Malumunuz 24 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Genelde Türkiye, özelde ise Malatya adına bir analiz yapma gereği hasıl oldu.

Sn. Cumhurbaşkanına %70 ler dolayında destek veren Malatya halkı Ak Partiye tabiri caizse "hele bi dur" dedi. Ak Parti ve Reis arasındaki oy farkı hemen hemen %14.

Malatya'da Ak Parti oyları %14'ler civarında düştü.

Ak Parti'nin kalesi olan Kale ilçesinde bile ciddi oy kayıpları oldu.

5 olan vekil sayısı 4'e düştü.

Olanlar da yine Reis hatırına vekil oldu.

Tepkiler malumunuzdu.

Tüm bunları iyi okumak gerekiyor.

Ak Parti yarınlarda bir tabela partisinden ibaret olmamak istiyorsa ivedi kendine çeki düzen vermeli sözüm ona Akp'liler ve fırsatçıları süzgecinden arta bırakmalıdır.

Iskarta siyasilerden eteğini kurtarmalıdır.

Parti devleti anlayışından uzaklaşmalı, bizden olmayanları da kucaklamalıdır. 

Ekonomi partisi anlayışından vazgeçip bir dava partisi gömleğini giymelidir. 

Gençlik ve geleceğe önem vermelidir.

Şimdi şu örneklerimi iyi algılayın ki söylediklerim anlaşılsın.

Bir yurtsevere (pkk gençlik kolları) bakın. Adam yurtsever olduğu için olaylara karışır. Okuldan atılır. Davaları olur. Pkk ile ilgili tüm olaylarda faaldir. Belki dağa bile çıkar. Ailesi olur mu bilinmez. Cezaevinde ömür tüketebilir ve tüm bunlara rağmen davasında samimidir.

Bir ülkücü düşünün.

Belediyede işe alınmayacağını bilir. Ekonomik bir getirisi olmayacağını bilir. Kavga eder. Okuldan edilir. Yine de ocakta çay içmeye devam eder. Çünkü birçok dünyalıktan feragât edeceği bir dava inancına sahiptir.

Bir halkevi mensubunu inceleyin. O da en az ötekiler kadar samimidir. Kemikleşmiş Chp oylarının sebebi de bu samimiyetleridir.

Hak yada batıl.

Davaları umurumda değil. Onlarla Rableri arasında.

Ama dava anlayışlarına olan samimiyetlerini kutluyorum.

Ak Parti gençlik kollarında yıllarca koşturan, parti bayrak ve flamalarını asan, parti gençlik kollarında yöneticilik yapan birçok insan tanıyorum.

Özel konuşmalarımızda, belediye beni işe almadı, yıllardır emek veriyorum, külliyede iş başı yapmak için sürekli koşturuyorum, memur olmam lazım tarzında yüzlerce sitemle karşılaşıyorum.

Demek ki bir dava aşılanamamış. Demek ki ekonomik hayallere ulaşmak için parti bir araçmış diyorum.

Aynı olay Fetö mensuplarında da yok muydu?

Fetöye eyvallah etmezsek bir yerlere gelemeyiz diyen fetöcü sayısı az mıydı?

Her neyse.

Bu analizi bekleyen ve her cümleme harfiyen katılan yüzlerce insan olduğuna eminim.

Buraya kadar herşey iyiydi. Reis vardı ve onun hatırına partiden nemalananlar vekil olarak meclise yollandı.

Millet sineye çekti. Her seferinde reisten otlananlar köşeyi döndü.

Peki yarınlarda ne olacak?

Hepimiz gibi, ölümlü bir kul olan Reis gidince ne olacak?

Ak Parti bitecek. Erbakan'dan sonra son bulan, milli görüşçülerin partisi olan, Saadet'le aynı olacak. Reis ile birlikte hatırı da bitecek. Biz çabuk alışan ve çarçabuk unutabilen/unutturulabilen bir milletiz.

Yarınlarda yazdıklarımın yaşanmaması için en önemli şey Ak Parti'nin bir dava partisi olarak yoluna devam etmesidir.

Özüne dönmesi, ilk zamanlarda ki heyacanı tekrar yaşatmasıdır. Aksi hüsran bir sondur.

Umarım yarınlarda ben yazmıştım, diyeceğim bir son ile karşılaşmam.

Ak Parti ismindeki adalet ve kalkınmayı temin etmelidir. Akşener vekillerini meclise taşıyan ekseri oylar fetö mağdurlarının oylarıdır.

Fetöden "gerçekten" mağdur olanlar iyice araştırılmalı ve adalet tesis edilmelidir.

Orta sınıfın pastadan büyük pay alıp asgari ücretlinin bunlara köle verilmesi de ciddi bir sorun teşkil etmektedir.

Memur ve daha iyi durumdakilere sağlanan imkânlar Ak Parti'nin esas seçmeni durumunda olan asgari ücretliye de sağlanmalıdır.

Elbette ek göstergeleri 3600 olsun demiyorum. Fakat bazı iyileştirmeler zor olmasa gerek.

Her halta ayrılan bütçeden gariban kesim de faydalandırılmalıdır.

Yazacak daha nice eksiğimiz, ihtiyacımız var.

Yine kulak tıkayacak ve işine bakacak, yolunu bulacak bir sürü de idarecimiz.

Bu devran böyle sürmez.

Memleketini seven evvela onu sonra kendi menfi çıkarını düşünür.

Vesselam.