Merhaba Önce Vatan Gazetesinin çok sevgili okurları.

Bugün ki sohbet konuğum, on parmağında sınırsız marifet, saymakla bitmez biliyorum, biliyoruz. Ama ben yine de bir kaçını yazacağım. Yönetmen, senarist, aktör, tuluatçı (Doğaçlama Sanatçısı), orta oyuncu, kantocu, tiyatro ve sinema oyunculuğu öğreticisi, öğretim görevlisi, mütevazi, anlayışlı, öğrencilerinin örnek aldıkları öğretmeni, başarıya ulaşan öğrencilerinin adının altında imzası olan, sevgi ve saygıyı yüreğinin hakkıyla alan, güzel insan; Sayın Yıldırım Yanılmaz Beyefendi.

Sinema ve tiyatroya kattıklarına bir göz atalım.

18 OCAK 1946 / Zonguldak doğumludur. Okula başlamadan önce müzik ve sinemayla tanıştı. Konservatuar yıllarında zamanın geleneksel son temsilcisi İsmail DÜMBÜLLÜ'den Geleneksel Tiyatronun tüm öğelerini öğrendi. Öğreticisi ve uygulayıcısı oldu. Oldukça zengin kaynağa ve repertuara sahip olan Yıldırım YANILMAZ; (ORTAOYUNU - TULÛAT OYUN - MEDDAH VE KARAGÖZ, HACİVAD) türünün kaynak kişilerindendir.
GEN-AR, Küçük Komedi Tiyatrosu, Köşebaşı ve Koca Mustafa Paşa Çevre Tiyatrosu gibi bazı özel tiyatrolarda uzun yıllar; oyuncu, yönetici, yönetmen, yapımcı olarak çalıştı. Müzikal oyunlar, operet ve çeşitli dramalar sahneye koydu.
Tiyatro ve sinemayı bir arada yürütebilen ender kişilerdendir. Ayrıca ülkemiz sınırları içinde konuşulan yöresel ve ulusal lehçeleri, metodik bir sisteme getirip çabuk ve kesin olarak öğretilmesine olanak sağlamıştır.
1969 yılında Halit REFİĞ'in yönettiği "BİR TÜRK'E GÖNÜL VERDİM" filminde; yönetmen yardımcısı olarak sinemaya profesyonel olarak girmiştir. Çeşitli yönetmenlere; yardımcı yönetmenlik yaparken, tiyatro alanında da başarılı yapıtlara, yönetmen ve oyuncu olarak imzasını atmıştır. Aşk Trafiği, Aptallık Rekoru, Armut Dibine Düşer (Eski Çamlar Bardak Oldu), Telefonla Oyun Olmaz, İtirazım Var, Ispanaklı Safinaz, Tencere Dibin Kara yönettiği operet, müzikal ve oyunlardan bazılarıdır.
1992-1993 sezonunda, Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde; Cemal Reşit REY- Ekrem Reşit REY kardeşlerin ünlü klasiği "ALABANDA" Operet-Revü'sünü sahneye koyarak, kariyerini üst noktalara taşımıştır.
1986 yılında çektiği "DÜĞÜM" adlı filmle yönetmenliğe başlamış, sonraları Heykel (35mm-1987), Sıfır Nokta (Amastris-35mm-l988), Su Gibi Berrak (35mm-l990 ), Kahkaha Marketi, Ölüm Oyunu, Alnı Açık İki Kişi, Aptallık Rekoru, Kılıbıklar, Yeşeren Asma, Batmayan Güneş, İhsaniye-Karasu gibi filmleri gerçekleştirerek dikkat çekmiştir.
Ayrıca TRT televizyonu için geleneksel türün tüm öğelerini hazırlayarak günümüze ve geleceğe geniş bir "arşiv" kalmasını sağlamıştır.
1999 yılında bir kola firması için hazırladığı(5 dakikalık) 30 Bölüm KARAGÖZ-HACİVAD projesi TGRT, KANAL 7 ve tüm Türkiye Bölgesel ve özel TV'lerde gösterilmiştir.
Uzun yıllar çeşitli okullarda Tiyatro ve Sinema Oyunculuğu öğreticiliği yapmıştır. Sinema ve Tiyatro alanında, zaman zaman düzenlediği kurslarla da her iki sektöre eleman yetiştirmektedir.
Film-Yön / Sen-Der / Setem üyesidir.
Müjdat Gezen Sanat Merkezi-MSM öğretim görevlisidir. MSM Konservatuarı'nda Tiyatro ve Sinema Oyunculuğu dersleri vermektedir.
Ayrıca sinema için çok önemli projeleri de hayata geçirme aşamasındadır.
Direkler arası Kabare Tiyatrosu'nun sahibidir. Gelen isteklerin doğrultusunda geleneksel ve kabare türünün örneklerini Türkiye sınırları içinde talebin olduğu her yerde sergilemektedir.

