Merhabalar Önce Vatan Gazetesinin Sevgili Okurları.
Röportaj yaptığım her konuğum ile ilgili bir girizgah yazıyorum ve okuyorsunuz severek, biliyorum. Bu defa sohbet konuğumu sizlere nasıl anlatabilirim diye ilk kez günlerce düşündüm, düşündüm.  Hangi doğru cümlelerimi kurmalıyım?  Nereden başlamalıyım? O kadar çok ki İclal Akça Hanımefendi.
Uyuyan pamuk prensesti, bekleyendi.  Prensi gelsin öpsün uykusunu bölsün diye. Geldi prensi, öptü, uyandı pamuk prenses. Kırk gün, kırk gece düğünle ‘’evet’’ dediler yaşanacak güzel günlere. Pamuk prenses anne olacağının müjdesini aldı doktorundan. Günler çok hızlı geçsin, bebeğini kucağına alsın istiyordu pamuk prenses. Bebeğine kavuşma heyecanı ile geçti günler ve aldı kucağına yakışıklı oğlunu pamuk prenses. Açtı ellerini verene, teşekkür etti ‘’ANNE’yim  ben’’ diye çınlattı gökyüzünü, yüreğinin en derininde ki sesiyle ve gözyaşlarının seliyle. Her yer umut dolu maviydi, sonsuz aşkın kırmızısıydı, bereketin artan  yeşiliydi, kurulan hayallerin pembesiydi, güneşin ısıtan sarısıydı, toprağın mis kokan kahverengisiydi, günlerini aydınlatan beyazıydı . Renklerin başka bir anlamı vardı pamuk prenses annenin, yakışıklı oğlu ile keşfettiği.  Hayatına dokunan, dokundukça , diline, ellerine, ruhuna ve yüreğine, silinmesi imkansız izler bırakan.
Bir gün her yer siyah oldu, karardı dünyası. Yine yakışıklıydı oğlu ve de otistik di. Siyaha yer yoktu dünyasında. Razıydı griye.  Deliler gibi aradı griyi, bulamadı. ‘’Sevmeliyim siyahı, öğrenmeliyim karanlıkta yaşamayı ve yaşatmayı’’ dedi,  kalktı ayağa. Koyuldu yola, çaresizliğin çaresi var mıdır? sorusunun cevabını aramaya. Bazen yakışıklı oğlu masmavi gözleri ile seslendi pamuk prenses annesine, ışıklar saçıldı dört bir yana, aydınlandı dünyaları. ‘’Çaresizliğin çaresi vardır.’’ Dediler hep bir ağızdan. Bazen de karardı dünyaları, sarıldılar birbirlerine. Fısıldadılar birbirlerinin kulaklarına, duyulmamasını dileyerek ‘’Çaresizliğin çaresi yoktur.’’
 Hayatları devam ediyor, bazen beyaza bürünerek, bazen de siyaha. Yedi yıl sonra pamuk prenses yeniden anne oluyor, alıyor güzeller güzeli ikiz kızlarını kucağına. Çokça korkuyla ama. Ya kızlarım da otistikse diyerek. ‘’Değiller şükürler olsun’’, bildiği tüm dualarını yolluyor Yaradana. Büyüyor mis kokan ikiz kızları ve sevgisi yüreğinde pamuk prenses annenin. Veee yine kararıyor gökyüzü, gözyaşları simsiyah akıyor yüreklerine. Güzeller güzeli ikiz kızları da otistik… Dökülüyor dudaklarının arasından, ‘’Çaresizliğin çaresi var ve ben bulacağım bir gün.’’
 Annelerin en büyük korkusu; çocuklarının ölmesiymiş… Engelli annelerinin ise; çocuklarından önce ölmekmiş… Bilmem anlatabildim mi?
İclal Akça Hanımefendi, harika bir şair ve yazar aynı zamanda. Mükemmel bir insan. Hayatı boyunca sendeleyen, fakat yıkılmayan ender insanların yüz akı. Yüreğini sıcacık tutmayı başaran, sevginin adı. Konuşursa, susmayacağını bildiği için, yüreğinde ne varsa, kalemini kağıdı ile buluşturup dökmenin hazzına ulaşan,  yazıların ve şiirlerin sahibi. Bir tutam sevinci, çokça acısının çığlıkları yazılarında ve şiirlerinde saklı. 
Yazdığı bir şiirini bizlerle paylaştı Sayın İclal Akça Hanımefendi.

