Merhabalar Önce Vatan Gazetesinin Sevgili Okurları.
Güneşin ortalığı kavurduğu günlerdeyiz. Bu hafta ki sohbet konuğumu ve yaşamını okuduktan sonra ayazda kalacaksınız maalesef. Sabahı müjdeleyen güneş tekrar ısıtabilir mi? Sizi. Bekliyorum cevaplarınızı. Anlaştık mı?
Konuğum ve yoldaşları yıllar öncesinde cehennemi yaşayan iyi ve güzel insanlar. 1980 öncesinde doğanların tanıdığı bir isim, bir yüz. Sayın Mehmet Koç. Nereden mi? Tanıyorsunuz? Anlatıyorum; O bir cuntaların sevilen yüzü darbederi, O bir tuvalinde spatulayı renklerin eşliğinde dansa kaldıran ressam, O bir bağlamasının susmayan teli, O bir dizelerin ozanı, O bir ezgilerin söz yazarı, O bir sahnelerin tozunu dumana katan can alıcı sesi, O bir sevdiğinin kavuşamadığı seveni, O bir “Şarkışla’ya Düşürmesin Allah Sevdiği Kulunu”, O bir “Malatya’dan Çıktı Kızıl Makine”, O bir “Hepimiz Mahiriz'', O bir “Dağlar Dağlar Uzun Dağlar” türküsünü kazada kaybettiği oğluna ağıt olarak yazan acılı baba. O bir, O bir Mehmet Koç, O bir, O bir nam-ı diğer Burjuva Mehmet. (Hapishaneye papyon ve fötr şapkayla giren, takım elbisesiyle dolaşan tek devrimci olduğu için bu lakabı takmışlar.)
Sayın Mehmet Koç tarihin affetmeyeceği ülkemizin yaşadığı karanlık döneminde yazdığı şiir, yazılar ve siyasi yayın organlarında çıkan resimlerinden dolayı 17 kez tutuklanmış. İşkencelere maruz kalmış yoldaşlarıyla birlikte. Cezaevinde koğuş arkadaşları arasında hepimizin tanıdığı Sayın Yılmaz Güney ve daha bir çokları vardı. Birçok eserine yattığı cezaevlerinin taş duvarları şahitlik etti.
Sayın Mehmet Koç ve yoldaşlarının tek suçu, yaşamayı sevmek, ayırım yapmadan tüm insanları sevmek, doğrunun peşinde olmak ve herkes için adaletli bir hayat istemekti. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Hepimizin istediği böyle bir hayat ve ülke zaten. Ve düşünsenize, 1980 ve öncesinde bunları istemek suçtu. Aklımın alması imkansız, yüreğime uğramıyor bile bunun suç olabileceği hissi. Sayın Mehmet Koç bu nedenle çok sevdiği ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Ardında bütün sevdiklerini bırakarak. Özlemlerini, çektiği acıları kendisinden başka hiç kimse bilemeyecek.
Kaçak yaşayanların gökyüzü hep siyahtır. Griye hasrettirler. Mavi uğramaz onların gökyüzüne. Bıkmıştır artık Sayın Mehmet Koç yaşadığı kapkara günlerden, martılara ekmek atmak istiyordu. Yine, yeniden aranıyor, arandığını duyar duymaz, kaçıyor çok uzaklara, ardında yüreğinin sahibi sevdiğini bırakarak. Güneşe hasret günler geçiyor gurbette. Bir gün alıyor kötü haberi. Sevdiğini yakalıyorlar, atıyorlar cezaevine. Yıllarca mektuplaşıyorlar sevdiğiyle. Fakat sevdiğinden aldığı hiçbir mektubu açmıyor, okumuyor. Çaresizliğin çaresi yoktur, öğrenmişti çünkü. Yazdı yazdı, anlattı anlattı, bıkmadan usanmadan. O’nu nasıl sevdiğini, özlediğini, yaşayan bir ölüyü çiziyordu kendisini anlatırken mektuplarında. Okuyordu sevdiği, sevdiğinin mektuplarını defalarca, ezberindeydi her satırı belki de kim bilir? Sevdiğini sarıp sarmalayacağı, gözlerinde kaybolacağı, kokusunu içine çekeceği günlerin hayalini kurarken, sevdiğinin kara haberini aldı Sayın Mehmet Koç. Cezaevinde ölmüştü sevdiği. Yıllar sonra dönüyor ülkesine ve ilk işi sevdiğinin yazdığı ,açıp okumadığı mektuplarını annesine hediye ediyor. Sevdiğine kavuşamadı ama ona yazdığı şiiri ve şarkısı ile her dinlediğinde yaşıyor sevdiğini, hissediyor, duyuyor özlediği sesini. Gözyaşlarının tuzu yakıyor dudağının kenarını. Ayıranlara ahları dilinde. Hepimizin bildiği ve kesinlikle bir kez olsun dinlediği o şarkı aşağıda.
Dipnot: Evet Sayın Mehmet Koç o şarkıyı her dinleyen ağlıyor, herkesin hikayesi farklı ve herkes ayrı ayrı acıyor. Sizin kadar acıyabilir miyiz? Bilmiyorum. Sevdiğine acılı şiir yazacak kadar acıyan, kanayan, dağlanan yüreğinizi öpebiliriz ancak. Deyeriz sevdiğinize de bıraktığımız buselerimizle. Kim bilir?

