Yazdığı kitaplar on binlerce okunuyor. Okuduğu şiirleri, denemeleri ve anlattıklarıyla neredeyse yepyeni bir dil kullanıyor. Sahnesinin etkisine kapılmamak ise neredeyse imkânsız…

2018 yılına yaptığı birbirinden değerli projelerle hızlı bir giriş yapan Radyocu Yazar Şair Mehmet ERCAN ile önceki gün bir araya geldik. Son yıllarda yaptığı başarılı radyo programlarıyla ve yazdığı kitaplarıyla zirve isim haline gelen Mehmet ERCAN başarılarına; Şiir albümü, sinema senaryoculuğu ve TRT FM’de de program yapmaya başlamasıyla 2018 yılını adeta kendisine başarı basamağı yaptı. Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bu değerli sanat çalışmalarını yakın takibe alıp. Kendisiyle çok samimi ve özel bir röportaj gerçekleştirdik…  

Cinas tarzının en iyi yazarlarından biri olarak, “Kelimeleri Dansa Kaldıran Adam” olarak anılan, Radyo 7’nin başarılı programcısı Mehmet Ercan;  2018 yılının ilk ayına bir şiir albümü, yeni bir kitap, TRT FM’de radyo programı ve beş konserle giriş yaptı. 

Mardin ili Kızıltepe ilçesi doğumlu Mehmet Ercan, Mardin Valiliği ve Mardin Büyükşehir Belediyesi davetiyle 16/20 Ocak arası, üç ilçe ve merkezde ayrıca Elazığ’da orkestrasıyla birlikte şiir ve türkü dinletisiyle sahne alacak.

Mehmet Ercan’ın kaleminden: 

“Gülü kırmızı, göğü mavi kılan
Yere çekim, suya da kaldırma gücünü veren
Ana rahmine cenin, geçinin ortasına dolunayı asılı tutan
Karanlığı ve şafağı sarmaş dolaş kavuşturan
Alime Adem’e, Adem’i kendine var eden kudret
Benim için de en iyisini düşünmüştür de ve yoluna devam et”

Mehmet Bey öncelikle yeni yılı ile ilgili dileklerinizi öğrenebilir miyiz?

Çok kıymetli dostum yazar Sedat Balun’un bir sözü var. Der ki: “Bir yıl, 365 dündür”. Hayatı boyunca insanın en büyük iki kıymeti olduğunu düşünüyorum. Sağlık ve zaman. İkisinin de kaybı yaşamımızı sürdürebilmemizin önündeki en büyük engel olur. Herkese sağlık diliyorum. Gerisi bir şekilde mutlaka hallolur. Bugüne dek olduğu gibi. 

Takip ettiğimiz kadarıyla yeni yıla hızlı bir giriş yaptınız diyebilir miyiz? 

Dediğiniz doğru. Yaklaşık son dört aydır bunu çalışmasını yapıyordum. Yeni kitabımın çıkış tarihi, hazırladığım şiir albümünün çıkış tarihi, yeni bir radyo programı ve konserlerimin yeni sezon için başlaması Ocak ayıyla, yeni yılla birlikte okuyucu, dinleyici ve izleyicimle buluşmuş oldu. 

Albümünüz hayırlı olsun. İçeriği hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?

Yakın çevrem geç kalınmış bir proje olarak değerlendirse de, bence zamanı şimdiydi ve olacağına vardı. Radyo programları ve sahnelerimde okuduğum, kitaplarımda yer alan ve en çok beğenilen beş şiirimden oluşan bir şiir albümü hazırladık. “Demedi Deme”, “Özlendin”, “Her Dilde Aşk”, “Sen İncinme Diye” ve “Beni Vurun” isimli şiirlerimden oluşan bir albüm oldu. 

Mustafa Bozkurt’la dostluğunuzu biliyoruz. Albümde de birlikte çalıştınız diye çıkan haberler var.

Haberler doğru. Mustafa Bozkurt her şeyden önce dostum, kardeşim. Bu albüm fikri benden çıkmış olsa da, fiziki hale gelmesinin en büyük katkısını Mustafa sağladı. Albümdeki beş eserin dörtünün bestesi ve aranjesi Mustafa Bozkurt’a ait. Bir eserin bestesi ise kıymetli ağabeyim ünlü söz ve bestekâr İlyas Keçeci’ye ait. 
Mustafa Bozkurt müzikal bilgisini ve hissini albümüme yansıttı desem yeridir. Albümde yer alan beş eserin beşini de apayrı tarzda ve tatta oluşturdu. Ciddi emeği var. Ayna grubunun solisti kıymetli ağabeyim Erhan Güleryüz’ün desteği, Miks ve Editini üstlenen kıymetli dostum Genco Kulaksız ev çok kıymetli müzisyen dostlarımın da ciddi emeği var. Öğreğin nefesli üstadı Zafer Taşdan gibi bir ustayla çalışmış olmak, onur benim için. İlk klipimiz “Demedi Deme” isimli şiirime çekildi. Klip yönetmenliğini ise kadrajına çok güvendiğim kıymetli dostum Aykut Karagöl üstlendi. Albümün yapım firması ise C&S Müzik. Bu vesileyle Cem Sayar Beyefendiye de yapım ve dostluğu için teşekkür ediyorum. 

Beşinci kitabınızın baskıya hazır hale geldiğini duyurmuştunuz? Kitap hakkında söylemek istedikleriniz nelerdir?

Mevcutta bir şiir, iki deneme ve bir romanım vardı. Bu eserlerin okuyucularım tarafından da çok beğenilmiş olmasının sevincini bildirmek, teşekkürünü iletmek istiyorum. Naçizane “Kelimeleri Dansa Kaldıran Adam” olarak anılmama sebep olan cinas tarzının yoğun olduğu bir deneme kitabı daha yazdım ve bu kitapta HayyKitap Etiketiyle Şubat ayının ilk haftası okuyucumla buluşmuş olacak. 

