Türkiye‘de iş bulamadı ABD’de 23 Patenti var

Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda yaşanan bir durumdur 'beyin göçü'. Nedir beyin göçü? TDK'nın sitesinde 385.408.082 kez aranan beyin göçü "ileri düzeydeki meslek ve bilim adamları ile uzmanların bir başka gelişmiş ülkede yerleşip çalışmak amacı ile kendi ülkelerinden ayrılması" olarak açıklanmış. Türkiye'de de bu sayı azımsanmayacak kadar çok. Giden insanlarımız o kadar kıymetli ki keşke Türkiye bu beyinlerden kendisi için faydalanabilecek koşulları üretse... Chicago’da röportajlar için isim araştırırken Amerika Birleşik Devletleri’nin en önemli bilim merkezlerinden biri olan Argonne Laboratuvarı’nda çalışan bir Türk, yüzün üzerinde ödül almış. Değil ABD’nin, dünyanın en başarılı 100 bilim insanları arasında yer alan bir isim: Ali Demir... 

Ali Demir, Türkiye’deyken bir milletvekili tarafından, İngilizcesi iyi diye otel resepsiyonunda çalışması önerilen biri. Şimdinin Dr. Ali Erdemir'i, Amerika’da sürtünmesiz kaplama ve nano ölçekte yapay elmas gibi icatlarıyla bilim dünyasında çığır açmaya devam ediyor. 

Ali Erdemir, sürtünme katsayısını binde bire düşürmeyi başararak teflondan 40 kat daha kaygan bir yüzey ve dünyanın enerji sorununa alternatif üretti. Buluşlarıyla tam dört kez Bilim Nobeli olarak kabul edilen R&D 100 ödülüne layık görülen Erdemir, Bilim Oscar’ı olarak adlandırılan Discover Magazine Ödülü’nün de sahibi. 3 bin 500 bilim adamının çalıştığı Argon Laboratuvarı’nda 29 yıldır çalışmalarını sürdüren Erdemir, laboratuvarın en seçkin 36 bilim adamı arasında. 

Uzay teknolojisinden, beyaz eşya endüstrisine her sektörün ilgi odağı olan Erdemir ile Chicago’da buluştuk. O anlattı deyim yerindeyse benim içim acıdı. Türkiye nasıl böyle değerli isimleri tutamıyor? Neden değerli isimlere vatan olamıyoruz ki? Tüm bunların yanında Ali Hocam ile konuşurken nasıl bir Türkiye sevdalısı olduğunu görmek daha da üzücü...

Ali Hocam neden ABD’de yaşıyorsunuz?

ARGE konusunda en iyi araştırma merkezlerinden birisi olan Argonne laboratuarında çalışıyorum. Burada bana sağlanan imkanlar çok iyi veçığır açıcı bilimsel çalışmaları / yaratıcılığı teşvik eden bir sistemin bir araştırma kültürünün kurumsallaştırılmış olmasından dolayı buradayım...

Türkiye’de iş bulamazdınız ve ABD’de en başarılı bilim adamı ödülü dahil pek çok ödül aldınız. Türkiye’ye kızgın mısınız?

Hayır hiç de kızgın değilim; o anki şartlar onu gerektiriyordu; olur böyle şeyler, ülkemize yararlı olmak için illaki orada çalışmak da gerekmiyor artık. Ülkemi her zaman, her durum ve şartlarda cok sevdim, sevmeye de devam edeceğim.

Enerji sistemleri, sürtünme deneyleri, nano teknoloji, malzeme bilimi, yüzey mühendisliği gibi alanlarda çalışıyorsunuz. Bizlerin anlayacağı dilde hangi konular üzerine nasıl çalışmalar yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?

Enerji ve çevre konuları bütün dünyanın geleceği açısından çok büyük ve hayati bir önem kazandı son yıllarda. Bizim yaptığımız çalışmalar da, enerji verimliliğini çok yükseklere taşıyacak, çevreye zararı en asgari düzeylere indirecek yeni teknolojilere odaklı. Bütün bu teknolojik gelişmelerde ileri malzeme teknolojilerinin rolü çok ön planlara çıktı ve biz de son yıllarda harıl harıl yeni, çok akıllı nano malzemeler üzerine odaklandık. En son yaptığımız bir buluş, dünyanın en saygın bilim dergilerinden olan Nature’da yayınlandı ve bilim camiasında çok büyük bir yankı uyandırdı. Kısaca ne olduğunu açıklamak gerekirse bu buluşta, motor yağının nasıl elmasa benzer yapıya dönüştürülebileceğini ve bu yapının hem aşınmasız hem de kaygan bir özelliğe haiz olduğunu (hem deneysel hem de teorik olarak) ortaya çıkardık. Pratiğe dönüştürüldüğünde yeni bir çığır açma niteliği var; ileriki senelerde göreceğiz. Bu konuda hazırlanan kısa bir film’i şu web sayfasında bulabilirsiniz:

