Müge Dayankaç ile Kişisel Gelişim ve Medya Üzerine

Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

Müge Dayankaç , koçluk ve NLP alanında eğitmen ve uygulayıcıyım. Antalya’da yaşıyorum 10 yıldır  mesleğime burada devam ediyorum. İstanbul  ve Antalya’da merkez ve şubeleri olan bir akademinin Müge Dayankaç koçluk akademisinin kurucu eğitmeniyim

Neden Kişisel gelişim?

Sadece kişisel gelişim değil aslında benim işim insan  insanların hormonal değişimleri, dünyaya geliş nedenleri yaşam şekilleri, duyguları, göremedikleri, kararları ,korkuları, zihinleri ilgi alanımdı zaten sonra mesleğim oldu güçlü yönümün keşfi ve harekete geçiş

Kişisel gelişim dünyasına ilk adımı nasıl attınız?

mesleğe adımımı  atmak aslında evrensel bir süreç aslında bir anda olmadı adım adım oldu bir sanat eseri aslında her hayat gibi şimdi gülerek anlattığım bir anı kümesi,aynı zamanda şaşkınlıkla düşünüyorum nasıl güzel dizayn edilmiş  ilk meslek seçimi yani üniversite başlangıcı çok önemliydi
mühendislik, matematik ,diyetisyenlik karar vermek önemliydi. insanla, canlı ile ilgili olmalıydı insan bedeni, sağlık seviyordum doğal bir yönümdü biyoloji seçtim biyolog unvanı ile hastanede çalışacaktım genetik alanında akademik kariyer yapacaktım. Üniversitede 4.sınıfta Manisa’da hastanede çalışmaya başladım -1 de dar bir koridorda camdan sadece ayakları görüyordum.zihnimde var olan resimle hiç alakası yoktu. Laboratuvar vs. ben buradayken hayat kaçıyor duygusu geldi birden  sonradan kuantum öğrenince ve kendime çekirdek inancı çalışması yapınca ortaya benim  çekirdek inancım çıktı, itici güç 'hayatı kaçırıyorum ve tahammül etmeme' kelimeleriymiş...bu iki duygu laboratuvardan -1 den dışarı itti beni  ve evren durmadı tabii günün birinde o özel insan geldi ve çay bardağımın yanına  idrar dolu kabı bıraktı  o gün karar verdim  başka bir şey yapmalıyım, o gün çok kızmıştım ama şimdi teşekkürle anıyorum iyi ki o gün saygısızlık dediğim o davranışı yapmış
Bir şey yapmalıydım en güçlü yönlerime baktım  öğretmek anlatmak iletişim vardı Les'e girmeye ve yüksek lisans yapmaya başladım ve öğretmenlik süreci başladı tabii yaklaşık 4 yıl büyük bir keyifle yolculuk devam etti tabii öğretmek dışında ailelerin yaşamları,öğrencilerin duygu durumları hep odak noktam oldu. veee çalıştığım kurumun camı bir binaya bakıyordu ve bana yine aynı duygu geldi
sizlerde en sıradan  anlarda gelen duyguları önemseyin ve evren planını yaptı ve  ben o günlerde öğrencilere ödev verdim  en popüler 10 meslek nedir diye çocuklar ödevin sonucu getirdiği zaman 6.sırada koçluk vardı tabii 2007 den bahsediyorum hemen eğitim almaya başladım.aynı duygu beni tekrar itmişti psikoloji ve koçluk eğitimleri aldım koçluk uygulayıcısı oldum ,sonra koçlar yetiştirmeye başladım sonra MD COACH AKADEMİ kuruldu. işte böyle....

Örnek aldığınız isimler var mı ?

