BEN VARIM BEN DE VARIM BEN DE VARDIM DEMENİN YEGÂNE YOLU SANAT…

‘MEHMET REŞAT BULUT’

Röportaj: Aziz Karataş

1999 senesinde Orhan Asena’nın  “Ölümü Yaşamak” adlı oyunundaki “Halil” rolüyle oyunculuk hayatına başladı. İstanbul’da Devlet Tiyatroları yönetmenlerinden Nihat Akçan’ın asistanlığı görevini sürdürürken aynı dönem içinde İstanbul Ortadirek Tiyatrosu’nda ve Şahin Özer Eğitim ve Kültür Merkezi’nde oyuncu olarak çalıştı. İstanbul’da ki tiyatroyla ilişiğini kestikten sonra iki arkadaşıyla “Onların Sahnesi” adlı özel bir tiyatro kurdu. Dublaj konusunda Sungun Babacan'dan eğitim alarak halen bu alanda çalışmalarına devam etmektedir. Bugüne kadar sayısız oyun yazıp yöneten Mehmet Reşat Bulut ile bizde Önce Vatan Gazetesi Adına Özel Bir Röportaja imza attık…

Rol Aldığı Oyunlar: 

Ölümü Yaşamak, Nasrettin Hoca, Keloğlan, Ali Baba ve Daltonlar, Sınır, Komşu Köyün Delisi, Batakhane Güzeli, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Cem Sultan, IV. Murat, Karagöz-Hacivat, Kırmızı Sokağın Suzan’ı, Gelincik, Cesaret Ana ve Çocukları, Carrar Ana'nın Silahları, Ah Şu Komşular, Barut Ve Bulut, Âşık Veysel, Vuslat, Deli Bayramı, Ali Emiri Efendi, Çayda Çıra Efsanesi 

Yazdığı Oyunlar ve Senaryolar: 

Kaptan Memo (Çocuk Oyunu), Yıldız Kayması( Çocuk Oyunu), Mumlu Dans, Kırmızıya Çalmış Güller, Atları Vurdular Sıra Köpeklerde, Külkedisi (Yeniden Uyarlama), İlk Aşk (Sinema/ Senaryo), Derin Darbe Mat Şah (Sinema/Senaryo) Ali Emiri Efendi (Uyarlama), Uzak Gökyüzü ( Kısa Film / Senaryo), 100 Usta 100 Oyun ( Kısa Film / Senaryo) 

Bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben Mehmet Reşat Bulut, 1997 yılından beri kesintisiz olarak oyunculuk yapmaktayım. Lisans eğitimim Sanat Tarihi, Yüksek Lisans eğitimimde Konservatuvar ’da müzik anabilim dalında yaptım. Eş zamanlı olarak geleneksel Türk tiyatrosunun karagöz gölge oyunu ve meddahlık gibi sahalarında da çalışmaktayım.

Oyunculuk mesleğine nasıl başladınız? İlk deneyim anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Ailemin sanat çalışma sahalarına ilgisi seyirci düzeyinde her zaman beni cesaretlendiren bir etken olarak hayatımda oldu… 97 yıkında Elazığ şehir tiyatrolarında başlayan ve İstanbul ‘da devam eden bir mesleki hikâye... İlk deneyimim yine Elazığ şehir tiyatrosunda Orhan Asena’nın Ölümü Yaşamak adlı oyununda aldığım rol olmuştur. O oyunda Halil rolünü üstlenmiştim. Benim için hala kıymetli bir deneyim olarak hayatımda yer tutmaktadır..

Bu mesleği yaparken önünüze ne gibi engeller çıktı? 

Bu sorunuzu iki şekilde algılıyorum... Birinci anlamda hayır engel çıkması aksine hep destek gördüm... İkinci anlamda ise sanatla uğraşmanın kendi içinde pek çok zorlukları var. Hangi sanat dalı olursa olsun ben yaptım demekle olmuyor. Bu nedenle duygularınız ve ona bağlı olarak bazen enerjiniz düşüyor. Bu enerji kaybı bir süre sonra sizin daha büyük bir güçle atılım yapmanıza da vesile oluyor diye belirtmeden edemeyeceğim.

Ailenizin bu meşakkatli yolda size ne tür bir desteği oldu?  

Geleneksel Türk aile yapısının belki de en önemli özelliklerinden birisi, anne babaların gözünde çocukların hiç bir zaman büyümemesidir. O nedenle ifade etmeliyim ki ailemin bana en başından beri, bu mesleki anlamda değil kendimi bildiğim zamanlardan beri yani, desteği tam oldu olmaya da devam etmektedir... Sanırım çocuk olarak gözlerinde hiç büyümediğimiz gibi mesleklerimizde büyümüyor ve o samimi destek hep devam ediyor.

