Sevgili okuyucularımız Ressam Coşkun Özçakır ile olan röportajıma dile getirdiği dizeler ile başlamak isterim...Coşkun bey evet size ait olan dizeleri lütfen siz söyleyin... 

Zambak Hanım merhabalar. Öncelikle sizin gibi değerli sanatsever bir dostla tanışmış olmaktan duyduğum mutluluğu dile getirerek sözlerime başlamak isterim. Ben sanatımı icra ederken yapaylıktan uzak, ruhumun ve kalbimin sesini dinleyerek eserlerimi ortaya çıkarıyorum ve bunu da özgün ifademle şöyle dizeliyorum.

“Kendiliğindenliği, doğallığı kucaklamak, sezgimi odak noktasına çekmek, içgüdülerime güvenmek, cesaretle yaratmak, sanatsal işimin temel bileşenleridir.”  

Öncelikle nasılsınız? Coşkun bey sizi sanat camiasında sosyal çevreniz tanıyor fakat değerli okuyucularımıza ve sanata gönül vermiş değerlere   kendinizi tanıtır mısınız? 

Konu resim ve sanat olunca, hele bir de insan kendi memleketindeyse iyi olmamak mümkün değil Zambak hanım. İzmir doğumluyum. Ben 37 sene Amerika’da yaşadım. Sanat eğitimi için 1972 senesinde gittiğim California State University Los Angeles’dan Bachelor of Arts in Art diplomasıyla 1976’da mezun oldum. O yıllarda çoğunluk Amerika’ya doktor veya mühendis olmak için gidiyordu. Üniversite bittikten sonra bir süre reklam ajanslarında çalışarak tecrübe kazandım, ardından 1979 yılında Ultra Design Inc. adıyla kendi reklam ajansımı açtım ve 30 yıl boyunca ajansımı Los Angeles’da başarıyla yönettim. 2009 yılında resim çalışmalarıma yoğunluk vermek üzere çok sevdiğim ve özlediğim ülkeme döndüm ve Kuşadası’na yerleştim.

“İnsan da bir sanat eseridir...kendini şekillendirebilen” diyen bir sanatçı olarak  size size soruyorum siz resim yapmaya ne zaman başladınız? Sizi resim yapma sanatına yönlendiren ne olmuştu? 

Sizce de ok doğru bir tespit değil mi? İnsan, doğa ürünü olan doğal bir varlıktır. Sanatın özünü, doğa  varlığına borçluyuz. İnsan gerçekleri hayal gücüyle harmanlayarak kendi sanatını yaratır. Ben şanslı bir çocuktum ve ilkokulda resim yapmaya başladım. Ortaokul ve lisedeki resim öğretmenlerimin teşviğiyle de resim yapmayı çok sevdim ve bu amaçla da kendime meslek olarak grafik tasarım ve resim konusunu seçerek Amerika’da eğitimime devam etmeye karar verdim.

İlk serginizi nerede açtınız? Kimlerle çalıştınız?

İlk resim sergimi, 1970 senesinde İzmir Resim Heykel Müzesi Kültürpark Sanat  Galerisi’nde değerli resim öğretmenim Yalçın Gökçebağ önderliğinde açtım.

Etkilendiğiniz bir sanatçı var mı? Hangi ressamlardan etkilendiniz? 

Geçmişte yaşamış büyük ressamlardan Leonardo da Vinci, Picasso gibi ve halen yaşayan resim sanatının ustalarından beslendiğim gibi sufi tasavvufu, felsefe ve mitolojilerden etkilenmişimdir. Ayrıca Kaptan Gusto’nun yapmış olduğu filmlerle milyonlarca kişiyi deniz altının büyüleyici güzellikleriyle tanıştıran ve çevreci hareketin kurucularından olan kaptan Jacques Cousteau. 

Yaptığınız eserlerin teması nedir? Vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Ben kova burcuyum, dolayısıyla yaşadığım ortamlarda su ve deniz benim olmazsa olmazlarımdır. Bunu tuvalime de yansıtıyorum. Dünya yüzeyinin %80’ni sudur ve dünyadaki tüm suların %97’si deniz ve okyanuslardan oluşur. Benim yaptığım resimlerin teması hep pozitif, doğal, deniz ve denizaltındaki doğal yaşamı ve bu ortamdaki canlıların fantastik bir temayla yorumlanmasıdır. Denizlerin kirletilmemesi ve bu ortamda yaşayan canlıların korunması vermek istediğim en önemli mesajdır.