METRİSİN ÖNÜ
Şu metrisin önü,bir uzun alan.
Bir tek seni sevdim,gerisi yalan.
Senin hasretindir, hücreme dolan.
Bir tek seni sevdim, gerisi yalan.
Senin hasretindir, hücreme dolan.
Birtek seni sevdim, gerisi yalan,
Gerisi yalan...
Hücremdeyim, hasretinle yanarım.
Senin için hergün, hergün aglarım.
Kanım hep içime akar kanarım.
Beni anlamadın, ona yanarım.
Kanım hep içime akar kanarım.
Beni anlamadın, ona yanarım,
Ona yanarım...

 

Sayın Mehmet Koç çocukken yaşadığı köyünde genç kızların çeyizlerine kuş, şahmaran, çiçek gibi desenler çizerek hem ressamlığa başlıyor, hem de karşılığında yumurta alarak kazanç elde ediyor. Devamında sol örgütlerin yayın organlarında çizimler, grafikler yapıyor. Fransa’da yaşarken gerçek mesleği ressamlığa ağırlık veriyor. Diğer ressamlardan ayıran özelliği ise, fırça yerine spatula kullanarak üç boyutlu tablolara imzasını atıyor. Dünyada Mehmet Koç dışında bu tekniği kullanan sadece iki kişi bulunuyor: İspanyol ressam Yonta ve Türk Mehmet Koç'un Fransız hocası Jean Luguie. Spatulayı kübizmin dışında tüm eserlerinde ustalıkla kullanabilen tek ressam ise Türk Mehmet Koç. Bu özelliği nedeniyle Belçika Akademi ödülünü aldı. (Kübizm kısaca söyleyecek olursak, varlıkların dış görünümlerinin yanı sıra iç dünyalarını da yansıtmayı hedefleyen bir sanat akımıdır.Kübizm, ünlü ressam Pablo Picasso tarafından meydana getirilmiş bir sanat akımıdır. Bu sanat akımında tabiat farklı bir açıdan ele alınmıştır. Kübist ressamların çalışmalarında nesneler normal biçimlerinde fakat konuya ve tabloya göre değişen geometrik bir düzen içinde parçalanmış haldedir. Kübizmde konu çok fazla önemli olmamıştır. Sürekli aynı konular ele alındığı için ilk kübist tablolar birbirinin tekrarı gibi görünmüştür. Kısacası kübist sanatçılar sıklıkla biçim oyunlarına girişmişlerdir.)
Sayın Mehmet Koç, Sorbonne Üniversitesi'nde şamanizm üzerine doktorasını tamamladı ve Belçika Akademi Ödülü alma onuruna ulaştı.
(Bütün dinlerin çıkış kaynağı olarak kabul edilen Şamanizm‘in kökenleri İÖ 50 binli yıllara kadar dayanır. Doğaya tapınma, doğaya hükmeden (yağmur, kar, güneş, fırtına, rüzgar) güçlere tapınmayı temel alan bir inanç şeklidir. Çıkış merkezi Orta Asya ve Kuzey Asya olarak bilinse de, Uzakdoğu’dan, Kuzey ve Güney Amerika’ya, hatta kıta Avusturalyası’na kadar çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan bu inanç biçimi Türkler’in de ilk dini olarak karşımıza çıkar. Bütün dünya coğrafyasında