İçimizden Biri Sayın Yıldırım Yanılmaz Bende Bugün. Buyurun Lütfen.

Sacide Z. Saraç   

Merhaba. Hoş geldiniz. Kendinizi anlatır mısınız?

- Ben 4 yıldır Ayvalık’ ta yaşayan, Ayvalık ortamında sanatsal çalışmalarımı severek yapan bir insanım!

 

Sizin on parmağında, on marifet olan ender insanlardan biri olduğunuzu biliyorum. Yönetmenlik, tiyatro oyuncusu. öğretim görevlisi, aktör ve daha bir çok sayamadığım özelliğiniz var. Tüm bu işleri severek yaptığınızı da biliyorum. Peki, onca iş sizi yormuyor mu?

- Zaman içinde yorgun olduğum anlar oluyor.

 

 Nasıl başladınız Sinemaya? 

Anlatması uzun süren olaylar silsilesi ile başladım. İstanbul’ da Mecidiyeköy’ de bir film Stüdyosunun yakınında oturuyorduk. 6 yaşındaydım. Filmlerin atıkları olan şut denilen filmleri, kimse görmeden alır eve getirir, rulo yaparak tek tek karelerin resimlerini incelerdim. Bu birinci aşama. Halamın oğlu Adnan ağabey, filmlere olan zaafımı görünce Bir kartona film karesi kadar makasla bir delik açtı. Filmin bir parçasını keserek deliğe yapıştırdı. Benden istediği ayna ve halamın gözlüğü ile Adnan ağabeyi izlemeye başladım. Pencereden giren güneş ışığını duvara yansıttı. Film yapıştırdığı kartonu, ışığın duvar ile önüne getirerek, belli belirsiz bir ışık görüntüsü oldu duvarda. Halamın yakın gözlüğünü alıp duvara düşen ışığın önüne getirerek ileri geri küçük hareketlerle film karesinin büyük görüntüsü belirdi duvarda. İşte o an düz duvara tırmandım diyebilirim. O resmin duvardaki yansıması, yaşamımın dönüm noktasıydı sanki..İkinci aşamayı böyle geçtik.Yeni bir keşif yapmıştık Adnan ağabeyimin sayesinde. Sonra stüdyo içine girmeye de başladım. İki oda yan yanaydı. Her odada bir uzun masa, üstünde film ruloları tam ortada bir beyaz karton vardı. Benim film alamama izin veren ağabey, elinde filmler, masada kurgu yapıyordu. Kurgu için hareketli görüntü lazımdı. Beyaz kartonun olduğu ışıklı yere filmleri eliyle tutarak görüntüleri, hareketli izliyordu. Filmleri kesiyor ve yapıştırarak filmler ekleniyordu bir biri ardına. Yine, eliyle filmi ışıklı yerden geçirince film, sinemadaki gibi hareketli görüntü oluyordu. Filmleri asetonla yapıştırıyordu. Yapıştığını ve asla kopmadığını orada gördüm. Sinemaya başlangıcım bu tesadüfle oldu. Ve aşamalarla film yönetmenliğine kadar geldim.. Müthiş bir keyifti benim için. Sonra Bana kurguyu öğretti. Merakımı görünce o filmleri asetonla nasıl yapıştırılacağını da ...

 Hayat felsefeniz nedir?

Hayatın kendisi felsefedir. Gelişiminiz arttıkça anlama yeteneğiniz oluşur. Anlamakla yorumlama olgusu size, felsefi konumları görerek oluşturur. Sorunuzu, yaşadığım sürece bilgi edinmekle felsefeyi tanıdım diye yanıtlamış olayım.

