Rıza boyutundaki insanlara rastlamak pek o kadar olağan değildir. Rıza sözcüğü derin anlam içerir. Kısaca olumlu veya olumsuz kişinin yaşadığına razı olması, rıza göstererek egosunun bencil isteklerinden kurtulması denebilir. Rıza boyutuna ulaşmış en ilginç şahsiyet Nasreddin Hoca'dır. Birçok fıkrasında olaylara kendi rıza boyutundan bakarak, hem insanların egolarını hem kendi egosunu alaya alır. İki örnek fıkrada:

Hocanın yaşadığı dönemde Timur Anadolu'yu işgal etmiş. Gittiği her kasabada bir bilge kişi ile görüşmeyi severmiş. Nasreddin Hoca'nın kasabasına uğradığında bir bilge kişinin bulunup getirilmesini emreder. 

Civardaki en bilge kişi olarak Timur'un huzuruna Nasreddin Hoca çıkarılır. Nasreddin Hoca'yı kabul eden Timur birçok' değerli taşla süslenmiş pahalı bir kaftan giymiştir. Timur Hoca'ya şu soruyu yöneltir: 

"Söyle bakalım hoca benim değerim nedir?" Hoca hiç tereddüt etmeden "500 altın padişahım" der. "Neee" diye haykırır Timur, "sadece şu kaftanım 500 altın eder."

Hocanın cevabı "Ben de onu kastetmiştim" olur.

Diğer örnekte bir sıcak yaz günü Hoca, bir karpuz bostanının kenarında bulunan ceviz ağacının gölgesinde serinlemektedir. İçinden şöyle düşünür:

 "Allah'ım, ne diye şu koskoca karpuzları bodur bir bitkide büyütüyorsun? Şu görkemli ceviz ağacında büyümeleri daha uygun olmaz mıydı?" Tam o sırada bir ceviz dalından kopup Hoca'nın başına duşmuş. Başını acıyla ovan Hoca: "Allah'ım sen her şeyin en iyisini bilirsin. Ya kafama küçük bir ceviz yerine koskoca bir karpuz düşseydi benim halim nice olurdu."

Yaşamında oldukça ilginç bir kişilik sergilemiş olan Neyzen Tevfik de örnek olarak gösterilebilir. Neyzen Tevfik hem usta bir neyzen hem de değerli bir şairdi. Yaşamında maddeye değil, insana değer vermiş, şiirlerinin birçoğunda insan olmanın derin anlamını anlatmaya çalışmıştır. Egosunun sesini değil, hakikate ulaşmış olan ruhunun sesini aktarmıştır.