Bir sanatçı olarak gereken değeri görüyor musunuz? 

Genelde öğrencilerime tavsiyem bu konuda beklenti içinde olmayıp işlerini gereğiyle yapmaları şeklinde olmuştur. Kendi yapmadığım bir şeyi asla öğrencilerime ya da başka bir ifadeyle yol arkadaşlarıma ifade etmem. Bu konudaki düşüncem muhatabım kimse ve kaç kişiyse işimi iyi yapabilmek esası üstüne şekillenmiştir.. işler yolunda gitmeyebilir ve 7 milyar insan tarafından değil de 7 insan tarafından tanınabilirsiniz. Bana göre önemli olan o 7 kişiye layıkıyla işimi yapabilmek. 

Hangi oyunlarda nasıl karakterleri canlandırdınız? 

Bu konuda bir kısıtlamadan söz edemem. Tiyatro da böyle bir kategorizasyon yoktur zaten. Bir oyun vardır ve oyunun yönetmeni vardır. Oyun yönetmenin fikriyle onun tercihlerine göre şekillenir. Siz de oyuncu olarak yönetmenin dünyasındaki karaktere uygun bir fizyolojiye ve psikolojiye uygun bir performans sergilerseniz ya da sergileyeceğinize karar verilmişse rolü oynarsınız.

Karakter tercihiniz oluyor mu?

Yukarıda dediğim gibi karakter tercihim olmuyor ya da daha doğru bir ifadeyle böyle bir tercih hakkının varolup olmadığından emin değilim.

Sahne sizin için ne ifade ediyor?

Mabet... 

Bir oyuncuda mimik ve vücut dili ne kadar önemli?

Bir oyuncudan ziyade insan çok önemli olduğunu düşünüyorum.  Sosyal yaşam kalitesini belirleyen önemli bir durum jest ve mimiklerin doğru kullanılması... Oyunculuk içinse zaten temel bir durumu ifade etmektedir.

Bir karakter canlandırıldığında neye dikkat edilir?

Bir role hazırlanmak konusunda tiyatro ustalarının, kuramcılarının pek çok yöntemleri formülüze ettiğini görmekteyiz... Anlayış ve biçim bakımından oyunculukla ilgilenenler hangi statüde olurlarsa olsunlar ister yarı amatör ister amatör ister yarı profesyonel ister profesyonel kendilerine uygun yöntemler üzerinden tekniklerini geliştirirler. Kişisel yöntemlerin dışında, karakterin ve oyunun bağlam açısından değerlendirilmesi ile de ortaya rol çıkar. Her oyuncudan aynı rolü izleyip hepsinden ayrı bir tat alınması durumu da buradan beslenen bir durumdur.


Aynı zamanda bir senaristsiniz. Peki, senaryo yazarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Günlük yaşamdan, ya da geçmişte insanların yaşadığı günlerden ufacık bir nüans koca bir senaryo doğmasına vesile olabiliyor.

Yazdığınız senaryolarda özelikle topluma mesaj veriyor musunuz?

İnsan olmamdan dolayı ve yaptığım işin muhataplarının da insan olmasından dolayı elbette yazınıza yansıttığınız yargılar bir mesaj özelliği taşımaktadır. Ama sanat icra etmenin temelde hizmet ettiği bir fayda kanunu yoktur. Sanatla uğraşan herkes ille de topluma uygun mesajlar kaygısında olmamalıdır. Bu kaygı daha kaygılı bir yapmacıklık ortaya çıkarır bence.

Birlikte oynamak istediğiniz oyuncu veya oyuncular var mı?

Var... Oyunculukla uğraşan herkes. 

Mesleğinizin ne tür zorlukları ve keyfi yanları var?

Bana göre hiç zorlukları yok. Her anı keyifli... ya da şöyle demeliyim sanırım.. zorlukları bile çok keyifli.

Oyuncu denince aklınıza gelen ilk isim kim? Örnek aldığınız bir oyuncu var mı?

Yerli ve yabacı pek çok aktör ve aktrist aklıma bir anda geliyor. 

Bundan sonra ki hedefleriniz neler?

Ben kişisel yaşamımda sadece yaşadığım anla ilgili bir eylem içinde olduğum için bu tarz bir planlamam yok. Ama eğer yarın varsam ki bilmiyorum ama varsam hedefim oyun oynamak olacaktır.

Aynı zamanda diksiyon eğitmenliği yapıyorsunuz. Oyunculukta diksiyon eğitiminden bahseder misiniz?

