İki yıl önce tarafıma yaptığı gündemsel öngörülerinin gerçekleşmesi üzerine, kendisiyle tekrardan bir araya geldik. Hem kendisine hem de geleceğe dair bilgi ve iddialarıyla şimdi sizlerle…

Merhaba Ferdi nasılsın?

Çok teşekkür ederim Elif'ciğim. Uzun zamandır seni tanımama rağmen iş yoğunluğumuzdan görüşemiyorduk. Şimdi seninle bir arada olmaktan ve bir röportaj yapmaktan oldukça mutluyum. 

Bu yeteneklerine çocukluktan beri mi sahipsin?

Evet, sevgili Elif. Her şeyden önce ben taşrada doğmuş birisiyim. O zamandan bu zamana o çocuk halimi anlatırken hala duygulanırım. Çocukken çok duygu dolu, sürekli Allah’la konuşan, o ruhaniyeti hisseden ve bir takım varlıkları gören biriydim. Taşların şifa verdiğini bilmeden taşlardan enerji alan, doğanın gücünün insanı ne kadar etkilediğini bilmeden doğadan güç alırdım. Bu yeti bana dedemden geçti. Rahmetli dedem, su falı- yıldız name bakar, kendisini tanıyanlara şifalarda bulunurdu. Ailem biz köyden şehre taşındığımız zaman benim bu durumumla ilgili beni psikiyatriler götürdü. Ben o süreçte bir takım psikolojik testlere tabi tutuldum. O dönemde doktor, “Altıncı hissi çok kuvvetli bir çocuk, ender olan bu durumu sizin çocuğunuz yaşıyor. Bu çocuğu böyle kabul edeceksiniz” demişti. 

"Elektriğe çarpıldım, dünyadan gittim geldim"

Terör örgütünün çok yoğun olduğu Malatya’da üzüm bağının içinde altı haneli bir köyde yaşarken, köylerdeki her evlerin kapısına elektrik bağlatmışlardı. Bir gece kalktım “anne neredesin” dedim. Bir ses: “dışardayım bulaşık yıkıyorum” dedi. Yürümemle birlikte kapıda çarpılmam bir oldu. Sonra öğrendim ki konuşan annem değilmiş. Annemle babam odadan çıkıp beni dışarıda gördüklerinde öldü sanmışlar. Elektriğin çıktığındaki o kıvılcımları o kadar net hatırlıyorum ki Elif, bu kadar yoğun elektrik almama rağmen bana hiçbir şey olmamıştı. Aslında bana göre gidip-geldim. O an Allah bana bir mesaj verdi: Seni çok zor bir hayat bekliyor. “Kendi mucizen sendedir. Bunu kendin bulacaksın ve seni her zaman koruyacağım.” O günden bu zamana ne zaman başım dara düşse, ne zaman fırtınalardan geçsem, ne zaman Ferdi bu sefer bittin desem; her zaman Allah beni ayağa kaldırdı. 

"İlk çalışmamı anneme yaptım:

Babamın anneme yaptığı ihanetin önüne geçtim"

Biz Antalya’ya taşındık ve şehir hayatı sürecimi orada başlatmış oldum. Antalya’da babamın evi ile ilgilenmediği, dışarıdaki hayat diye tabir ettiğimiz bir yaşamı başladı. Babam bir gün eve bir kadın getirdi. Anneme; “kız kardeşim olduğunu eşinden boşanıp benim evimde kaldığını çocuklarımızın da yeğenlerim olduğunu söyleyeceksin” dedi. O kadın bizimle iki ay yaşadı ve biz babamıza iki ay boyunca ‘baba’ diyemedik sevgili Elif. Sonra annem bu duruma artık dayanamadı. O kadının annesinin evini tespit edip durumu anlattı ve kadın o süreçten sonra bir şekilde hayatımızdan gitmiş oldu. Fakat babamın hayatında yığınlarca kadın oldu. İşte bende Allah’ın bana indirdiği o şifa güçlerini o zaman kullanmaya başlayarak annemin ihanete uğramasının tamamen önüne geçtim. Kadınlar benim için çok önemlidir ve her zaman çok özel varlıklar olmuştur. Bir erkeği bir kadın dünyaya getiriyor ve ne yazık ki o erkek bir kadının katili bile olabiliyor. Kimsenin hiç kimsenin canına ve yaşamına bu drece işkence etmesini kaldıramıyorum. Şimdilerde ikisi de yaşlandı. Babam annemin değerini anladı. Ama iş işten geçti. 