Dünyaya ikinci kez gelme şansınız olsa, nasıl bir hayat yaşamak istersiniz?

- Yaşamımda acısı, tatlısı ile sürekli çaba göstermenin, emek vermenin, öğrenmenin, bilgi ile donanımlanmanın, hep yararını görmüşümdür. Bu bakımdan aynı yaşamı yaşayacaksam bu yaşamı hep sevdim ben. Öyle olsun isterim.  

 Dünyada istediğiniz her türlü değişikliği yapabilecek kadar gücünüz olsa, sihirli değneğinizi dokunduracağınız şey ne olurdu?

- Yaşamda böyle bir şey olmadığı için daha reel olmayı tercih ederim. Olmayacak duaya âmin demeyi hiç düşünmedim.

 

 Tüm koşullar uygun olsa ve size bir iş kurma şansı verilse, nasıl bir şirketin patroniçesi/patronu olurdunuz?

 

İçinde yaşadığım mesleğimi, insanlara yararlı olacağım için seçtim. İnsanlara patronluk değil olabildiğince yardımcı olabileceğim, katkı vereceğim, onlarla huzurlu konumda olmak isterim. Ben bu şekilde yaşıyorum.

 

 Yeteneklerinizi başka bir kişiyle değiştirme şansınız olsa, şu anda yaşayan, ya da bir zamanlar yaşamış olan hangi kişinin yeteneklerine sahip olmak isterdiniz?

- Sorularınız magazinsel. Size şunu kesin söyleyeyim; dünyayı değiştirmek gibi bir saçmalığı asla, hiç düşünmezdim.

 Çocukluğunuzda sizi en  çok mutlu eden kişiler ve olaylar kimlerdi ve de nelerdi?

Rahmetli Annem ud çalardı. 9 yaşında iken, Zonguldak’ ta, büyük önder ulu Atatürk’ün karşısında, iki kez şarkı çalıp söylemiş. Dilinden hiç düşürmezdi. Bize öğretilerinde hep Atatürk sevgisi, Atatürk becerileri, Türkiye halkına verdiği katkıları, Atatürk gücünü, felsefesini ve Eğitim’ in gücünden söz ederdi rahmetli… 

 Sizi dünyanın en mutlu  insanı yapabilecek şey ne olabilir?

- Kavgasız, çıkarsız, bilimle yoğrulmuş, asla yalan söylemeyen, verdiği sözden caymayan, emanete ihanet etmeyen insanların varlığı, beni dünyanın en mutlu insanı haline getirir. 

 Bugüne kadar attığınız en gururlu zafer çığlığı hangi başarınıza ait?

- Belki becerilerim nedeniyle, belli başarıları yakalamışımdır. Ama öğrenmenin sonu yoktur. Çalışıp ta başardığım çok konu var dağarcığımda. Tiyatro, Sinema, Müzik, Yazarlık, Çığlık atmak gibi sevinci hoş karşılamıyorum. Herkesin sevinci olur çığlık atması hakkıdır

 

 Gözlerinizi dolduran en son olay nedir?

- İnsanlarımızın küçük çocuklara sapkınlıkları, affedilemez iğrenç bir şeydir. Küçük kızları küçük yaşta evlendirmeye kalkanların, onlara işkence yapan, insanlıktan nasibini almamışların son zamanlardaki hapse girseler de çıkartılmaları, ceza almamaları, Adaletle bağdaşmadığı, Kayıp insanlarımızın ailelerine verdiği acılar, daha bunun gibi birçok insanlık dışı olaylar gözümden, yaşların akmasını durduramıyor.

 

Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Çocukluğumu… 5,5 yaşındayken Okuma yazmayı kendi başıma öğrendiğim zamanı… Babam demiryolcuydu; demiryolcu çocuklarına, 25 zerdali çekirdeğine… ( O zaman, kilosu 5 kuruş olan zerdali, zerdali çekirdeği olarak 10 kuruş ediyordu.) Acıbadem yapan pastahaneye satardım. Memur çocuklarına o zamanlar pek harçlık verilmezdi.  Sırf Karagöz’e gelmelerini sağlamak için bu yöntemi buldum kendi kendime.) Evet, Karagöz oynattığım o günleri… Hala unutamadığım çocukluk arkadaşlarımı çok özlüyorum.