Şamanizm’e inanmış insanların bu dini uygulayış biçimi küçük farklılıklar gösterse de birbirine benzer çok fazla yanı vardır. Şamanizm inanışı Budizm, Hristiyanlik, Lamaizm, İslamiyet, vb. dinleri içerisinde bile kendine özgü formlarını bu dinlerle kaynaştırarak varlığını sürdürmektedir. Birçok dinde bulunan dinsel geleneklerin temelinin çıkış noktası aslında Şamanizm’dir.)
Sayın Mehmet Koç’un 12 eserini 12 sanatçı seslendirdi.''Türkülü Bir Ömür'' adını verdikleri albümde.
Sayın Arif Sağ ve Sayın Edip Akbayram’ın önerisiydi bu güzel proje. Belki de bir vefa borcuydu sanatçı dostlarının Sayın Mehmet Koç'a. Değişimlere uğrayarak geliyorlar evlerimize. Marş tadında değil de, türkü tadında ve slogan tarzı değil daha edebi tarzda. Üç albümlük proje ve ilki çıktı, sırasıyla diğerleri de çıkacak, alacağız koyacağız hak ettiği yere, yüreğimize. Dinleyeceğiz silinecek kulaklarımızın pası. Karanlık günlerin kar beyaz insanlarının yaşadıklarına şahitlik edeceğiz, dinlediğimiz türküleri, okuduğumuz şiirleri ile.
Sayın Mehmet Koç'un eserlerinden oluşan Onore albümünün ikincisi için çalışmaları başladı, şu anda stüdyoda okumaları yapılıyor. Cengiz Özkan, Haluk Levent, Kıraç, Hüseyin Turan, Songül Bulur gibi değerli 16 sanatçımız seslendirecekler türküleri, götürecekler bizi çok uzaklara. Albüm Eylül ayında çıkacak.
Size bir müjde vermek istiyorum. Sayın Mehmet Koç’un hayat hikayesini Şair Sayın Elif Konur kaleme alıyor, hem de bitmek üzere olduğunu kulağıma fısıldadı beyaz bir kuş. Darbeleri Darbederin ağzından okuyacağız. Bir tutam sevinç, çokça hüzün saracak okurları kara günlere dair. Olsun varsın, acıtsa da, kanatsa da, dağlasa da, gerçekleri sadece gerçekleri tüm çıplaklığıyla öğreneceğiz. Geç kalınmış olsa da.
Ben bir sinema yönetmeni olsaydım, Sayın Mehmet Koç’un hayat hikayesinin yazıldığı kitabın sinemasını çeker, cevapsız sorulardan kurtarırdım insanları. Sinemayı çekip bitirirseniz hayat da sizi kırmayacaktır. Bizler hazırız gözlerimizi teslim etmeye sinemanıza. Karşınızda o günleri birebir yaşayan, canlı şahidi Sayın Mehmet Koç ve hayat hikayesi var. Daha ne olsun. Ben olsam böylesine bir önemli şansı kaçırmazdım. Bilmem anlatabildim mi? Sevgili yönetmenler.
İçimizden biri ressam, şair, ozan, yazar Sayın Mehmet Koç, nam-ı diğer Burjuva Mehmet bende bugün. Buyurun lütfen.

Merhaba. Hoş geldiniz. Kendinizi anlatır mısınız?

Merhaba hoş bulduk, Ben ressam, şair, ozan, yazar Mehmet Koç.

