Bende sevgililer gününden bir gün sonra gelenekselleşen çarşamba röportajları sayfam için 1500’den fazla şiiri bulunan, milyonları şiirleriyle aşka boğan, sevilen şarkıcılara verdiği eserleriyle bizlere aşkın tüm hallerini yaşatan efsane insan Ahmet Selçuk İlkan ile bir araya geldim. Ustamız Ahmet Selçuk İlkan röportajını sizlere armağan ediyor, kendisi ile birlikte 'Sevgililer Günü'nüzü kutluyoruz. Aşk dolu günleriniz olsun…

Saygı değer Ahmet Selçuk İlkan, öncelikle bu güzel sayfamı bu anlamlı günde benimle paylaştığınız için size çok teşekkür ederim. 40 yıllık sanat hayatınız boyunca bizlere kattığınız insanlık, duygu, aşk ve sevgi ile bizleri bu günlere getirdiniz. Öncelikle bu kadar yoğun bir şekilde yürekten aşk şarkılarını ve şiirlerini yazmak nasıl bir duygu? Bu nasıl bir ilham?

Hoş buldum Elif, sen de hoş geldin. Aşk bende kara sevdadır, her şeydir. Yaşadığımız hayatın değerini en iyi bilenlerden biri olduğumu düşünüyorum. Hayat bize Tanrı'dan en güzel armağandır. Zaman zaman insanların çelişkilerini gördükçe, bu kaybedilmeyecek hassas duyguları birinin hissettirmesi gerektiğine inanarak yola çıktım ve açıkçası kendimi yazmaya hep mecbur hissettim. Hayata aşkla, sevdayla baktım. Mümkün olsa bütün insanların kalplerine aşk, sevda, sevgi, merhamet, vefa gibi duyguları ellerimle koymak isterdim.

"Her yerde bir ilham"

"Yazdığım şarkılarımın tümü benim için çok farklı anlamlar taşır" diyen usta şair, "Kimi bana annemi anımsatır, kimi terk ettiğim, kimi istemeden ayrıldığım bir aşkı bir sevgiliyi... Kimisi en acılı günlerimde bana teselli olan bir dostu anlatırken, kimisi kalbi kırık bir kadını, bazen kimsesiz bir çocuğu, bazen suya sabuna dokunduğum bir hayatı hatırlatır…" dedi.

Öyle efsane şiirleriniz , öyle bizi bizden almış şarkılarınız var ki sizi en çok etkileyen 5 eseriniz nedir desem hangilerini söylersiniz?

Eserlerimi seçmem gerçekten çok zor. Ayrı tutmak değil de özellik katmak istersek, ilk seçeceğim şarkım bana heyecan verdiği için "Ya Seninle Ya Sensiz”dir. Benim hayatımın ilk şarkısıdır. Sonrasında ise, "Gözler Kalbin Aynasıdır" şarkısı gelir. Bu iki şarkı bana "Hadi bakalım Ahmet artık yürüyebilirsin" demiştir. Sonrasında gözyaşlarımla, öfkemle yazdığım şarkılarım vardır. Bunlardan bir tanesi de "Ben Ne İnsanlar Gördüm'dü. Ben bu şarkıyla insanlara ayna tutmuşken Sevgili İbrahim Tatlıses'te bu şarkıyı takdire şayan okumuştu. 4.şarkım ise, Türk müzik dünyasında bir çığır açan, farklılık getiren, ezber bozan bir şarkı, "Kahır Mektubu"! Biliyorsun ki bizim şarkılarımız 4- 5 dakikadır ama bu şarkı, 26 dakika olan Sanat Güneşimiz Zeki Müren'e yazdığım bir şarkıdır. "Ne zaman iki satır yazmaya kalksam sana, hep seni hep bizi yazıyorum" diye başlayan bir şarkı ki çok gurur duymuştum. Zeki Müren'de "Beni sanata, hayata bağlayan şarkımdır" demiştir bu şarkım için. Kendisini saygıyla rahmetle anıyorum. 5.'si "Son Şarkım", bana yazıyor olabildiğimi hatırlatıp, heyecan verdiği için.  

