Merhaba Lara Hanım, nasılsınız?

Teşekkür ederim Elif'ciğim iyiyim. Güzel günler geçiriyoruz. Her şey de yolunda diyebilirim. 

"İhaneti Giymişsin" single ile karşımıza çıktınız. Şarkı her yerde çok fazla dinleniyor. Nereden çıktı bu şarkı, hikayesi nedir?

Aslında bu şarkıyla “ihanetin” her türlüsünü konu aldık. İhanet hayatın her evresinde var, bunu sadece aşk olarak vurgulamadık. Vatanına, milletine, bayrağına ihanet var. Kendi meslek gruplarına bile ihanet edenler var. Aynı davada yürürken birden başka yöne dönenlere, yani kısaca ihaneti hayat felsefesi edinmiş herkese ithaf ettik diyebilirim. 

Yaklaşık 2 aylık bir şarkı çok da güzel bir klip çekmişsiniz. Klip detayları verir misiniz?

‘İhaneti Giymişsin'in sözü Gülşah Çubukçu’ya, müziği bana, düzenlemesi ise Okan Akı'ya ait. Klibimiz ünlü yönetmen Erkan Nas tarafından 20 kişilik bir ekiple, Eylül Stüdyoları'nda çekildi. Türkiye'nin en önemli fotoğraf sanatçısı Güneş Kazdal ile çalıştım ve klibimiz de bana eşlik eden Mert Akalın oldu.

Biz sizi dansınızla seviyoruz. Özellikle kliplerinizde mutlaka dans ederdiniz. Yine o güzel dans figürlerinizi bu klibinizde de gördük ne diyeceksiniz?

"Lara" deyince insanların aklına hızlı, hareketli, hiperaktif dans eden biri geliyor. Onun için insanlar daha benden hareketli şarkılar bekliyorlar ben de hareketli şarkıları görünce oynamadan duramıyorum :) 

Albüm tanıtımları nasıl gidiyor?

Yoğun bir tempoda son sürat devam ediyoruz Elif. Geri dönüşümlerden çok memnunum.

İlk albümünüzü 2003'te çıkardınız nerdeyse 15 yıldır sizi tanıyoruz. Neler değişti o zamandan beri?

Çok da bir şey değişmedi ya da her şey değişti. Bu geçen zaman içinde elbette ki albümlerimin bana kattığı popülerlik sayesinde her şeyin daha kolaylaşması gerekirken, müzik sektörünün geldiği bu noktada olduğunuz yerde kalabilmek eskiye göre daha da zorlaştı. Hala aynı yeri korumak benim için güzel.  

“Işık” adlı albümünüzde "Allah Versin" diye bir şarkı vardı ki yıllarca dillerden düşmedi. O şarkı size mi aitti?

Hayır, o şarkım sevgili Yalçın Polat'a aitti. İnanılmaz sevilmişti. Dillerden düşmeyen ve hala da çok sevilen bir şarkım. 

27 Mayıs 2005 tarihinde "Adam Gibi Adam" adlı ikinci albümüyle yaklaşık 100 bin sattınız ve bu o zaman için çok iyi bir rakamdı. Size çokça ödül getirdi, öyle değil mi?

O dönem ki müzik sektörü için ciddi anlamda güzel rakamlardı bu rakamlar. Ayrıca bunlar sanatçıları teşvik eden detaylardı. Maalesef artık günümüzde böyle satışlar kalmadı. Böyle satışlar kalmayınca da gerçek prodüktörler kalmadı. Artık popülerliği sanal alemdeki şişirme beğeniler, tıklanmalar ve takipçiler belirliyor.

Şarkılarınızda hep bir gönderme var, bunu özellikle mi seçiyorsunuz?

Evet, aslında biraz öyle olmalarına dikkat ediyoruz. Çünkü sevenlerim benden böyle "giderli şarkılar" bekliyor ve istiyor. Biz de onların isteklerine cevap vermek, layık olabilmek için çalışıyoruz.

Kadın sanatçılar arasında en başarılı kimi buluyorsunuz? 

İsim vererek kimseyi ayırmak, kırmak ve gücendirmek istemiyorum. Bence halkın beğenileriyle bizim gibi sanattan anlayan insanların beğenileri arasında ciddi farklar oluyor. Bence halk kimi takdir ediyorsa, ben de onları takdir ediyorum diyerek politik bir cevap vermek istiyorum sadece :)

Çok sevilen şarkıların içinde olduğu albümler çıkardınız. Ama bu sene sizde piyasaya uyup single tercihi yaptınız. Bunun nedeni dinleyicilerin tercihi mi?

