’Aşk’ın Ben’i’’ kitabı ile kendisini tanıma fırsatı bulduğum, hatta kitabının imza günüyle ilgili gazetede birkaç gün önce yazdığım haberde belirttiğim, değerli Tarihçi Yazar Naci Yengin ile keyifli bir röportaj yaptık. Buram buram kitap ve tarih kokan söyleşi, sohbet havasında Tarihi mekân, Taş Mektep’te geçti.

H.Dilek DELİER; Öncelikle Naci Yengin kimdir? Kendinizden bahseder misiniz?

Naci YENGİN; Elbette bahsederim. 1964 yılında Manisa'nın Salihli ilçesi Akören Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyümde, Ortaokulu 7 km uzaklıktaki Durasıllı Ortaokulu’nda, Liseyi Manisa Teknik Lisesi’nde okudum. 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdim. 1989 yılında İstanbul Fazilet Erkek Lisesi’nde daha sonra Diyarbakır Çayırlı İlköğretim Okulu, Malatya Battalgazi Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, Hatunsuyu Dr.Sadettin Hacı Evliyagil Lisesi, İstanbul Modern Eğitim Dershanesi, Son Adım Dershanesi ve Final Dergisi Dershanelerinde öğretmenlik yaptım.

H.D.DELİER; Yazarlık hayatına nasıl başladınız? Sizi bu serüvene sürükleyen ne oldu? Anlatır mısınız?

N.YENGİN; Kitap okudukça ben de yazmaya başladım. Bir taraftan okuyor, diğer taraftan kendimi ifade edebilmek için yazıyordum. Lise yıllarımda bir arkadaşımın ısrarı üzerine şiir yazdım. Şiirlerim öğretmenlerim ve arkadaşlarımın tarafından çok beğenilince yazmaya devam ettim. Bu arada arkadaşım şimdilerde tanınan biri.

H.D.DELİER; Arkadaşınız kim, isim verebilir misiniz?

N.YENGİN; Maalesef ismini söyleyemem. Arkadaşım tanınan biri ve şiirleri verdiği kızla evlenmediği ve şuan başkasıyla evli olduğu için doğru olmaz. Arkadaşım yazdığım şiirleri kız arkadaşına kendi yazmış gibi vermiş. Böylelikle kız arkadaşı ona daha da âşık olmuştu. Bu sırrımız gençlik yıllarımızdan beri tatlı bir anı olarak kaldı. Daha sonra İlk yazılarım Yeni Düşünce gazetesinde yayımlandı. Şamil İslam Ansiklopedisi'nin yayınlanmasında ve madde yazarlığında katkılar sağladım. Haftalık Yörünge dergisinde yazar muhabir olarak görev yaptım. Aynı dergide 500. Yıl Vakfı ile ilgili çalışmada bulundum. Atilla İlhan’ı tanıma şansım oldu. Yeni Şafak, Vakit, Üsküdar Bülten, Yeryüzü, Zaman, Objektif, Olay, Kitap Haber, Kitap Dergisi, Çizgi, Nehir, Editör, Okumuş Adam, Malatya Ufuk TV, Sena TV, Radyo Nida, Gaziantep Olay TV, Mega TV, Kanal 27 gibi basın- yayın organlarında araştırma, makale, deneme yazılarım yayımlandı ve programlar yaptım. www.tarihistan.org sitesini kurdum.

H.D.DELİER; Teknik Lisesi mezunu olduğunuzu ifade ettiniz. Edebiyat ve Tarih ilginizi daha çok çekmiş.

N.YENGİN; Evet. Teknik Lisede okumama rağmen kültürler ve şehirler beni cezp ediyordu. Üniversitede Edebiyat ve Tarih beni heyecanlandırıyordu. Tarihimizi, kültürümüzü ve şehrimizi iyi bilmem gerektiğini düşünüyordum. Araştırmayı ve gazeteciliği de seviyordum.

H.D.DELİER; Yayımlanmış kaç kitabınız var? Eserlerinizin adları nelerdir?

N.YENGİN; İlk kitabımı 1993 yılında yazdım. Yayımlanmış 11 kitabım var. 12. ve 13. Kitaplarımda en kısa zamanda kitapseverlerle buluşacak. Eserlerim: Eylem Günlüğü, Satır Arası Aşk, ÖSS Tarih Soru Bankası, Postal Ülkesinde AŞK, Gece Yürüyüşü, Türkiye’de Ulus Devletin Dinamikleri, Sınav Kazanma Kılavuzu, Atayurt’tan Anadolu’ya Buhara Emirliği Türkistan ve Enver Paşa, Şehzade Şehir, Aşk'ın Ben’i. Atayurt’tan Anadolu’ya Buhara Emirliği Türkistan ve Enver Paşa eserimde, Enver Paşa'nın Ruslara karşı Türkistan’da verdiği onurlu “Türk Birliği” mücadelesinde (4 Ağustos 1922’de) şehit olana kadar devam ettiğini ve ayrıntıları kaleme aldım.

H.D.DELİER; "Aşk’ın Ben’i" kitabının tanıtımı Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. Manisa'da reklam panolarıyla duyurusu yapılan imza günü ve tanıtım programı Manisa’nın Cadde ve sokaklarında yer alması ile ilgili düşünceniz nedir?

