Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz? 

23 Ağustos 1984 Sakarya/Adapazarı doğumluyum. Çocukluğumdan ilk gençlik yıllarıma kadar hayatımı Sapanca Kırkpınar gibi doğal güzelliği ile ünlü bir belde de geçirdim. Üniversite yıllarında İstanbul’a geldim ve bu şehrin büyüsüne dayanamayarak tüm gelecek planlarımı bu şehir üzerine kurdum. Yeditepe Üniversitesi İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Mezunuyum. Mezun olduktan sonra birkaç senelik bir yurtdışı maceram oldu diyebilirim, Önce Londra’ya Master’a hazırlık kursuna gittim, sonrasında Almanya da Avrupa Çalışmaları üzerine Master programına devam ettim, bu süreçte Brüksel’de kısa dönem staj yapma fırsatı buldum. Yurda döndükten sonra iş hayatına hep hayalini kurduğum gibi İstanbul’da, bir İngiliz Danışmanlık firmasında başladım, şu an Türkiye’nin önde gelen Holding’lerinin birinde çalışıyorum. Kariyer hayatım medyadan çok farklı bir yönde ilerlemesine rağmen medya ile ilgili bir iş yapmak, o alanda kendimi geliştirmek hep hayalini kurduğum bir şeydi, ya da tabir-i caizse içimde kalan bir ukde.

Neden Medya?

İnsanlara ulaşmak ve düşüncelerinizi aktarmak istiyorsanız bunu en hızlı ve rahat bir şekilde medya aracılığı ile yapabilirsiniz. Ben de kendimi her zaman medya aracılığı ile daha iyi ifade edebileceğimi düşünmüşümdür. Her insanın kendini gördüğü ve yakıştırdığı bir alan, bir meslek muhakkak vardır, işte benim için de bu her zaman medya olmuştur. Ama bazen hayat sizi istediğinizden çok daha farklı bir yöne sürükleyebiliyor, bu noktada vazgeçmemek, çabalamak büyük önem taşıyor. 

Medyaya ilk adımı nasıl attınız?

Medya alanında kendimi geliştirmek adına ilk olarak Başkent İletişim Bilimleri Akademi’nde Diksiyon, Sunuculuk, Spikerlik kursunu katılarak başarı ile tamamladım ve sertifika almaya hak kazandım. Teknik anlamda yetersiz olduğumu düşünerek ve daha kapsamlı bir eğitim almak amacı ile Hakan Öztürk Medya Koçluğu Stüdyosu’nda eğitimime devam ettim. Hakan Bey’in medya koçluğu sayesinde hem teknik alanda kendimi daha çok geliştirme hem de bir kaç ufak projede çalışma fırsatı yakaladım. Ne yazık ki eğitimim bittiği süreçte ülkede yaşanan siyasal-toplumsal kaos sebebi ile medya ile ilgili planlarımı biraz daha ertelemek durumunda kaldım. 

Örnek aldığınız isimler var mı?

Spikerlik her zaman hayalini kurduğum ve yapmak istediğim bir meslek dalı olduğu için insan ister istemez bu işin ustalarından etkileniyor ve kendine örnek alabiliyor. Nazlı Çelik, Nazlı Tolga ve özellikle spikerlik mesleğini bırakmış olan Defne Samyeli örnek aldığım, bu alanda oldukça başarılı bulduğum isimlerdendir. 

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Şu an çalıştığım şirkette açıkçası bunu çok fazla hissetmiyorum, bunun çalıştığınız yöneticinizle ve çalışma arkadaşlarınızla bağlantısı oldukça fazla. Ama bir genelleme yapacak olursak günümüz rekabet çağı, herkes iyi eğitimli ve diğerlerinden fark yaratarak yükselmenin, bir yerlere gelmenin peşinde. İnsanların eğilimi böyle olunca davranışlarına ve özellikle iş ortamındaki hareketlerine yansıyor. Bu durum yer yer iş ortamında baskının ve gerilimin artmasına neden olabiliyor. İş yerinde huzurlu çalışma ortamını bozan durumlar oluşabilir, bu da verimliliğin düşmesine neden olabilir. Bir diğer yandan rekabet ortamı kişinin fark yaratması ve diğerlerinden sıyrılması için üretkenliğini arttırabilir, bunu rekabetin olumlu etkisi için örnek olarak verebiliriz. 