Şimdiye kadar ürettiğim albümleşmiş 630 'ün üzerinde şiir ve müziğim var.

Dünyada 43 ayrı ülkede kişisel sergilerim oldu.27 ülkenin müzesinde eserlerim bulunmaktadır. Türkiye’de dokuzu İstanbul sanat fuarında olmak üzere 22 kişisel sergi gerçekleştirdim.

Bunların arasında hepinizin dinlediği,

Şu metrisin önü bir uzun alan
Şarkışla’ya düşürmesin
Dağlar kızı
Ses verin sesime dağlar
Anam ırgat babam ırgat
Hepimiz birer mahiriz vs.
Onlarca sanatçı tarafından seslendirilmiştir. Avrupa ve Türkiye’de olmak üzere yüzlerce konserler vermişliğim ve 55 tane albümü olan bir sanatçıyım. 25 yıldır da sahnelere çıkmıyorum, çıkmamamın nedeni tamamen resime yoğunlaşmamdır.

Hemen şimdi öğrenebileceğiniz bir şey olsa bu ne olurdu?

Uzay bilimleri ve teknolojisini öğrenmek isterdim.

Kendi kendine konuşanlar delimi?

Dışa vurumdur. Tıpkı resimde ekpresyon gibi dışa vurumdur. Konuşacak anlayacak kimsenin olmadığı sanısıdır.

Hayat felsefeniz nedir?

Hayat felsefem insanları mutlu etmek. İnsanların mutluluğundan mutluluk çıkartmak, özgür ve bağımsız olmasını savundum ve bu uğurda ağır bedeller ödedim.

Dünyaya ikinci kez gelme şansınız olsa, nasıl bir hayat yaşamak istersiniz?

Dünyaya ikinci kez gelme şansım olsa yine şair, ressam, müzisyen olarak gelmek isterim.

Dünyada istediğiniz her türlü değişikliği yapabilecek kadar gücünüz olsa, sihirli değneğinizi dokunduracağınız  şey ne olurdu?

Kimsenin kimseyi sömürmediği, emekçinin ve beyin emekçisinin ikisinin de  eşitce paylaşarak özgür bağımsız bir dünyada yaşamayı sağlamak isterdim.

Tüm koşullar uygun olsa ve size bir iş kurma şansı verilse, nasıl bir şirketin patroniçesi/patronu olurdunuz?

Bir şirketin patronu olmak istemezdim. Ama büyük bir sanat müzesini yönetmek isterdim.

Yeteneklerinizi başka bir kişiyle değiştirme şansınız olsa, şu anda yaşayan, ya da bir zamanlar yaşamış olan hangi kişinin yeteneklerine sahip olmak isterdiniz?

Leonardo da Vinci.

Çocukluğunuzda sizi en  çok mutlu eden kişiler ve olaylar kimlerdi ve de nelerdi?

Çocukluğumda beni en çok mutlu eden bir dağın başına çıkıp başka bir dağı görmek ve onun arkasında ne var diye düşünmekti. Beni en çok mutlu edende Annemdi.

Sizi dünyanın en mutlu  insanı yapabilecek şey ne olabilir?

Ülkemin bağımsızlığı.

Bugüne kadar attığınız en gururlu zafer çığlığı hangi başarınıza ait?

Bir kaç tane var henüz 5 yaşındayken bağlama çalıyordum. Ruhi Su'nun dostluğuyla ilk 45 lik plağı yapıldığında, Avrupa yarışmasında Belçika akademi ödülünü kazandığım da .. Buna benzer.

Gözlerinizi dolduran en son olay nedir?

En son olay çocuklara tecavüz ve sık sık öldürülen kadınlar.

Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Doğduğum yeri, çocukluk arkadaşlarımı.

Bir mucize olsa geçmişinizdeki hangi hatalarınızı düzeltmek istersiniz?

Çok önemli hatalarım olmadı. Ama sık sık insanlar tarafından dolandırırdım, kandırıldım.

Aklınıza her geldiğinde sizi gülümseten bir anınızı anlatır mısınız?