http://www.anl.gov/articles/argonne-discovery-yields-self-healing-diamond-carbon

Yapay elmas da yine sizin önemli buluşlarınız arasında sayılıyor Ali Hocam ?

Biz elmas ve elmasa benzer kaplamalar konusunda çalışmalarımıza 90’larda başladık. O konuda elde ettiğimiz iki önemli bilimsel netice var. Birincisi elması nano ölçeklerde üretebilmek, nano yapılı elmas üretmek. Bunun elektron, veya x ışınlarıyla analizlerini yaptığınız zaman gerçekten doğal elmastan hiç bir farkı olmadığını görüyorsunuz. Şu anda birçok alanda kullanılabiliyor. 

İkinci bilimsel sonuç, elmasa benzer bir kaplamanın, belkide dünyada şu anda en düşük sürtünme kat sayısını veren bir türevini keşfettik. Hem bilimsel hem teknolojik bakımdan bu buluş çok daha büyük yankılar uyandırdı.

Aslında şanslısınız diyebiliriz. Türkiye’de size gereken önem verilmedi ama siz ABD’ye gelip çalışmalarınızı sürdürebildiniz.. Sizinle aynı kaderi yaşayıp bazı sebepler yüzünden ilerleme sağlayamayan çok sayıda insan var... Bilime yeterince değer verilmiyor değil mi?

Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünyanın öbür gelişmiş ülkelerinde bilime çok önem veriliyor (gayri safi milli hasılalarının nerdeyse %3-5’ini bilime, ARGE’ye yatırıyorlar); sanıyorum ki onların hem sosyal hem de endüstriyel alanlardaki gelişmişliklerinin altında da bu yatıyor. Bence, iyi bir eğitimden geçmiş her insanda bir yaratıcılık gücü vardır (bu gücün sadece bilimsel veya teknolojik alanlarda olması da gerekmiyor); bu gücün çok iyi değerlendirilmesi lazım. Mesela, bu benim çalıştığım ARGE merkezinde, o yaratıcılık gücü / duygusu çok iyi bir şekilde besleniyor / teşvik ediliyor ve bir kaç sene sonra, bir de bakıyorsunuz ki, önceden çok vasat olan kişiler bile anında bir mucite dönüşüyorlar. Dolayısı ile bu bir kurumsal olgu / kültür meselesi. 

Türkiye’de kalsaydınız nasıl bir Ali Erdemir ile konuşuyor olurduk sizce?

Şu anki Ali Erdemir değil tabiki. Sanırım, orada da kendi çapımda ve sağlanan imkanlar ölçüsünde bir şeyler yapardım ve bir seviyeye ulaşırdım diye düşünüyorum. 

Kendinize ait kaç adet patentiniz var? Onlardan da biraz bahsedebilir misiniz?

Bir çoğu ABD dışında dünya ülkelerinde de alınmış olan 20'nin üzerinde patentim var. Bir de 15 kadar sırada bekleyen, ABD patent ofisinde incelemeleri devam eden patent başvuruları... Bunların çoğu bu ileri nano malzemeler ile ilgili. En son Nature dergisinde basılan buluşumuzun patenti de çok daha yakınlarda çıktı; bu grafenlerle ilgili epeyce bir patent başvurumuz var. Bunların hemen hepsi enerji ve çevre konularında daha verimli ve temiz teknolojiler üzerine. 

Bir dönem Bosch’ta çalışıyordum. Firmanın dünyadaki toplam patent başvurusu Türkiye’nin toplam patent başvurusundan  daha fazlaydı mesela. Türkiye bilim alanında sizce nasıl gelişir?