Yeni yılla birlikte TRT FM’de yayınlarınız başladı. Radyo 7’den ayrıldınız mı?

Hayır, Radyo 7’den ayrılmadım. Hafta içi her gün 01:00’de yayınlarım devam etmekte. Yeni yıldan yaklaşık 2 ay önce TRT İstanbul Radyo Müdürü Kenan Bölükbaş tarafından TRT FM’de haftanın iki günü yayın yapmamla ilgili bir teklif aldım. Bu denli önemli bir frekansta program yapmam istenmesinin onuru bambaşka bir şey. Birçok insanda olduğu gibi benim de kulaklarıma radyoculuk adına çalınan ilk ses tabi ki TRT FM. Çünkü bu ses çocukluğum, anılarım, annem, yakınlarım ve geçmişe dair hangi duygu varsa o. Yeni dönemde konser ve imzalarımın da başlayacağından dolayı Haftada bir Pazar geceleri 00:00/02:00 arası bir program yapmak istediğimi söylediğimde, yönetimin de uygun görmesiyle başladı programlarım. Hatta yeni dönemin ilk programını yeni yılın ilk dakikalarında ben gerçekleştirdim. Bu da denk gelen unutulmaz bir tarih olarak kaldı bende. Bu vesileyle tüm TRT yönetimine ve bana bu izni veren Radyo 7 yönetimine, Ferman Karaçam Beyefendi başta olmak üzere yayın yönetmenimiz Serhat Karasu’ya da teşekkür ediyorum. 

Doğduğunuz topraklarda, Mardin’de dinletileriniz olacak. Bunun sizdeki duygusu nedir?

Mardin Valiliği ve Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin davetiyle Mardin ve üç ilçesinde orkestramla birlikte dinletilerim gerçekleşecek. Ben Mardin Kızıltepe doğumluyum. Şimdi mesleki yaşantımda başarılı olarak nitelendirilmiş ve doğduğum topraklarda, kendisi şiir olan Mardin’de hemşerilerime şiirlerimi seslendirecek olmanın onuru sevinci gururu tabi ki bambaşka. Başta Mardin Valisi Sayın Mustafa Yaman olmak üzere katkı sağlayan herkese çok teşekkür ederim. Ülkemizin bir çok ilinde, ilçesinde ve Avrupa’nın bir çok ülkesinde orkestramla birlikte bu dinletileri gerçekleştirdim lakin doğduğum ilçede bu dinletiyi gerçekleştirecek olmanın verdiği heyecanı hiçbir yerde yaşamadım diyebilirim. 16 Ocak Midyat, 17 Ocak Kızıltepe, 18 Ocak Nusaybin, 19 Ocak Mardin ve 26 Ocak tarihinde de Elazığ’da sahnede olacağız. Bu vesileyle Elazığ Belediye Başkanı Sayın Mücahit Yanılmaz Beyefendi’ye de çok teşekkür ediyorum. 
Sahnede o şahane yorumuyla bana eşlik eden kıymetli dostum Şentürk Dündar ve tüm ekip arkadaşlarıma da sizin aracılığınızla teşekkür ediyorum. 

Son olarak bir röportajınızda sinema sektöründe de yer almak istediğiniz söylemiştiniz. Var mı çalışmalarınız?

Yaklaşık 2 hafta önce bir yapım şirketiyle yaptığımız toplantımız oldu. Ellerinde bulunan bir hikâyeyi sinema perdesine yansıtma planlarında hikâyenin senaryosunu yazmamla ilgili aldığım bir teklif var. Evet, bu yapmayı çok istediğim bir şeydi. Prensipte anlaştık lakin yapım şirketi ve hikâyenin içeriğiyle ilgili şu aşamada bilgi vermem yerinde olmaz. Bu projeyle birlikte de uzun yıllar sürmesini arzu ettiğim bir çalışmanın ilk adımını atmış olacak olmanın heyecanını taşıyorum. 

Medya sektörü diye nitelendirecek olursak, birçok alanında başarılı olduğunuz çok açık. Vazgeçmeniz gerekirse, hangi daldan vazgeçersiniz? 

Ben şiir yazarken bunları birileri okusun diye yazmadım. Duygularımı döktüm, okuyucum çok sevdi. Aynı şekilde kitaplarımı da bu yüzden yazmamıştım. Yazdıklarım bir arada olsun diye toplamak istedim, sonra HayyKitap’ın teklifiyle on binlerce insana ulaştı. Sahne çalışmalarım da aynı duygularla gelişti. Ben anlattım sadece. Anlattıklarımda binlerce insan kendi duygusunu, sesini buldu. Bu benim için onur. Kısacası yaptıklarımın tamamı beni ben yapan şeyler. Beni ben yapan hangi duygudan vazgeçebilirim ki? Hatta sadece benim için geçerli değil bu duygu, her insan için geçerli diye düşünüyorum. 

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? 

Kıymetli Aziz, bu imkânı tanıdığın için ben teşekkür ederim. Önemli olanın varılacak hedef olduğu değil, yolculuğun kendisi olduğunu yazmıştım romanımda. Öyle de düşünüyorum. İstesek de istemesek de bu yolun bir sonu var, hatta o son yeni bir başlangıç. Bir şekilde sonuna varacağımız bu yol için bu kadar kaygı duyulmaması gerektiğini düşünüyorum. Önemli olan yolcuğun kendisi, oradan alacağımız haz, yolculukta yaşayacağımız hayat. Sana teşekkürlerim, tüm okurlarınıza saygılarımla… 

Bizde Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…

Röportaj: Aziz Karataş