Röportaj: Funda Akosman Erman

Merhaba Elif Hanımcığım, sizi sizden tanıyabilir miyiz?

Ben Elif Kiraz. Çocukluğumdan itibaren kendimde diğer çocuklardan çok farklı özellikler olduğunu bilen, bunu yaşayan ama anlamlandıramayan, yaşam sürecinde yaşadığım kayıplar ve acılar sonucunda bu tarafımı keşfetmeye sonra da çeşitli kurslara giderek ve eğitimler alarak tekniğini öğrenerek kendini ve bu sistemi keşfeden, tanıyan bir hayat yolcusuyum. Anneyim, arkadaşım, dostum ve bir enerjistim.

Çok güzel bir insansınız. Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Neler yapıyorsunuz?

Dediğim gibi bu hayat yolculuğunda aldığım eğitimler sonucunda kişisel gelişim içerikli olan bir enerjist olarak insanların yüreklerine dokunuyorum. Onlarda farkındalık uyandırmak benim görevim. Sistemi anlatmak, yaşamın kolaylıkla yaşanabilecek bir tarafı olduğunu göstermek için enerjiyi kullanan bir enerjistim.

Bu sistemi kullanmak için ya da anlamak için çeşitli yöntemler var. Mesela bunların hangisini kullanıyorsunuz? Kime hangisi daha doğru gelir?

Biz enerjistler insanların enerjilerini okumayı öğreniyoruz. Ama dediğimiz gibi öncelikli amacımız kişide farkındalık oluşturmak olduğu için aldığımız eğitimlere de dayanarak bunlara farklı tekniklerle de dokunuyoruz. Tıpkı bir gitarın teline dokunmak gibi diyebiliriz. Hangi tele dokunacağınızı bilirseniz, hangi notanın çıkacağını da biliyorsunuz demektir. Bioenerjiyi kullanarak insanların enerji açılarını dengeleyerek evrensel enerjiye doğru akmasını sağlıyoruz. Böylelikle insanların gözlerinin önündeki perde kalkıyor ve bir farkındalık oluşuyor. Tüm hayatlarını ele alış tarzları, problemlere yaklaşım tarzları ve bakış açıları değişiyor. Ve şifa başlamış oluyor böylelikle hayatlarında. Bu anlamda araç olarak kullandığım şey pandül araçlarıdır. 

Siz kişiye özel reçete gibi uyguluyorsunuz. Ama en önemlisi arınmak sanırım her şeyden önce. Ondan sonra da taşların yardımı pandülün yardımıyla devam ediyorsunuz. Pandül nedir? Nasıl kullanıyorsunuz?

Evrende bizim 5 duyumuzla algılayamadığımız titreşimler vardır. Bazı hayvanlar deprem öncesinde bunu hissederler ve çeşitli davranışlarla insanları uyarırlar. Dönüşü engelleyen ve blokaja sebep olan bazı titreşimler meydana geliyor. Bunları biz 5 duyu organımızla algılayamıyoruz. Sıkışmış minerallerle oluşan doğal taşlar hassas yapıları sebebiyle bu titreşimleri algılıyorlar ve bilinç düzeyimize bizim algılayabileceğimiz şekilde taşıyan araçlar olarak bizim hizmetimize sunmuş durumdalar. Pandülü bu anlamda değerlendiriyoruz. Ayrıca bedenimizde hangi organ çalışmıyor ya da hastalıklı bunu tespit etmektedir pandül.

Bunlarla ilgili eğitim de veriyorsunuz sanırım…

Evet, bunlarla ilgili eğitim de vermekteyim. Bu eğitimlerimizi verirken günlük hayatımızı kolaylaştıracak ipuçları da veriyoruz. Kendileri ve evren üzerindeki nazarı, nazar adı verilen aslında programlanmış ve yönlendirilmiş negatif enerjinin etkisini azaltacak tekniği öğretiyoruz. Bolluk bereketi hayatlarında açığa çıkartacak olan tekniği öğretiyoruz. Kaybolan eşyalarını bulmakla ilgili, çiftler arasındaki ilişkiyi uyumlu hale getirmeyle ilgili, hayatlarında karar alırken o işin hayırlı olup olmayacağı ile ilgili eğitimi veriyoruz.

Herkesin kendisine ait pandülü olduğunda bunu nasıl kullanacağını mı öğretiyorsunuz?