Dilini bilmediğin ülkede 
Yol tarifi sormak gibidir OTİZM
Denklemini çözemediğin soru,
Çoğu zaman zayıf aldığın sınav,
Bazen, kabuğunu kıramadığın çetin bir ceviz,
Bazen bir rüzgar çanı,
Keşfedilmeyi bekleyen "DAHi"
Bazen acılı bir ağıt,
Yetişkin ; fakat yeni doğmuş bir bebek kadar savunmasız...!
Aslında. Dinleyicisi olmayan, bir, yalnızlık şarkısıdır OTİZM

O’nun adı ‘’KADIN’’ doğası gereği zayıf; ama acıya en çok o dayanır. Hakkı ödenir mi? Bilinmez. O gülerse dünya güler. Cennet O’nun ayaklarının altında. Neşet Ertaş üstad ne demiş; ‘’KADIN insandır, biz insanoğlu.’’
Cumhuriyet ile kazanılmış çağdaş haklar ve özgürlüklerle birlikte, yaşamın her alanında başarıyla yer almış tüm  kadınlarımızın; 8 Mart Dünya  Kadınlar Gününü kutluyor, sımsıkı sarılıyorum.
İçimizden Biri Sayın İclal Akça Hanımefendi (O’nun Adı: KADIN), Bende Bugün. Buyurun, lütfen.

Merhaba. Hoş geldiniz. Kendinizi anlatır mısınız?

Merhaba hoş bulduk.

Ben İclal Balcı Akça

Evli ve üç çocuk annesiyim. Emekliyim. Çevremde sevilen sayılan biriyim. uyumlu bir insanım fikir paylaşmayı severim.

Hemen şimdi öğrenebileceğiniz bir şey olsa bu ne olurdu?

Geç kalmış bile olsam, zararın neresinden dönersen kardır deyip (a-nı) yaşamasını öğrenmek isterdim. Çünkü yaşamım boyunca bunu hiç beceremedim. 

Kendi kendine konuşanlar deli mi? 

Bence deli değildir. İnsan bazen sesli düşünür. 

Hayat felsefeniz nedir?   

Karambolde bir hayatı yaşamak pek mantıklı olmasa gerek. 
Bana  göre hayat felsefesi beyinde olgunlaşıp tekrar beyin durana kadar geçerliliğini koruyan bir düşünce yapısıdır. 

Dünyaya ikinci kez gelme şansınız olsa, nasıl bir hayat yaşamak istersiniz?

Yine kendim olarak gelmek isterdim hayata, ama bu sefer geç kavuştuğum bazı güzelliklere daha önce kucak açardım.

Dünyada istediğiniz  değişikliği yapabilecek kadar gücünüz olsa, sihirli değneğinizi dokunduracağınız 3 şey ne olurdu?

Sihirli değneğimle dokunacağım ilk şey çocuklar olurdu. Onları korumaya alır zarar görmelerini engellerdim. İkincisi bolluk bereket olması için kullanırım ki yoksulluk sona ersin aç ve ihtiyaç sahibi  hiç kimse kalmasın isterdim. Üçüncüsü ise, her türlü şiddeti sonlandırmak yobazlığı durdurmak; insanların daha iyi bilinçlenmesini sağlamak olurdu. Not: sihirli değnek bekleyen o kadar çok şey var ki. Benim önceliklerim bunlar.

