Dans yeteneğim, fiziğim ve sesimde doğuştan. Rakip korkum yok, sadece kendimle yarışıyorum!

Hoş geldin Gülin, nasılsın?

Merhaba, hoş buldum. İyiyim teşekkürler...

“Efsun” şarkısıyla ile single albümünü çıkardın, hayırlı olsun. Bu ilk albümün, albüm çıkarmaya nasıl karar verdin?

Evet, ilk albümüm Efsun. Bir single olarak çıktı. DMC etiketiyle ve Samsun Demir yapımcılığında oldu. Aslında müzik aşkı hep içimde vardı. Bir hayal kurdum ( hayal kurarak yola çıktım) ve gerçekleştirdim. Hayal kurmazsanız hiçbir şey gerçekleştiremezsiniz. Hayal kurdukça da baktım ki bu işi bilen insanların hepsi yanımda. En iyilerle karşılaşmaya başlayınca, “neden ben de yapmayayım” dedim. İtalya’da burs kazanıp opera eğitimine gidince, çok başarılı oldum ve orada düşünecek çok zamanım oldu. Sonrasında "Ben bu işi artık yapmalıyım" dedim.  Türkiye'ye döndüğüm andan itibaren, hemen albüme giriştim. Samsun Bey bana çok inandı, kendisine de sizlerin aracılığıyla çok teşekkür ediyorum. 

Şarkı hakkında bilgi verir misin?

Tabii Efsun'un sözleri Aysel Enez'in, müzik Zafer Paydaş ve Aysel Enez’in aynı zamanda aranje de Zafer Paydaş’a ait bir şarkı. Süpervizörüm İskender Paydaş oldu. Aslında bir yarışma için hazırlanmış bir şarkıydı Efsun, fakat yarışma iptal olunca, direk single olarak çıktı. Mevcut olan çalışılan bir şarkıydı. Çok az bir bölümü vardı toparlanacak o da kısa bir sürede bitti.  

İskender Paydaş hepimizin çok sevdiği muhteşem isimlerden biri, kendisi ile çalışmak nasıl?

Çok güzel, inanılmaz bir insan. Bence o müziğin duayeni. Ailecek de öyleler! Babası Muhittin Paydaş manevi babam olur, kendisini çok severim. Paydaş ailesinin bir ferdi gibiyim. Bu işe girdiğimde bana çok destek oldular. Vokal okumalarımda, tüm süreçte inanılmaz desteklerini gördüm. Şarkımda yan flüt çaldı. Keza oğlu Zafer Paydaş aranjörüm oldu. Hal böyle olunca İskender ağabey de ( Paydaş) albüme direk dahil oldu. 

“Efsun aşkın en derin halini anlatan bir şarkı o yüzden herkes çabuk sevdi” 

Şarkı sana ne kattı?

Sözleri çok güzel bir şakı. Büyülü bir aşkı anlatıyor. Bende o dönemler öyle bir aşkın içerisindeydim ve yürekten kapıldım Efsun'a. Sanki o aşkı anlatıyordu. Aşk mağarasıydı çünkü. Bence aşksız bir hayat düşünülemez! Aşk emeksiz olmaz ve tırnaklarınla kazıyarak büyütürsün aşkı. Sevgi dediğimiz şey, emek ister gerçekten. Bu şarkı da onu anlatıyordu. Ben de o yüzden sevdim. Yürekten temeli olan, aynı frekansı hissettiğin elmanın yarısı olan bir aşk var şarkıda. Daha ne katabilir ki?

Klip çekimleri nasıl geçti?

Klibimiz Mustafa Özen ve ekibi tarafından çekildi. 30 kişilik bir ekiple 2 gün boyunca çektik. İstanbul Silivri'de gerçekleşti. Tarz olarak çok uyuştuk. Şarkı orijinaldi ve marjinal bir klip oldu ortamı itibariyle. Havadan görüntü de yaptık. Pratik bir şekilde klibi tamamladık. Şarkıya çok uygun bir klip oldu ve hiç yorulmadık aksine çok keyif aldık. Dansçılarım çok başarılıydı. Koreografilerin bazıları önceden düşünüldü, bazıları o gün klip esnasında doğal olarak çıktı ortaya. Ben de dansçılara uyum sağladım. Her şey mükemmeldi diyebilirim.