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz? 

Böyle bir fırsatım olsa idi ki bir ütopyadan bahsediyoruz öncelikle daha özgürlükçü, kendini daha rahat ifade edebilen, korkmayan, daha tarafsız bir medya olması için elimden geleni yapardım. Medya, yaşanılan kültürün bir aynasıdır, ne yazık ki Türkiye’de bu aynadan yansıyanlar kültürümüzü yozlaştırmaktan, uzaklaştırmaktan öteye geçmiyor, bu alanda bir Rönesans’a hatta daha ileriye gidiyorum bir devrime ihtiyaç olduğu apaçık. 

Spikerlik eğitimi için kurs şart mı ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu mu olmak gerekli?

Spikerlik yapabilmek için çok iyi bir diksiyona sahip olmak gerekiyor, teknik bilgi ve deneyimin de yeterli olması muhakkak şart. Bu mesleği icra etmek için iletişim mezunu olmak gerektiği düşüncesine tamamen karşıyım, elbette bu alanda eğitim alan bir insan bu işe kolaylıkla kanalize olup bu mesleği icra edebilir ve fakat aldığı eğitime, kendisini ne derecede yetiştirdiğine bir bakmak lazım. Ayrıca bu meslekte farklı mesleki bilgi ve donanıma sahip insanlara da ihtiyaç vardır. Bu bilgi birikimini iyi bir spikerlik eğitimi ile tamamlayan bir kişi bu mesleği başarı ile yürütebilir, yeter ki bu alanda yetenekli olsun ve gerekli teknik eğitimi alsın. 

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz ?

Kendimde bir şeyleri değiştirme şansım olsaydı kesinlikle hiçbir şeyi unutmama özelliğimden işe başlardım, iyi ya da kötü hiçbir şeyi unutmuyorum. Kötü anılarınızı, durumlarınızı hatırlamak, akılda tutmak insana sıkıntıdan başka bir şey vermiyor. Her şeyi geride bırakarak önünüze bakmak hayatınız için çok daha faydalı, sağlıklı bir tutum olacaktır. Bu konuda kendimi geliştirmem gerektiğinin farkındayım. Olumsuz durumları kafama fazlasıyla takma gibi kötü bir huyum daha var, sanırım bunu da değiştirmek isterdim. 

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi, gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl? 

Yoğun iş ve sosyal tempodan arta kalan zamanlarda medyayı takip etmeye çalışıyorum. Tabii günümüz sosyal medya çağı olduğu için gündemi sosyal medya aracılığıyla takip etmek çok daha kolay. Sosyal medyadan uzak kalmanız imkansız, insanlara daha hızlı ve kolay şekilde ulaşmanın yolu haline geldi, hatta sosyal medya uzmanlığı diye bir meslek dalını da bizlerle tanıştırdı. Elbette geleneksel medya aracı olan televizyon, gazete ve dergi her zaman değerini koruyacaktır ve fakat yeni nesil medya olarak tanımlayabileceğimiz sosyal medya toplum tarafından üretildiği ve daha bireysel olması sebebi ile en çok tercih edilen medya aracı haline gelmiştir. Ben de çeşitli sosyal medya hesaplarımdan gündemi takip etme çalışıyor, bu iletişim aracından fazlasıyla faydalanıyorum. 

Aldığınız spikerlik eğitiminden bahseder misiniz? 

Hakan Öztürk Medya Koçluğu Stüdyosu’nda yeterli donanımda eğitim aldığımı söyleyebilirim. Daha öncesinde diksiyon eğitimi almama rağmen özellikle teknik ve deneyimsel açıdan yetersiz olduğumu düşündüğümde kendisi imdadıma yetişti. Canlı yayında haber sunumu yapma imkanı bile sunuyor, bu tecrübeyi deneyimlemek oldukça değerli. Spikerlik, muhabirlik, canlı yayın haber sunumu, haber yazma gibi konularda kendisinin tecrübesinden yararlandım, eğitim sonrası iş yönlendirmeleri de oldukça başarılı. 

