Merhaba Poyraz Bey nasılsınız?

İyiyim, harikayım, bomba gibiyim. Öncelikle bu nazik davetiniz ve karşılamadaki profesyonelliğiniz için çok teşekkür ederim Elif Hanım.

Bende beni kırmayıp buralara kadar geldiğiniz için teşekkür ederim. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde muhteşem bir şarkı çıkardınız. Bu şarkı ile kadına olan her türlü şiddete değindiniz. Sizce "kadın" nedir?  Nerden çıktı bu şarkı?                            

Şöyle diyebilirim ki; güneşin erken doğduğu topraklarda zordur KADIN olmak. Bedeni sömürülen, emeği çalınan, kan davalarında “berdel” adı altında pasifsize edilmeye çalışılan, aslında takas edilen kutsal varlıklar. 13 yaşında, 70'lik yaratıklara gelin edilen Kadınlar. Daha sonra gördüm ki aslında dünyada zormuş kadın olmak. Irak'ta, Suriye'de İran’da, Hindistan'da Kolombiya'da vs vs, hep sömürülmüş Kadın. Yüzünüzü dünyanın hangi tarafına çevirseniz çevirin taciz edilmiş, dışlanmış ezilmiş, duyguları sömürülmüş, hakları elinden alınmış ve dört mevsim nasırlı hisleriyle gözleri yaşlıdır Kadın. Yine de onurlu, vakur ve güçlüdür. Kadın; dudaklarıyla sevgili, vicdanıyla anne, sözleriyle dost, bakışlarıyla çocuktur aslında. Müzik doğru kullanıldığında çok güçlü bir enstrümandır. Bir şeyler yapmalıydım ve duygularımı en iyi ifade ediş biçimim olan müziği, sözleri ve notaları seçtim ben.

Şarkının adı neden "Erkeksen Dokunma"?

Benim bu şarkım bütün bu duygulardan arınmış ve toplumlara mesaj veren bir şarkıdır. Bu neden ile “Erkeksen Dokunma” bir tavır alma, bilinen ama görmezden gelinen bir ironi şeklidir. Şarkının adı tesadüf değildir.

Şarkının sözlerinde neler var?

Şarkının sözlerinde sen, ben ve biz varız. Melodik kavramdan uzak, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan ve zulüm yada şiddet gören bir kadının haykırışı ve çığlığı vardır.

Çocukken bir kadın cinayetine şahit olmuşsunuz. Peki, tekrar öyle bir şiddete maruz kalınan bir ortamda olsanız ne yaparsınız?

Hayattaki en büyük yaramdır bu olay.  Bu olayı çok hatırlamak istemiyorum aslında. Çaresizlik neymiş o yaşta öğrendim ben. Küçücük bir çocukken, gözlerimin önünde bir kadının başı kesildi, Çanakkale savaşlarında, yaralı Anzak askerini kucaklayıp siperine götüren Ömer Çavuşun, aman diyene kılıç kaldırmayan bir neslin torunlarıyız biz.  

Biz vicdanlı bir milletiz, ne ara bu kadar vicdansız olduk, sokakta üç kişi bir adamı döverek öldürüyor, kimse müdahale etmiyor, sokakta bir kadın 55 yerinden bıçaklanıyor, kimse müdahale etmiyor, Sebep..! Şahit yazarlar, işin yoksa mahkemeye git gel, başım belaya girer. Ben onlara şunu söyleyebilirim, asıl mahkeme vicdanınızdır, sizi asla rahat bırakmaz 

Ben buna asla müsaade etmem. Hatta daha yakın bir tarihte yaşadığım bir olayımı anlatayım. Yine gördüğüm bir kadın darp ediliyordu, ben de müdahale ettim, adamı tutup bir tarafa savurdum, sonra kadın bana hakaretler yağdırdı, “o benim kocam, sana ne oluyor” dedi, küfürler etti ama ben hala aynı fikirdeyim.

Bu büyük bir başarı ve büyük bir proje… Değil ülkemizde dünyada kadına şiddeti anlatan bir şarkı yok değil mi? Bu size ne hissettiriyor?

Evet, müzikal olarak ortada ciddi bir başarı var. Bestelemiş olduğum bu şarkı, önemli kitlelere ulaşıp, ciddi ses getirdi. Sizin de değindiğiniz üzere, dünya da böyle bir çalışma ile maalesef henüz karşılaşmadık. Fakat bunun bir başarı olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü hala ülkemizde ve dünyada, yüzlerce kadın şiddet görüyor ve öldürülüyor. Ne zaman ki, bütün bu acılar son bulur, işte o zaman sorunuzun, yani ne hissetliğimin cevabını tam olarak verebilirim.