 Bir mucize olsa geçmişinizdeki hangi hatalarınızı düzeltmek istersiniz?

- Geçmişte insanların tamamı hata yapmıştır. Gelişen evreler içinde bendeki hatalar, azalıp yok olmuşlardır.

 Aklınıza her geldiğinde sizi gülümseten bir anınızı anlatır mısınız?

- O kadar çok var ki… Hangi birini anlatayım…

 Şimdiye kadar yaptığınız en çılgınca şey nedir?

 

- 3 kez evlenip boşanmak!

 

   17-18 yaşlarınıza geri dönme şansınız olsa yine aynı hayatı mı yaşardınız, yoksa başka bir hayat mı yaşardınız?

- Böyle bir şansın olacağını sanmıyorum.

 

 Kendinizi dünyanın en güçlü insanıymışçasına başarılı ve mağrur hissettiğiniz en son deneyiminiz nedir?

 

- Türkçe'yi gereği gibi öğretebilen çok az kişiden biri olduğumu söylerler beni tanıyanlar…

 

 Şu anda kişi olmanızda payı olduğunu düşündüğünüz kişiler kimler?

- Kimsenin etkisi altında kalmadım. İnandığım ilkelerimden vazgeçmedim. Elbette örnek aldığım, önemli insanlar oldu sanat yaşamımda. Bir Altan Erbulak, bir Kenan Büke, bu örneğin başrol unsurlarıdır.

 Çocukken ne olmak ve kim olmak isterdiniz?

- Sinemacı ve Tiyatrocu olmak istiyordum. Kim olmak pek önemli değildi benim için.

 Gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük hayaliniz nedir? Ve gerçekleşti mi hayaliniz?

- Gerçekleşmesini istediğim hayallerim olmadı değil, toplumun insanlıktan uzaklaştığını anladığım anda gerçekleştiremediğim birçok hayallerim deyim yerindeyse - vardı. Tiyatro ve Sinema ile insanlara mesaj verebilirdim…

 

 TV Proğramcısı olsaydınız, nasıl bir proğram yapmak isterdiniz?

- TV Programcısı olmadım ama yapılan programlarda, sunuculuk yaptım sadece.

 Karşınızdaki kişiyi tanımak için hangi davranışına bakarsınız?

- Yalanı sevmem, yalan söyleyeni de anlarım. Yalana başvuran kişi insan bile olamaz. O zaman niye tanıyayım?

 

 Birine ya da bir olaya sinirlendiğinizde tepkiniz ne olur?

- Sadece içten içte kızarım.

 

 Kendinizde neleri değiştirmek istersiniz?

- Allah’ın özene bezene yarattığı beni niye değiştirmeye çalışayım? Ben halimden memnunum. İyi ki yaradan beni böyle yaratmış!

 

 Motive olmak için başvurduğunuz ilk yöntemler nelerdir?

- Tiyatro bana konsantrasyonu öğretti. İnsanın konsantre olması yani belli bir odak noktasına yoğunlaşması, motivasyonumun da sağlıklı olmasını sağlamıştır.

 

 Sonsuza kadar yaşlanmayacaksınız diyelim, hangi yaşta kalmayı istersiniz?

- Yaşadığım kadar yaşayacağımı biliyorum…100 yaşına gelmek gençlik zamanı ile aynı biçimde olamaz.

 Bu yıl hayatınızın sona ereceğini bilseniz, neyi daha farklı yaparsınız?

Hiçbir şeyi! Şu an yaşıyorsam farklı olmakla farkı sağlamış olamam!

 

 Türkiye'de sanatçı olmak desem.

Türkiye’ de onurlu bir Türk Vatandaşı olarak yaşamak, Sanatçı olmak, Vatanını ve insanlarını sevmek, halka olumlu mesajlar vermek ve onurlu ölmenin en yüce şeref olduğunu biliyorum.

 Ölü ya da yaşayan biriyle tanışabilecek olsanız, bu kim olurdu? Ve ne sorardınız O’na?

