Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

Ben uzun yıllar, çocukluk hayalim olan medya sektöründe, program yapımcısı ve sunucusu olarak hizmet verdim. Tabi ki hayalimi gerçekleştirmek için çocuk denilecek yaşlarda uzun bir süreçten geçtim. Henüz on iki yaşında tiyatroya başladım ve 18 yaşına gelene kadar bilfiil devam ettim. Bu süreçte on dört yaşına geldiğimde Rusya’ya ihracat yapan, ünlü bir jeans firması için çocuk fotomodelliği yapmaya başladım. Takip eden süreçte; ağabeyimin de desteği ile Mecidiyeköy’de ki bir ajansa kaydımı yaptırdım ve o dönem fotomodellik yapmaya, bazı dizilerde rol almaya başladım. Bu esnada en büyük destekçim olan abimin yurtdışına taşınma kararı alması beni derinden üzdü. Zaten sonrasında da sektörde görmüş olduğum olumsuz durumlardan dolayı fotomodellik ve oyunculuk işine son vererek TV8’de çalışmaya başladım. O dönem; bir yapım koordinatörünün asistanlık görevini üstlenmiştim. Setlerde, gerektiğinde kabloları topluyor, gerektiğinde ise konukların kıyafetlerini taşıyordum. Ben bu işlerle meşgulken birileri bende ki ışığı görmüş olmalı ki; kendimi kamera önünde buldum. Ve artık hayalim gerçekleşmişti, muhabirdim. Tüm bu yoğun işlerimin yanında bir yandan da eğitim hayatıma devam ettim. Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun oldum. Mezuniyetimle birlikte birçok Ulusal televizyonda muhabir olarak görev aldım. Kısa bir dönem; o zaman ki adıyla Sky Türk ve Star Tv’de muhabirlik yaptım. 2008 yılına kadar ise TGRT Haber de dış bir programın muhabirliği devam ettirdim. Artık işin yapım boyutuna geçmenin zamanı gelmişti ve ben de 2009 yılında kendi firmamı kurarak, sunuculuğunu kendi üstlenmiş olduğum bir gezi programı yaptım. 2013 yılında ise ekonomi programı yapmaya karar verdim ve hem ulusal hem de yerel tv de, sunuculuğunu başka arkadaşların yaptığı, ekonomi programı yaptım.2014 ile 2015 yılları arasında da yapımcı bir arkadaşımın, programlarını sundum. Beyaz tv ve kanal 7 Avrupa da. 2015 in sonunda TGRT Haber Tv’de ‘Haberde Sen Varsın’ isimli bir program yaptım yine sunuculuğunu kendim üstlendim. Programım iki sene kadar ekranlarda kendisine yer buldu. Yeni hedeflerim, projelerim doğrultusunda 2017’nin Ocak ayı itibarıyla, severek yaptığım programıma veda etmek zorunda kaldım.İş yoğunluğundan dolayı yarım bırakmak zorunda kaldığım, roman ve öykü kitabına zaman ayırmanın vakti gelmişti. Ve şehrin kalabalığından ve gürültüsünden kaçıp kendimi Bodrum’a attım. Burada yarım bıraktığım projelerimle huzur ve sessizlik içinde devam edebiliyorum. Bodrum demişken, Bodrum aşığı birisi olarak ayrı bir parantez açmak istiyorum bu şehre. Burasını o kadar çok seviyorum ki; ani bir karar ile İstanbul’dan bodruma yerleştim. burada ticaret yapmak gibi bir düşüncem mevcut. Doğduğum yer Amasya lakin soran olduğunda memleketimin Bodrum olduğunu söylüyorum. Çünkü burada aşkım hep taze kalıyor, insan bir şehre sürekli aşık olur mu ve o şehirde yaşarken bu kadar özlem duyar mı ? Ben buradayken dahi, bu şehrin her mahallesini özlüyorum. Burada almış olduğum ciddi kararlar var. Bodrum’da sakin kafa ile almış olduğum önemli kararlar, bana İstanbul’da ki hayatımda gerçek anlamda birçok fayda sağlıyor. hali hazırda ofisim halen İstanbul’da. Çok yakın bir öğretmen arkadaşımla birlikte 2017 yılın da yayınevi (Telafi Yayınları) kurduk, henüz çok yeniyiz, Ama taze kanız sonuç olarak. Üreten fikirleri geniş insanlarız biz. kendi ajans işlerimin yoğunluğu bir taraftan İstanbul’da tempolu bir hayat beni bekliyor oluyor. Bu nedenle de Sık sık İstanbul’a seyahat ediyorum.