Sizce AŞK nedir?

Aşkın binlerce tarifi vardır Elifciğim. Yaşadığımız her an bizlere bambaşka tarifler verir. Aşk tek bir kelimeyle anlatılsaydı "Öncelik" derdim. Bir cümle ile anlatılsaydı "Her bahar yeniden birini sevmek değil, hep o kişiyi beklemektir her baharda..."  Ayrıca aşkın değerini anlatmak isteseydim; hiç aşkı yaşamadan ölenlerin mezar taşlarına "Bu zavallı hiç yaşamadı" diye yazın derdim. Çünkü aşk; bu hayatta tadılamayacak kadar es geçilirse, gerçekten yaşam eksik olur. Zira insanı özelleştiren, güzelleştiren, insanı değerli kılan ve karşındaki insanı size en iyi hissettiren aşkın ta kendisidir. "Aşk önceliktir" dedim çünkü hayatta sunulan her şey bir sevgiliyle güzeldir. Aşk size kim olduğunuzu, ne kadar değerli olduğunuzu, ne kadar hayatta olduğunuzu hatırlatır ki bütün acılarına rağmen kendimizden geçeriz. "Aşk mutlak kavuşmak mıdır" derseniz, hayır aşkı yaşamak; aşka saygı duymak, aşka sahip olmak değildir. Bazen kavuşamayacağınızı bilseniz de aşkı yaşamak istersiniz. İşte buradaki aşk, Leyla'dan Mevla'ya giden yolculuk olur. 

Eski aşklarla şimdiki aşkları nasıl değerlendirirsiniz, yine aynı mıdır? 

Elbette aynıdır. Zaman her şeyi değiştirebilir, telefonu, elektriği, arabaları, eşyaları, ne varsa her şeyi değiştirir ama aşk her zaman aynı güzelliğiyle kalır. Sadece aşıkları tükettik son zamanlarda, çok aceleci olmaya başladık; bir an önce kavuşma heyecanı, bir an önce hayat birleştirme heyecanı, aşkın özelliğini bazı tercihlere zorladık. Aşkta yaşlananlar, yaralananlar, mağlup olanlar, belli bir zaman sonra o acılarını gömünce "Aşk yok" diyorlar ama gencecik çocukların o gözlerindeki bakışı görürseniz aşkın her daim var olduğunu ve ilelebet süreceğini de anlarsınız... 

Aşka dair;

Aşk üç günlük bir ilişki değildir! Dünyanın en ücra köşesinde bile bir bakışta, bir tavırda gizlidir. Aşkın iki omuzun yan yana yürümesi ile ne kadar büyük olduğunu görürsünüz... 

Peki, evlilikler aşkı öldürüyor mu?

Bence tam tersi aşk evliliği öldürüyor. İnsan evlenince aşık olduğu kadar, evliyken hiç beklemediği anda da aşık olabilir. Dışarıdan gelen bir bakış, bir heyecan o mevcut olan evliliği öldürebilir. Burada önemli olan aşkın ne kadar güçlü, ne kadar tehlikeli olduğunu söylemek. Acımasızca öldürür aşk, o da hakkıdır aşkın. İçimizde küllendi dediğimiz sevdanın yeniden tutuşmasının adıdır. Evlilikler dünyadaki en kutsal müessesedir. Bunun için çiftler yuvasındaki aşk ateşinin sönmemesi adına yeni heyecanlar bulmalı, aşklarına sürprizler katmalıdır.

Gelelim bu en son çıkan efsane albümünüze, 20 sanatçı sizin şarkılarınızı kendine has yorumlarıyla seslendirdi. Bu albüm fikri nasıl ortaya çıktı? Ve sanatçılar nasıl bir araya geldi?

