Vega grubunun kurucularından Mert Koral, tamamı kendine ait şarkılardan oluşan albümü “Laterna” ile ruhu firarda aşkların kavuşmaya giden yollarında, yaşanılan duyguları anlatıyor.

Çoğumuzun bildiği hit olmuş parçalarla Türk Rock müzik tarihinde kalıcı bir grup haline gelen Vega grubunun ilk temellerini atan ve sonrasında grupta besteci, söz yazarı ve aranjör kimliğiyle tanıdığımız Mert Koral, ilk solo albümünü Şubat ayında tüm dijital platformlarda yerini aldı.

“Laterna” isimli albümdeki söz, beste ve düzenlemelerin tamamı Mert Koral’a aitken, geçtiğimiz dönemde bu albümde de yer alan, “İstanbul Beni Bırak”, ve “Aşk Kaybedeni Seçermiş” adlı teklilerini çıkartmıştı.

Mert Koral’ın bu albümü, 5 Şubat’ta MuMo Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yerini aldı. Bizler de Vega Grubu ile tanıdığımız Mert Koral ile solo albümüne dair bir araya geldik. İşte tüm detaylarıyla Mert Koral sizlerle…

Mert Koral'dan Albümle İlgili Özel Açıklama:

Mert Koral, albümü için, “Yaşadıklarımı, kendi dilimden, kalemimden, notalarımdan yeniden anlatmayı uzun zamandır planlıyordum. Müzik sektöründe yoğun bir değişim var ve yeni bir takım kaliteli gruplar ve yorumcuların sayısının arttığını keyifle gözlemliyorum. Ben de yaşadıklarımdan esinlenerek düştüğüm notları kayıt altına almak istedim ve bu albüm oluştu. Vega zamanında yayınlamayı düşündüğüm ancak albümlerin tarzları dışında kalan bir kaç parçayı da yeniden şekillendirip bu albüme ekledim. Oldukça farklı renkleri barındıran bir albüm oldu diyebilirim, hayatın kendisi gibi. Tavsiyem bu albümü alanlar uzun bir yola çıktıklarında ya da yalnız kaldıklarında dinlesinler” dedi. 

Merhaba Mert Bey nasılsınız?

Çok teşekkür ederim Elif'ciğim. Hem heyecanlı hem de mutluyum. 

Geçtiğimiz günlerde ‘Laterna’ adlı uzun soluklu bir albüm çıkarttınız. Albümden biraz bahseder misiniz?

Albümün ismi ‘Laterna’. Aslına bakarsanız çok eski zamanlardan, ta Vega grubu zamanından şarkılar da var albümde. O zamanlar grubun tarzıyla tam örtüşmediği için kullanamadığım parçalarımdı bunlar. Şimdi hem grup zamanından biriktirdiğim hem de yeni yaptığım çalışmalarımı eleyip albümüme koydum.  İlk etapta çıkarmayı düşündüğüm 11 parçayı bir araya getirdim ve yayınladım.

Bu albümü çıkarırken size destek olan isimler var mıydı? 

Canlı enstrumanlar için bana destek olan arkadaşlarım oldu. Ama her şeyden önce ben albümü yaparken solo bir çalışma düşüncesiyle yola çıktım. “Her şeyi kendim yapsam, günahıyla sevabıyla nasıl bir şey çıkar” diye düşünüp yola çıktım. Sonrasında sanki bir yüksek lisans tezi hazırlarmış gibi teknik altyapı ile ilgili konularda kendimi geliştirmek için çok çeşitli makalaler ve kaynaklar bulup okudum. Sonunda da ev stüdyosunda kendi başıma albümümü yaptım. Ben albümümü hazırlarken bana teknik anlamda da destek olan arkadaşlarım oldu. Buradan onlara da teşekkür ederim. 

Grup zamanında çıkarmadığınız şarkılarınız sadece grubun tarzına uymadığı için mi çıkmadı?