Evet, herkesin kendisine ait taşı ve pandülü seçmesine yardımcı oluyoruz ve nasıl kullanacaklarını da tekniğiyle öğretiyoruz.

Valla şahane bir şey. Hayatın sırrı gibi… Zaten Kur’an’da da yazıyor nazarın gerçek olduğu. Aslında herkes bunu yaşıyor ama belki farkında belki farkında değil. Siz bu farkındalığı geliştiriyorsunuz. İnsanlara ne önerirsiniz bu konuda?

Bize öğretilen insanlık tarihi, bize öğretilen dünya kavramı gerçekten çok farklı. Ve aslında öğrendiklerimizle biz hayata hep blokajlarla bakıyoruz. Ama bu hayatı kolaylaştırıcı araçlar var. Pandül ve taşlar gibi… Sistemin internetidir taşlar. Ve hafızası vardır doğal taşların. Bize sunulmuş bir nimettir. Nasıl ki biz kaya tuzunu eritip yemeklerimize katıp faydalanıyorsak, titreşimi yüksek doğal taşların da kendi frekansını yükseltmek için kullanabiliriz.

   

Bu taşlar tabii suistimal da edilebiliniyor. Gerçek taşlar mı, bize hangisi uygun, bunu nasıl analiz edebiliriz?

Kesinlikle  doğru. Çinliler insanların bile sahtesini yaptılar. Ama zaten insanlar kendilerini sahteleştirdikleri için çok fazla ihtiyaç da kalmıyor belki de... Ama taşların sahtesi gerçekten çok var. Kesinlikle bildikleri güvendikleri bir yerden almaları gerekiyor. Taşların sahte olup olmadığını anlamanın bir çok yolu var. Bunun en basit yolu enerjilerini tanıyıp hissetmektir. Pratikte en basit yolu ise, bir saç telini taşın üzerine tamamen oturacak şekilde sararak bir yanıcı alet mesela çakmak ile yaktığınızda eğer saç yanmıyorsa o taş gerçektir.

Müthiş… Koruyor yani…

Evet, koruyor. Saç yanarsa bilin ki o taş sahtedir. Bu yüzden lütfen taşları güvenilir yerlerden alsınlar. Gerçek taşlar maalesef ki çok ucuz değiller. Aslında herkes de her taşı kullanamaz. Bazı taşlar yan yana gelince kişiye daha olumlu gelebiliyor, bazı taşlar ise yan yana gelince kişinin hayatlarındaki ilişkilerini de bozabiliyor. Mesela kaplan gözü çok şifalı bir taştır, ağrı kesici özelliği vardır. Ama 6 dan fazla kullanılamaz. Bu ikili ilişkileri bozar, çiftlerin arasını açar. Yine oniks çok güzel bir taştır. Genelde beyler koyu renk olduğu için tercih ederler. Bu taş belli bir sayıdan fazla kullanılamaz çünkü cinselliği öldürür. Bolluk bereket taşları bazı hastalıkların ilerlemesine sebep olabilir. Bu yüzden aslında taşları kullanırken de çok dikkat etmeliyiz. Ve dediğim gibi mutlaka güvenilir yerlerden alınması gerekir.

Saf benliğimize geri dönelim belki taşların yardımıyla olacak bu. O zaman insanlar daha mutlu olacak diye düşünüyorum.

Kesinlikle. İmparatorlar da sitrin yüzükler kullanıyorlardı. Tüccarlar sitrin alıp kasalarına koyuyorlardı. Taşlar denge meselesidir. Bilip ona göre kullanmak lazımdır. Her taşı da sarkaç ve pandül olarak kullanamazsınız ama soru sormak için kullanabilirsiniz. Tüm bunları bilmek lazım.

Diyelim ki çok nazar değiyor. Bundan nasıl kurtulabiliriz?

Bunun için size taş önerebilirim. Bu taşı yüksek tansiyon hastalarının kullanmaması gerekir. Bu taş tüm negatifi toplar, dolar ve geri kusar o enerjiyi. 

Ne kadar süre alır peki bu?

Tüm doğal taşlarımızda en az 10 günde 1, 1 gece kalmak üzere toprağın üzerine koyun. Nasıl ki biz çıplak ayakla toprağın üstüne bastığımızda rahatlıyorsak aynı mantıkta doğal taşlarda vardır.

