Reina katliamında öldürülen 39 kişinin 25’i Körfez Ülkeleri’nin ünlü zenginleri. O gece Reina’da yaklaşık 800 kişi var ve katliamda hayatını kaybeden Arap asıllı 25 işadamı topluca bir köşede oturuyor. Çok ilginç ve sorular çağrıştıran bir tablo değil mi?  

Bu durumda, “Reina katliamının Körfez sermayesini ürkütmek, kaçırmak gibi bir hedefi de var” değerlendirmesini gözardı edebilir miyiz?  

Adının “Kraliçe” anlamına gelmesinden başlayarak, Reina katliamı öylesine geniş bir yelpazede yorumlanıyor ki, eldeki verilere bakarak hangisi gerçek, hangisi gerçekleri örtmek amacıyla üretilmiş komplo teorisi anlamak mümkün değil.. Aydınlatılması gereken pek çok karanlık nokta var. O nedenle, Reine katliamı “kusursuz” olarak niteleniyor. Ancak gerçeklerin bir gün su yüzüne çıkmak gibi bir özellikleri olduğu da unutulmamalıdır. 

Aradan geçen bunca zamana rağmen, eylemin nasıl yapıldığı, kimlerin niçin hedef alındığı, kaç kişi tarafından gerçekleştirildiği, kimlere ne gibi bir mesaj verildiği konusu aydınlatılamadı. 

İçeride onlarca kamera var, ama eylemcinin ya da eylemcilerin net bir fotoğrafları yok! Saldırının ilk günlerinde, “eylemci kim?” sorgulaması yapılırken, selfi yapan çekik gözlü bir gencin görüntüleri yayınlandı. Eylemcinin ‘Türkistan coğrafyasından gelmiş bir genç’ olduğu algısı oluşturulmaya çalışıldı. Reina katliamında o kadar çok hedefe atış yapılmıştı ki, bu arada, Ocak ayı sonlarında yapılacak Astana zirvesi de unutulmamıştı; dolaylı yoldan o hedefe de ateş edilmişti. 

Son bilgilere göre saldırgan Özbek asıllı Abdulgadir Masharipov.. Cumhurbaşkanı Pakistan ziyareti sonrasında Özbekistan’ı ziyaret ederek ilişkileri geliştirmek üzere girişimlerde bulundu ya, o da birilerinin gözüne batmış olmalı..

REİNA KATLİAMI EKONOMİK SAVAŞIN BİR CEPHESİ Mİ?

Reina katliamı, çok profesyonelce hazırlanmış, değişik odaklara değişik mesajları olan “kusursuz bir eylem” olarak değerlendiriliyor. Yılbaşından bu yana döviz kurlarındaki hareketlenmeye baktığımızda, Reina katliamının, Türkiye’yi hedef alan ekonomik savaşın bir cephesi olduğu iddiasını gözardı edemeyiz. Bilindiği gibi, 2008 krizinden bütün dünya ekonomileri çok olumsuz etkilenmişken, Körfez sermayesini kendine çekmeyi başaran Türkiye, bu süreci derin yaralar almadan atlatabilmişti. Kriz öncesi temposunu yakalayamasa da, büyüme trendini sürdürebilmişti. 

Bu arada, Sovyetler Birliği dağılması sonrasında Afganistan ve Irak işgal edilmiş, Suriye kaosa ve iç savaşa sürüklenmişti. 

Suriye’de Esat’a destek verdiği, “Kürdistan Koridoru”nun önünü kestiği ve Kırım’ı ilhak ettiği için, ABD ve Batılı ortakları tarafından uygulanan ekonomik yaptırımlar nedeniyle Rusya krize sürüklenmiş ve ruble önemli ölçüde değer kaybetmişti. Bu açıdan bakıldığında, Reina katliamı, ekonomik yönü ağır basan ve Türkiye üzerinden Körfez sermayesini hedef alan bir mesaj olabilir miydi?. 