Çok ciddi, siyasetten uzak, liyakate, bilgi, beceri ve başarıya dayalı, devlet politikası haline dönüştürülmüş bir yaklaşımla Türkiye’nin bilim ve teknoloji konularında çok ileri saflara taşınacağı kanısındayım. Türkiye’nin insan gücü bu sıçramayı yapacak kapasitede hatta ötesinde bile. Maalesef, yetişmiş insan gücümüz (hem Türkiye’deki üniversitelerden hem de dünyanın en seçkin üniversitelerinden üstün başarı ile diploma almış genç bilim adamlarımız) hep dışarıda çalışma eğiliminde. Bu kişilere cok iyi bir ortam yaratılır, bilgi, beceri ve liyakata dayalı bir perspektif sunulursa, çoğunun seve seve Türkiye’de çalışacağını ve Bosch firmasının da üç, dört misli patentlik buluşlar yapacağından hiç şüphem yok. Tekrar etmek gerekirse, bu herkesin saygı göstereceği, bir devlet politikası (ama siyasi politikadan uzak) bir yaklaşımla olabilir.

Peki Türkiye’de de tecrübelerinizi paylaşmayı istiyor musunuz? Ortak çalışmalarınız var mı?

Ortak çalışmalarım hep olmuştur. Bu çerçevede, bir çok genç bilim insanlarımızı buralara getirtip, ortak çalışmalar yaptık, teknolojiler geliştirdik, patentler/ödüller aldık. Bu genç yeteneklerden bir çoğu çok başarılı profesörler oldu ve kendi çaplarında çok iyi, takdire şayan, dünya çapında çalışmalar yapıyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. 

Türkiye okyanus ötesinden nasıl görünüyor?

Tabiki, doğup büyüdüğüm bir yer olarak benim kalbimde her zamanki gibi çok güzel bir ülke, çok güzel bir insan topluluğu olarak görünüyor; ama çok çok daha iyilere ve güzelliklere layık (ama hasret) bir ülke olarak görülüyor. Tereddütsüz, ülkem bir tane, onu çok seviyorum... 

Ali Erdemir kimdir? 

Ali Erdemir ilk olarak inanılmaz mütevazı, örf ve ananelerine bağlı, hiç dejenere olmamış, ülkesini seven, ilkeli ve sevecen duruşuyla herkesin takdirini kazanmış, dünya çapında kendisini ispat etmiş, çalıştığı ARGE merkezinde en üst düzeye ulaşmış. Öyle ki yabancı çalışan kontenjanı  toplam eleman sayısının %1.5’i ile sınırlı. Bir çok çığır açıcı buluşlara imza atmış, kendi alanında dünyanın en büyük mühendislik kuruluşunun başkanlığına kadar yükselmiş bir Türk.

Ali Erdemir (d. 2 Temmuz 1954, Göztaşı (Nürfet) Köyü Kadirli, Osmaniye), Türk bilim insanı. Malzeme bilimi, yüzey mühendisliği ve triboloji üzerine yaptığı araştırmalarla tanınmıştır. Nanoteknoloji kullanarak geliştirdiği yapay elmas özelliği taşıyan buluşu ile R&D ödülünü 4 kez kazanmıştır. Ayrıca 6 tane buluşu için patent almıştır.

Ali Erdemir, metalurji dalında lisans eğitimini de İTÜ'de yaptı. 1977'de lisans derecesini alıp yaklaşık 2 sene İskenderun Demir Çelik Fabrikasi'nda calışan Erdemir, ABD'ye master eğitimi için gitti ve aynı zamanda metalurji ve malzeme mühendisliği dalında doktora yaptı. 1987 yılında Türkiye'ye dönen ve iş bulamadığı için kısa süre sonra da, tekrar ABD'ye dönen Erdemir, 1987'den bu yana çalışmalarını sürdüreceği Chicago Üniversitesi'ne bağlı Argonne Laboratuvarı'nda işe başladı. Ali Erdemir yaptığı sürtünme deneyleriyle bu alanda başarılara imza attı. Buluşlarıyla Triboloji biliminde önemli bir yer edinen Erdemir, 1991, 1998, 2003 ve 2009'da R&D (Ar&Ge) ödülü dahil olmak üzere birçok uluslararası ödül aldı. Erdemir evli ve üç çocuk babasıdır.

http://www.stle.org/files/About_STLE/Leadership/Board_of_Directors/files/Directories/Board_of_Directors.aspx?hkey=7e93d029-2fd0-463a-a9a5-fe5a7c14c40b

Son söz sizin Ali Hocam buyrun lütfen..

Böyle bir fırsat tanıdığınız için çok teşekkürler. Sizin aracılığınızla Türkiye’deki herkese sevgi ve selamlar.

Fotoğraf : Rona Doğan