Vallahi Elif'ciğim biz piyasaya uyumuyoruz, piyasa bizi kendine uyduruyor. Sağlam yapımcılar var da biz mi albüm yapmadık? Artık herkes kendi albümünün kendi yapımcısı. Onun için piyasanın beklentileri doğrultusunda hareket etmeye çalışıyoruz. Elbette bana sorarsanız single’ı ben kendi adıma çok tatmin edici bulmuyorum. Albüm kadar doyurucu olmuyor. 

İlk defa albüm çıkaran popçularla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Direkt şahıslarla ilgili bir yorum yapmam doğru olmaz. Sonuçta onlarda piyasanın yönlendirmesi doğrultusunda var olmaya çalışıyorlar. Ama birçoğunun çıkışını şöhretini ve o andaki gördüğü ilgiyi zamanındaki “Pop Star” yarışmacılarının yakaladığı şöhrete benzetiyorum. Yine de Allah herkesin yolunu, bahtını açık etsin diyeceğim. 

“Sokak hayvanlarımıza sahip çıkalım”

Bir köpeğim vardı ona köpeğim bile demiyorum kızım o benim. Terrier cinsi, adı da “Zeytin”di. 17 yaşında öldü. “Veteriner ne kadar güzel bakmışsınız, bu kadar yaşaması bile mucize” dedi. Sevgi ile büyüyen her şey gelişir yaşar ve mutlu olur. Ondan sonra yavru köpek hediye etmek istediler fakat insan yavrusunu kaybedince yerine bir yenisini alır mı, ben ona şuan hazırlıklı değilim ama zaman da ne gösterir bilemiyorum. Bazen barınakları ziyaret ediyorum o kadar tatlı cins hayvanlar var ki herkes seveceği bir canlı mutlaka bulabilir. Hayvan sevgisi çok başka bir şey, hayvanları sevmeyen çocukları sevmeyen hiç bir şeyi sevemez. O yüzen sokak hayvanlarımıza sahip çıkalım, sevelim ve koruyalım. 

Nasıl bir çocuktunuz?

Müzisyen bir aileden geldiğim için tabii ki küçük yaşlardan bu yana müzikle iç içe idim. Hiç durmadan dans eden bir genç kızdım. Nerede bir dans yarışması varsa katılırdım ve de hep 1. olurdum:) Hiç yerinde durmayan, hiperaktif, hayat dolu, sevecen bir çocuktum :)

Bildiğim kadarıyla hosteslik yaptınız değil mi?

Hosteslik eğitimi aldım fakat hiç hosteslik yapmadım. O yüzden hosteslikten müziğe geçiş dönemi gibi bir dönem yaşamadım. Çünkü biraz önce de bahsettiğim gibi müzik içerisinde doğduğum. Hayatım hep müzik üzerine olmuştur.

Hayatınızda müzik olmazsa ne olur?

Müziksiz bir hayat düşünemiyorum kesinlikle! Eğer sanatçı olmasaydım, Emniyet Müdürü olurdum. Sanatçı olmadan önceki en büyük hayalimdi diyebilirim. Ağabeyim, babam ve ablam da müzikle uğraşıyorlardı ama ben polis okullarına gitmeyi çok istemiştim. 3- 4 cm’yle polis olmayı kaybettim. Hiç unutmam 5 ay oturup ağlamıştım giremediğim için. En çok istediğim meslekti.  

“Herhangi bir ünlüyle aklınıza gelen ilk hikayeniz nedir” desem neyi okuyucularımızla paylaşırsınız?

“Tek imparator var, o da İbrahim Tatlıses’tir. Yeri hiç bir zaman dolmaz”

Aslında çokça anım var onların hepsini buradan söylemeye kalksam zamanımız yetmez. 