O kadar çok anım var ki, ama Aziz Nesin "Benim delilerim "adlı kitabını imzalıyordu. Bir tane de imzaladı bana verdi. Akşam Ruhi Su hocanın da olduğu bir gurup dostlarla yemek yedik. Eve geldim imzaladığı kitabı açtım ne yazmış diye baktığımda "sen bu kitapta kendini

arama, sen ikinci kitaplık delisin" yazmıştı. Aklıma geldikçe halen gülerim.

Şimdiye kadar yaptığınız en çılgınca şey nedir?

Dedem bana "sevgiyi yaşamı erteleme, hatta bir sevgilin olursa bile sevgini göstermekten çekinme" diye bu tür nasihatlarda bulunmuştu. Bende, ortaokulda sevgilim oldu. Sokakta öpmüştüm. O tarihlerde kıyamet kopmuştu. Şunu söyleyebilirim bu sokakta öpüşmekten

dolayı eşlerimle bile karakolluk oldum. Ama halen meydanlarda öpüşmeye devam ediyorum.

17-18 yaşlarınıza geri dönme şansınız olsa yine aynı hayatımı yaşardınız, yoksa başka bir hayat mı yaşardınız?

Hayır. Hiçbir hayatın benim kadar güzel olduğunu sanmıyorum.

Kendinizi dünyanın en güçlü insanıymışçasına başarılı ve mağrur hissettiğiniz en son deneyiminiz nedir?

Maddi ve manevi birçok insanın hayatına dokunarak onların gözlerindeki mutluluğu görmemdir.

Şu anda kişi olmanızda payı olduğunu düşündüğünüz kişiler kimler?

Benim hayatıma çok önemli renkler ve bilgi katan Ahmet Arif, Yılmaz Güney, Enver Gökçe, Ruhi Su, Aziz Nesin daha birçok Aydınımızın çok büyük katkıları var. Hepsini saygıyla anıyorum.

Çocukken ne olmak ve kim olmak isterdiniz?

Çocukken hep ressam olmak isterdim ve oldum.

Gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük hayaliniz nedir? Ve gerçekleşti mi hayaliniz?

Gerçekleştirmek istediğim en büyük hayalim, hayatımı ve insanların hayatını değiştirmek için Devrimci mücadele içinde yer aldım. Belki kendimi değiştirdim ama maalesef ülkeyi değiştiremedim, değiştiremedik.

TV Proğramcısı olsaydınız, nasıl bir proğram yapmak isterdiniz?

Kültür sanatı içeren bir program yapmak isterdim.

Karşınızdaki kişiyi tanımak için hangi davranışına bakarsınız?

Bir köyde köylüyü tanımak istemekle, bir şehirliği tanımam gerekiyorsa ikisini ayrı ayrı düşüncelerle değerlendiririm. Konuşurken konuşmalarında özgüvenine ve o özgüvenin arkasında neyine güvendiğini sınarım.

Birine ya da bir olaya sinirlendiğinizde tepkiniz ne olur?

Evde yakınlarınla bir sorun çıktığında evden çıkıp giderim. Tanımadıklarımla kolay kolay tartışma yaşamam, onu hissettiğimde orayı kibarca terk ederim.

Kendinizde neleri değiştirmek istersiniz?

Kendimde değiştirecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Hayatla barışık, yaşadığım olaylarla yüzleşmekten asla çekinmem. Kendimi eleştirmekten kaçınmam.

Motive olmak için başvurduğunuz ilk yöntemler nelerdir?

Mesleğimle ilgili şiir yazarken genelde ya benim yaşantımı içerir ya da bir tanıdığımın yaşantısını. Beni motive eder, yazdırır ve onu müziklendirmekte, benim büyük motivasyonumdur. Resim yaparken de yeni bir teknik geliştirdiğimde (daha önce kimsenin yapmadığı) ki bunu

yaptım, benim büyük motivasyonum oldu. Bu tekniği halen kimse çözemedi. Ölmeden önce birisine öğreteceğim.

Sonsuza kadar yaşlanmayacaksınız diyelim, hangi yaşta kalmayı istersiniz?