Bu albüm benim hasretim, özlemim, düşümdür. Hayat dediğimiz şey bir merhaba, bir elveda değil midir? Şu hayatta yaptıklarımızın hepsi bir gün uçup gidecek. Ben, benden önceki göçmüş gitmiş bütün şairlere, yazarlara, bestecilere ülkenin değerlerine baktığım zaman bir kaç sayfada kaybolup gittiklerini gördüm. Oysa hayatta neler vermişlerdi... Dolayısıyla yaptıklarımızın başkalarına örnek olup kendi imzamızla olması açısından bir şeyler yapmak istedim. "Son nefesimi vermeden aldığımız bütün nefesleri bir yere koyalım, bu bir kitap olsun, bu bir albüm olsun. Yaşarken sevenlerime hazırladığım bir armağanım olsun" dedim. Kendi ellerimle, kendi istediğim sanatçılarla, kendi istediğim zamanda, söylemek istediklerimi de söyleyerek bir albüm çıkarmak istedim. Sevgiliye yazılmış, hatta sahibini arayan bir mektup gibi dinlemek isteyenlere sunmak istedim. Aslında "40 yıl, 40 ses, 40 nefes" diye yola çıktık.  Fakat şarkıların tamamını albüme sığdıramadık, bu sebeple 2'ye böldük, 20 sanatçı ile yol aldık. İşte gördüğünüz gibi zirveye oturan bir albüm oldu. Sizin de aracılığınız ile emek veren tüm sanatçı dostlarıma teşekkür ediyorum... 

Bu albümdeki şarkılar başta Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses'in sesleriyle hayatımızdaydı. Şimdi ise günümüzün çok sevdiği şarkıcıları ile seslendirildi. En çok beğenilenler hangileri oldu?

Bu konuda çok mutluyum Elifciğim çünkü o kadar isabetli bir çalışma olmuş ki, zira her gittiğim yerde eleştirinin tam aksine "Herkes ne kadar mükemmel okumuş, herkes ne kadar yüreğiyle seslenmiş" şeklinde güzel iltifatlar ediyor. Bunun dışında da herkes kendi gönlündeki sanatçıya hayranlığını da bir kez haykırdı diyebilirim. Mesela çok sevindim bir radyo evi Top 20 listesi düzenlemiş orada 7 şarkımız Top 20'ye girmişti, bu beni inanılmaz mutlu etti. Listede 1. Ümit Besen'in söylediği "Tövbekar" şarkısı var. Linet'in söylediği "Hatıram Olsun", Muazzez Ersoy'un söylediği Kahır Mektubu" birinciliği çok zorlayan şarkılar. Bunun dışında Serkan Kaya'dan "Bu Şehrin Geceleri", özellikle Tan Taşçı'nın okuduğu "Kurşuna Gerek Yok" ve Yıldız Tilbe'nin "Yemin Mi Ettin" o kadar muazzam beğenildi ki, hepsi nasıl ayırabiliriz... İnanın her radyoda listeye girmiş 5- 6 isim var. Müzik marketler de satışlarımız inanılmaz güzel. Bu da şunu gösteriyor, yerinde ve özenli bir albüm yaptık!   

Yeni klip hangi şarkıya gelecek?

İlk klibimiz Linet ile "Hatıram Olsun" şarkısına çekmiştik. Ardından Serkan Kaya ile "Bu Şehrin Geceleri", 3. klibimiz Gurup Seksendört ile "Sarhoş Gibiyim" ve 4. klibimiz Halil Sezai "Unutmak İstiyorum" şarkısına çekildi. Şimdi de Cengiz Kurtoğlu ile “Seninle Aşkımız Eski Bir Roman" şarkısına klibimizi çektik. Çok yakında klibi izleyeceksiniz. Ardından Tan Taşçı ile "Kurşuna Gerek Yok"a klip çekeceğiz. Tan'a klip çok isteniliyor. Aslında hepsi isteniliyor, ne yapacağız bilmiyorum…

Tanıtım gecesi ne kadar güzeldi, neler hissettiniz?