Tüm koşullar uygun olsa ve size bir iş kurma şansı verilse, nasıl bir şirketin patroniçesi/patronu olurdunuz?

Sanırım iyi bir işveren olurdum. En başta onlara insan olarak değer verir,  haklarını gözetirdim. Haklarından çalarak değil de, onları motive ederek daha iyi verim alırdım. 
Yeteneklerinizi başka bir kişiyle değiştirme şansınız olsa, şu anda yaşayan, yada bir zamanlar yaşamış olan hangi kişinin yeteneklerine sahip olmak isterdim. 
Bir başkasının yeteneklerine sahip olmak demek, başka biri olmaya çalışmak gibidir bana göre, oysa ben BEN olmayı seviyorum. Yeteneklerimi konuştururdum. Bilmediklerimi ise öğrenirdim. 

Çocukluğunuzda sizi en  çok mutlu eden kişiler ve olaylar kimlerdi ve de nelerdi?

Tabi ki de annem. Babam ve ilk öğretmenim.

Sizi dünyanın en mutlu  insanı yapabilecek şey ne olabilir?

Tek şey. Çocuklarımın ayakları üzerine bastığını görmek.

Bugüne kadar attığınız en gururlu zafer çığlığı hangi başarınıza ait?

En gurur duyduğum şey ailem ve çocuklarım.

Gözlerinizi dolduran en son olay nedir?

İkizlerimin doğumundan sonra eve döndüğümde oğlumun sevinç çığlıkları .Çok zor bir hamilelik döneminden sonra riskli bir doğum ve hiç yaşama şansım yokken , bir ay hiç göremediğim oğluma sağ selim kavuşmak.

Hafızanızda iz bırakmış 3 çocukluk anınız nedir?

Birincisi sarı saçlı mavi gözlü ilk oyuncak bebeğim. İkincisi 9 yaşındayım ve zayıf çalı gibi bir kızım göğüslerimde bir şişlik ve acı olduğu için feryat ediyorum. Rahmetli babacığım beni doktora götürdü. Şikayetimi babam anlattı. Doktor tişörtümün etek ucundan tutup çıkararak.  beni muayene etti. Ve babama birseyler söyledi çıktıktan sonra babamla sahil kenarında baba kız dolaştık . Eve   geldiğimiz de annem  merakla sordu. Evin içinde bir  kahkaha koptu ve öğrendim neyim olduğunu. Meğer büyüme temelleri atılmış bedenimde. Çok zayıf ve küçük olduğum için kimse tahmin etmemişti.

Bir mucize olsa geçmişinizdeki hangi hatalarınızı düzeltmek istersiniz?

En büyük hatam, karşımdaki insanı kendim gibi sanmam oldu. Gerek kendimi tanıtırken gerekse sohbetlerimde gerçeğin dışına hiç çıkmadım. Sırf bu sebepten muatabım her kimse söylediklerinin doğruluğuna inandım. Geçmişe dönük düzeltme imkanım olsa. Tek düzelteceğim şey bu olurdu. Hemen inanmak yerine iki kere düşünürdüm.

Aklınıza her geldiğinde sizi gülümseten bir anınızı anlatır mısınız?
13 yıl öncesine kadar köpeklerden çok korkardım. 13 yıl önce oğlum için bir yavru köpek aldım. Yavruyu kucağıma aldım almasına ama korkudan kalbim duracak gibi oluyordu.
Bir yandan da korkumu oğlum hissetmesin diye de çabam büyüktü. Eve gelir gelmez köpeğimize banyo yaptırmak istedik. Küvette köpeğin sakinliği ,duruşu öyle etkiledi ki tüm korkum geçti. Şimdi ise bütün köpeklere hastayım ve çok seviyorum. 

Şimdiye kadar yaptığınız en çılgınca şey nedir?

