Geçtiğimiz sene ‘Avare’ albümünü çıkaran güzel sesli kadın ChanCé ikinci klibi ile karşımıza çıktı. Albümde yer alan ‘Sensizliğe Dayanabilirim’ şarkısına çektiği kliple şarkıyı bizlere sevdiren ChanCé şimdilerle şarkısı ile büyük beğeni topluyor.  Bizler de kendisi ile bir araya geldik. Yaşamı ve müziğe dair sizlerleyiz.

Merhaba ChanCé Hanım nasılsınız?

Çok teşekkürler Sevgili Elif. 

Aslında adınız Şansın Tüzün, ChanCé ismi nasıl ortaya çıktı?

Amerika’da öykü kitabım çıkmıştı ChanCé adıyla. Aslında biliyorsunuz hepsi ‘Şans’ kelimesinden türüyor. Amerika’da beni okunuşu ile Şanse olarak çağırıyorlardı; fonetiği çok hoşuma gitti ve sahne adı olarak müzikal faaliyetlerimde ChanCé’yi kullanmak istedim. Aile arasında ve arkadaşlarım ‘Şans’ olarak da çağırır beni... Bu isim biraz da bana günlük hayatın rutini ve koşturmacasından çıkıp daha kreatif bir boyuta geçmemde de yardımcı oluyor. 

Şimdiler de maxi single albümünüzde yer alan ‘Sensizliğe Dayanabilirim’ şarkınızı karşımıza çıkardınız. Şarkıdan biraz bahsedecek olursanız neler söylersiniz?

‘Sensizliğe Dayanabilirim’ sözü ve müziği bana ait olan bir şarkı, aranjesini Çağrı Kodamanoğlu yaptı. Bu şarkı benim için özel çünkü ileride yapmak istediğim müziğe daha yakın. İçimden öylece doğal olarak çıktı. Biraz da muzip bir şarkıdır. ‘Sensizliğe Dayanabilirim’, albümde  ‘Avare’nin gölgesinde kalmıştı ancak kliple yeniden ortaya çıktı ve çok sevildi. Hatta şu anda ‘Avare’yi geçti... 

Güzel bir klip çalışması olmuş. Nasıl geçti klip çalışması?

Klibi Mustafa Özen yönetmenliğinde 30 kişilik bir ekiple Silivri yakınlarında değişik lokasyonlar da çektik. Çekimler 2 gün sürdü ve şansımıza harika bir dolunay gece boyunca bize eşlik etti. Mustafa ile ‘Avare’nin klibinde de birlikte çalıştığımız için uyumlu ve keyifli bir çalışma gerçekleştirdik. 

“ONSUZLUĞA DAYANILMAYACAK KİMSE YOK”

Şarkıda da dediğiniz gibi kimlerin sensizliğine dayanabiliriz?

Aslında günümüzdeki ilişkilere baktığınızda “onsuzluğuna” dayanılamayacak hiç kimse yok gibi... Şarkıları ve duyguları hızla tüketiyoruz galiba. Yine de Google’a “sensizliğe dayanabilirim” diye yazarsanız hemen bizim şarkı çıkıyor. Demek ki kimse daha önce bunu söylememiş; hep “sensizliğe dayanamam” denilmiş.  

Gelelim şarkının da içinde yer alan dört şarkılık maxi singlenize. Albümün adı ‘Avare’ idi albüm hakkında detay verir misiniz?

Albüme adını veren ‘Avare’nin sözleri benim, müziği Goran Bregovic imzasını taşıyor. Ayrılık, Ahmet ve ‘Sensizliğe Dayanabilirim’ şarkılarının sözü ve müziği bana ait, düzenlemeler ise Çağrı Kodamanoğlu tarafından yapıldı. Dört şarkı olmasına rağmen çalışmalarımız oldukça uzun sürdü. Bu albüm Çağrı’ya da uğurlu geldi, şarkılarda back vokalleri yapan Hande Gençörnek ile geçtiğimiz günlerde evlendiler. 

İlk çıkış şarkınız albümün de adını taşıyan ‘Avare’ şarkısı oldu. Sizde nasıl bir yeri var ‘Avare’nin?