Çok var ben herkesten bir şey öğrenirim isim yok ama tanıdığım tüm insanlara teşekkür etmek gerek bana sürekli bir yönleri ile model oluyorlar

Kişisel gelişim ve danışmanlık dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Sanırım yok. yani çok projelerde yer alıyorum ama her şeyin zemininde insan onların göremedikleri kör nokta ve verimlilik artışı var.  Tv projeleri, kitap çalışmaları ,yatırım koçluğu alanında yaptığım çalışmalar hepsinin zemininde zihinsel çalışmalar ve koçluk var ben sanırım bu iş için doğmuşum

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Yok hiç rekabet hissetmem ve hep şunu söylerim ben en iyi yaptığım işi yapıyorum gerisini akışa bırakırım. Herkesin enerjisi başka ve o enerjiye uygun kişiler gelir

Kişisel gelişim ve danışmanlık dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Şöyle bir mecburiyet olsa her bireyin hayatlarında sadece bir kez 3 ay 12 seans profesyonel bir koçluk desteği alması  ve her bireyin sadece tek bir koçluk alanında eğitim alması uzmanlaşması gerekmektedir şeklinde şahane olurdu. Her anne yaşam koçu olsun mesela her öğretmen eğitim koçu olsun. Her gayrimenkul danışmanı yönetici koçu olsun ve kendini yönetsin ekibini yönetsin eminim her şey çok farklı olurdu

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce psikoloji mezunu olmak gerekli midir ?

Psikoloji mezunu olmaya gerek yok ama eğitimler uzundur  iki üç günde bitmez ayrıca seans yapmak raporlamak ve sunmak gerek akreditasyon süreçleri var. gerçek önemli kabul görmüş ve ciddi eğitimleri olan bir meslek.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Bu kadar çok proje üretmezdim sanırım bazen üretmenin de bir kıvamı olmalı hep aktifim yoruluyorum bazen sonra diyorum ki bu bir şans aslında..
Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?
Sosyal medya hep hayatımda tv, internet ,dergi kendimi ifade etmek için kullandığım araçlar

Televizyonla  ilgili çalışmalarınızdan bahseder misiniz ?

Televizyon hayatıma sanırım 2014 de girdi. 3 yıl süren bir tv projesi Müge Dayankaç ile Anne Baba Çocuk okulu Kanal V ekranlarında yer aldı. Şu an da İstanbul’da bir TV projesi var biraz zamanı var tabii benim Antalya’daki eğitim programımı dengelemem gerek

Televizyon programınızdan bahseder misiniz ?

Tv programı tamamen kişisel gelişim ve danışmanlık üzerine aile, çocuklar, iletişim problemleri, meslek seçimi, zihindeki korkular kaygılar, okul, dersler, sınav, hamilelik süreci insana dair her şey vardı benim işim bilgi vermek ve tv programı da öyle ilerledi. Bilgilendirmeler yaptım programlarımda.  İzleyiciler telefon açar, email ve sms olarak sorular gönderirdi ve onları cevaplardım keyifliydi.

Şu an hem İstanbul hem Antalya’da faaliyetleriniz var. Müge Dayankaç Akademi’den ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz ?

Yaşam koçluğu ve NLP alanında uzman olmak isteyenlere eğitimler hem İstanbul hem Antalya’da devam ediyor kurumsal eğitimler İstanbul’da fazla tabii büyük işletmeler franchaise ile büyüyen firmalar eğitim alıyor. Bireysel destek hizmeti danışmanlık hizmeti de aynı şekilde hem İstanbul hem Antalya’da devam tabii

Gelecekte ne tür projeler olacak ?

çok proje var çıkan kitaplarımın yanında yeni kitaplar yolda..Yatırım koçluğu projesi var, iş insanları ve gayrimenkul sektörünün verimliliği ile ilgili bir proje  ulusal bir kanalda henüz adı konmamış bir tv projesi var çok çalışıyorum kısaca

Sizce ekranda olmak için güzellik şart mı ?