Ahh. ..Keşke, ama hiç olmadı. Yukarıda belirttiğim gibi a-nı yaşamasını hiç beceremeyen birisi hiç çılgınca davranabilir mi? 

17-18 yaşlarınıza geri dönme şansınız olsa yine aynı hayatımı yaşardınız, yoksa başka bir hayat mı yaşardınız?

İkinci kez aynı yaşı yaşamaksa, doğru anlamışsam soruyu. Elbette farklı olurdu. Pozitif olanları dahil eder negatif olanları çıkarırdım hayatımdan.

Kendinizi dünyanın en güçlü insanıymışçasına başarılı ve mağrur hissettiğiniz en son deneyiminiz nedir?

Başarı ve mağrur hissetmek değil de ,yazmak güçlü hissettiriyor. Ýüreğim deki ağırlıktan kurtulduğum için olsa gerek. 

Şu anda kişi olmanızda payı olduğunu düşündüğünüz kişiler kimler?

Temeli ve yapı taşları ailem tabi ki, üstünü de ben inşâ ettim.

Çocukken ne olmak ve kim olmak isterdiniz?

Diş Hekimi olmayı çok istiyordum.

Gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük hayaliniz nedir? Ve gerçekleşti mi hayaliniz?

Kitap yazmayı çok istemiştim. Henüz gerçekleşmedi. Düzenlenmesi gereken notlar halinde henüz. 

TV Proğramcısı olsaydınız, nasıl bir proğram yapmak isterdiniz?

Halkı bilinçlendirmek için ciddi programların yanında, mizah içerikli programlar da yapardım. Gülemeyen bir toplumuz. Gülmek iyi hissettirir. İyi hisseden insanlarsa iyi şeyler yapar. 

Karşınızdaki kişiyi tanımak için hangi davranışına bakarsınız?

Üslubuna, beden dili ile sözlerinin uyuşup uyuşmadığına.

Birine ya da bir olaya sinirlendiğinde tepkin ne olur?

Üzülürüm ama uygun bir dille de yapılanın yanlış olduğunu anlatmaya çalışırım. Fakat kişi aynı telden çalmayı sürdürüyorsa, onu çalgısıyla başbaşa bırakırım.
Kendiniz de hangi huyunuzu değiştirmek istediniz. 
İyi niyetimi tasarruflu harcardım .Hayatım boyunca hep önce karşımdakini düşündüm. Artık önceliği kendime ayırırdım.

Sonsuza kadar yaşlanmayacaksınız diyelim, hangi yaşta kalmayı istersiniz?

(25) yaşımda.

Bu yıl hayatının sona ereceğini bilseniz, neyi daha farklı yaparsınız?

Bu zor bir soru. Çünkü gerçekte böyle bir şey olsa  yapılması gereken işleri yoluna koyamamaktan panik olur. Panik nedeniyle de hiç birsey yapamazdım diye düşünüyorum. 

Akıl hocasına ihtiyaç duysanız, bu kim olurdu?

Bir  kişi seçmiş olsam o kişinin  konuya baktığı pencereden yola çıkmam gerekir. Ben konu hakkında araştırma yapıp birçok kişinin fikirlerini harmanlardım.

Ölü ya da yaşayan biriyle tanışabilecek olsanız, bu kim olurdu? Ve ne sorardınız O’na?

Yeni biriyle tanışma esnasında rutin tanışma biçimi olurdu. İnsanların hayatını sorular sorarak tanımaya çalışmadım hiç. Kendimi tanıtmak için de gerekenin dışına çıkmadım.

Sanırım yine her zaman olduğu gibi zamana yayardım.

Başardığınız en zor şey neydi?

ANNELİK =malum en zor zanaat annelik bana göre.

Kendi paranız ile aldığınız ilk şey neydi?

Kendime giysi, rahmetli anneme de bir küpe almıştım.

Çekingen mi, yoksa atılgan mısın?

Her ikisi de. Yerine ve zamanına göre değişkenlik gösteriyor.