Son dönemde Rusya’ya yakınlaşan Türkiye de, benzer gerekçelerle cezalandırılmak mı isteniyordu? Yılbaşı gecesi Reina’da eğlenen Körfez ülkelerinin ünlü işadamlarına, “Türkiye’ye destek olmaktan vazgeçin” mesajı mı verilmek isteniyordu? 

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Türkiye’ye yönelik sermaye hareketlerinde çalkantılı bir dönem yaşanıyordu. Yabancı sermayedeki daralma kayıtdışı ve yerli sermaye ile dengeleniyordu. 2008 krizi sonrasında, onüç ay boyunca sanayicilerimiz dışardan sekiz milyar dolar getirmişlerdi. Bunu yanı sıra belli olmayan kaynaklardan ve Körfez ülkelerinden 12 milyar dolarlık bir sermaye girişi sağlanmıştı. Körfez ülkelerinden Türkiye’ye yönelik sermaye akışı giderek artmıştı. Reina katliamı, Körfez sermayesinin önünü kesmeye yönelik bir operasyon olabilir mi?” 

REİNA KATLİAMINDA ÖLDÜRÜLEN 39 KİŞİNİN 25’İ KÖRFEZ ÜLKELERİNİN ÜNLÜ ZENGİNLERİ VE İŞADAMLARI

Bu soruların doğru yanıtlarını bulmak elbette kolay değildir. Fakat, bu yöndeki kuşkuları da derinlemesine irdelemek gerekiyor. Çünkü, Reina katliamında öldürülen 39 kişinin 25’i Körfez Ülkeleri’nin ünlü zenginleri… 

O gece Reina’da yaklaşık 800 kişi var ve katliamda hayatını kaybeden Arap asıllı 25 işadamı topluca bir köşede oturuyorlar…

Çok ilginç ve sorular çağrıştıran bir tablo değil mi?  Bu durumda, Reina katliamının Körfez sermayesini ürkütmek, kaçırmak gibi bir hedefi de var” değerlendirmesini gözardı edebilir miyiz?  Milli İstihbarat Teşkilatı eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in, “Saldırganın içerden destek aldığı kesin” değerlendirmesi, Reina katliamının çok organize bir saldırı olduğunu ortaya koymuyor mu?.

Reina saldırısında katledilenlerden Irak asıllı Muhammed el-Sarraf, Ürdün’ün en zengin en ünlü işadamlarından biri. Türkiye’ye daha büyük yatırımlar planladığı söyleniyor. Arap gruba ayrılan köşede olduğu halde saldırıdan yara almadan kurtulabilen Suudi işadamı Hasan Kaşıkçı, saldırıyı biri kadın üç kişinin yaptığını söylüyor. Saldırganlardan biri yaralıların kafasına kurşun sıkıyormuş. Belli oluyor ki, vurucu tim, özel olarak eğitilmiş elemanlardan oluşturulmuş. 

REİNA SALDIRISININ SİYASİ VE EKONOMİK MESAJLARI

İddia edildiği gibi, Reina saldırısı Körfez sermayesini hedef almışsa, Türkiye açısından, uzun vadeli olmasa da bir ekonomik sıkıntı yaşamamıza neden olabilir. Reina katliamının yaşandığı yılbaşından bu yana TL, dolar ve euro karşısında yüzde om civarında değer yitirdi. 

Doların ateşi düşürülemiyor. Türkiye’nin, Suriye konusunda Rusya’ya yakınlaşmasının ardından kırk yıllık dostu ve müttefiki ABD ile olan ilişkilerinde gerginlikler yaşanıyor. Reina saldırısının elbette siyasi yönü ağır basan mesajları var, ama gün geçtikçe, ekonomik mesajları da ağır basan bir operasyona dönüşmekte.. Döviz kurlarında yılbaşından bu yana yaşanmakta olan başdöndürücü  hareketlenmeyi ekonomik savaş çerçevesinde de değerlendirmek gerekiyor.