Avare, daha önce yaptığım proje şarkıları ve İngilizce şarkılarımı bir yana bırakırsanız hem yorumcu, hem de şarkı yazarı olarak dikkat çekmemi sağladı ve tarz olarak da bana çok yakıştırıldı. Bu nedenle Avare hayatımda hep olacak, radyolar şarkıyı çok sevdi. Avare şarkımızın müziği Goran Bregoviç’in ‘Çingeneler Zamanı’ filmindeki meyhane sahnesinde kullanılmıştı. Daha önce Sezen Aksu ve Yunanlı sanatçı Alkistis Protopsalti tarafından seslendirilmişti. Ben kendi yazdığım sözlerle şarkıyı yeniden yorumlamak istedim. Bu yaz ‘Avare’nin remix versiyonunu da çıkardık. Albümün uğuru ile ilgili şöyle de bir örnek vereyim... Avrupa Müzik’in Balmumcu’daki ofisinde toplantı odasındayım, bir baktım; masadaki Avare demo CD’sinin yanında bir uğur böceği salına salına geziniyor. Herkes şaşırdı, yani Avare böyle uğur böceği ile geldi. 

‘Ahmet’ şarkınızla ilgili neler söylersiniz? 

‘Ahmet’ şarkısı çok severek yaptığım bir şarkı. Aslında çok değişik bir şarkı oldu ama albümdeki diğer şarkıların gölgesinde kaldığını ve henüz hak ettiği ilgiyi görmediğini düşünüyorum. ‘Ahmet’ sembolik bir isim aslında; herhangi bir külhanbeyine yazılmış bir güzelleme diyebiliriz.

Aslında Prof. Doktorsunuz hala mesleğinizi yürütüyor musunuz?

Elbette. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim dalında öğretim üyesiyim. Mesleğimi çok seviyorum. Hastalarımı, öğrencilerimi ve bilimsel çalışmalarımı bırakmayı düşünmüyorum. Halen bazı kemik ve eklem hastalıklarının uluslararası çalışma gruplarında ve danışma kurulunda yer alıyorum. Dolayısıyla bunlar kolay bırakılacak şeyler değil...  

Müzik piyasasındaki doktor sanatçılar hakkında ne dersiniz?

Bu konuda ilk akla gelen isim Ferhat Göçer. Diş hekimi olan Mabel Matiz’in müziğini çok beğeniyorum. Örneğin Öyle Kolaysa, tam benim kafamda yapmak istediklerime uyan bir şarkı. Hekimler arasında müzikle ilgilenen gerçekten çok ancak burada hobi olarak yapmakla, gerçekten müzik yapmayı da ayırt etmek gerekiyor tabii ki! 

“KIYMAYIN ŞİFA VEREN ELLERE”

Sağlıkçı olmak ne kadar zor?

Sağlıkçı olmak günümüz koşullarında özveri gerektiren bir iş. Bu sadece hekimliği değil her türlü sağlık hizmetini de kapsıyor. Öte yandan “hekime şiddet” hala süregelen bir sorun. Bu konuda Ahmet Özden ve Bingür Sönmez Hoca ile “Kıymayın Şifa Veren Ellere” projesini yaptık ve şarkı büyük ilgi gördü.

Orta Doğu barışına adadığınız o muhteşem şarkınız ‘Middle East’ten biraz bahsedelim istiyorum. Medeniyetler Korosu ile söylemiştiniz. Dünyanın etkisinde ve açıkçası insanlığın yapıtaşı olan barışı anlatıyor. Size geri dönüşü nasıl oldu şarkının?

Bu soru ve şarkıya yorumunuz için teşekkür ederim. ‘Middle East’ benim için çok özel bir şarkı. Baba tarafından Antakyalıyım. Bu şarkının klibini orada çekmek istedim çünkü farklı din, mezhep ve kültürlerin bir arada yaşama geleneğine sahip örnek bir kentimiz Antakya. Yerel basın beni bu şarkımla  “Hatay’ın Barış Elçisi” sıfatıyla onurlandırdı. TRT’nin Medeniyetler belgeselinde kullanıldı. Nobel Barış Ödülü adayı Medeniyetler Korosu’na da projeye verdiği destek için teşekkür etmek isterim. Amerika’daki konserlerimizde çok ilgi gören bir şarkı ‘Middle East’. 