Kültür Bakanlığı projeleriniz olacaktı şarkıyı Avrupa'da görecek miyiz?  Şarkının İngilizcesi olacak mı?

Bu şarkının bir benzeri dünyada yok, Türk menşeli bir iş olacak. Ciddi bir proje ve alt yapı gerektiriyor bu iş. Dünyaya hakim bütün dillerde söylemek istiyoruz aslında bu şarkıyı. Her ülkeden bir isimle düet yapmak istiyoruz. Türkçe ve o ülkenin diliyle yurt dışında ses getirebileceğini düşünüyoruz. Çünkü bu bir kadın şarkısı, bu bir farkındalık şarkısı, bu sosyal bir şarkı, bunu milli bir görev olarak görüyor ve dünya müzik listelerine girebileceğimizi düşünüyoruz. İlk etapta İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca ve Çince yapmayı hedefliyoruz. Kültür bakanlığının desteğiyle, Türkiye den bütün dünya kadınlarına ulaşmayı hedefliyoruz. Projemizi anlatmak için Kültür Bakanlığından randevu talep ettik, bu projenin turizme de ciddi katkı sağlayacağını düşünüyor, buna bir milli görev olarak bakıyoruz. 

 

Şimdi de gelelim  Altın palmiye'den ödülüne. Gerçekten hak ettiğin bir ödüldü ama böyle bir ödülün popülarite olmadan alınması biraz zordu. Nasıl oldu?

Ödül töreninde yaptığım konuşmada bunu belirttim, “Türkiye de ve dünyada bestelenmiş, tek kadın şarkısını, reyting canavarına harcatmayan Altın Palmiye Komitesine çok şey borçluyum. Çünkü bu ödülü reytingi bol olan, magazin sayfalarından düşmeyen birine de verebilirlerdi ama bestelediğim şarkı çok güçlüydü ve bu şarkıya inandılar.” Ödül törenlerinde genelde tabiri caizse körler sağırlar bir birini ağırlar, modları hakimdir ama Altın Palmiye bu tabuyu yıkmıştır.

Geceye değinelim istiyorum. Öyle bir konuşma yaptın ki herkesin tüyleri diken diken oldu. Genel olarak nasıl tepkiler aldın?

Konuşmam aslında çok ciddi protestolar içermekteydi.  İnsanların gözlerinin içine bakarak konuşmayı çok severim ve orada sanat, iş ve medya dünyasının önde gelen isimleri karşımdaydı, hepsinin gözlerinin içine bakarak o konuşmayı yaptım ve hatırlasınlar istedim. Hayatta reytingden daha değerli şeylerin olduğunu unutmuşlardı, çünkü reyting uğruna her akşam ana haber bültenlerine taşıdıkları kadın cinayetleriyle bu konuya bir fayda sağladıklarını düşünüyorlardı. Ben vicdan sahibi olan herkesi rahatsız ettim, duygusuz ve insanlığını unutmuşlara ise küfrettim. Çok iyi tepkiler aldım, günlerce telefonum hiç susmadı. Ve Elif Hanım hiç tanımadığım insanlar hıçkıra hıçkıra ağlayarak bana teşekkür ettiler. İnanılmaz duygusal anlar yaşadım,  çok huzurlu ve mutluyum.

Ödülünüzü Sultanbeyli'ye armağan ettiniz. Neden?

Müziğe orda başladım.  İlk şarkımı Sultanbeyli’de söyledim.  İlk bestemi Sultanbeyli’de yaptım.  İlk konserimi Sultanbeyli’de verdim. İlk konserim de Sultanbeyli’deki ilk dinleyenlerim beni ayakta alkışladılar ve bana güç verdiler. Ben onlara çok şey borçluyum. Onları unutmak nankörlük olurdu. Bende böyle biri değilim ve benim için çok özel olan bir de “Beykoz” var, onu başka bir röportajda anlatmak çok isterim.

Tabii elbette. "Sultanbeyli'de bir gala yapmak istiyorum" demiştiniz yaptınız mı?

Evet, bunu gerçekleştirmek çok istiyorum ama öyle sıradan bir iş olsun istemiyorum. çok ciddi bir prodüksiyonla ciddi bir hazırlık yapıyoruz, Menajerim Basın Danışmanım ve Tonmaysterimle  Sultanbeyli’deki dinleyicilerime ve dostlarıma, yıllar önce cesaret verip bu işi yapmalısın dedikleri adamın, neleri başardığını göstermek ve onlara harika bir konser harika bir görsel Show  hazırlığı içerisindeyiz.

Sultanbeyli'de büyümüş birisiniz ve ilçenize olan sevginizi her zaman her yerde gösteriyorsunuz. Sultanbeyli nasıl bir yer?