"Önce bağışlamayı öğrendim"

Babama yıllarca öfkem oldu. Önce öfkemi bağışladım. Ne nefret ne de sevgi duymayı öğrendim. Eğer bir insana nefretiniz ya da sevginiz olmalı ki, o kişiyi bir hiçe dönüştürebilin. Sonra İstanbul’a geldim. 4 günümü tamamen Zincirlikuyu mezarlığında geçirdim. Ölülerle konuşan bir medyum astrolog olarak, bana özel indirilen, kimsenin görmediği duymadığı bilmediği bu tılsımları danışanlarıma kullanırken ferahlıyorum ama bunları ilk önce kendime kullandım. 

"Bu kadar insana yarımcı olmak için bunları yaşadın" diyebilir miyiz?

Çocukluğumdan beri aklınıza gelmeyecek o kadar çok şey yaşadım ki sevgili Elif,  işte ben önce beni bu kadar etkileyen kaderimi değiştirmek ve düzgün bir hayat yaşayabilmek için önümde duran; bana zarar veren o kötü insanlara dur diyebilmek için kaderimin olumlu yönlendirmesini bulup hayatımı ve hayatımdaki insanları iyileştirmenin yoluna gittim. Düzgün bir hayat, gerekli olan maddiyata ulaşmak, yakınlarına yardımcı olabilmek kardeşlerini okutmak ve eğitimci bireyleri etrafıma almak bunların hepsi benim için bir başarı öyküsüdür. Bir medyum bir şifacı, astrolog, kabalist önce kendini şifalandırmalı ki öncelikle kendisini tabiri caizse ameliyat masasına yatırıyor. Her şeyi gözden geçiriyor. “Ben neyim? Ne için varım? Bu olaylar başıma gelmiş olsa da bundan sonra hayatım böyle mi devam edecek? Yoksa ben artık bu noktayla barışıp, hayatımı farklı mı şekillendireceğim” dedim. Barışmak çok zor elif. Çok uzun zaman alıyor. O kadar çok denedim ve yapamadım ki ne zaman ki gerekli olgunluğa ve tecrübeye ulaştım, ne zaman etrafımdaki hastaları gördüm Allah beni bir imtihana tabi tutu. Bir astrolog fakirliği bilmeli ki fakir danışanını anlayabilsin. Zenginliği bilmeli ki zengin danışanını anlasın. Şiddeti bilmeli ki şiddete uğrayanı anlasın. Sevgiyi bilmeli ki sevgi verebilmeli. Aşkı anlamalı ki aşk acısı çeken birinin ne çektiğini anlayabilsin. Allah bunlar için beni imtihan etti. Her şeyi gösterdi bunlar sonucunda bunları harmanlayarak bir şeyler çıkardı. 

"Annemin hastalığına şifa buldum: Kanseri yendi"