Kimi dört gözle bekliyorsun?

Beklediğim hiç bir kimse yok. Soruyu " olmasını istediğiniz bir şey le değiştirecek olursak. Çocuklarımı yaşama kazandırmak olurdu.

Ne tür insanlar seni etkiler?

Sevgi dolu merhametli, maddeye değil, insanın yanısıra tüm canlılara değer veren, ve insanlığa faydalı yaptırımlarıları olan kişiler.

Tesadüflere ve mucizelere inanır mısın? Neden?

Evet inanırım.  Tesadüfler  güzeldir sonucunda olan şeye göre mucize olup olmadığı değişebilir.

Güven problemi yaşar mısın?

Artık evet. Güvenim suistimal edile edile kolay güvenmemeyi öğrendim sonunda .Kötü komşu ev sahibi yaparmış ya o hesap işte.

Uzay boşluğuna çıkmak mı, okyanusun dibine inmek mi? Neden?

OKYANUSA İNMEK İSTERDİM. Çünkü uzay la okyanusu kıyasladığımızda, okyanusun zemininin haritaları  gezegenlerin haritaları kadar detaylı değil. Bilim adamları şimdiye kadar  okyanus zemininin çok küçük bir bölümünü görüntüleyebilmisler.

Geçmişten birini özlüyor musun? Özlüyorsan ne sıklıkla?

Nefes aldığım her daim. Rahmetli annemi, babamı özlüyorum. 

En son kimin önünde ağladın ve nedeni neydi?

Hiç kimsenin. Ağlamak istediğim zaman yalnız olmayı tercih ediyorum. Birinin karşısında ağlamak o kişiyi de gözyaşlarıma dahil etmektir.  Doyasıya ağlamak varken, teselli amaçlı birinin beni durdurmaya çalışmasını istemem.

Gece mi, gündüz mü? Neden?

Elbette GECE. Çocukluğumun bitişi gençliğimin başlangıcı olan 13 lü yaşlarımda farkettim bu sevgimi. O yıllarda evet gökyüzü, yıldızlar, ay, hatta çocukluğumdan kalma bulutlarla oyun kuruşumdan kaynaklı olabilir. Şimdilerde ise gece aşkım bambaşka boyutlarda. Gece olduğunda bütün evlerde ışık görmek mutlu eder beni. Hatta o evlerde yaşayan aileleri düşünürüm çoğu zaman. İçimden " kimbilir hangisi huzur içinde! Hangisi çaresizlik yaşıyor! Hangi evde dumanı üstünde çorba kaşıklanıyor! Hangisi yiyecek bir lokma ekmeğe muhtaç. Hangisinde hasta var gibi şeyler düşünürüm yol boyunca gözlerimle tararım tüm evleri. Evimde geceyi hissetmek çok daha başkadır. Herşeyden önce günün koşuşturmalarının hafiflediği bir yerlere yetişme telaşının olmadığı saatlerdir gece. Demli bir çayın keyfini çıkarmaktır gece. En çok sevdiğim şeylerden biri de kendimle başbaşa kalmaktır gece olunca.

Aşk her şeyi affeder mi?                                                                                                                                               

Aşkın  üstünü  örttüğü şeyler var elbette. Ancak aşkın maskeleyemediği şeyler de var. Sonuç olarak. AŞK HERŞEYİ AFFETMEZ.

Ne zaman konuşmanız gerektiği halde sessiz kaldınız?

Karşımdaki muhatabım konuştuklarımı anlamadığını hissettiğim an susar kelimelerimi boş yere harcamam.

İnsanların sizin hayatınızdan çıkardıkları en büyük ders ne olabilir?

İnsanoğlu gariptir , kendi başına gelmediği zaman, yapmaması gerektiğini anlayamıyor. Hatta bir çoğumuz ders almamıza rağmen aynı hataları yapmaya devam ediyoruz.

Hangi konuda kendinizin en büyük düşmanısınız?