Gelecekte ne tür projeler olacak?

Gelecekte spikerlik, sunuculuk alanı ile medyada yer almayı çok arzu ediyorum. Bu konuda bir proje olması durumunda değerlendirmeyi çok isterim, bir yandan profesyonel işimin yanında amatör tiyatro ile de ilgileniyorum, yani gelecek projelerim arasında tiyatro da var. 

İyi spikerliği nasıl tarif edersiniz? 

İyi bir spiker öncelikle iyi bir diksiyon ile konuştuğu dile hakim olmalı, bu konuda muhakkak eğitim almalıdır.  Farklı konularda yeterli teknik donanım ve bilgi birikimi de her zaman artı avantaj sağlar. Spiker sadece prompter önünde akan yazıları okuyan bir sunucu olarak algılanmamalı, gerektiğinde canlı yayın bağlantıları ya da teknik bir aksaklıkta akışı sağlayabilecek kadar profesyonel davranabilmelidir. Gündemi her zaman takip etmeli ve kendisini yenilemelidir. Bu bahsettiğim yetkinlikler kesinlikle dış görünüşün her zaman önündedir ve uzun soluklu olmanın da anahtarıdır. İyi bir spikerin aynı zamanda sergilemek durumunda olduğu belli karakter ve davranış özellikleri de vardır; ölçülü, sempatik,  inandırıcı, insan ilişkileri gelişmiş, kibar  olmak gibi. 

Maraton koşuyorsunuz bize sporla ilgili çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Röportajı yaptığımız esnada Budapeşte’de gerçekleştirilen yarı maratona hazırlanıyordum, yarın da 39. gerçekleştirilecek olan İstanbul maratonuna katılacağım. Spor kesinlikle hayatımın bir parçası, ama koşunun hayatımda bambaşka bir yeri var, çünkü ben sadece kendi beden sağlığım için koşmuyorum, farkındalık yaratmak ve insanların hayatına dokunmak için iyilik peşinde koşuyorum, gönüllülük zincirinin bir parçası olmaya çalışıyorum, kısaca bundan bahsetmek isterim. Adım Adım üyesiyim. Adım Adım yardımseverlik koşusu yapan bir sivil toplum oluşumudur. Koşunun yanında yüzme, bisiklet, dağcılık gibi dayanıklılık gerektiren sporlar aracılığıyla ülkemizin önemli sosyal sorumluluk projelerine maddi kaynak ve tanıtım desteği sağlamaktadır. Çok sayıda STK ile çalışarak ciddi rakamlara ulaşan kaynak yaratımında öncüdür. Ben koşarak gönüllü olmaya çalışıyorum, örnek olarak 2016 yılında Kaçuv (Kanserli Çocuklara Umut Vakfı) ve 2017 yılında Koruncuk (Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı) için Runatolia Antalya Maratonu’na katıldım, kampanya açarak bağış topladım, mottomuz ‘İyilik Peşinde Koşmak’, en önemli amacımız da farkındalık yaratmak. 

Tiyatro ve oyunculukla ilgili projeden bahseder misiniz? 