Yaşlanmayacaksam hep 45 yaşında kalmak isterim

Bu yıl hayatınızın sona ereceğini bilseniz, neyi daha farklı yaparsınız?

Ölçeğini biliyorsam sevdiklerimi yanıma alarak birlikte seyahat etmek isterdim.

Akıl hocasına ihtiyaç duysanız, bu kim olurdu?

Kesinlikle Aziz Nesin olurdu.

Ölü ya da yaşayan biriyle tanışabilecek olsanız, bu kim olurdu? Ve ne sorardınız O’na?

Atatürk’ü tanımak ve şöyle bir soru sormak isterdim. O günün şartlarında

Ülkemizde sosyalist bir Cumhuriyet neden kurmadığını sorardım.

Başardığınız en zor şey neydi?

Hayatımda sevdiğim her şeyi başardım. Zaten yeteneğim vardı, onu eğitimle tamamlayarak sürdürdüm. Bunun dışında en zor olan 12 Eylüldünyasıyla aranmaya başladım. Aylarca kaçtım ve bir yolunu bularak yurt dışına kaçtım.

Kendi paranız ile aldığınız ilk şey neydi?

İlk sahip olduğum şeyi soruyorsanız Ankara da kendime ev aldım.

Çekingen mi, yoksa atılgan mısınız?

Bilgim, birikimim olduğu her konuda atılganım. Bilmediğim aklımın ermediği konularda çekingenim.

Kimi dört gözle bekliyorsunuz?

Babasını ve annesini görmeye giden, eşimi ve tatile giden çocuklarımı.

Ne tür insanlar sizi etkiler?

Maskesiz olduğu gibi gezen görünen insanlardan çok etkilenirim. Nerede görsem içim huzur dolar.

Tesadüflere ve mucizelere inanır mısınız? Neden?

Tesadüflere inanırım çünkü; olmadık yerde karşılaştığım, yaşadığım olaylar var. Mucizelere inanmam. Mucize dediğimiz şeyler, o konuda bilge olan insanların yaptıkları yarattıkları şeylerdir.

Güven problemi yaşar mısınız?

Güven problemi yaşamam.

Uzay boşluğuna çıkmak mı, okyanusun dibine inmek mi? Neden?

Başka gezegenlerde olmayı çok isterdim.

Mezar taşınıza ne yazılmasını istersiniz?

Mezarımı yol üstüne

Türküler söyleyin kazın

Başucumun taşlarına

Sevdalı öldüğünü yazın.

En son kimin önünde ağladınız ve nedeni neydi?

Haberlerde çocuklara olan tecavüzleri öğrendiğimde, eşimin yanında ağladım.

Gecemi, gündüz mü? Neden?

Karanlığı yok eden günü ve güneşi.

Aşk her şeyi affeder mi?

Aşk akıl tutulmasıdır. Yüreğin aklın yerine geçmesidir. O yüzden Aşk hiçbir kusuru, hatayı görmez.

Ne zaman konuşmanız gerektiği halde sessiz kaldınız?

Dünya görüşüm gereği konuşmam gerektiği yerde hep konuştum. Bazen de şiddet gördüm.

Bir papağanınız var ve bir cümle söyleyebilir. Hangi cümleyi öğretirdiniz?

Sevmek her şeyin anahtarıdır.

Hangi konuda kendinizin en büyük düşmanısınız?

Kendime düşman olduğum bir konu yok. Kendimin hoşuma gitmeyen şeyleri başkalarına da asla yapmam.

İçinizdeki ses son zamanlarda ne diyor?

İçimde ki ses son zamanlarda ülkemin bugün ki bulunduğu durumdan çıkacağını ve güzel günlerin geleceğini, kimsenin umutsuzluğa kapılmamasını söylüyor.

Gitmesine izin vermeniz gereken neleri hayatınızda tutuyorsunuz?

Hiç kimseyi gitmek istiyorsa tutmadım tutmam.

Uçurumdan tam atlamak üzereydiniz, durdunuz aklınıza ne geldi?