GÜZELLER GÜZELİ SULTANBEYLİ

Sultanbeyli, bir dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor. Etrafı ormanlarla çevrili, mis gibi oksijeni soluyabileceğiniz, şehrin gürültüsünden uzak, bir o kadar da şehrin içinde bir yaşam merkezidir Sultanbeyli. 1982 yılında, İngiliz bilim adamı Brian Mathew tarafından keşfedilen, dünyada bir tek Sultanbeyli Aydos ormanında yetişen, adını yetiştiği şehir olan İstanbul'dan alan, İstanbulensis”,çiçeği  Sultanbeyli’ Aydos Ormanları’ndan baharı müjdeler şehri İSTANBUL’A. İstanbulensis çiçeği, Sultanbeyli Belediye Başkanı sy. Hüseyin Keskin tarafından, belediye logosuna taşınarak ölümsüzleşmiş olup, adına uluslararası şiir festivali düzenlediği dünyaca ünlü çiçeğimizdir.

Sahnede Haluk Levent'ten sonra en uzun canlı sahne alan kişi olduğunuzu duyduk doğru mu? Bir sahnede en çok kaç saat kalabilirsiniz?

Türk Rock Müziğinin Yıldızı Haluk Levent'in, sahnede 10 saatin üstünde kaldığını biliyorum. Ben 9:30 saat kaldım, bir şarkıyı iki kere okumadan ama, yani 100'ün üzerinde ayrı şarkı okumuştum.

Özgün ve sosyal sorumluluk projelerinin sanatçısı olarak tanımlanıyorsunuz. Sizce de öyle misiniz?

Sosyal sorumluluk projelerine her zaman önem verdim ve inandığım bütün projelere de maddi bir beklenti gütmeden katıldım, katılmaya da devam edeceğim. Sadece konser performans olarak değil. Sosyal sorumluluk bilincine inanıyorum. Bu bağlamda 4 yıl Türk Kızılay gönüllüsü olarak sosyal faaliyetlere katılıp çalışmalarda yer aldım, daha sonra Türk Kızılay Derneği tarafından 17 Şubat 2007 tarihinde İstanbul'da düzenlenen “Afet Zararlarının Azaltılması ve Toplumu Harekete Geçirme Eğitimini” başarıyla tamamlayıp bu sertifikayı almaya hak kazandım. Sanatçı kişiliğimin yanında toplumsal olaylara duyarlılığımı, popülizm ve reyting kaygısı gütmeden sesiz ve gürültüsüz bir şekilde gerçekleştirmeye devam ediyorum.

Peki, Poyraz ne tarz müzik yapıyor?

Yaptığım müziği şöyle tanımlayabilirim Elif Hanım, Rock Pop, Türkü Sanat Müziği, Özgün Arabesk, Fantezi vs. değil. Yaptığım müzik tarzı, aslında o an hissettiğim müzik, yani yazılmış bütün notalardan ve yazılmış bütün şarkılardan hissettiklerimi seslendirmekten keyif alan bir adamdır Poyraz. Müziğe hiçbir zaman ticari bir meta olarak bakmayan, müzikte sınırları, kuralları, tarzları tanımayan, müziği sınıflandırmayan, kendini sadece “özgür bir müzisyen” olarak tanımlayan, canlı performans sanatçısıdır Poyraz. Müzik kariyerine onlarca konser sığdıran Poyraz, sade bir köy kahvesinden, binlerce dinleyicinin olduğu konser sahnelerine kadar, mümkün olan her platformda müziğin birleştirici gücüne inanarak yer almıştır.  Poyraz, gerek doğup büyüdüğü toprakların kültüründen kaynaklı, gerekse müziğe bakışındaki evrensellikten dolayı, repertuarında  binlerce şarkı bulundurmaktadır.

Gerçeğin Ortaya Çıkmak Gibi Bir Huyu Vardır Hep Mustafa!

İyi aile çocuğu olarak pazarlanan Belediye Başkanlarının vazgeçilmezi, birilerinin o iyi bir Müslüman’dır dediği, proje sanatçısı Mustafa Ceceli’yi, o taraf kolluyor bu taraf kolluyor. 365 gün iş yağdırıyor belediyeler ama Ceceli doymuyor. Ramazanda da iş yağdırıyorlar, okunmuş çocuk resmen! Müslüman Ceceli artık “Zengin Ceceli”. 2 milyona Ferrari alıyor, başkanlar sağ olsun! Hacı,  hafız,  gibi yakıştırmalar yapılan Ceceli karısını aldatıyor sonrada sevgilini alıp mübarek ayda Amerika’ya İslam da reformizmi savunan hocasına koşuyor.  Ulan akıllanmadınız mı hala?  Amerika da ki Hocalardan, Cemaatlerden bize yar olmaz!