Teşekkür ederim. Bugüne kadar ne zaman bir yerlere gitsem en fazla 4 sanatçıyı bir arada görüyordum. Bu gecemizde albüme emek vermiş 20 güzel yürek oradaydı. Diyorum ki, "Ne güzel dostlar biriktirdim". Benimle el ele verdiler, onlar benim asırlık arkadaşlarım oldu. İlk defa yıllar sonra sevinçle doldu gözlerim ve göz yaşlarıma hakim olamadım. Bu kadar acele albüm olmasına rağmen, mevsimin kış şartlarında olmasına rağmen, ülkemizin gündemine rağmen şevkle heyecanla geldiler. Unutulmaz bir anı yaşadık. İnşallah albümümüzün devamında yine bir arada olacağız. 

Konserler nasıl gidiyor? Yakın gelecekte neler var?

Benim 10 kişilik bir müzik grubum var biliyorsun Elif. Yıllardır şiir şiir şehir şehir Türkiye'mizin her yerine konserler düzenliyoruz. Bu hafta Adana'da olacağız. 6 Mart'ta Ankara'da, 8 Mart'ta Denizli'de şeklinde devam ediyor. Ayrıca üniversitelere, derneklere ve belediye festivallerine gidiyoruz.  Mümkün olduğu kadar gidebildiğimiz her yerdeki kalplere şiir sevgisi katıyorum. Şiir okuyan, şiiri seven, şiiri kucaklayan, hiçbir insan terörist olmaz, zalim olmaz, şiddet uygulamaz onun için herkese şiir ezberletmek istiyorum. 

Şiir sözün balıdır. Tatlı bir söz söylemek istiyorsanız sevgilinize, bir şiirle başlayabilirsiniz cümlelerinize… 

Seni gördüğüm gün,

Aklımın çıktığı gündü.

Sen, nakışta iplik

Bakışta kirpik gibi

Yakıştın gönlüme

Gökte yıldız

Denizde tuz gibi yapıştın tenime 

Aradığım beklediğimdin

İşte o gün

İşte o gün nikahladım seni kalbime…

sevginiz bir ömür, gününüz tek değil her gün olsun…

Geçtiğimiz günlerde iki gün üst üste radyo müzik ödülleri vardı. Sizler radyoculara ödüller verdiniz. Nasıl geçti? Ayrıca ömrünüz boyunca aldığınız ödüllerin sayısı yok. Ödül almak nasıl bir duygu?

Ödül vermek çok kutsal benim için. Bu bir yerde insanı teşvik etmektir. Ben daha çocukken benim başucumda bir radyo vardı ve benim ilkokulum radyolardı. Şarkıları, şiirleri, haberleri, tarihi, coğrafyayı ben radyolardan öğrendim. Şair olmanın ayak seslerini radyoların bana verdiği o hisle tattım. Öyle büyük kahramanlar ki radyocular, yüzünü gözünü görmeden, kalplerimize işlenirler. Yıllar geçti televizyon ve her türlü teknoloji olmasına rağmen radyoların tadı başka kaldı. Onlarda siz gazeteciler gibi hayatları pahasına, en az maaşla çalışıp sadece sevda ve özenle bizlere kahramanlık yapıp ruhumuza müzik gıdasını verdiler. Sadece İstanbul'da değil Türkiye'nin her bir yerinde böylesi ödül törenleri olmalı diye düşünüyorum.  Ödül verirken çok mutluydum. Aldığım ödüllerimi ise saymadım Elifciğim, bilmiyorum kaç oldu. Çok fazla gerçekten, bir odaya sığamayacak kadar çok diyebilirim.  Aslında sayılar değil saygılar önemlidir. Yaygın olmaktan çok saygın olmayı tercih ederim...