Güzel olmak avantaj ama ben enerjiye daha çok inanırım parlak enerji gerekiyor

Yeni Medyanın ( Sosyal Medya ve İnternet ) Geleneksel Medyayı ( Radyo – tv gazete ) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz ? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek ?

sosyal medyanın ilerleyişi çok hızlı olacak , insanlara anlatmak istediğimiz her şey  anında sıcağı sıcağına ulaşıyor. Fakat bu radyo tv gazete gibi medya kanallarına zarar vermez özellikle tv görsel medya çok etken enerji akışı için çok etken ikisinin yeri başka kısaca..

Sizce iyi bir sunucunun özellikleri nelerdir ?

Ekranda olduğunu unutmalı,dışarıda yaşadığı her ne varsa stüdyonun kapısında bırakabilmeli aynı anda konuşmak dinlemek süreci yönetmek bir çok iş aynı anda yapmalı. Ekranda enerjisi büyümeli güçlü olmalı sanırım bunlar iyi bir resim çıkarır

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tenis oynarım ,bazen dalış yaparım,bazen at binerim yürüyüş tabii boş vaktim olursa

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Kitap yada film adı söyleyemem  okuduğum her satırdan bir şey öğrenirim. izlediğim her filmden bir sahne kalır aklımda isimleri değil ama detayları çok şey katar

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz ?

Kırmızı türk medyanın nabzını tutuyor. Dürüst her şeyden önce, en doğru kaliteli işleri gündeme taşıyor. Bu kadar etik kaliteli işler için kendi adıma teşekkür ederim

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Bundan 20 sene önce şimdiki yaşımı düşünsem bu noktada olmak isterdim. yapacağım çok iş var beni sevenler takip etsinler çok güzel ve faydalı projeler var

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Ben her sohbet sonunda şunu söylerim benim işim zihni değiştirmek her şey değişebilir. Yeter ki bulundukları sistemle zihinleri birlikte çalışsın...İnansınlar sadece düşünmek yerine bir şey yapsınlar

Saba Deniz Uzun ile Kadın ve Erkek İlişkileri Üzerine

MUCİZENİN DOĞUMU KİTABININ YAZARI CARPE DİEM GELİŞİ MERKEZİ KURUCUSU  SABA DENİZ UZUN İLE KADIN VE ERKEK İLİŞKİLERİ ÜZERİNE RÖPORTAJ YAPTIK

İLİŞKİLERDE DENGE NASIL BOZULUR?

  İlişkiler ait olma duygusunun karşılıklı taleplerin dengeli karşılanmaması sonucu zedelenirler. Bizler bir şekilde kendimiz sürekli karşı taraftan talep ederken buluruz. Oysa talep etmek çocuk bilincine aittir..Yetişkinler bir ilişkideki ihtiyaçlarını belirler, dile getirir ve alırlar.
Vicdan duygusu ait olma isteği ile birleşince kişinin talep etme ihtiyacına engel olur. Çünkü ait olma isteği talep etme isteğinden daha öncelikli bir ihtiyaçtır. Kişiler sadece ait olabilmek için hep karşılıksız veren konumuna düşerler. Bu ait olma duygusu daha fetüs bilincinde bebeğe ebeveynleri tarafından verilmeye başlar ve çocuk bilincinde de genişleyerek devam eder.
Çocuklar tek başına hayatlarını devam ettiremezler. O yüzden aidiyete , bakıma ve korunmaya ihtiyaç duyarlar. Evin kuralları nasılsa onlara konulan sınırlar nasılsa, aidiyetlerini koruyabilmek için, onlara söylenenlere bilinçsizce evet cevabı verirler.
Çocuklar tüm istek ve ihtiyaçlarını tamamlayarak yetişkinliğe geçemeyebilirler. Yetişkinlikte bu tam beslenmeyen ihtiyaçlarını ilişki kurdukları kişilerden karşılamaya başlarlar. Ve bu ihtiyaçların hiç biri ilişki için de bulunduğumuz kişilerden tam olarak alınamaz. Bu var olan eksik ihtiyaçlarımızı yine ancak kendi içimizdeki çocuğu beslemekle kendimiz iyileştirebiliriz.

Bize bir örnek vermek ister misiniz?