Ülkedeki müzik camiası ve sektör hakkında ne düşünüyorsunuz? 

“Sanal Şişme Starlar Ordusu”! Bu ülkede çok büyük paralar kazanıp hiç bir şey yapmayan tembel, sanal, şişme starlar ordusuna sahibiz. Çok büyük paralar kazanıp cimrilikte sınır tanımayan, sahnelerine hiçbir şekilde önem vermeyen, sahnenin sadece cicili bicili kıyafetlerle renklendiğini, hareketlendiğini, düşünen bir ordu var. Milli duygulardan bir haber, sadece daha çok para nasıl kazanırımın derdinde olan sanatçıyı, solisti ön plana çıkaran, solistin tüm hatalarını kapatmak için canla başla tetikte olan sahnenin emekçileri, müzisyenlerine, dansçılarına, sesçilerine, üç kuruş parayı çok gören, üç kuruş paranın hesabını yapan, sanal şişme starlarımız var.

Bu ülkede, Yapımcı, Prodüktör, Aranjör  yok mu? var, ama bu beceriksizler yüzünden, şarkı yarışmaları bu kadar tutuyor ve rağbet görüyor, müzik sektörünü domine eden Acun Ilıcalı'nın dışında, bu kadar aranjör, bu kadar yapımcı, bu kadar prodüktör varken, bırakın bir dünya starı yaratmayı, dünya müzik listelerine bir tane şarkı çıkarsınlar da bizde görelim. Bence bunlar sadece magazinsel figürlerden ibaretler.                         

İnanmadınız mı? Buyurun örneklerle devam edelim o halde...

Dizi ve Sinema sektörümüze bir bakalım, dünyaca ünlü yüzlerimiz, oyuncularımız var. Filmlerimiz, dizilerimiz çok ciddi rağbet görüyor, bu inanılmaz gurur verici, bu milli bir görevdir aynı zamanda, müzik sektörüne geri dönersek, neredeler bizim sanal, şişme starlarımız? bakın bir örnek daha verelim, sinema ve dizi sektörümüzün nerdeyse domine ettiği Araplar bile dünya müzik listelerine yılda en az 3 hit şarkıyla çıkartma yapıyorlar, bu aynı zamanda milli bir görevdir, neredeler çok büyük paralar kazanan starlarımız? Bir fikri olan varsa duymak çok isterim çok.

Sahnelerinizde mutlaka yer verdiğiniz en çok sevdiğiniz 5 şarkı desem?

Çanakkale, Yalan, Can bedenden çıkmayınca,  Ah yalan dünya, Mihriban.

Yeni bir albüm şarkı ne zaman gelir?

Cebimde yıllardır biriktirdiğim duygularım, hislerim, sözlerim, notalarım var. 

Onları sevenlerimle buluşturmak için sabırsızlanıyorum, çok yakın zamanda yepyeni şarkılarla yine çok ses getireceğime inanıyorum.

Peki "Poyraz" nasıl bir çocuktu?

Her çocuk gibi biraz yaramaz, biraz hareketli, birazda meraklı bir çocuktum.

Müziği seçtiğinizde ailenizin tepkisi ne oldu?

En büyük destekçim ailem oldu, müziğe gönül vermemde ki en büyük etken ailemdir diyebilirim. Annemin sesi çok güzeldi, bizi o muhteşem sesiyle ninniler söyleyerek uyuturdu.

Yakın gelecekte bizleri neler bekliyor?

Kısa ve net olarak, müzik dünyasında fark yaratacak şarkılar ve sahne prodüksiyonları ile Türk müziğine renk ve farklı bir doku kazandıracağıma inanıyorum.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Benim için kıymetli olan okuyucularınıza, kalbimden ve gönlümden geçen tüm güzel cümleleri bir araya getirdiğimde, ne söylesem eksik olacağını biliyorum. Poyraz Özer'in duygularına ve müzikal anlamda ki sözlerine kulak vermeleri benim için çok önemli. Okurlarınızın biz sanatçılardaki etkileri, düşünceleri şarkılarımıza çokça etki etmektedi. Bu etkileşimden yola çıkarak kurduğumuz gönül bağının, uzun yıllar devam etmesini temenni ediyorum. Tek tek saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.

Doğum Tarihi : 01.05.1985

Burcu : Boğa

En sevdiği huyu : Vatansever

En sevmediği huyu : Aceleci

Uğurlu sayısı : 1453

Uğurlu günü : Cuma

En sevdiği renk : Mavi

En sevdiği çizgi film : Kel Oğlan

En sevdiği söz : Yaradılanı Yaradan Ötürü Severiz (Yunus Emre)

Röportaj: Elif Günay

Ftoğraf: Fatma Demir