Kendime sağlığıma bakmak konusunda oldukça kötüyüm.

İçinizdeki ses son zamanlarda ne diyor?

Hayat çok hızlı geçiyor.

Gitmesine izin vermeniz gereken neleri hayatınızda tutuyorsunuz?

Bu duygu düşünce ise, yaşadığım haksızlıkları, mutsuzlukları, üzüntüleri, dönüşümlü olarak dondurup, çözdürüp hala hayatıma dahil etmem. Madde ise şu an da kullanmadığım bir gün lazım olur düşünceyle sakladığım eşyalar. 

Uçurumdan tam atlamak üzereydiniz, durdunuz aklınıza ne geldi?

YAŞAMAM GEREKTİĞİ.

Gözyaşının yıkayamadığı şeyler nelerdir. 

HER TÜRLÜ İHANET diye düşünüyorum. 

Bir dalga olsan ilk nereye vururdun?

Bir dalga olsaydım eğer, geçmişimde yaşayamadığım yıllarıma vururdum.

Cehennemin çıkışında yazması muhtemel sözler nelerdir?

Cehennemin çıkışında olduğuna göre, tahliye olunmuştur. Bence Allah bir daha düşürmesin olurdu sanırım ama en mühim mesele cehennemin çıkışına gelmiş olan bu insan bu yazıyı okuyabilecek gücü bulabilecek mi?

Yolda gidiyorsunuz köşeyi döndünüz ve karşınıza siz çıktınız ne yapardınız?

 Kesinlikle alıp kabul ederdim. Neden biliyormusunuz? Benden bir tane değil iki tane lazım. Şaka değil gerçek söylüyorum. Kopyalamak imkanı olsa kendimden iki kopya çıkarırdım. Düşünsenize evimin içinde 3 tane İclal ne güzel olurdu. Hepsi görev başında. 

Arkadaşlarının senin için genel düşüncesi nedir?

Uyumlu bir insan olduğumu, arkadaş dost canlısı olduğumu, iyi niyetli ,vefalı, kısacası pozitif bir insan olduğumu söylerler.

 Hayatınızda olmazsa olmaz dedikleriniz?

Olmazsa olmazım kişiyse, ÇOCUKLARIM, onun dışında çay ve sigara.

Sizi geleceğe dair en çok ne endişelendiriyor?

 ÇOCUKLARIMIN GELECEKTEKİ YAŞAMLARI.

Hatalarımızdan ders çıkarıyorsak neden hata yapmaktan neden korkuyoruz.

Hatalar doğruyu iyi öğretendir. Hatanın sonunda kaldıramayacağımız, yada geri dönüşü olmayan durumlarla karşılaşırsak korkusuyla hata yapmaktan çekiniyoruz bence. 

Dünyaya nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?

Sevgi ve saygıyla anılabileceğim, insanların faydalanabileceği bir takım yaptırımlarım olurdu. Bunlar edindiğim tercübelerden başka zor durumda ailelerin faydalanabilmesi için yazdığım notları kitap haline dönüştürürdüm. Bunun yanı sıra yine el becerilerimi toparlar faydalı hale getirip sunardım. 

Günlük hayatımızı telaşla yaşarken neleri gözümüzden kaçırıyoruz?

Kendimizi,  sanki ömür sonsuzmuş gibi yaşamı erteliyoruz.

Kendi hayatınızdan çıkardığınız en büyük ders ne?

Kendime hep şu telkini veririm. Mücadeleden vazgeçme.

İleriye dönük planlar yapanlardan mısınız, yoksa anı yaşamak daha mı önemli?

Oldukça ileriyi düşünen bir yapıya sahip olduğum için a-nı kacıranlardanım maalesef.

Ruhunuzu besleyen şeyler var mı, neler?

Var. Kitap okumak, müzik dinlemek, farklı etkinlikler yapmak. Yalnız kaldığımda kendi ruhumun sesini dinlemek.