Resimlerinizin konusunu seçerken faydalandığınız veriler nelerdir? Temalarınızı nasıl buluyorsunuz? 

Resimlerimin konuları ve temaları dünyanın pek çok ülkesine yapmış olduğum seyahatlar sırasında topladığım kişisel birikimlerimin sonucudur.

Siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz ve çalışmalarınızla vermek istediğiniz mesaj nedir? 

Hayal gücümle doğallığı kucaklayarak somut empresyonist tarzında iletmek istediğim duyguları tuvalime aktarmaya çalışıyorum. Gayem her zaman bir görünen bir mesaj vermek değil ama serbest fırça veya spatula dokunuşlarıyla, kullanmış olduğum renklerle izleyicide sürpriz heyacanlar ve bilinç altında bazı ezgiler uyandırarak onların ruhlarına hitap edebilmektir.

Sanatınızı icra ederken karakter oluşturmak için çok detay çalışma yapmanız gerekiyor mu? 

Evet her eser için ön detay çalışması yapıp, kompozisyonu geliştiriyorum. 

Etkilendiğiniz veya örnek aldığınız sanatçılar var mı? En çok beğendiğiniz  sanatçılar kimler ve neden? 

Bir çok beğendiğim sanatçılar var ama yaşayan ressamlar içinde Robert Wyland’in çok özel bir yeri vardır. Şahsen tanıdığım bu deniz yaşamı ressamı, doğa ve çevre koruma için çok büyük gayretler sarfetmektedir. Kurduğu vakıfla 1993’ten beri bir milyondan fazla öğrenci ve ailelerini kamu sanat programlarıyla sağlıklı denizlerin önemini keşfetmelerini sağlamaktadır. Ayrıca bu “starving artist” 1978 de kendi galerisini açıp şimdi 28 galerinin sahibi olan multi milyoner bir ressamdır. 

Türkiye’de sizin temanızdaki sanat eserlerinden hedefe ulaşılıyor mu? 

Denizaltı yaşamını Türkiye’de işleyen sanatçı sayısı sanırım az sayıda. Ancak bu tema dünya günümüz sanatçıları tarafından çokça işleniyor ve hedefe ulaşıyor. 

Yaptığınız eserlerin başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir? 

Renk, kompozisyon ve konu tam bir ahenk içinde tuvale aktarılmalıdır. Eğer, eserlerin başarılı olması satılmasına bağlıysa, doğru yerde, doğru zamanda ve doğru koleksiyonerlerle buluşabilmelidir.

Resim sanatı öğrenilecek bir şey midir? Yoksa yetenek mi daha ön planda? 

Resim sanatı tabikide doğuştan yetenekli ellerde daha kolay yapılsada çok çalışma ile öğrenilebilir. Mesela doğuştan yüzde yüz görme engelli yani kör bir ressam düşünebiliyor musunuz? Evet var, 1953 İstanbul doğumlu Eşref Armağan ve herhangi eğitim almamış. Nesneleri elleriyle inceliyor, uçak, hayvan gibi büyük objeleri, oyuncaklarını ya da maketlerine dokunarak tanıyor. Kendine özgü çizme yöntemiyle resmin alt yapısını yapıp boyuyor. Renk kavramını hiç bilmiyor, renkleri sorup öğrenerek ezberliyor ve başarıyla kullanıyor. Televizyonda canlı yayında resim yapıyor.  Çin, ABD ve Hollanda gibi ülkelerde resimleri sergilendi ve çok başarılı bulundu.

Kendinizi resim yapmak için şartlandırır mısınız? Benim için zaman diye  bir şey yok mu dersiniz? Yoksa “aman vakit değerlensin diyerek mi resim yaparsınız?

Resim yapmak benim için çok keyifli bir hayat tarzıdır. İç güdülerim beni motive eder.

Resim yaparken çektiğiniz zorluklar var mı? Olur ya şimdi sanatınızı icra ederken maddi ve manevi harcamalar da önemli... 