Sevdiklerim varken hiçbir uçurumdan atlamam.

Gözyaşının yıkayamadığı şeyler nelerdir?

Acılarımız gözyaşı döktürür.  Yine de acılarımızı, ayrılıklarımızı yıkayamaz.

Bir dalga olsanız ilk nereye vururdunuz?

En güçlü bir dağa vurmak isterdim.

Cehennemin çıkışında yazması muhtemel sözler nelerdir?

Ben Ateistim ne cehennemde ne cennette bir şeyler yazdığına inanmam.

Yolda gidiyorsunuz köşeyi döndünüz ve karşınıza siz çıktınız ne yapardınız?

Bu bana bir tablomda kapıyı açtığımda kendimle karşılaştığımı resmetmemi hatırlattı. Bir başka tablomda poz veren, resmeden ve onu seyreden kişinin ben olmamdı yani ben benle çok barışığım.

Arkadaşlarınızın sizin için genel düşüncesi nedir?

Çocukluğumda harika çocuk diyerek büyüttüler. Gençlik yıllarımda arkadaşlarım olağan üstü yeteneklerimin olduğunu söylerler. En önemlisi Sezar’ın hakkını Sezar’a  veririm bunu herkes bilir. Bu kendim bile olsa.

Hayatınızda olmazsa olmaz dedikleriniz?

Yaşam felsefem olmazsa olmazıdır. Ben kendim mutlu olduğum gibi hayatı ertelemeden yaşarım.

Bir tek örnek vereyim, bütün hayatım boyunca tutuklanmalarım hariç sabah 10 dan önce kimse ya da hiçbir şey için kalkmam.

Sizi geleceğe dair en çok ne endişelendiriyor?

Ülkemin içinde bulunduğu ortam özellikle çocuklarımız için.

Hatalarımızdan ders çıkarıyorsak neden hata yapmaktan korkuyoruz?

Hiç kimse hatasından ders çıkartmaz bir başka hata yapar. Bunun nedeni bulunduğu     eylemlerden, bilgi sahibi olmamasıdır.

Dünyaya nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?

Dünyaya eylemlerimle, sanatımla iz bırakacağımı düşünüyorum.

Günlük hayatımızı telaşla yaşarken neleri gözümüzden kaçırıyoruz?

Genelde telaşla yaşamam ve kolay kolay yaşamla ilgili bir şeyleri kaçırmam ama çoğunluk    hayat temaşası içerisinde yaşamım büyük bölümünü çeşitli nedenlerden ötürü yaşayamıyor kaybediyor.

Zaten çıkarasın hayat temaşa

Cennet insandadır insanı yaşa.

Kendi hayatınızdan çıkardığınız en büyük ders ne?

Kendi hayatımdan en önemli çıkarttığım ders; devrim yapmak için yola çıktık, bugün neden  yapamadığımızı kavramak.

İleriye dönük planlar yapanlardan mısınız, yoksa anı yaşamak daha mı önemli?

Hayır. Daha öncede söylediğim gibi hayatı ertelemeden yaşarım.

Ruhunuzu besleyen şeyler var mı, neler?

Sanatın her türlüsü ve insanların yüzündeki tebessümler.

Hayatta neyin peşinden koşuyorsunuz?

Halen Devrimin peşindeyim.

Neleri asla yapmam dersiniz?

Asla yapmam dediğim çok şey var.

Korkularınız nelerdir?

Faşizim.

Yaşayamadığınız için pişmanlık duyduğunuz ne var?

Hiçbir şey, istediğim her şeyi yaşamak hayat felsefemdir.

Hangi hataları kabul edersiniz, hangileri etmezsiniz?

Kadınlara şiddeti, çocuklara taciz yetim hakkı çalanı, emek hırsızlığı, vs. yapanları kabul  etmem.

Kabul edeceğim hatalar, karşısındakini kırıcı olmadan istemeden yapılan hatalar.

Sevdiğiniz için neleri göze alırsınız?

Sevdiğim için göze alamayacağım hiçbir şey yok. Bunu defalarca yaşadım.