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Medya sektörünü tam anlamıyla bırakmış sayılmam, kameraya alışığım seviyorum da ekran önün de olmayı; Fakat eskisi kadar tv izlenilmiyor, mevcut günümüz de sosyal medya daha yaygın. Mesela ben de haber, program, dizi gibi, tartışma programı vb. Tv den izlemiyorum ancak internet aracılığı iler takip etmeye çalışıyorum gündemi.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Kimseyle rekabet içerisine girmedim ben. Mesela kendimle girdim hep. Hala da öyledir kendimle yarışır kendimle savaşırım. Rekabetim sadece kendimle.

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir? 

Medya sürekli kendinizi yenilemeniz ve yenilenmeniz gereken bir sektör. Kendinizi geliştirmek zorundasınız, her zaman geniş bir perspektife sahip olmanız şart. Bence iletişim mezunu olmak şart ama tek başına yetmiyor. yani insanın hangi işi yaparsa yapsın severek yaptığı zaman daha başarılı olacağını düşünenlerdenim. Çünkü eğer severse mesleğini, kendini sürekli yeniler, ve tazeler bu da başarı getirir.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Kendim de değiştirmek istediğim bir şey yok aslın da, Hayatı olduğu gibi kabul ettim hep. İstediklerimi yaptım mesleğim kendi tercihimdi pişman olmadım. Hayat ne sunduysa aldım ve yoluma devam ettim. Keşkelere hayatım da hiç bir zaman izin vermedim. Çünkü benim seçimlerim, benim kararlarımdı. Olmayanlarla bile mutlu olmayı öğrendim.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Sosyal medya olarak en çok kullandığım, instagram ve twitter. Daha soft bulurum.Ama gazete okuma kültürümü henüz kaybetmiş sayılmam. Gazete okuyorum haftanın 4 günü mutlaka alırım. okumayacağım ve izlemeyeceğim tek şey sanırım magazin haberleri, ve dergileri. biraz sivri oldu ama bana çok hitap etmiyor açıkçası. Kendimi daha çok fotograf çekmeye, kitap okumaya, ve yeni yerler keşfetmeye odaklıyorum zaman ve fırsat oldukça tabi ki.

Yaptığınız kültür sanat / Gezi programlarından bahseder misiniz? 

Gezi programı- Türkiye’nin her yerini gezdim gördüm, birçok ilçe ve köyleri de dahil iyi bilirim. Bana kattığı çok şey var. Mesela ön yargılarımdan arındım. Örnek verecek olursam; güney doğu özellikle, o kadar güzel insanlar tanıdım ki her il de bir kapısını çalacağım ailem var. 4.5 yıl kadar programım devam etti. Kültür neşesi adı altın da. Euro Star, Flash tv, Beyaz tv. Gibi kanallar da ama 3 yıl Euro star tv de yayınlandı. Öyle ki yaz sezonun da ara vermeden bi fiil devama ediyordu. Yani yaz kış. Aslın da gezdiğim, gördüğüm öğrendiğim, yörelere ait bir kitap yazmayı düşündüm. Ama günümüz de ‘sosyal medya fenomenleri o kadar çok ki’ vazgeçiyor insan. Benim dönemim de sosyal medya bu kadar yaygın değildi. Yani instagram yoktu hatta. Haliyle tv izleniyordu. İnsanlar sadece ekran da gördüğü kadarı ile seviyor ve sayıyordu. Şimdi ne kadar takipçiniz varsa ne kadar beğeni ve yorum alırsanız siz ünlüsünüz. Yani instagram ünlüsü. Hahaha :) bu arada gezi programı demişken ben tamamen dış yapım programı yaptığımı da vurgulamak istiyorum. Yani sponsor çalışması ile kanaldan destek almadan yapmış olduğum bir programdı. Ama en güzel tarafı ise 2010 yılın da başlattığım sosyal sorumluluk projesi, belediyeler ile ortak hareket edip, ihtiyacı olan, ‘Engelli izleyicilerime’ tekerlekli sandalye veya sağlık sorunları yaşayan ama durumu olmadığı için, tedavi olamayan izleyicilerime de yine belediye ile ortak yardım eli uzatıyorduk. Bu projeyi de ben başlatmıştım. Yani program yaparken seyircimin ‘Neşesi’ olmaya çalıştım. Ve çok iyi bir şey yaptığıma inanıyorum. Hala tanışmadığım yüz yüze gelemediğim, izleyicilerim var. Ve arıyor soruyorlar. Yani iyilik yap denize at misali olmadı onlarda bana hep ve her zaman iyi geldi.