Sanat bir anlatım tarzıdır.  Ben sanatımı yaparken kendiliğindenlikle ortaya koyduğum olgu, bu anlatım sonucunda ortaya çıkan yaratıcılık kolay bir iş olmasada ben sanatıma olan sevgimden ve tecrübemden dolayı zorlanmıyorum manevi bir haz duyuyorum... Her işte olduğu gibi maddi harcamalar gerekli oluyor ama bu gider getirisinin yanında pek önemli olmuyor.

Resimlerinizin temasını seçerken zorlanıyor musunuz? Sizin çalışma temalarınız somut mu soyut mu? 

Resimlerimin temasını seçmek benim için çok keyifli bir süreç. Almış olduğum eğitim ve kariyer hayatım boyunca edindiğim grafik tasarım deneyimlerim ile eserlerimde alışılmışın dışında görseller yaratarak izleyicide sürpriz heyecanlar uyandırmak isteğim beni motive ediyor. Tuval üzeri yağlı boya ve/veya akrilik kullanarak somut eserler yaratmanın gayretinde oluyorum. 

Kendi eserlerinizin satışından gelir sağlıyor musunuz? Malum Türkiye’de özellikle de büyük şehirlerde inanılmaz sayıda bu konuda sanatını icra eden kesim var... 

Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada resim yapan milyonlarca ressamın eserleri internette, galerilerde ve müzayedelerde alıcı buluyor. Sanat eseri kolleksiyoncuları uzun vadeli düşünerek alımlarına devam ediyor.  Benim eserlerimin de her daim alıcıları oluyor. 2018 yılının en yüksek satış rakamları 1 milyon 260 bin lirayla Erol Akyavaş “Kartaca” ve 1 milyon 130 bin lirayla Cihat Burak “Hayal Donanma” adlı eserleri oldu.

Resimlerinizin tanıtımını nerelerde yapıyor ve faydalı oluyor mu? Yurt içi, yurt dışı sergi ve solo sergi açtınız mı? Faydalı oldu mu? Tabii ki eserlerinizin tanıtımında…

www.ozcakir.art web sitemde, İnstagram ve Facebook’ta resimlerimi paylaşıyorum. Dünyanın birçok ülkesinden takipçilerim var. Bir çok sanat severlerle ve meslektaşlarımla yazışıyoruz ve bu yöntemin faydası resimlerim tanınıyor. Ayrıca Amerika’da Los Alamitos ve Newport Beach California’da 2 solo sergim oldu. Yurt içinde Türed Çağdaş Ressamlar Gurubu etkinlikleri çerçevesinde İstanbul, Edirne ve Mersin gibi illerde çeşitli karma sergilere katıldım. Solo olarak 5-30 Ağustos 2018 yılında DOĞUŞ sponsorluğunda D-Marin Didim Yat Klübünde “denİZLER” isimli kişisel sergimi açtım. 5-15 Kasım 2018 de “In My Place” NişArt Sanat Galerisi İstanbul karma resim sergisine katıldım. 

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir sergi var mı? 

Ankara’da NişArt Sanat Galerisi ile 8-14 Aralık tarihlerinde “Winter is Coming” isimli bir karma sergimiz, 14-17 Mart tarihlerinde “ArtAnkara 2019” ve 29 Nisan-11 Mayıs 2019 tarihlerinde ise Bodrum’da HGC Sanat Galerisi ile “Primavera” isimli yine bir karma sergimiz olacak. 2019 Yurtdışı sergilerimde planlanıyor.

Evet son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Büyük önder Atatürk “Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır. Milletimizin güzel sanatlar sevgisini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.” diyerek devletimizin desteğine işaret etmiştir. Umarım eğitimle başlayarak, halkla sanatın bütünleşmesine olanak sağlayacak gelişmeler olur. 2018‘de 20 milyar doları bulan dünya sanat pazarından Türk sanatçısının ve eserlerininde payını alabilmesi en büyük arzumdur. Bunun için gerekli olan global tanıtım için sanatçılara sergi ve projelere devlet destek fonları oluşturulmalıdır diyorum...
Tekrar sanatıma ayırdığınız zaman için gazetenize ve size teşekkür ederim. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu her gün dilerim...

RÖPORTAJ: ZAMBAK KARABAY