsa ilgili dişin kaybına kadar giden bir sürece neden olabilir.

Diş kayıplarında uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir?

Biz diş hekimlerinin öncelikli görevi ağızda sağlıklı olarak tutulabilecek dişleri korumaktır. Dolgu veya kanal tedavisi ile tedavi edilebilecek bir dişi çekip, o bölgeye kaplama diş yapma anlayışı yavaş yavaş kaybolmaktadır, onun yerine uygun tedaviler yapılıp dişin ağızda tutulmaya çalışıldığı tedaviler tercih edilmektedir. Bunda da en büyük faktör hastaların bilinçlenmesidir. Maalesef ki her dişi ağızda tutamamaktayız. Bahsettiğimiz dişeti problemleri, fazla miktarda diş kaybı, dişte meydana gelen kırıklar, dişte mevcut kistler, travma gibi sebepler nedeniyle dişler çekilebilmektedir. Diş kayıplarının tedavi yöntemlerinden biri, öndeki ve arkadaki diş mevcut ise o dişleri küçültüp kaplama diş yapmak, diğeri halk arasında damak ve kancalı protez olarak bilinen  hareketli  bölümlü protezler, ancak günümüzde en çok tercih edileni, vücut ile uyumlu, tercihen titanyum vidaların diş kökü vazifesi görmesi amacıyla diş eksikliği olan bölgelerde çene kemiğine yerleştirilmesi işlemi olan implant tedavisidir.

Bizlere implant tedavisinden bahseder misiniz?

İmplant uygulaması, diş eksikliklerinin tedavisinde kullanılan en iyi ve en modern tedavi yöntemidir. Günümüz şartlarında çoğu insana çene kemiğine vida yerleştirilmesi korkutucu bir olay gibi gözükse de implant tedavileri kolay, ağrısız ve hızlı bir şekilde yapılabilmektedir. Sabit protezlerde, özellikle bir dişin eksik olduğu hastalarda, dişe komşu dişlerin kesilmesine gerek kalmadan dişin yapılabilmesi ve fazla diş eksikliği olan hastalarda damaklı protezler yerine sabit proteze izin vermesi en önemli avantajlarındandır. Halk arasında damak protezi adı verilen protezlerin en büyük dezavantajı olan protez oynaması da implant tedavisi ile engellenmiş olmaktadır. Uygun anestezi yöntemlerinin uygulanması durumunda operasyon sırasında hasta ağrı hissetmemektedir. Hastanın tercihine göre sedasyon, rutinde lokal anestezi kullanılmaktadır. Çoğu zaman implantın yerleştirildiği gün duyulabilecek ağrı, basit ağrı kesiciler ile giderilebilir.

İmplant sonrası süreç ve hastaya verilen tavsiyeler nelerdir?

Öncelikle iyileşme kişiden kişiye değişmektedir ve her insanda aynı etki ve süre ile olmadığı bilinmelidir. Operasyon sonrası ağrı, şişlik, kanama, ağız açamama durumu vücudun verdiği normal tepkilerdir. Hasta operasyon bölgesine soğuk kompres uygulamalıdır, birkaç gün ağzını kuvvetli şekilde çalkalamamalıdır, sert şekilde dişlerini fırçalamamalıdır. Ancak implant bölgesini yumuşak bir şekilde fırçalamalıdır, ilaçlarını aksatmamalı, birkaç gün sıcak içecek ve yiyeceklerden kaçınmalıdır. Tiryakilere söylerken zor oluyor ama mümkünse ilk 24 saat sigara içmemelidir. Hastaların beklenmeyen bir durumla karşılaştıklarında bizlere ulaşmasını isteriz.

İmplanttan sonra kullanılan diş doğal ya da estetik görüntü sağlıyor mu?

Rutinde implant yerleştirilmesi ardından 3-4 ay sonra, bazen de aynı zamanda yapılan uygun bir implant üstü protez, halk dilinde kaplama diş ile hastanın estetik kaygısı tamamen yok olmaktadır. Hastamızın ailesi ve çevresi bile dişin kaplama olduğunu anlamamaktadır ve hastalar evlerine mutlu bir şekilde gitmektedir. Özellikle sosyal medya seven hastalarımız doya doya gülerek selfie çekebilmekte ve filtre ile uğraşmadan paylaşabilmektedir.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Şu an özellikle halkımızın diş konusunda en büyük sıkıntısı koruyucu diş hekimliği eksikliği, çoğu zaman günde 2 defa fırçalama, bir defa da diş ipi uygulaması ve 6 ayda bir diş hekimi kontrolü ile hastalarımızın basit bir diş problemine büyümeden müdahale edilebilmektedir. Erken teşhis hayat kurtarır demişler. Sağlıklı dişleriniz, mutlu gülüşleriniz olsun. 

Röportaj: Ayşenur MAMA