Seninle geçtiğimiz senelerde Kral TV’nini ilk VJ’lerinden sevgili VJ Bülent bizi bir araya getirmişti buradan kendisine de selamlarımı iletiyorum. Ben seninle röportaj yaptıktan sonra o dönem Kıbrıs’a gittim. Kıbrıs’ta iken Avrupa ülkesinden bana bir iş teklifi geldi. Altınoluktan çıkıp Antalya’ya geçmiştim. Devam eden programımın veda çekimlerini yapacaktım. Artık yurt dışına yerleşip Türkiye’den uzaklaşma düşüncesindeydim. O gün programın kameramanı yanıma gelip, “annem sizinle yayına çıkmadan görüşmek istiyor” dedi. Bende asla kabul etmem “çekim bitince annen arasın” dedim. Annesi aradı. Kadına bir sağlık sorunu yaşadığını söyledim. Kadın, “meme kanseriyim” dedi. “Eyvah” dedim. Çünkü bundan önce üç defa gözümün önüne buz mavisi renkte memeler görüyordum. Annemin meme kanseri olduğunu anladım. Apar topar eve gittim ve hemen hastaneye gitmemiz için annemi ikna ettim. Annem, ‘2. Evre Meme Kanseri’ çıktı. Bir ay sonra da babam ‘3. Derece Mide Kanseri’ çıktı. Yıkıldım. Ülkeden gitme durumum yok oldu. O zamanlarda yakın zamanlarda evleneceğim nişanlım Derya ile tanıştım. Anneme ve babama şifa çalışmaları yaptım. Bu çalışmaları yaparken de ailemi affetmeyi öğrendim

Nasıl oldu evlilik kararı aldın? Ne zaman evleniyorsun? Nerede oturacaksınız?

Derya'yı ilk gördüğüm an, “Benim eşim böyle biri olmalı, ben bu kadınla evlenmeliyim” dedim. Bizim toplumumuzun en büyük kanayan yarasıdır aile olamamak. Ne kadar çok örften, adetten, doğruluktan, dürüstlükten bahsetsek de kapalı kapılar ardında çok çirkin olaylar yaşanıyor. Evlenince İstanbul’a taşınıyorum. Nişanlım ilkokul öğretmeni, tayini İstanbul’a çıktı. Kuzguncuk’ta yaşayacağız. İstanbul’da işime devam edeceğim Elif. Bireysel danışmanlık, bireysel hizmetler ve şirket aile danışmanlıklarıma devam edeceğim. Rabbim nefes verdiği sürece insanları şifalandırmak, karanlıktan aydınlığa çıkarmak istiyorum Elif. 

"Erkeklerin % 80'i Biseksüel"

Türkiye de taciz tecavüz konuları çok sık yaşanıyor ve bu olaylara maruz kalan her kimse toplum tarafından susturulmaya, daha çok zarar görmeye mahkûm ediliyor. Tanıdığım cinsel kimlik değiştiren kişilerin geçmişine baktığımızda hemen hemen hepsinin nedeninde tecavüz- taciz yatıyor. Zerrin Özer, “Türk erkeklerinin yüzde 50'si biseksüel” dedi, tepki topladı. Zerrin Özer az bile söyledi. Bence % 80’i böyle. Toplumun ağabeyi, mahallenin efendisi, delikanlısı gibi durup evli ya da dini bir bütün gibi görülen asla yakıştıramayacağımız birçok erkek bu durumda. Özellikle bu erkeler naif, kibar ya da zayıf gördükleri bu erkeklere aşağılayıcı tabirler kullanarak aslında kendi yaşadıkları şeyleri örtmeye çalışıyorlar. Dikkat edelim, kendiyle barışık biri kendisine ters düşse bile kimsenin cinsel kimliği inancı ile ilgilenmez. Öyle değil mi?

Hayvanlara eziyet etmeyi bırakın: Yaz geldi bir kap su koy, ölmezsin"

Bazen mutsuz gördüğüm insanların yanına gidip adlarını soruyorum ve “bu gece sizin için dua etmek istiyorum” diyorum. Eve gelip o kişi hakkında çalışmalar yapıyorum. Çünkü o kişinin o çıkmazdan çıkmasını istiyorum. Keza bu hayvanlar için de böyle. Geçtiğimiz hafta bir arkadaşımı ziyaret ettim. Apartmanın önüne yavru kedi bırakmışlar komşusu demiş ki “aman alışır sakın ekmek su vermeyin”. İki tane, daha gözleri açılmamış yavrucukların. Su ve mama aldım ve komşulardan da rica ettim “Ne olur onların kendilerine gelmesine izin verin. Emecek anneleri yok. Onlar burada başınıza kalmaz merak etmeyin. Kendilerine yaşam alanı bulurlar. Zaten sokak kedisi bunlar. Şurada hayata tutunmalarına mani olmayın” dedim. İnsanlar çok kötüler Elif. Hayvan bir kafese kapatılıyor. Tecavüzcüsü para karşılığı serbest kalıyor. Kediye köpeğe tecavüz eden tavuğa ördeğe tecavüz eden bir varlıktan ne bekliyorsunuz? Özellikle belirtelim havalar çok sıcak olmaya başlıyor biz doğayı katlettik, özellikle hayvanların yaşam alanlarını ellerinden aldık. Lütfen bir kap su koyun kapınızın önüne. Lütfen azıcık merhametli, saygılı olun. 