“İtalya'dan dönmemle her şey rüya gibi gelişti. Stüdyoya girildi, klip çekildi ve single çıktı…”

Tam zamanıydı diyor musun?

Evet. Hani her şeyin bir zamanı vardır ya, demek ki Efsun’un zamanı bu zamanmış diyorum. Çünkü albümün çıkması için o kadar çok nedenim oldu ki. Çok güzel insanlarla tanıştım. Bundan sonra da böyle ilerleyerek, kat kat üzerine koyarak yoluma devam edeceğim. 

Tepkiler nasıl?

Şuan şarkının tanıtımı hala devam ediyor. Beğenenler ve güzel yorumlar yapan çok fazla, herkese çok teşekkür ediyorum. İlk iş için bir adım attım, bir merhaba dedim. Devamında da daha güzel şarkılarla olacağım. Her seferinde daha farklı güzelliklerle sürprizlerle sevenlerimi mutlu etmeyi planlıyorum. Opera eğitimi aldım belki bir şarkıda opera ile karışık bir şeyler yaparım. Hani böyle böyle sürprizlerle ilerleyeceğim.  

Sesini nasıl buluyorlar?

Küçüklükten beri şarkı söylüyorum ve müzik yelpazem çok geniş. Türk sanat müziği ile başladım bu yola, Musiki Cemiyetiyle ve Halk müziği de söylüyorum. Sesim hem bu türe hem de klasik müziğe gidiyor. Çok yönlü bir ses. Ne söylesem beğeniyorlar. Buğulu bir ses diyorlar genelde. 90'ları anımsattığını da söylüyorlar. Çok dinledim Nilüfer'i, Ajda Pekkan’ı ve onlardan etkilenmiş olabilirim. Sahne de Ajda Pekkan ve Nilüfer şarkıları söylediğim için genelde o üçlemede bir tarzım olduğunu söylüyorlar. Ama yine de sesimin kendi karakteristiği de var. Ve yeni olan kendi şarkılarımı söyledikçe onu da tanıtmış olacağım.

Sahneler nasıl gidiyor? 

Gündemden dolayı herkes gibi biz de etkilendik. Ama teröre yenilmeyeceğiz. Zaten istedikleri o. Eve kapanalım istiyorlar, onu yapmayacağız. Hayat devam ediyor ve bu vatan bizim. 10 Şubat’ta Caddebostan Leman Kültür’deyim. Sonra Caddebostan Hayal Kahvesi’nde olacağım. Güzel bir şekilde ilerliyor. 

Müzik hayatına nasıl başladın? 

Lise yıllarında kolejde okurken okulda bir orkestra oluşumu vardı. Ben de dahil olmak istedim. Şarkı söylemeyi çok seviyordum ama topluluk önünde çekiniyordum. Sonra müzik öğretmenim benim yerime başka bir kızı aldı orkestraya. Çok üzülmüştüm. Ondan sonra içime kapandım bir süre. Kimseyle konuşmuyordum.

Sonra Adana'ya gittim üniversite için. Bu arada İngilizce İktisat mezunuyum. Çukurova Üniversitesi Konservatuarında hoca olan Levent Ayan bir gün sesimi dinledi ve çok beğendi. Onun sayesinde başladım. İyi ki karşıma çıkmış, hala kendisiyle görüşüyoruz, o yıllar şan derslerine devam ettim. Sonra okulum bitince iş dolayısıyla İstanbul'a geldim önce uluslararası ticaret sonra bankacılık yaptım. Bankada yöneticilik pozisyonuna geçmeden -ki çok ta iyi bir maaş alıyorken radikal bir karar alıp istifa ettim. Elbette bankada da başarılıydım ama sevdiğim bir iş değildi. Mutlu olacağım işi yapmak istedim ve kendimi anında sahnelerde buldum. Opera sanatçılarından oluşan Niyazi Ölmez yönetimindeki Sesler Hazinesi orkestrasına kabul edildim ve ilk defa Denizli'de halk konserinde sahneye çıktım. O an inanılmazdı o kadar insanın önünde ilk defa şarkı söylüyordum ve o kadar tecrübeli sanatçılarla olması ayrı bir heyecandı. Tir tir titrediğimi hatırlıyorum. Sonrasında yurtiçi, yurtdışı çok konserler verdik. Teşekkür Plaketleri aldım.