Hayattaki aldığım en güzel ödül; yanınızdan bir araba geçer ve arabadan bir şarkı yükselir "Anılaaarrr şimdi gözümde canlandılaaarrr…" veya bir restoranda oturursunuz oradan bir ses yükselir; "Gözleeerr kalllbin aynaaasıdııır" veya bir sinemada film izlemeye gidersiniz filme sizin şarkınızın üzerine bir sahne yapılmıştır. İşte en güzel ödül bu!

Bu albümün devamının yaza geleceğini duyduk, bilgi verir misiniz?

Evet, 2017'nin yazında albümün diğer yarısını çıkaracağız. Bu arada o kadar çok şarkı yazmışım ki o şarkılarımı da ilerleyen zamanlarda (hayat bana bu izni verirse) hayata geçirmek istiyorum. Buradaki amaç, bizim gibi sanat emektarlarının yaşarken değerleri bilinmesidir. İnşallah bu albüm diğer unutulmaya yüz tutulmuş sanatçılarımızı da hatırlatır... 

"Yeni bir albüm düşünüyorum"

Bunu ilk defa seninle paylaşıyorum Elif. Bir albüm daha düşünüyorum. "40 Yıl, 40 Ses, 40 Nefes" albümü sonrasında bir şiir albümü çıkaracağım. Sanıyorum haziran, temmuz ayı gibi o da çıkacak. Bu arada İki ayrı kitabım da çıkıyor. Adana Belediyesi'nin benim için hazırladığı bir biyografi kitabım çıkıyor. Bunların yanı sıra benim bu şarkılarımı nasıl yazdığımla ilgili, her şarkının öyküsünü de kaleme aldım. "Şarkıların Gözyaşları" diye bir kitap. Zaman bana cömert davrandığı sürece, ben de sevenlerimi hiç yalnız bırakmayacağım. 

"Tekrar dünya ya gelsem yine böyle bir Ahmet Selçuk İlkan olurum" diyor musunuz?

Bütün bilim adamlarına, bütün şairlerin yaşamlarına bakın; yaşadıkları iklim, yaşadıkları coğrafya ve yaşadıkları olayla çok örtülü bir yaşamları vardı. Yine böyle bir Ahmet Selçuk İlkan olmak isterdim ama olur muydum onu bilmiyorum. Hayatın ve şartların değiştiği her ortamda her şey çok daha farklılaşıyor. Ben inanıyorum ki, çok sevdiğimiz insanlar tekrar şu zamanda dünyaya gelseler tekrar aynı duyguları yaşayamazlar. Biz o şiirlerin, o sözlerin, o hikayelerin yaşandığı hadiselerin insanlarıyız. Bizler inanıyoruz ki mutluluğun, barışın ve sevginin olduğu yerlerde acılı şeyler yazmayız. Artık barış, birlik ve beraberlik gelsin. Bu dünyada insanlığın tadı çok önemli, insanlığın tadını doya doya yaşayalım istiyorum. 

Nasıl bir çocuktunuz?

6 kız kardeşten sonra gelen bir çocuktum, çok nazlı büyüdüm. İki ağabeyimden sonra hep ablalarım olmuş sonra ben doğmuşum o yüzden ailede çok değerliydim. Bütün kardeşlerim okuyamamışlardı benim okumamı istediler. Annem mimar, babam doktor olmamı isterdi. Ağabeylerim avukat olmamı beklediler. Önce mimarlık, sonra İstanbul'a gelip Alman Dili Edebiyatı okudum. Ardından şairliği seçtim. Artık böyle mutluyum. Mutluluğun, aşkın mimarı oldum. O sözlerin insanı seçildim. İşte böyle… 

Hayatın size ne tür zorlukları oldu?