-  Kim olduğu önemli değil! Her insan, değişik özellikler taşır. Soru sormaya çekinirdim. Soru üretebilmem için yine, bilgiye sahip olmak gerekiyor. Ölü ya da Kim olduğunu bilmediğim kişiye saygısızlık olmasın diye soru yöneltmezdim…

 Başardığınız en zor şey neydi?

-  Başarılan her şeyin bir zorluğu vardır. Önemli olan zor da olsa başarmaktır. Ben, bazı zamanlar, bir şeyleri başarabildim. Başarmam gerektiğine inandığım her şeyin üzerine dikkatle, özenle inançla gittim, başardım. ( Başaramadıklarım da oldu tabii ki! )    

       

 Kendi paranız ile aldığınız ilk şey neydi?

- İstasyon büfesinden simit!  ( Yaş 8 )

 

 Çekingen mi, yoksa atılgan mısınız?

- Atılgan!

 Kimi dört gözle bekliyorsunuz?

- Bana yararı olacak, dolandırıcılık, üç kâğıtçılık, yalancılık yapmayan, verdiği sözü tutan, Özü sözü bir olan biri varsa herkesi bekliyorum,

 Ne tür insanlar sizi etkiler?

 

-Dürüst, doğru doğru dosdoğru insanlar.

 

 Tesadüflere ve mucizelere inanır mısınız? Neden?

 

Sizce inanmalı mıyım?

 

 Güven problemi yaşar mısınız?

 

- Kendimle değil karşımdakilerle ilgili problem yaşadığım doğrudur.

 

 Uzay boşluğuna çıkmak mı, okyanusun dibine inmek mi? Neden?

 

- Bilim insanı olsaydım bunları düşünebilirdim.

 Mezar taşınıza ne yazılmasını istersiniz?

 

- Ne yazılması gerekiyorsa…

 En son kimin önünde ağladınız ve nedeni neydi?

 

- Ben gizli gizli ağlardım. Gözyaşlarımın kimseyi rahatsız etmesini istemezdim.

 Gecemi, gündüz mü? Neden?

 

 - Her ikisi de yaşam için gerekli.

 Aşk her şeyi affeder mi?

 

- Kişiye göre değişir bu.

 Ne zaman konuşmanız gerektiği halde sessiz kaldınız?

 

 - İnsanı kötü duruma düşürmemek için.

 

 Bir papağanınız var ve bir cümle söyleyebilir. Hangi cümleyi öğretirdiniz?

 

- Günleriniz aydınlık olsun !

 Hangi konuda kendinizin en büyük düşmanısınız?

 

- Ben kendimle barışık bir insanım!

 İçinizdeki ses son zamanlarda ne diyor?

-  Ülkemin başka Ülkelerin başımıza geçmesine izin vermiyorum. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl bir imanı boğar? Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!

 Gitmesine izin vermeniz gereken neleri hayatınızda tutuyorsunuz?

- Hiçbir kimseyi tutmuyorum. Özgürlük insan içindir. Kimse onu esir alamaz! Duyguları da!

 Uçurumdan tam atlamak üzereydiniz, durdunuz aklınıza ne geldi?

 

- Böyle bir ileri geri zekalılık, asla yapmam!

 Gözyaşının yıkayamadığı şeyler nelerdir?

- Vicdan !

 Bir dalga olsanız ilk nereye vurur dunuz?

 

Kıyıya ! Çok güzel köpük çıkarırlar !.

 Cehennemin çıkışında yazması muhtemel sözler nelerdir?

- Şu ana kadar cehennemi göremediğim için yanıtsız kalacağım!

 Yolda gidiyorsunuz köşeyi döndünüz ve karşınıza siz çıktınız ne yapardınız?

- Ben beni sevemiyeceğime göre sevdiğim bir insanın karşıma çıkmasını isterdim. Mutluluğun resmini yapardık beraberce…

 Arkadaşlarınızın sizin için genel düşüncesi nedir?

 

- Hiçbir arkadaşımın benim için ne düşündüklerini sormadım. Hatır için yalan söyleyip düşüncelerinden dolayı mahcup olmalarını da istemezdim doğrusu!