Dediğim gibi çok özel bir nedeni yok aslında Elif. O zamanlar hazır değildi. Sonra kendi albümümü çıkarmayı düşündüğüm zaman ben akademisyendim ve eğitimdeki işlerim de vardı elimde. Ayrıca reklam ve dizi müziği gibi farklı işlerim de vardı. Kısacası Vega gurubundan ayrıldığım zaman o arada geçen zaman diliminde müziği farklı dallarında yer aldım. Bir anlamda da iyi oldu. Ben kendimi geliştirme fırsatı buldum. Hem teknolojik anlamda hem de benim kişisel anlamda gelişimimi ele alarak geriye baktığımda büyük bir ilerleme olduğunu görebiliyorum.

‘Aşk Kaybedeni Seçermiş’ adlı şarkınız için, “hayatın kendisi gibi” demişsiniz. Sizin hayatınızda aşk kimin yanında oldu? Şarkının sizin için bir hikayesi var mı?

Aslında ‘Aşk Kaybedeni Seçermiş’ şarkımdan başka 'Ucuz Melankoli' isimli ikinci bir şarkı daha var aynı albümde ve ikisi özellikle arka arkaya çalıyor. Birisi çok naif ve duygusal şarkı iken, diğeri çok endüstriyel sesleri taşıyan, çok isyankar bir şarkı. Birbirine çok zıt iki parçayı arka arkaya koydum. Bunlarla ilgili olarak da  “hayatın kendisi gibi” dedim. Tıpkı hayat gibi zıtlıkları çok, hem çok naif ve iyi niyetli gelişmeleri gözlemliyoruz, hem de bunun yanında çok sert, çok kötü olaylar da var. Bunlar bazen hepimizin hayatında var olan şeyler. Biraz duygulara hitap etsin istedim. Dediğim gibi Elif’ciğim albümde 11 parça var ama daha henüz tamamlanmamış bir o kadar daha parça var. 

Klip çekimleriniz nasıl geçti?

Klibi Çağlayan’da bir stüdyoda çektik. Yetenekli ve heyecanlı bir ekiple birlikte çalıştım. Klibin yönetmenliğini Mehmet Gülkanat yaptı, kendisi kısa filmler çeken ve ödüller alan bir arkadaşım. Çekim bir gün sürdü ama sabahın ilk saatlerinden gece yarısına kadar zamanımızı aldı diyebilirim. Bize aynı zamanda değerli iki oyuncu arkadaşımız da eşlik etti; eğlenceli ve keyifli bir ortamda çekimlerimizi tamamladık

İlerleyen zamanda oyunculuk da düşünüyor musunuz? 

Genelde “teklif gelirse değerlendiririm” derler. Bir süre oyunculuk okuluna gittim ve çok zevk aldım, ama kendime henüz oyuncu demem mümkün değil elbette. İleride böyle bir gelişme olursa tekrar konuşuruz ama şu an için düşünmediğim bir mecra. 

“Türk Kahvesi Tadında Albüm”

"Albümü dinleyenler de fark edeceklerini umuyorum, uzun soluklu ve zamansız bir albüm oluşturmak istedim" diyen Mert Koral, “Benim albümüm daha çok kısık ateşte pişen Türk kahvesi tadında oldu galiba. Parçalar oldukça uzun bir süreçte oluştu, bazı şarkıları bir kaç kere değiştirdiğim de oldu. Zaten hızlıca çok şarkı yapıp sürekli piyasaya sunayım anlayışım hiç olmadı. ” şeklinde konuştu. 

‘Aşk Ne İster’ şarkının biraz hikâyesinden bahsedecek olsanız ne söylersiniz?

‘Aşk Ne İster’ aslında ne istediğimize bir cevap anlamı taşıyor. Çünkü insanlar hala aşkın gerçek anlamda neyi kapsadığını, neye hitap ettiğini anlamış değiller. Biraz onları dile getiren bir şarkı aslında…

Siz aşkı çözdünüz mü?