Hayatta neyin peşinden koşuyorsunuz?

SADECE ÇOCUKLARIMIN. ÇOCUKLARIMA KAZANDIRACAĞIM ARTILARIN.

Neleri asla yapmam dersin?

Asla pes etmem demiştim ara sıra   pes ettim.  Asla negatif  düşüncelerin beynimi ele geçirmesine izin vermeyeceğim dedim  izin verdim.  Asla hayallerimden vazgeçmem dedim geçtim.  Asla affetmem dedim çok zaman ettim. Asla dediğim her şey başıma geldi.

Korkularınız nelerdir?

Yanlış anlaşılmaktan, herşey için geç kalmaktan, zamansız ölümden. 

Yaşayamadığın için pişmanlık duyduğun ne var?

Alacaklıyım hayattan, yaşayamadıklarım hanesi öylesine kalabalık ki. Belki alırım hepsini toptan.

Hangi hataları kabul edersiniz, hangileri etmezsiniz?

Kendi yapmadığım hiç bir şeyi kabul etmem. Hata yapmışsam da sonuçlarına katlanırım. 

Beyaz yalanlar söyler misin, neler söylersin?

Yalanın hiç bir rengini sevmem. 

Sevdiğiniz için neleri göze alırsınız?

Her şeyi.

Şu an ruhunun olmak istediği yer neresi?

Şu an ruhumun istediği yerdeyim. ( ÇOCUKLARIMIN YANINDA )

Yakın bir arkadaşın kanunsuz bir iş yapsa polisi arar mısın?

Teslim olması için ikna ederim. 

Herhangi bir kişinin favori insanı mısın?
Bilmiyorum. Belki.

Özünüzden kaybetmek istemediğiniz ne var? 

KİŞİĹİĞİMDEN, KENDİME OLAN SAYGIMDAN, İNSAN, DOĞA ve TÜM CANLILARA OLAN SEVGIMDEN .V.B.GİBİ.

Hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?

ÖNCE DİBE VURUYORUM. SESSİZ SAKİN BİR YER OLAN DİPTE ĎÜŞÜÑME YETİSİ YARDIMIYLA TEKRAR TIRMANIŞA GEÇİYORUM AYAKLARIMI DÜZ ZEMİNDE
HİSSETTİĞİMDE SAVAŞCI RUHUMU DEVREYE SOKARAK BU DALGALARI HAYATIMDAN UZAKLAŞTIRIYORUM. 

Sizce yaşamayı en değerli kılan şey ne?

O kadar çok ki saymakla bitmez. Birinci sırada sevmek yer alır. Sevginin olduğu yer en güzel yerdir. Sevgi olunca insan değerli hisseder. Sevginin olduğu yerde her şey güzelleşir. 

Mesleğinizi seçmenizde ki en önemli neden neydi?

Kendi ayaklarım üzerinde durmak tabi ama ailevi sebeplerden dolayı istifa etmek zorunda kaldım. 

Ne zaman, hangi olayla çaresizim dediniz?

Birçok kez yaşadım, ama en çaresiz ve en imkansızı annemi kaybettiğimde yaşadım. 23 Nisan 1994.

Keşkeniz var mı?
Elbette var. Hatalardan ders çıkaran bir yapım var. Keşkelerim nakarata dönüşmesin diye de çabalarım. 

Hayatta ne olmasa her şey çok daha güzel olurdu?

Başta ölüm diyorum. Yakınlarını kaybetmek, onu bir daha göremeyeceğin, koklayamayacağın, hissi çok acı. İkincisi ise dermansız hastalık. 

Hiç kimsenin göremediği bir özelliğin var mı? Varsa neden bugüne kadar gizli kaldı? 

Duygularımı iyi saklarım. 

Son olarak soruları nasıl buldunuz?

Gayet iyi çok teşekkür ederim.

Röportaj: Sacide Z. Saraç