N.YENGİN; Daha önce yayımlanmış kitaplarımda böyle bir tanıtımın yapılmadı. İlk kez böyle bir tanıtım yapıldı. Bana sürpriz oldu diyebilirim. Manisalı yazarlara gereken ilgi ve desteğin verilmesi halinde şehrin kültürel, ekonomik, siyasi ve coğrafi varlıklarının ortaya çıkabileceği kanısındayım. Şimdiye kadar yayımlamış olduğum tarihi ve edebi eserler tüm insanların ortak duygu ve düşüncelerini ifade ederler. Ancak geçen yıl yayımlamış olduğumuz Şehzade Şehir-Manisa kitabımızla bir nebze de olsa şehrimize dair borcumuzu ödemeye çalıştık. Ancak bu yeterli değil. Önümüzdeki dönemde ‘’Yunus Emre, Fatih Sultan Mehmet ve Manisa’’ gibi şehir özelinde edebi ve tarihi bazı projelerimiz var. Gereken desteğin verileceğini umut ediyorum. Gazeteci ve yazarların çalışmalarının desteklenmesi, kitaplarının yayımlanması şehrimize artı katacaktır. Tarihi dokularda çok önemli. Onları da yaşatmak, korumak gerekir. Saruhan Bey 1300’lerde Bizans’a meydan okuyarak aldı şehri. Peki nasıl aldı? Saruhan Beyliği, Yunus Emre Dönemi ve Tabduk Emre’nin Manisa’da yaşatılması ve daha çok tanıtılması gerekiyor.

H.D.DELİER; TV’ de yayınlanan tarihi diziler gerçekleri yansıtıyor mu?

N.YENGİN; Tarihi birebir yansıtmıyor ve magazinsel diziler. Fatih Sultan Mehmet doğum itibariyle Manisalı değilse de asıl itibariyle Manisalıdır. Fikirleri hayatı tecrübeleri dünyaya bakış açısı nerede oluştuğu önemli. Şehzade Mehmet 29 Mart'ı 30 Mart'a bağlayan gecede 1432 Pazar günü dünyaya gelmek. Şehzade Mehmet 1442 yılında 10 yaşında Manisa'ya gelmiştir. 1444 yılında daha 12 yaşında Osmanlı devletinin başına geçmiş ve büyük tecrübeler kazanmıştır. 1446 yılına kadar padişahlık yapan Şehzade Mehmet, bu dönem içerisinde birçok konuda tecrübe sahibi olmuştur. 1446-1451 yılları arasında tekrar Manisa'ya gelerek şehzadeliğe devam etmiştir. 1444-1446 yılları arasında Manisa'da bulunan II. Murat Manisa'ya Saray-ı Amire gibi bir saray kazandırdı. Böylece Manisa, Osmanlı devletinde çok önemli bir yere sahip olmuştur. Şu anda Fatih Parkı diye tabir edilen yerin bir kısmı da Sarayı Amire'nin has bahçesidir.

H.D.DELİER; İstanbul Zeytinburnu Belediyesi (30 Haziran - 08 Temmuz) tarihleri arasında Merkez Efendi Tıp Festivali düzenleyecek. Bu konu hakkındaki düşünceniz nedir?

N.YENGİN; Tıp Festivali adı altında garip bir şey kutlayacak. Gariplik ayrı mesele ama bir zamanlar Merkez Efendi ve Tıp denilince Manisa aklımıza gelirdi. Manisa Mesir etkinlikleri kapsamında Tıp Tarihi Kongresi neden yapılmaz? Anlaşılır gibi değil! Tıp Kongresi bir dönem yapıldı. Ancak Mesir Festivaline yenik düştü. Mesir ve Merkez Efendi Manisa’dan hızla uzaklaşıyor. Lale gibi.. Geç olmadan bu konulara eğilmek zorundadır Manisa sevdalıları…

H.D.DELİER; Aşk’ın Ben’i eserinizin önsözü beni çok etkiledi. Bir kısmını gazetemizin okurlarıyla paylaşmak istiyorum. Aşkı kaybeden insan kendisini de kaybetti! Aşkı bulanlar kendilerini bulduklarını anlayamadan dünyadan göçüp gitti! Aşk, modern dönemde kimliği kişiliği değiştirilen bir meta haline geldiyse bunda aşkın bir suçu, sorumluluğu olamaz! Aşk, Yaratıcının sevdası olan insanla var olan ve var olmaya devam edecek olan yaradılış sebebimiz. İnsan, varlık sebebine karşı isyan ediyor, görmezlikten geliyor; şaşı bakıyorsa bunda bir art niyet aramak gerekir! Ya birileri kasten aşkı bize unutturdu ya da aşkı başka mecralara götürerek anlamını, özünü değiştirip asli kimliğini yok etti! Öyleyse yapılacak şey, aşkı aslından öğrenmek ve aşkı değiştirmek için var gücüyle çalışanlara karşı aşk yolculuğunda onunla aynı gemide yol almaktır.

N.YENGİN; Teşekkür ederim. Ben de kitabımı size imzalayıp hediye etmek isterim.

H.D.DELİER; Kitabınızı imzalayıp armağan ettiğiniz ve ayrıca sorularıma içtenlikle cevap verdiğiniz için ben teşekkür ederim…

Röportaj: Hasret Dilek Delier