"Paranızı sokakta bulmadınız, herkese inanmayın"

Ben medyum olarak gönül kırgınlıkları yaşayan, hastalıklarından kurtulmak isteyenlere şifa vermeye çalışıyorum. Başta kendi anne ve babama bunu uyguladım hem düzeldiler hem de sağlık sorunu olan kanseri yendiler. Bunu bana Allah söyletiyor. Astrolog olarakta yıldızlarına göre bir takım dönemleri tahmin ediyorum ve yol haritalarına yardımcı oluyorum. Tabi bunlar için kişinin şifayı hak etmesi gerekiyor. Bana biri geldiğinde aynaya girme dediğimiz öte âleme girme durumuna bağlanıyorum. Üç gün sonra, “bu insana yardım edebilirsin. Kaderini şu şekilde değiştirmesine yardımcı ol. Ya da bu insanı şifası sene değil, kaderi böyle devam etmeli” yanıtları alıyorum ve ona göre kişiye bunu iletiyorum. Bir medyumun ve astroloğun en önemli görevi toplumu aydınlatmak ve onlara zaten hayatında var olan kapıları göstermek. Sadece danışanların cebinden onların paralarını alması değil. Daha iyi yerlere gelmelerini daha iyi enerjide kalmalarını sağlamaktır. Çünkü bizleri son çıkış olarak görüyorlar. Lütfen onları mağdur etmeyelim. Türkiye’deki sahtekâr medyumların sayısı % 90. Hele şimdilerde bir medyum var bir dakika da sperm sayısını yükselttiğini söylüyor. Bu kadar doktor, tıp merkezleri varken sperm sayısını yükseltmek nasıl olurda sana kaldı? Bunların peşine prestijli insanlar gidiyor. Bilinçsizlik işte budur.

"Cumhurbaşkanı değişmeyecek"

Sevgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine Cumhurbaşkanı olacak. Ekonomik zorlanma ve dış krizler maalesef ki devam edecek. Diğer partilerin arasındaki rekabet, doğru lider seçememe durumları söz konusu oldukça cumhurbaşkanın yerine başka birinin geçebilmesi mümkün değil. 

"Krizli geçecek bir ay: Ağustos"

Türkiye’yi Ağustos ayında ekonomik anlamda çok büyük zorluklar bekliyor. Kritik ve zor dönemler için dikkatli olalım. İnsanları tedirgin etmek için bunları söylemiyorum ama paralarını çok iyi tutsunlar. Bu dönem kasım ayını bulacak. Sonrasında biraz daha rahatlayacağız. 

Basın sektörü ne olacak peki?

Üzgünüm. Doğan Medya grubu önemli bir kuruluştu. Medya işleri çok masraflı ve cezalar, telifler ayakta durmak oldukça zor oldu. İnşallah bir çok ulusal basını alan Demirören grubu eski sistemi değiştirmeden adaletli davranan bir yayınla devam eder ki bizlerde ekran önünde olup topluma doğru mesajlar veririz. 

Bizim Önce Vatan Gazetemiz hakkında nasıl bir öngörün var? 

Ben Önce Vatan gazetesini gerçekten takip ediyorum Elif. Bir defa astrolog, medyum, kişisel gelişimci ve yeni çıkış yapan oyuncu ve şarkıcılara yer veren bir yayın organısınız. Her görüşteki insana A’dan Z’ye müsemma gösterdiğiniz için çok seviyorum. Yaptığınız doğru haberleri seviyorum. Önce vatan gazetesin de gelecek dönemde bir sıçrama söz konusu. Bu sıçrama dönemini iki yıl sonra yapabilecek. Eğer bu kriz dönemini problemsiz hallederse dibe inmeyecek. Gazete içerisinde belirli sıkıntılar var onlar kesinlikle sona erecek. Özellikle mahkemelik işleri hallolacak. 