Danışan ailenin iki çocuğundan büyüğü ve kız çocuğu. Aile ile anneanne de birlikte yaşamakta küçük kardeş erkek çocuğu çocukluğundan beri istediği talep ettiği  her şey karşılıksız sorgusuz talep ediyor. Sürekli korunup kollanan bir çocuk . Asla erkek çocuğa sorumluluk verilmemiş ve çocuğun özgüveni elinden alınmış. Baba ölürken büyük kardeş ablaya ailenin tüm sorumluluğunu veriyor. Özellikle erkek kardeşi ablaya emanet ediyor. Abla verilen bu sorumlukla ailesine özellikle de babasına ait olma duygusunun etkisi ile hep daha çok veren , gözeten ve kollayan oluyor. Abla babayı taklit etmeye başlıyor. Abla kardeşten verdiklerini talep ettiğinde ise, neden talep ediyorsun diye erkek kardeş tarafından cezalandırılıyor. Anne bu ve benzeri durumlarda hep erkek kardeşten olmakta ailede yaşanan bu durumlar ablanın taleplerini karşılamıyor ve suçlanan oluyor. Abla aile dışında ki ilişkilerinde de sürekli kontrolcü ve düzenleyici olarak yaşamakta. Ve kimseden de hiçbir şey talep edememekte tüm partnerlerini de her şeyi verme eğilimin de . Ablanın ilk nişanlısı da kızın elindeki her şeyi alıyor onu borçlandırıyor, kız kendine ait olanı talep edince de nişanlısı tarafından suçlanıyor, hakaret ediliyor ve erkek nişanı atıyor.Dolayısıyla onun da doğru yerde ihtiyaçlarını belirleyip karşı taraftan alma hakkının olduğunu öğrenmesi bunun suç yada yanlış olmadığını anlaması gerekli…

VERMEK ZORUNDAYIM VERDİKLERİMİ TALEP ETMEMELİYİM YOKSA CEZALANDIRILIRIM.

Cezalandırılırım duygusundan dolayı hiç talep etmediği için ‘’  kimse bana yardım etmiyor her işi kendim yapıyorum duygusuyla kurban rolüne giriyor. Alma verme dengesine de göre de anne babanın vermesinin dışında kadının yaradan tarafından bahş edilen cinsel kimliğinden de anlaşıldığı gibi alamaya erkek te vermeye yönelik yaratılmıştır. Normal günlük ilişkilerimizde de bu alma verme dengesini sınır koyarak ilişkilerimize yansıtmaktayız.

BUNUN İÇİN BİZE NE TAVSİYE EDERSİNİZ ?

Öncelikle farkındalık çok önemli , kendi sıkışmışlıklarımızın bilinçaltındaki gerçek sebeplerine ulaşmalıyız. Kişinin şu anda yaşadığı açmazları görebilmesi ve  aşması çok önemli , kökenini bulması önemli, talep ettiğinde cezalandırılmadığı kaynağını görmesi, talep ettiğinde anılarını hatırlaması, değerli olduğunu , istemeye hakkı olduğunu karşısındaki insanın ebeveynlerinin olmadığını fark ettirilmesi en önemlisi de geçmişe ait bu konuyla ilgili gerçek öfke kaynağına öfke çalışılması gerekir. Öfkenin gerçek kaynağını bulup  yönlendirilip  gerçek kaynakta iyileştirilmesi bugününü iyileştirecektir.

Maskulen ( erkek) tarafınız feminen ( kadın) tarafınıza göre çok aşırı güçlenmiş ve dengeden çıkmışsa bir şeyleri kontrol etme , insanlara tahakküm etme ve suistimal etme eğilimi başlar. Tam tersi durumda yani feminen taraf aşırı baskınsa hayır diyememe ve insanların sizi suistimal etmesine izin verme eğilimi ortaya çıkar. İlk durumda aşırı BENCİLLİK, ikinci durumda ise aşırı SENCİLLİK vardır... Sevgiyle kalın, AŞK la yaşayın..