Konuşma ve harekete biçim verme esasına göre hazırlanılan bir çakışma sahasından bahsediyoruz. Bu nedenle elbette diksiyon çok önemli. Konuşma organlarımız tembelleşmeye çok müsait olduğu için kesintisiz olarak egzersizlerle de çalıştırmak lazımdır. Yani sadece diksiyon eğitimi almak yeterli değildir bir de onu periyodik olarak sürdürmek lazım egzersiz noktasında.

Etkili ve güzel konuşma nasıl olmalıdır? 

Bu konuda bir onay makamında görmüyorum kendimi ama bu işin ustaları diyor ki, kısa öz anlaşılabilir olmalı. Harfler düzgün bir şekilde sesletilmeli ve bunların olması içinde çok çalışılmalı. Benim de fikrim bu yönde.

Bu alanda eğitim aldınız mı?

Evet, pek çok defa diksiyon eğitimi aldım her sabah uyandığımda almaya da devam ediyorum. Yani çalışıyor ve kendimi eğitiyorum.

Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Azerbaycan’dan yayın yapan bir tv kanalında kültür sanat üzerine bir program yapmak üzereyim. Görüşmeler devam ediyor.

Oynadığınız karakterlerin size yansıyan yönleri var mı?

O karakter ile işim bitene kadar yani oyunun sahnelenmesi son bulana kadar ben olmuyorum. Kendi halime dönecek olsam buna engel olmak in çabalıyorum. Çünkü bana göre bir role hazırlanıldıktan sonra sadece projektörler yanarken o olmamalı oyuncu. Tamamen hayatının her anında o karaktere bürünmeli… Bana göre öyle yani.

Sahnede bulunmak için ne tür fedakârlıklarda bulundunuz?

Bilmiyorum. Ya da fedakârlık olarak görmüyor da olabilirim pek bir bilgim yok.

Ülkemiz de sanata ve sanatçıya yeteri kadar değer verildiğini düşünüyor musunuz?

Evet, sanatçıya yeteri kadar değer veriliyor ama sanatçının da muhataplarına değer vermesi şartıyla... Sanata ise yeteri kadar değer verilmiyor bence. Çünkü sanatla buluşmak biraz da ekonomik durumla alakalı. Yani insanımızın maddi gücü yerinde olsa sanata da değer verecektir ya da verdiği değeri gösterme imkânı olacaktır diye düşünüyorum.

Zamanı geçmişe alma imkânınız olsa tekrardan oyuncu olmak ister miydiniz? Neden?

Bu soruyu kendi istediğim şekilde cevaplamam için kendi istediğim şekle çevirmek istiyorum müsaadenizle, bir daha dünyaya gelsem yine Oyuncu olur muydum? Bir daha bu dünyaya gelmek istemem ben. İnsanın insanı katlettiği, çoluğun çocuğun şiddete istismara ve ölüme bulandığı bu dünyaya bir daha gelmek büyük bir hayal kırıklığı olur benim için... Ama öbür dünyada meslek grupları varsa veya olacaksa şu ana kadar mesleki anlamda yaptığım her şeye yani işime tereddütsüz devam ederim

Sanat dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz? 

Sanat ve sanatçılar belli bir düzen için çalışmazlar ya da belli bir düzey için sınıflandırılmazlar bana göre. O nedenle hiç bir şeye dokunmazdım. İçsel anlamda kendisine özgürlüğü esas almış bir toplulukla ilgili böyle bir plan içinde olmak doğru olmaz.

Günümüzde sizce insanların sanata ilgisi ne durumda? Özellikle gençlerin.

Benim gördüğüm kadarıyla iyi durumda... artık hiç bir şeyi kaçırmıyor insanoğlu, her şeyin tekrarına ulaşmak mümkün, özellikle dijital dünya buna büyük katkı sağladı. Tabi bu durum bazen de karmaşıklık yaratıp yanlış şeyleri de ön plana çıkarabiliyor ona da kadı kızı ile kusuru arasındaki ilişki gibi bakmak gerekir sanırım. 

Türkiye de oyuncu olmak zor mudur?

Dünyanın her yerinde oyuncu ya da daha genel bir ifadeyle sanatçı olmak zordur... Çünkü her şeyi dert edinirsiniz... Özellikle elinizin ve fikrinizin uzanamadığı her şeyi 

Son olarak, sizce oyuncu adayları nasıl bir yol felsefesi çizebilir onlara kendi yol felsefesinden bir öneriniz var mı?

İsimlerinin önünde hangi unvan olursa olsun öğrenim görevlisi olarak yaşasınlar ve hep okusunlar. Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim.

Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…