Her insan gibi yoksulluğu da yaşadım, çaresizliği de gördüm. Ayrılık dediğimiz en acılı ayrılıkları gördüm. Erken yaşta ablamı ardından annemi ve babamı kaybettim. Koskoca İstanbul'da aylarca, yıllarca, yalnız kaldım. "Acaba yazdıklarım başarılı olur mu" diye düşünüp durdum. Her türlü korkuyu ve endişeyi yaşadım. Yalnız hep sol yanımda umutlarım vardı, o umutlarımı hiç kaybetmedim. En sevdiğim kaynağım insandı. "Acılardır insanı büyüten, aşkları sunan" Hayatta aşkla, sevdayla yaşadım ve yaşamayı çok sevdim. Hala da çok seviyorum. 

Ferdi Tayfur ile çok yakın dostluğunuzun olduğu dönemler var. Hala çok yakın mısınız?

Tabii ki ben kimseyle kırgın değilimdir. Sevgiyi, saygıyı, barışı yaşayan insanlardanım. Ferdi ağabeyim de yıllara müziğini verdi. Bizler de çok sıkı dostlardık. Ben inanıyorum ki o benim en yakın dostum olduğu kadar o da benim için aynı şeyleri düşünüyor. Sağlık problemlerinden dolayı müzik yaşamından biraz uzakta bir yaşam sürdürmek istedi. O zaman zaman İstanbul dışında kalıp ticaretle uğraşıyor, ben ise sanattan hiç kopmadım. Eskisi kadar sık görüşemesek de kalbimizde yerlerimiz hep aynı.

Hayatınız boyunca yaşadığınız en güzel anınız nedir desem, benimle neyi paylaşırsınız?

O kadar çok var ki aslında… Almanya'dan gelmiştim 1980 senesinde ilk şarkı sözü yazmaya başladığım zamanlar, "Islak Mendil", "Tahta Masa", Aşk Kitabı", "Kahır Mektupları" şarkılarımı vermiştim. "Acaba şarkılarım beğenilecek mi" diye çok endişeliydim. Sonra o şarkılarıma 8 ödül birden almıştım. Öyle çok şaşırmıştım ki, inanamamıştım. Bir tane ödülüm olsun diye beklerken, 8 ödül birden gelmişti. Hala unutamam o günü…

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Her şeyden önce nefes aldıkları sürece şarkılara, şiirlere ve sanata yakın durmalarını dilerim. Hiç bir konuda hiç bir zaman umutsuz olmasınlar. "Hayat varsa, umut vardır" derim ben. Hep birlikte bugüne kadar aşkın, sevdanın, mutlulukların, şarkılarını şiirlerini yazdık paylaştık, daha çok güzel sürprizlerle geleceğim. Unutmasınlar ki harcamadıkları para, kullanmadıkları ev, dokunmadıkları sevgili, onların değildir. Onun için kalplere dokunmaya devam etsinler. Kalplerine dokunsunlar, saatlerden çok birbirlerinin gözlerine baksınlar. İşte o zaman daha çok mutlu olurlar. Herkesin de “Sevgililer Günü” kutlu olsun. Saygı ve selamlarım ile...

Gerçekten çok teşekkür ederim. Hem bu anlamlı günde okuyucularımızla birlikte oldunuz hem de beni kırmadınız. Sizinle olmak benim için çok değerliydi. Daha nice seneler de bizlerle olmanız dileğiyle…

Doğum tarihi: 26.10.1955

Burcu: Akrep

En sevdiği renk: Mavi

En sevdiği huyu: Saygılı olmak

En sevmediği huyu: Aceleci olmak

Uğurlu sayısı: Yok

Uğurlu günü: Aşık olduğum her gün uğurlu

En sevdiği çizgi film: Hayalimdeki çizgiler

En sevdiği söz: Yüksek tepelerde hem kuşa hem yılana rastlanır. Unutmayınız ki, biri sürünerek biri uçarak gelmiştir oraya!

Röportaj: Elif Günay