Müzik yaşamına atılınca ailenin ilk tepkisi nasıl oldu?

Bankacılıktan geçiş yaptığım ve bu kadar iyi bir işi bıraktığım için ilk zamanlar onay vermediler. Onlar da benim iyiliğimi düşündüklerini söylediler ama ben pek dinlemedim. Belirli zamandan sonra hobi olarak yapılacak bir iş değildi. Çünkü zamanım yetmiyordu. Sonradan mutlu olduğumu görünce tamam dediler. 

Ailede müzikle ilgilenen var mı?

Ben tanıyamadım( vefat etti) ama halamın sesi çok güzelmiş. Annem hala bahseder kendisinden, herkes ona şarkı söyletirmiş. Hala olunca kız biraz çekiyor sanırım. Genlerimde var diyebiliriz. Çekirdek ailemde ise yok. Babam Mühendis, abim doktor. Sanatçı hiç yok.

Nasıl bir çocuktun?

Ben hep şarkı söyleyen elindeki objeleri mikrofon gibi dolaştıran bir çocuktum. Gerçekten abartmıyorum hep böyleymiş. Benden 6 yaş büyük ablam var o da sürekli söyler “evde hep şarkı söylüyordun, seni hiç susturamazdık” diyor. Hep taklitlerle özellikle Sezen Aksu, Nilüfer şarkıları ile… Onlarla büyüdüm ben. Çok güzel bir zamanda çocukmuşuz. Şimdiki çocuklara gerçekten üzülüyorum. Hep evlere kapanıyorlar. Ellerinde telefonlar, bilgisayarlar, ortam tedirgin… Bizim çocukluğumuz sokaklarda geçti, evlere girmezdik. Lojmandı bir de oturduğumuz yer, arkadaş grubumuz vardı. Sürekli rontlar, kermesler, gösteriler düzenlerdik bahçede. Böyle büyüdük. Toplardık seyircimizi, sırayla herkes çıkardı ya şiir okurdu, ya şarkı söylerdi ya da defile yapardık. 

Sahneye çıkmak nasıl bir duygu?

Sahne esasen yaşadığımı hissettiğim, nefes aldığım yer. Çok heyecan verici, hala sahneye çıkmadan heyecanlanırım. Bir, iki şarkıdan sonra rahatlarım. Oğlak burcuyum, mükemmeliyetçiyim, her şey kontrolüm altında olsun isterim. Ben ve orkestram repertuar konusunda sıkı çalışıyoruz. İstanbul'da Büyük Klüp, Çırağan Sarayı, Hilton Oteli, Crown Plaza, Feriye Restaurant Ortaköy gibi büyük salonlarda şirketlerin özel gecelerinde sahne aldım ve buralara kadar geldim. 

Albüm çıkarmayı düşünür müsün, yoksa bir süre single mı gideceksin?

Tabii kalbimden hep albüm geçiyor. Ama prodüktörler, yapımcılar albüme sıcak bakmıyorlar. Single single ilerliyoruz. Hazır şarkılarım var çok güvendiğim şarkılar ve bunların söz ve müzikleri bana ait. Onları çıkarmak istiyorum. Slow, orta mid tempoda, akustik tek gitarla söyleyeceğim şarkılar. İşte bu şarkılar için bir albüm istiyorum. Bakalım süreç nasıl ilerleyecek. 

Dizi müziği olabilecek şarkılarım var

"Şu an elimde bir şarkım var, direk dizi müziği yapılacak bir şarkı. Bir aşk dizisine koy ve gitsin gerçekten çok iyi bir şarkı.” 

On sene sonra Gülin’i nasıl bir yerde görmek istersin?