Keşke :) Yok Elif çözemedim. Böyle bir iddiam yok. Kimse çözememiş bu güne kadar, ben tek başıma çözdüm diye ortaya çıkmam. Tabii herkes kendi hayatının içinde bir şeyleri çözdüğüne inanarak ilerliyor. Ya da ne yapıp ne yapmayacağını öğreniyor zamanla. Belki de aşk konusunda önce kendisini sorguluyor. Ben orada kendi yaşadığım bir ilişkinin sonlarına doğru hissettiklerimi yazdım. Bir ilişki yaşandı, sonlarına gelindi ve “ben aslında biteceğinin farkındayım” diyerek o hislerle yazdığım bir şarkı. Sözleri çaresizliği anlatıyor. Yani uğraşıyoruz bir şeyi sürdürebilmek için, fedakârlıklarda bulunuyoruz, değer veriyoruz ama bazen bir türlü olmuyor… 

Şarkılarınızın genelde bir hikayesi var mı?

Elbette, bana göre hikâyesiz şarkı pek olmaz. Fakat bu, her şarkı bir eski sevgiliye ya da benim kendi ilişkime yöneliktir anlamında değil. Sözler gözlemlerime, başka ilişkilere, başka insanlarla olan iletişimim sonucunda ortaya çıkan düşüncelerime dayanarak aldığım notlardan yola çıkarak oluşuyor.  

Yaşadıklarınızı bir kitaba dökmek yerine neden şarkıları tercih ettiniz?

Melodiler bana daha yakın belki de. Ben başka müzisyenlerin o noktaya nasıl geldiklerini hep merak ederek büyüdüm, araştırdım da aynı zamanda… Şimdilerde insanlar bunu yapıyor mu bilmiyorum. Ama ben bir grubu ya da kişiyi beğendiysem o grubun mutlaka bütün albümlerini bulurdum, şarkı sözlerini çıkartıp okurdum, ne anlattığını anlamaya çalışırdım, neyi düşünerek o albümü yaptıklarını, nasıl bir gelişim sağladıklarını, fazla albümleri varsa ilk albümden sonra neleri değişmiş, onu gözlemlerdim. Bu da beni biraz melodilere yaklaştırdı herhalde. Okuduğum bölüm itibariyle de müziğin içinde buluna buluna düz yazılarla değil de melodilerle yaşadıklarımı anlatmak daha yakın geldi. Yazdığım şarkı sözleri aslında düz bir şekilde okunursa birer şiir kıvamında oldu denilebilir. Benim onları şiir halinde bırakmak içimden gelmedi. 

Hem grup deneyiminiz var şimdi de kendi albümünüzle karşımızdasınız. Sizce hangisi daha zor?

İyi ya da kötü ikisinin de farklı tecrübeleri var. Biz 3 kişiydik ve 3 kişinin 3 farklı yaklaşımı vardı. Her zaman bir detay için çok çetin uzun saatler tartıştığımızı hatırlıyorum. Bunu kötü anlamda algılamayın. Yapıcı bir şekilde müzik yaparken çok ciddi ve güzel bir beyin fırtınası yapıyorduk. Çok keyifli bir süreçti bu. O yüzden bir grup çalışmasını hiçbir zaman önemsiz bir şey gibi addedemem. Düşündüğünüz şeye birinin başka bir yönden bakabilmesi ve sizi de ikna edip hakikatten o yönde bakmanızı sağlayabilmesi -ya da tersi- çok keyifli mental bir yolculuktur. Solo albümümü yapmaya başladığımda ise her şeyi kendim yaptım. Biraz da o özgürlüğü yaşamak istedim. Özgürlüğün getirdiği, kendi müzikal sınırlarımı zorlamak da farklı bir heyecan veriyor. Dolayısıyla ikisinin de farkı deneyimleri var diyebilirim. Bundan sonra başka sanatçılarla farklı sounda sahip parçalar yorumlamak ya da dizi ve film gibi mecralarda müzik yapmak da planladığım işler arasında olacak, çünkü müzikle yaşamayı seviyorum.

"Müzik Kutusu: Laterna"

Laterna nedir?

Laterna çok eski bir müzik aletidir. Kurularak çalınan ve içinde hazır parçaları olan bir müzik kutusu diyebiliriz. Benim şarkılarım da birbirinden başka şarkıların bir araya getirilmiş hali, hepsi birbirinden farklı şarkılar olduğu için hem söz olarak hem alt yapı olarak ‘Laterna’ ismi uygun oldu.