İyi sunuculuğu  nasıl tarif edersiniz?  

Sunuculuk- iyi bir sunucu göreceli bir şey. Neye göre ve kime göre.. bir sunucu hem göze hitap etmeli hem kulağa hitap etmeli. Sadece kamera karşısında olmak yeterli değil, kamera arkasını da yönetmeyi bilmeli. Hakimiyet çok önemli konuya hakim olmalı.ve samimi olmalı. Mimikleri, beden dili, vurgusu, ses tonu, yani hepsi bir bütün olarak. Burada örnek verirsem, benim meslekteki idolüm Gülgün FEYMAN BUDAK’tır kendisiyle çalışma şansım da olduğu için özellikle vurgulamak isterim ki bence (Türkiye’nin en iyi Kadın haber Spikeri. )

Yayıncılığa başladınız yayıncılıkla ilgili çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

‘Telafi Yayınları’ 2017 yılında öğretmen bir arkadaşımın fikri ile yayın evi kurduk. ‘Metin Şengün’ Eğitim sektörü hep önem verdiğim bir sektör oldu. Hatta bununla ilgili de yine ‘sosyal sorumluluk projelerim mevcut; yayıncılık sektörüne başlamamda bunun etkisi çok oldu. İlk olarak üniversite sınavına yönelik deneme setlerimizi çıkardık şimdi ise farklı kitaplarla çeşitliliğimizi artırıyoruz. Bu arada yazarlarımıza ve yazar adaylarımıza sesleniyorum düşündüğünüz bir kitabınız varsa yayınevimiz olarak önce kitaplarınızı inceliyoruz uygun görüldüğünde daha sonra onları da bastırıyoruz. Şu anda kitabını bastırmak üzere olduğumuz çok değerli yazar adaylarımız var onlarda ki o heyecanı ve mutluluğu görmek beni de çok mutlu ediyor.

Sizce ekranda olmak için güzellik şart mı?

Evet bence olmalı olması gerekiyor. Çünkü medya zaten görsel bir kurum haliyle ekran karşısına çıkacak kişi de güzel alımlı çekici olmalı. Mesela ben sesi güzeldir hitabı güzeldir ama görsel olarak hoş değildir izlemem. Hepsi bir bütün olmalı sadece güzel olması değil ses tonu da çekmeli.

 Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Araba kullanmayı çok seviyorum tek başına yolculuk yapmayı. ‘Türkiye de’ isem eğer. gidebildiğim kadar kaybola bildiğim kadar kayboluyorum. Telefonu da kapatıp sessizliğin için de şiir yazmayı sonra yazdıklarımı seslendirmeyi, ve fotoğraf çekmeyi seviyorum. Çektiğim fotoğraflar genel de sokak dostlarım ve doğa. elim de mama torbaları ormanın için de kayboluyorum:) ama şahane bir enerji tavsiye ederim.

Haber spikerliği düşünür müsünüz?

Zamanın da olsaydı olurdu bir dönem çok istediğim bir şeydi ama bahsettiğim gibi 2008 yılın da bıraktım o hayalimi yapım firması kurdum sonuçta ticarete atılmış oldum.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Şuanda medyanın çok içinde değilim. ama bırakmadım da. Hayata, geleceğe, dair çok plan program yapan biri değilim. Bulunduğum konum kendi seçimim. Bir kaç ticaret planım daha var, Bodrum ile ilgili şuan onun çalışmalarını yapıyorum bakalım.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

‘Anne Babalar’ iyi çocuklar yetiştirsinler. hayvanları, doğayı sevmeyi öğretsinler. Hayvanı sevmeyen insanı da sevmez. doğayı korumayan ailesini de korumaz. Bu yüzden önce aşkı aşılasınlar. yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Nazım Hikmet. Hoşça ve dostça kalın...

Röportaj: Cengizhan KAYA