İki anı geldi aklıma onları sizlerle paylaşabilirim. İlki İmparator İbrahim Tatlıses'le çok küçük yaşlarda yaşanmış bir hikayem var. 5 yaşındayken annem beni Ankara’daki “Kadınlar Matinesi"ne götürmüştü. İbrahim Tatlıses ( ağabey) sahne alıyordu. Birden beni sahneye çıkarmıştı. Kıvır kıvır saçlı küçük bir kızdım. “Oy Oy Eminem”i birlikte söylemiştik, beni çok sevmişti. Yıllar sonra İbo Show’da kendisine hatırlattığımda hakikaten hatırladı. 

Diğeri ise, Allah rahmet eylesin Kıvırcık Ali ile bir anım var. Konsere giderken uçakta yerde yemek yedi. Yurt dışına gidiyorduk ve yemek yiyecektik. “Ben böyle göbekten nasıl rahat edip şurada yemek yeyim. Lara sende gel, beraber oturup yerde yeyelim” dedi. “Olur mu ağabey” dedim. İnan Elif İsviçre’ye kadar Kıvırcık Ali yerde yemek yiyerek ve şarkılar söyleyerek gitti.

Geçtiğimiz günlerde basında oyuncak bebek tutkunuz ortaya çıktı ne diyeceksiniz?

Herkesin bir tutkusu vardır mesela yeni bir araba, yüzükler, gözlük… gibi aslında benimde bebek tutkum var ve bu çok ilginç bir tutku. Annem bana küçükken Hollanda’dan aynı Çaki’ye benzeyen bir bebek almış. Herkes o bebekten kaçmış ama ben o bebeğin adını “Fatoş” koymuşum en çok sevdiğim bebeğimdir o benim. İnanın görseniz bakıp kaçarsınız ama ben onunla saatlerce konuşur, oynar dertleşirdim. O benim her zaman yanı başımdadır. Hala da benimle birlikte. Bebek koleksiyonumda var. Hatta çok ünlü bir markanın bebek koleksiyonu bende şimdi bir yenisi daha Barcelona ve Çin’den geliyor. Bebeklerimi görseniz gerçek bir bebekten ayırt edemezsiniz. Hatta kirpikleri ipek kirpik, saçları da gerçek insan saçıdır. Bebeklerimle ilgili şöyle bir hikayem var Denizli’de yapılan konserimde annem bana şans getirsin diye bebeklerimden birini getirmiş. Garsonlardan biriside kulisime bir şeyler getirirken “kusura bakmayın Lara Hanım, bebeğinizi uyandırdık mı” dedi :) Yatağın üstünde duruyordu, gerçek sandılar. Her bebeğimin de bir ismi var. Şimdi bir kaç güne bir bebeğim geliyor onunda adını çok sevdiğim ünlü fotoğraf sanatçısı Güneş Kazdal'ın ismini koydum. “Güneş” bebek çok yakında geliyor. Bebek tutkum doğrudur, paralarımın çoğunu bebeklerime harcadığım da doğrudur. 

Yakın gelecekte ne tür projeleriniz var?

İyi bir prodüktör olmayı çok isterdim. Müzik okulu açmayı çok istiyorum. Çocuklar için bir şeyler yapıp, kadın sığınma evleri açmayı istiyorum. Müziğimle ilgili belirli planlarım var onları gerçekleştirmek istiyorum. 

Ben Kırıkkaleliyim. Kırıkkale Çocuk Esirgeme Kurumunun onursal başkanıyım. Yardımla ilgili bütün projelerde yer almayı seviyorum. Eğer bayramlarda birilerini sevindirmek istiyorsanız, bunlar öncelikle annesiz - babasız çocuklar olsun. Onlara annelik, babalık ve ablalık yaparsak dünyanın en mutlu insanı oluruz. 

Kendi popüler tarzımın dışında “LARABESK” Albümü ile arabesk projesine imza atmak istiyorum. 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Sevenlerimin karşısına yeni şarkılarla çıkmaya devam edeceğim. Beni sevdikleri için teşekkür ederim. Herkese mutlu, huzurlu, birlik içinde günler dilerim. 

Doğum Tarihi: 19 Mart 1981

Burcu: Balık

Sevdiği huyu: Merhametli olmak

Sevmediği huyu: Ani parlamak

Uğurlu sayısı: 7

Uğurlu günü: Hafta sonu

En sevdiği renk: Gold 

En sevdiği çizgi film: Bugs Bunny

En sevdiği söz: Bu dünyada sen onu terk etmediğin sürece seni terk etmeyecek tek şey, Onurundur. 

Röportaj: Elif GÜNAY