Ardından Avustralyalı müzisyen Adam Dunning ile seslendirdiğiniz ‘Gallipoli’ şarkınız oldu. Bizim için çok büyük önemi olan ülkemizin toprakları ve ülke sevgisi hakkında neler söylersiniz? 

‘Gelibolu/ Gallipoli’ bir diğer barış ve hoşgörü projemiz. Çanakkale Zaferi ülke tarihimizde bir miladı oluşturuyor. Gelibolu 100 yıl önce kendisini işgal edenlere kucağını sevgiyle açan bir hoşgörü yarımadası. O bölgenin değeri giderek daha çok anlaşılıyor. 2018 Truva yılı ilan edildi. Bunlar çok güzel değerlerimiz... ‘Gelibolu’ şarkısını yaptıktan sonra, her yıl 18 Mart’ı çocuksu bir heyecanla bekliyorum.

“GÜNLÜK HAYATIM HER KADIN GİBİ AYNI”

Sizin hayatınızın yaşam biçiminde neler var?

Bunca yoğunluk arasında hayatımı basitleştirmeye çalışıyorum. Hayatımız aslında hiç de ihtiyacımız olmayan şeylerle kuşatılmış durumda. Bu aralar evimi ele alıp bir Uzak Doğu tapınağı kadar sadeleştirmeyi düşünüyorum. Günlük hayatım ise her kadınınkine benzer sorularla dolu: 1. Bu kadar ayakkabıyı nereye sığdıracağım?  2. Acaba bana ilgisi var mı?  3. Eti buzluktan çıkardım mı?  vs, vs...

‘Çingeneler Zamanı’ filminin unutulmaz parçası Goran Bregoviç’in şarkısı ‘Ederlezi’ye de Türkçe sözler yazmıştınız. Goran Bregoviç ile nasıl tanışmıştınız? Dostluğunuz nasıl gidiyor?

Goran Bregoviç ile 2015 yılında Radyo Voyage aracılığı ile tanıştık. Benim hem hekim, hem müzisyen olmam çok ilgisini çekti ve şarkılarımı yollamamı istedi. ‘Middle East’ çalışmamla ilgilendi. Kendisi de ‘Three Letters from Sarajevo’ adında 3 farklı dindeki insanların birlikteliğine vurgu yapan bir proje üzerinde çalışıyordu. Geçtiğimiz aylarda albümü de çıktı. ‘Hıdırellez’ şarkısını Çeşme konserinde birlikte seslendirdik. Goran benim müzikal bakış açımı değiştiren bir mentor oldu diyebilirim. Sabah 8’de çalışmaya başlayan çok disiplinli bir müzisyen. Yaptığım şarkıları ona da gönderiyorum. 2019’ da sürpriz bir konserimiz olabilir. 

İki sene önce Goran Bregoviç ile bir araya gelip ‘Hıdrellez’ şarkısını çıkarmıştınız. Sizdeki yeri nedir bu şarkının?

Bu şarkının bende yeri çok büyük... ‘Çingeneler Zamanı’ filminin şarkılarıyla büyüdüm diyebilirim. Şarkıdaki mistik hava ve filmdeki ‘Perhan’ karakteri çok etkilemişti beni. Meriç Nehri kıyısında büyüdüğüm için olsa gerek Balkan kültürüne çok yakın hissediyorum kendimi. 

Sizin de Hıdırellez (bahar bayramı) inanışınız var mı? 

‘Hıdırellez’, Unesco’nun kültür mirası listesine alınan bir etkinlik artık. Bu konuda konserler ve şenlikler düzenleniyor. 2019 Mayıs ayında bizim de büyük bir konserimiz olacak. 5-6 Mayıs’ta kutlanan Hıdırellez’in Türk mitolojisinde önemli bir yeri var. Çocukluğum Trakya’da geçtiği için anlamı çok daha büyük. Böyle kültürel zenginliklerimize sahip çıkmamız ve tanıtmamız gerekiyor.

Hatırladığım kadarıyla bu şarkıyı Minik Serçemiz Sezen Aksu’da seslendirdi. Nasıl buldunuz seslendirmesini?