On sene sonrayı hayal ettiğimde… Artık müzik piyasasında bir yer edinmiş Harbiye Açıkhava'da konser yapacak duruma gelmiş, albümlerim olmuş, hit şarkılarım olmuş, konserlerimi yapıyor ve kendi şarkılarımı söylüyorum, beste yapıp söz yazıyorum üretken yoğun işi sistemine oturtmuş, yurt içi ve yurt dışı konserlerim devam ediyor. Ve zirvedeyim. İşte böyle bir Gülin…

Yıldız Tilbe’yi çok sevdiğini söyleyen Gülin Dönmez, “Yıldız Tilbe’nin şarkılarından oluşan yeni bir albüm hazırlıkları başlandı. Keşke ‘Delikanlım’ şarkısını ben söylesem” dedim.

Bir ünlüyle geçen aklına gelen ilk hikayen nedir desem?

Ajda Pekkan’la var. Küçükken Ajda Pekkan idolümdü, kendisini çok severdim. Hala da çok severim. İstanbul’a 2006'da çalışmaya geldiğim o dönemde kendisine hep vokal yapmak isitiyordum. Derken bir gün Reina’ya gittiğimde karşıma çıktı. Etrafında bir sürü insan vardı ve asistanı olmak isteyenler, makyözü olmak isteyenler etrafını sarmıştı. O arada ben de kendisiyle konuşup şarkı söylediğimi ve kendisini çok sevdiğimi ilettim. Çok enteresan bir şeydi. Yıllardır hayranı olduğum insan karşımdaydı. Ben de vokali olmak istediğimi söyledim. Şimdi Reina'da yaşananlar çok acı, ülkemiz bunu hak etmiyor. Güvenli, huzurlu zamanlarımızın biran önce geri gelmesini umuyorum.

“Stüdyo da Nilüfer'in sesini duyunca şok oldum”

Stüdyosu olan bir tanıdığım vardı kendisini ziyarete gitmiştim. Bir baktım içeriden Nilüfer’in sesi geliyor. Stüdyoya geçmiş şarkısını söylüyordu. O kadar çok sevinmiştim ki anlatamam. Bahçede oturduk sohbet ettik. Kendimden bahsettim. Çok mütevazi, sıcak, içten biri. 

Operada da kendini geliştirebildin mi?

Evet, opera konusunda güzel bir eğitim aldım. Geliştirdiğimi düşünüyorum. Bazen programlarda istek oluyor opera söylüyorum ve çok beğeniliyor. 

Sesini çıkaracak bir yarışmaya katılmayı hiç düşündün mü?

Aslında hayır. Onların reyting olduğunu düşünüyorum. Gerçek seslerin çoğuna dönüş yapılmıyor. Böyle olduğu için haksızlık yapıldığına inanıyorum. Ve katılmaya sıcak bakmadım. 

Ünlü köşe yazarı Hakan Kanburoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdin, iddialı konuşmalar yapmışsınız neydi onlar?

Evet, kendime hayranım dedim. Rakip korkum yok, kendimle yarışıyorum dedim. Sahnelerin kadınıyım dedim

Önümüzdeki süreçte neler var?

Elimizdeki şarkılara bakacağız. Çok şarkı var sadece yol harikası belirlemeye çalışıyoruz. Karar aşamasındayız desem en doğru cümleyi kullanmış olurum.

“Sevgililer gününe güzel bir sürpriz yapıp, güzel bir aşk şarkısı planım var! Hayırlısı diyelim çok az kaldı çünkü.” 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersin?

Sonunda hayalini kurduğum işe kavuştuğum için inanılmaz mutluyum. Yıllardır istediğim ve beklediğim iş için bir single yaparak, “bu piyasada ben de varım” dedim. Beni tanıyan, destekleyen herkese teşekkür ederim. Hayranlarımın yorumlarını ve mesajlarını severek okuyup cevap veriyorum. Sosyal medya ağlarımın hepsinden de bana ulaşabilirler. Takipte kalsınlar, yakında çok güzel şarkılarla devam ediyor olacağım. Herkese de iyi okumalar dilerim.

Bu güzel röportaj için ben de teşekkür ederim. Yolun açık olsun:)

Doğum Tarihi: 19.01.1985

Burcu: Oğlak

En sevdiği huyu: Azimliyim

En sevmediği huyu: Çok detaycıyım

Uğurlu günü: Cumartesi

Uğurlu sayısı: 5

En sevdiği renk: Sarı

En sevdiği çizgi film: Heidi

En sevdiği söz: Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.

Röportaj: Elif Günay