"Toplumu olumsuz etkileyen dizilerden bıktık"

Televizyondaki dizilerden çok rahatsızım Elif. İnsanlar birbirlerine nasıl ihanet ederler, nasıl birbirlerini öldürürler; birine nasıl şantaj yaparsın, nasıl kolay yoldan para kazanırsın, zenginliğin büyülü dünyası, yasak ilişkiler… Bu tip yaşamları göstermelerinden oldukça rahatsızlık duyuyorum. Çocukluğumuzdaki ‘Bizimkiler’, ‘Süper Baba’, Çiçek Taksi’, ‘Yabancı Damat’ gibi aile dizilerini arıyorum artık. Bizim ahlakımızı bozmayan diziler görmek istiyoruz. 

"7yıllık kader döngüsü başlıyor: EVLENMEYEN kalmayacak"

Geçtiğimiz 7 yılda insanlar hep aldatıldı, evlilikleri bitti. Kadınlarımızın sevdikleri adamlar “seninle evleneceğim” dedi. Tam evlilik vaadiyle yaklaştı, gitti. “Bekle, biraz zaman ver bana” dedi. Sonra “ben seninle evlenemem” dedi. Astrolojik olarak gezegenlerde terslik vardı Elif. Aslında bunların hepsi kadersel bir döngüydü. Şimdi bu döngü dizene giriyor. ‘7 Yıllık Olumsuz Döngü’ bitiyor. ‘7 Yıllık Olumlu Döngü’ başlıyor. Evlenmeyen hiç kimse kalmayacak. Herkes evlilik yapacak. Bu yıl çok önemli ve 7 yıl sürecek. Genç evlilikler, orta yaş evlilikler, özellikle bu yıl sürpriz tanışmalar sürpriz beraberlikler çok fazla yaşanacak. “Ben hayatımda seni istiyorum. Hayatımda senden başkasını istemiyorum. Sen benim kıymetlimsin” diyecek erkekler gelecek kadınların karşısına. Fakat özellikle erkekler geçtiğimiz 7 sene içerisinde çok kadının vebaline girdiler. Elbette kadınlardan da girenler oldu. Ama erkeklerin oranı çok yüksek. “Ben istediğim sürece bir ilişki ciddiye gider, istediğim kadar ilgi gösteririm, istemezsem giderim” dediler. İşte bu devir bitiyor. Ve ilişkilerinde kötülük yapan tüm erkeklerin hayatlarında çok büyük felaketler olacak. Maddi iflaslar, işlerinden atılmalar - ki kadrolu olsalar bile, mahkeme süreçleri yaşayacaklar. Kimse kusura bakmasın hak ettiler. Umarım bunlardan ders alıp erdemli olmayı öğrenirler.

Ne güzel bir röportaj oldu Ferdi. Yine şoklar içinde seni dinledim. Toparlayacak olursan ne söylersin?

Seni seviyorum Elif, iyi ki varsın. Dilerim ki hayat sana tüm güzelliklerini verir. Çünkü senin o güzel kalbin bunları fazlasıyla hak ediyor. Ben cinsiyet ayrımı yapmıyorum. Ben kapıcıyım. İnsanlara hayatında rahat ve huzurlu girebilecekleri kapıyı açıyorum. Tıpkı senin gibi, Elif. Sen nasıl ki bana kapı açıp, insanları kitleye duyuruyorsun. Senin sayende insanlar bilgiler alıyorlar işte bende bunu yapıyorum. Şimdiden herkese hayırlı bayramlar diliyorum. Allah ramazan ibadetlerinizi kabul etsin.Tüm okuyuculara da selamlar… 

Röportaj: Elif Günay

Fotoğraflar: Ferdi Bozduman