 Hayatınızda olmazsa olmaz dedikleriniz?

  - Prensiplerim... Asla taviz veremem. Benim doğrularımdır çünkü onlar!

 Sizi geleceğe dair en çok ne endişelendiriyor?

 

  Ülkem insanlarının cahilliği. Eğitilmiyorlar! Eğitimi boş veriyorlar. Allah’ ın “OKU”  emrini sadece okumak ama anlamamak anlamında tavır sergiliyorlar.

 Hatalarımızdan ders çıkarıyorsak neden hata yapmaktan korkuyoruz?

- Hata yapmaktan korkan insanlar cahil insanlardır. Cahil olmayan dersini anlar önlemini alır.

 Dünyaya nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?

- Atatürk gibi akılcı, Atatürk gibi kalıcı, Atatürk gibi ufku geniş, gelecek için güvenli ve emin olmak istiyorumÜlkeme herkesten çok yararlı olmak istiyorum. Çünkü Ülkemi canımdan çok seviyorum, bir Türk Vatandaşı olarak bundan da gurur duyuyorum.

 Günlük hayatımızı telaşla yaşarken neleri gözümüzden kaçırıyoruz?

 

-İnsanlığın varlığını kaçırıyoruz. Sanki sadece insan biziz, başkaları insan bile değil. İnsanlar kula kulluk yapmamalıdırlar.

 Sinema mı, tiyatro mu?

- Her ikisi de! Mesleğim çünkü… Onları, genç nesile öğretiyorum. Kültürleri pekişsin gelişsin diye. Unutulmamalıdır ki gelecek gençlerin, bilgileri öğrendikleri ile kök olur, yaşanır hale gelir.

 İleriye dönük planlar yapanlardan mısınız, yoksa anı yaşamak daha mı önemli?

 

- Yaşamı disiplin altına almak gerekir. O zaman ne yapacağınızı, nereye varacağınızı bilebilirsiniz.

 

 Ruhunuzu besleyen şeyler var mı, neler?

 

- İnsanları sevmek, onlara katkı vermek dünyanın en şerefli olgusudur.

 

 Hayatta neyin peşinden koşuyorsunuz?

-İnsan olmanın bilincinde, insan olmanın unutulmaması için var gücümle, insanlık adına koşuyorum.

 

 Neleri asla yapmam dersiniz?

 

- Hayâsızlığı, şerefsizliği, yalancılığı, dolandırıcılığı,  insan kandırmasını asla yapmam!

 Korkularınız nelerdir?

 - Ülkemin, tutarsız idarecilerin elinde yok olup gitmesi ve çocuklarımızın ortada kalabileceklerinin Vatansız ve aciz kalacağımızın korkusunu yaşıyorumBizim bir tane Vatanımız var!

 

 Yaşayamadığınız için pişmanlık duyduğunuz ne var?

 

- Yok, şu an için!

 

 Hangi hataları kabul edersiniz, hangileri etmezsiniz?

- Bu soru ile ilgili baştan bu yana fazlasıyla yanıtladım.

 Sevdiğinize buradan ne söylemek istersiniz?

 

 - Ben tüm insanlarımızı, gençlerimizi ve öğrencilerimi çok ama çok seviyorum. Tıpkı onların beni sevdikleri gibi.

 Hangisi daha iyi; Acı gerçek mi? Yoksa tatlı yalan mı?

 

- Yalanın acısı tatlısı olmaz yalan yalandır ve yalancılar insan bile değildirler.

 Şu an ruhunuzun olmak istediği yer neresi?

 

- Ruhuma soruyorum ama yanıtlamıyor!

 Yakın bir arkadaşınız kanunsuz bir iş yapsa polisi arar mısınız?

 

-Bu güne kadar böyle bir olaya rastlamadım.

 Yaşamınız boyunca yaşadığınız en heyecan verici tecrübe neydi?

-  Yurt dışında bir filmimin ödüllendirilmesiydi. Türkiye adına 3. cülük ödülünü almaştık.

 Özünüzden kaybetmek istemediğiniz ne var?

 

-Aklım ve sağlığım…

 Hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?