Elif Hanımcığım çok pozitifsiniz. Gözlerinizle gülüyorsunuz. Kalbinizdeki sevgiden diye düşünüyorum. Size ulaşmak isteyenler, eğitim almak isteyenler ne yapmalı?

Çok teşekkür ederim Funda Hanım… Sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşabilirler. Sosyal medyada Elif Ünal Kiraz ismimle yer alıyorum, beni bulabilirler. Elif Kiraz Pandül Dünyam diye de bir sayfam var. Orası tüm ürünlerin yer aldığı ve günlük hayatı kolaylaştıracak bilgilerin yazılı olduğu bir sayfadır. Hesaplarımda telefon numaram ve mail adreslerim de yer almakta. Bana bu yollardan ulaşabilirler. Ofisimde onları ağırlamaktan mutluluk duyarım.

Onlar da bence mutlu olurlar. Hatta hayatları değişir sizin dokuşunuzla diye düşünüyorum. Başka eklemek istediğiniz şeyler var mı?

Doğal taşlar bizim külütürümüzde var olan ve kullandığımız şeylerdir. Anadolu topraklarında olan bir şeydir. “Taş olsa çatlar” denilen bir deyim vardır. Taşlar negatif enerjiyi çekerler. Danışanlarıma önerdiğim taşlarda kollarında çatlayan taşlar bilirim, evlerinde kendilerine verdiğimiz taşların çatlayıp eridiğini bilirim. Hiçbir sözü boşuna söylemedi atalarımız. Yine atalarımız süt taşı kullanırlardı loğusa kadınları için, onlar bunun frekansını biliyorlardı.

Unutturuldu mu bize bunlar?

Evet, kesinlikle unutturuldu. Yine Anadolu’da kadınlarımız ip bağlayarak hamile kadınların bebeklerinin cinsiyetlerini tahmin etmeye çalışırlardı.

Sanki daha bilgiliymişiz eskiden…

Evet, çünkü doğaya yani özümüze daha yakındık. Teknoloji bilincimizi kapatmamız üzerine yapılmış projelerin etkisi bunlar. Kimse zannetmesin ki bu taşlar bizim doğamızda kültürümüzde yok. Tabiki yaradanın önüne hiçbir şey geçemez, taşlardan medet ummuyoruz. Kaya tuzunu nasıl ki nimet olarak kullanıyoruz, taşları da enerjilerini kullanmak için bu şekilde düşünürek kullanıyoruz. Siz diyorsanız ki benim antibiyotik kullanmaktan başka çarem yok ve modern tıp dışında ben iyileşemem, o zaman asla bizim kurslarımız size göre değildir. Kültürümüzde şifacılık neydi bunun için eğitim veriyoruz biz. Bizim istediklerimiz gerçek şifacılardır. Önce bilen insanlardan bilgileri almaları ve en önemlisi de inanmaları lazım. İnanmak çok önemli.  Her şey seçmekle başlar. Dilerim herkes bir seçim yapar ve kapılar açılır.

Çok güzel. Dilerim herkes kalbinin ekmeğini yesin. Sizin kurslarınız ne kadar sürüyor peki?

Pandül eğitimimiz uygulamalı olarak verdiğimiz bir eğitimdir ve 1 gün sürer. 1 gün sonunda pandül eğitimcisi olarak sertifikasını aldığı bir eğitimdir bu. Eğitim verdiklerimiz ile eğitim sonrası da yollarımızı ayırmıyoruz biz. Bu süreç boyunca onların yanındayız, bu yolu birlikte yürüyoruz ve yol arkadaşlığımız devam ediyor. Bildiğimizi uyanmak isteyen herkesle paylaşmaya hazırız.

Ben de sizi tanıdığım için şu an çok mutluyum ve kendimi çok iyi hissediyorum. Son olarak neler söylersiniz?

Ailelere de bir uyarı yapmak istiyorum. Çocuklarının gördükleri rüyaları mutlaka dinlesinler. Çocukken ortaya çıkan şifacılık belirtilerinin üstünü başka problemlerle örtmeye çalışmasınlar. Çocukluk döneminde kapatılan bu özellik ergenlik döneminde yeniden ortaya çıkıyor. Kendi kendine konuşan çocukları, hayali oyun arkadaşı olan çocukları, gerçekleşen rüyalar gören çocukları lütfen bilen bir kişiye götürsünler. Aydınlıklara hizmet etmeleri için onların yanında olsunlar.