Amatör olarak tiyatro ile ilgileniyorum. Fazla Mesai Tiyatro Grubu tarafından benim gibi çalışanlara yönelik açılmış olan ve mesaiden sonra tiyatro yapmak isteyenlere yönelik bir hobi kursuna gidiyorum, başlayalı yaklaşık 8 ay oldu. Şimdi nur topu gibi bir oyunumuz da olduJ Değerli hocamız İsmail Can Törtop yönetmenliğinde Türk Tiyatrosu ve Haldun Taner’in baş yapıtlarından biri olan ‘Keşanlı Ali Destanı’ tiyatro oyunumuzun Prömiyer’ini 29 Ekim Pazar Günü Mecidiyeköy Profilo Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdik. İlk defa sahneye çıkmanın heyecanını yaşamak bambaşka, tarifi anlatılmaz bir mutluluk. Ekip olarak hocamız yönetmenliğinde gece gündüz çok çalıştık, çok prova yaptık, oyundaki arkadaşlarımız ile aramızda güçlü ve pozitif bir bağ oluştu. İlk sahne deneyimimizde bu güzel enerjiyi seyircimize aktardığımızı düşünüyorum, çok güzel tepkiler aldık. Tür olarak bir kabare olduğu için çok farklı karakterlere büründük, ben de naçizane Fadime, Madam Olga ve Şehriye karakterlerine hayat vermeye çalıştım.  Oyunumuzu birkaç kez daha seyirci ile buluşturmayı hedefliyoruz, hatta ayarlayabilirsek yurtiçi turneye çıkmak gibi şahane fikirlerimiz de var. İşin içine girince anlıyorsunuz ki tiyatro hayatın bir aynası, bir tutku, bir aşk. Kelimeler yetmez tarif etmeye. Bu kurs sayesinde hem çok güzel insanlarla tanıştım, hem de harika bir oyunun parçası oldum, kesinlikle devam etmeyi düşünüyorum.  

Yeni medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-TV-Gazete) yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz?  Yeni medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Sosyal medyayı yeni nesil medya olarak tanımladığımızda geleneksel medyanın önüne şimdiden geçtiğini söyleyebiliriz. TV-Radyo ve gazeteye seçilmiş insanlar çıkarken sosyal medya aracılığı ile isteyen herkes medyada kendine yer edinebilir, çünkü daha bireysel. Bilgi tamamen toplum tarafından üretiliyor, bu şekilde sesinizi duyurma imkanınız çok daha yüksek. Bu hali ile yeni nesil medya geleneksel medyaya meydan okuyor. 

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Açıkçası diğer sorularda bahsettiğim sanatsal ve spor aktivitelerinden pek arta kalan zamanım olmuyor. Fırsat buldukça sevdiğim dostlarımla çeşitli aktiviteler yapmaya bayılıyorum, sizi mutlu eden insanlarla bir arada olmak hayatın keyfini çıkarmanın en güzel yollarından biridir her zaman. 

Hayatımın kitabı/filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Hayatımın Kitabı Stephan King’in eseri olan ve aynı zamanda beyaz perdeye de aktarılan ‘Yeşil Yol’dur. 

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz?

Spikerlik eğitimi aldığım esnada bu alanda araştırmalar yaparken tanıştım KırmızıTürk ile. Spikerlik, sunuculuk ve medya ile ilgili merak ettiğiniz ne var ise bilgisine ulaşabileceğiniz bir haber portalı. Spikerlik dünyasında tam anlamıyla farkındalık yaratıyor, hem spikerler ile ilgili detaylı bilgiye ulaşabiliyorsunuz ki onlar da seslerini sizin sayenizde duyurabiliyor, hem de bu meslekte kariyer hedefleyenlere yol göstermiş oluyorsunuz. Alanında öncülük etmesi sebebi ile sizi tebrik eder başarılarınızın artarak devamını dilerim. 

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz? 

Şu an bulunduğum konumdan elbette ki memnunum, yüksek hedefleriniz olabilir fakat minimalist bir bakış açısına sahip olursanız elinizdekilerle yetinmeyi bilir ve mutlu olursunuz. Gelecekte medyada yer edinmeyi çok istiyorum, kendimi bir televizyon programı sunucusu ya da bir spiker olarak görmek isterim. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Ne olursa olsun asla vazgeçmeyin derim, hayatta hiç bir şey için geç değildir yeter ki isteyin ve kendinize inanın. Önyargılı olmayın yaşadığınız topluma karşı duyarlı olun, isterseniz iyilik zincirinin bir parçası olabilirsiniz.  Ve Sevin! Bizi ayakta tutan şey sevgidir. Hoşçakalın!:) 

Röportaj: Cengizhan KAYA