Sezen’in yorumu ve yazdığı sözler daha farklı. Ben şarkıyı daha otantik halde bırakmak ve yazdığım sözlerde ‘Hıdırellez’ ritüeline özellikle vurgu yapmak istedim. “Bağla umutlarını gül ağacı dallarına, gün Hıdırellez, haydi herkes toplansın, ortada ateş yansın, herkes atlasın” gibi...

Biraz gündeme dönelim istiyorum. Günümüzdeki müzik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüzdeki müzik sektörünü deyim yerindeyse “çıldırmış” buluyorum. Freni patlamış araba gibi çılgınca gidiyor ve bu hengâmede nice güzelim şarkı daha ortaya çıkamadan heba oluyor! Ya tutarsa diye üç dört kafiyeli sözden şarkı yapılıyor ve sorsanız herkes kendine göre bir hit çıkarmış. Yani amaç güzel müzik yapmak ya da yeni bir şeyler denemek değil nasıl olursa olsun bir hit yakalamak. Böyle olunca kalite düşüyor, hızlı tüketen toplumlar da bunu körüklüyor. Sanırım biraz karamsar bir tablo çizdim ama durum bu!

Konserleriniz nasıl gidiyor var mı yakında sahneleriniz?

Daha çok kültür ve sanat festivalleri kapsamında sahne almayı düşünüyorum. Sonbaharda bir konserimiz olacak. Tarihi henüz netleşmedi. Ekim ayında Nashville’e gidiyorum. Orada Amerikalı müzisyenlerle benim aynı adlı İngilizce şarkımı kaydedeceğiz. Bunun için çok heyecanlıyım. Bu süreci sosyal medyadan sizlerle paylaşacağım. 

Sosyal medyanın hayatımızın bu kadar içinde olması ile ilgili ne dersiniz?

Sosyal medya artık hayatımızın bir gerçeği, dolayısıyla belli prensipler çerçevesinde kullanıldığında aslında çok da faydalı olabiliyor. Örneğin ben Avustralyalı müzisyen Adam Dunning’le sosyal medya yoluyla iletişim kurdum ve bu sayede Gelibolu projesini yaptık. Düşünsenize Melbourne neresi, İstanbul neresi? Dolayısıyla sosyal medyayı küreselleşmeye hizmet eden bir araç olarak görüp, özel hayatlarımızın içine çok fazla sokmazsak pek de fena sayılmaz diye düşünüyorum. 

Şu sıralar dinlediğiniz şarkılar ve beğendiğiniz yeni isim desem ilk aklınıza kim gelir?

Yeni isimlerden Sena Şener’in sesini ve müzikal duruşunu çok beğeniyorum. Hem İngilizce, hem de Türkçe şarkılar yazıyor. Ben İngilizce şarkılarını daha çok seviyorum ama sanırım o da benim gibi önce sektörün Türkçe şarkı talebini yerine getiriyor. 

Yakın gelecekte ne tür projelerde bizlerle olacaksınız?

Bunun sorusu bile heyecanlandırıyor beni inanın... Kasım ayı başında ‘Tutsak’ adlı bir single çalışmam olacak. Bu şimdiki şarkılarımdan daha farklı bir sound. Biraz romantik, akordeon, gitar ve ud’la giden Tansel Doğanay’ın aranjesini yaptığı bir bestem. Tam bir sonbahar şarkısı oluyor. Daha sonra ilkbahara doğru ise çok farklı bir single geliyor. Birazı Türkçe birazcık da İngilizce; ‘I love Jello’... Biraz sürprizleri seviyorum galiba Bundan sonra tekli şarkılarla yürümeyi düşünüyorum. Ancak kafama yatan bir “tema” olursa albüm yapmayı düşünebilirim. 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Çok teşekkür ederim Elif bu keyifli sohbet için. İsmimden dolayı herkese bol keseden ŞANS dilemek istiyorum, inanın buna ihtiyacımız olacak... 

 Burcu: Arslan’ı yükselen Oğlak

En sevdiği huyu: Yapıcı olmak

Sevmediği huyu: Mükemmeliyetçi 

Uğurlu sayısı:7

Uğurlu günü: Cuma

En sevdiği çizgi film: Tom&Jerry

En sevdiği renk: Kırmızı

En sevdiği söz: Asla arkana bakma

Söyleşi: Elif Günay

Fotoğraf: Büşra Yirmibeş