Birisi size bayram hediyesi alacak olsa, ne isterdiniz?

Şapka(ftörlü).

Şu an ruhunuzun olmak istediği yer neresi?

Şuanda ruhumun istediği yer, karımla karşılıklı balkonda çay içmek.

Yakın bir arkadaşınız kanunsuz bir iş yapsa polisi arar mısınız?

Yüz kızartıcı bir şeyse ararım.

Yaşamınız boyunca yaşadığınız en heyecan verici tecrübe neydi?

Politik sürgün olarak Fransa’da kaldığım süreç.

Özünüzden kaybetmek istemediğiniz ne var?

İnsan sevgisi.

Hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?

Hapishanede kaldığım,tutuklanıp işkence gördügüm dönemlerdir. Size şöyle özetleyebilirim;   Sevdiğimin  yazdığı mektupların hiçbirisini açmadım. Ya sevdiğini ya da sevmediğini yazmıştır ikisi de beni derinden üzerdi. Bu tamamen gerçektir. Çünkü; tutukluyken hiçbir şeyi çözemezsiniz. Hele idamla yargılanıyorsanız, hiç kimseye ümit veremezsiniz ama buna rağmen hapishanede papyonlu gezerdim. Bundan dolayı bazı devrimciler Burjuva lakabını taktılar.

Sizce yaşamayı en değerli kılan şey ne?

Sevmek sevilmek

Ben, ben olmadan önce

Biz olmayı öğrendim

Sevdim sevildim çoğaldım.

Az olmayı öğrendim ben

Şiir, melodi ve siz. Anlatır mısınız?

Melodilerle tanışmam henüz 4 yaşındaydım. 5 yaşında bağlama çalıyordum. Üniversite yılların da ülkemizin büyük şairleri Ahmet Arif, Enver Gökçe’yi tanıma şerefine nail oldum.  Zaten denemelerim vardı. Ondan sonra şiirimi olgunlaştırdım.

Ne zaman, hangi olayla çaresizim dediniz?

Oğlum Hakan’ı genç yaşında kaybettiğimde ve

"Dağlar dağlar uzun dağlar

Ciğerinde tozun dağlar

Kurdu kuşu sen sakladın

Nerde benim kuzum dağlar

Ses verin sesime dağlar...

Darbe desem...

Darbe deyince bütün darbelerden tutuklandığım aklıma gelir. Ve işkenceler gördüğümü  hatırlarım.

Hayatta ne olmasa her şey çok daha güzel olurdu?

Para olmasa.

Hiç kimsenin göremediği bir özelliğiniz var mı? Varsa neden bugüne kadar gizli kaldı?

Çok duygusalım, ama devrimci dünya görüşüm ve bu konularla ilgili şiirler kitaplarımdan dolayı çok militan göründüm.

Röportajımıza bir soru ekleseniz desem, bu soru ne olur?

Şunu sorardım cehalet neden İslâm ülkelerinde çoğunluktadır?

Eklediğiniz sorunuzun cevabını alabilir miyim?

Çünkü; Dini, kültür, bilgi, bilim, felsefe, sanat sanmalarından kaynaklanıyor.

İnsan olmak bir guruba dahil olmak değil, bir duruşa sahip olmaktır.

Doğada ki bir şeyi şişeleyebilseydiniz, bu ne olurdu?

Sevmeyi ve Aşkı şişeleyebilsek.

Kişiliğinizi en iyi tanımlayan hayvan hangisi, neden?

Kuşlar çünkü; ben hep kuşlar kadar özgür yaşadım. Hiçbir toplumsal baskıya aldırmadım.  İstediğim zaman istediğimi yaptım.

Mesleğinizi seçmenizde ki en önemli neden neydi?

Çünkü; benim üç mesleğimin üçünün de patronu yok.

Son olarak soruları nasıl buldunuz?

Teşekkür ederim. Aklıma gelmeyen onlarca soru sormuşsunuz, harikaydı. Size kolaylıklar dilerim.

Röportaj : Sacide Z. Saraç