Aslında siz Vega grubu ile de Türk Rock müziğine çok başarılı bir giriş yaptınız. Bu şarkıların etkisi biraz bahsedecek olursanız neler söylersiniz?

O zamanlar biz grubun düşünce yapısı olarak son derece naif duygularla, içgüdüsel olarak müzik yapıyorduk. Hiç öyle para kazanmak gibi bir düşüncemiz yoktu, sadece ve sadece müzik yapmayı seven 3 kişiydik ve birlikte 2 albüm çıkardık. Sonra ben ayrıldım onlar devam etti. O iki albüm içinde amatörce söylediğim gibi sadece müzik üzerine tartışmalar yaşayan, yaptığımız müziği daha ne kadar yukarıya çekebiliriz onun derdinde olan 3 kişiydik.

Nasıl tanıştınız siz o zaman kaç yaşındaydınız?

1999 yılında da bizim ilk albüm çıktı. 2000’de de ikinci albüm çıktı. Bizim ilk olarak müziğe başlama ve birlikte çalışma yıllarımız 1993 yılına kadar gider. O zamanlar Vega ismi yoktu ama bir grubu bir araya getirip müzik yapma çalışmalarımız vardı.  Üniversitelerarası müzik yarışmasında Tuğrul ve diğer müzisyen arkadaşım İsmail ile birlikte ilk defa benim bestelerimi çalmıştık ve ismi Vega olmasa da bir grup ruhunun ilk temelleri o yarışma sonrasında atılmış oldu. O zamanlardan itibaren yaptığım bazı besteler bir süre sonra Vega'nın ilk albümüne de katıldı. O yarışmada en iyi solist ödülü aldım ve bu ödül ileriye yönelik planlarımda müziğin hep ilk sırada yer almasına neden oldu.

Vega ismi neden peki?

Bu ismi biz koymadık. Sağ olsun Ömer Karacan koydu. Çünkü hatırlıyorum isim için sayfalarca liste hazırlayıp, hiç birini beğenmediğimiz zamanlardı ve bu çok ciddi bir problem olmuştu. Hatta yanılmıyorsam bir sabah o bizi çağırdı ve “ben buldum isminizi” dedi. “Nedir ” dedik. "Mesaj" (Contact) filmini izlemiş o akşam; başroldeki kişinin gittiği gezgenin adı Vega gezegeniydi. Gerçekten de en parlak olan yıldızın adı Vega’dır. Çok naif ve masum bir isim olduğu için biz de sevdik ve grubun adı belli oldu.

Şimdi neler yapıyor onlar?

Devam ediyorlar bildiğim kadarıyla. Yeni bir albüm çıkarttılar. Çok detaylı bir bilgim yok ama konserleri olduğunu duyuyorum.

Rock müziğin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sürekli rock konserlerine giden birisi olamadım ne yazık ki. Hem kendi albüm çalışmalarım vardı hem de demin söylediğim gibi farklı alanlarda çalışmalarım vardı. Bütün enerjimi onlara ayırmak zorundaydım. Ama bir dinleyici olarak Türkiye’de bir gelişim olduğunu söyleyebilirim. Eskiden daha çok aynı soundlar ve birbirine benzer sözler üzerine şarkılar yapılırken, şimdi artık farklı yönlere doğru denemeler olduğunu görüyorum.

Kendinize ait kaç besteniz var?

Bitmiş ne kadar var derseniz 11 tane ama bitmeyen bir sürü var elimde Elif. Şu an bir albüm daha çıkart deseler, kısa zamanda çıkarabilirim ama içime sinmez. Elimde ne kadar yarım şarkım olduğu konusunda bir sayı veremiyorum çünkü bir havuzda biriktiriyorum ve sayısına bakmadan zamana bırakıyorum. 

Single yerine albüm yapmak neden?

Şimdi bazı arkadaşlarım da söylüyor, sektör ve durum biraz değişti farkındayım; çoğunluk tek şarkı dinleyip geçmeye alıştı. Evet, bu doğru ama benim albümüm zaten hazırdı ve tek bir parça üzerinden gitmektense farklı tatları barındıran uzun soluklu ve karakteri olan bir albüm sunmayı tercih ettim. 