 

- İnsanlar bazı şeylere inanmak durumundadır. Doğadan aldığı güçle, iradesini oluştuBu, irade olgusunu da geliştirir, aklını kullanarak, sıkıntılı dönemleri geride bırakabilir.

 Sizce yaşamayı en değerli kılan şey ne?

- İnsanlığa verilen duygulardır. Doğru kullanmak insanı yüceltir, saygın ve güvenilir kişi yapar. İnsanların, insanlara güvenmesi bir birlerini sevmekle olur. Ötekileştirmek günahtır, vebali vardır. Ayrıştırmak günahtır. Kutsal kitap Kur’ an da da ayetler olarak vardır.

 

 Dünyanın en güzel yeri neresi?

 

-Dünyamızın çirkin hiçbir yeri yoktur. Yaratan en büyük sanatçıdır. Etrafınıza, dünyaya alıcı gözle şöyle bir bakınız,  çirkin hiçbir yer göremezsiniz. Dünyanın, evrenin galaksilerin, Samanyolu’ nun, tüm evrenin, güzel olmayan hiçbir yeri yoktur. Dünya için de burası, diğer yerlerden çok güzel, harika, dersiniz ama –Aman, ne çirkin yer diyemezsiniz.

 

 Ne zaman, hangi olayla çaresizim dediniz?

 

- İnsanlar birçok olayda çaresiz kalabilirler. Bende de olmuştur ama anımsamak için maziye gitmek gerekir. Çaresizliği tekrar yaşamak doğru olmaz!

 

 Hangi rolünüz de bu benim işte dediniz?

 

- Oynadığım bütün roller, benimsediğim karakterleri içerdiği için asla ayırım yapmadım.

 Hayatta ne olmasa her şey çok daha güzel olurdu?

 

- Yaşadığımız dünyaya gereken önem verilmiş ve insanlığa sunulmuştur. Güzelin güzeli olmaz!

 

 Hiç kimsenin göremediği bir özelliğiniz var mı? Varsa neden bugüne kadar gizli kaldı?

 

- Beni bilen biliyor, bilmeyenlerde internetten öğrenebiliyor. Gizli saklı hiçbir şeyim olmadı. Ben projeksiyona aktarılmış pırıl pırıl bir insanım… etrafa aydınlık saçarım…

 

 Röportajımıza bir soru ekleseniz desem, bu soru ne olur?

 

 Bu soru sizlerle olur... Siz benim yerime yanıtlayacaksınız,  “ Magazin “ den ne zaman vazgeçeceksiniz?

 

 Eklediğiniz sorunuzun cevabını alabilir miyim?

 - Alamazsınız çünkü siz yanıtlayacaksınız…

 -Cevap beklerken, sorunuz ile şaşırttınız beni. Siz seksen dört tane soruma cevap verme inceliğini gösterdiniz. Bende cevaplarım tabi ki. Farkınızın farkındayım. Magazinden asla vazgeçmeyeceğim, vazgeçmeyeceğiz. Soğuk ve kara günlerimizin somurttuğu yüzleri, sıcacık ısıtırken aydınlatan, gülümseme nedenimiz, güneşimiz magazin...  

Doğada ki bir şeyi şişeleyebilseydiniz, bu ne olurdu?

 

- Şişelemek ve şişlemek benim işim değildir!

 

 Kişiliğinizi en iyi tanımlayan hayvan hangisi, neden?

 

- Oğlak!  Çünkü benim burcum…

Son olarak Sinema ve Tiyatroda nelerin değişmesini istersiniz. Ya da siz neleri değiştirmeyi düşünürdünüz? Böyle bir hedefiniz veyahut projeniz var mı? 

 

- Tiyatro ve Sinema, değiştirilmesi gereken olgular değildir. Onlar öyle bir sanattır ki gelişime daima açık, üretken ve görsel şölen sunarlar bize… Ana fikirleri vardır insanlara verilen mesajlarıyla… Ürettiğimiz her yazılan oyun ve senaryo ders gibidir izlendiğinde, okunduğunda. İnsanı insan gibi insanca insana anlatır sinema ve Tiyatro konumuyla… İNSANLA!…

Sacide Deniz Saraç’a sevgilerimle.

Yıldırım Yanılmaz

Röportaj: Sacide Deniz Saraç