Albümün bir lansmanını yapacak mısınız?

Evet, ama öncelikle dijital ortam ve radyolarda gerekli tanıtımının yapıldıktan sonra yapılmasını planladık. Dinleyiciler lansman konserinde en azından şarkıları biraz da olsa duymuş olsunlarki beraber söyleyelim;  eminim çok keyifli olacak.

"Plak Çıkarmak İstiyorum"

Şarkıya cd yerine plak yapmaya karar vermişsiniz neden?

Ben plağın en popüler olduğu zamanda müzik dinlemeye başladım ve plak dinlemekten her zaman büyük zevk duymuşumdur. Bende farklı da bir yeri var plakların; bir şarkıyı mp3 den dinlediğinizde plaktan dinlediğiniz tadı alamazsınız. Bende de, eğer ileride solo bir çalışma yaparsam bunu plak olarak sunmak gibi bir plan oluştu. Hem çok kalıcı hem de gerçekten soundunun daha sıcak olduğunu düşünüyorum. Hemen değil ama biraz daha albümü ilerlettikten sonra plak halini de dinleyicilere sunmak istiyorum. 

Şu sıralar neler yapıyorsunuz?

Albüm tanıtımını yapıyoruz. Bunun dışında da festivaller, konserler, reklam ve dizi müzikleri işleri ile ilgili çalışmalarım devam edecek. 

Sosyal medya ile ilgili neler söylersiniz?

Sosyal medya benim kişisel olarak çok başarılı olduğum bir mecra değil açıkçası ama şu sıralar çok önemli bir konumda. Artık insanlar birbirlerine her şeyi -bu bizim sektör içinde geçerli- sosyal mecralar üzerinden ulaştırıyorlar. Elimden geldiğince bu konuda da kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Günümüzde en çok dinlediğiniz 5 şarkı desem?

Günümüzde de çok başarılı şarkılar ve projeler yapılıyor tabi ki ama ben daha çok eski şarkıları dinliyorum. Eskiden günümüze gelip bugün de hala aynı başarının üzerine ekleye ekleye devam eden isimler de var. Tabi ki şimdi tek tek isim saymam zor olur ama eski şarkıları daha doyurucu buluyorum.

"Başarılı Olan Popülerdir"

Popüler olmakla ilgili açıklama yapan Mert Koral, "İnsanların size değer vermesi ve saygı göstermesi, yaptığınız işin değer görmesi, çeşitli mecralarda yayılması ve kalıcılığının yaratılması; iyi anlamda popüler olmak budur. Bu, her popüler olan iyidir, iyi bir başarı sergilemiştir anlamına gelmiyor maalesef. Bu bir ihtiyaç demek ki insanlar bazı hayatları değerli ya da değersiz takip etmeyi seviyor. Demek ki insanların böyle bir şeye ihtiyacı var ki, popüler kültür yaratılmış ve devam ediyor, talep olduğu sürece arz olacaktır" şeklinde konuştu. 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Umarım albümümü keyifle dinlerler. Umarım sözlerimde de ne anlatmak istediğimi de merak ederler. Çünkü hepsinde barınan birer hikâyecik var. Umuyorum ki daha kalıcı olan parçalar yapabilmişimdir. Tabii bu onların takdiridir. Bu arada solo projem ile ilk röportajımı size vermiş oldum Elif. Size de başarılar diliyorum. Okuyucularınıza da sevgi ve saygılarımı iletirim. 

Doğum Tarihi: 19 Ekim 1969

Burcu: Terazi

En sevdiği huyu: Sevdiğim işlerde sabırlı ve azimli olmam

En sevmediği huyu: Sevmediğim işi yaparken bunalmam

En sevdiği renk: Mavi

Uğurlu günü: Yok

Uğurlu sayısı: Yok

En sevdiği çizgi film: Pembe Panter

En sevdiği söz:  Nasihat istersen, tembele iş buyur.

Söyleşi Elif Günay

Fotoğraf: Zeynep Aydın