DEAŞ militanlarının eylem öncesinde ailelerini genellikle Musul ya da Rakka’ya yerleştirirler ya da eylem sonrası aileleriyle birlikte bu kalelere sığınırlardı. Masharipov’un çocuğunu yanına alması, kendisini patlatmaması, öldürülmesine izin vermemesi… alıştığımız DAEŞ eylemcisi profiline pek uymuyor. 

Bütün bunlar Masharipov’un Reina katliamına “DEAŞ’ın hayat tarzına bir saldırısı” görüntüsü verebilmek amacıyla, bir tetikçi olarak görev yaptığını ortaya koyuyor. Reina katliamının ancak bir istihbarat teşkilatının  gerçekleştirebileceği bir eylem olduğu daha net olarak görülmektedir. O nedenle, Reina tetikçisinin sağ olarak yakalanması, konsept değiştiren yeni nesil terör eylemlerinin arkasındaki dinamiklerin aydınlatılması açısından çok önemli bir aşamadır. 

Masharipov’un vereceği bilgilerle, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde peşpeşe yaşadığımız terör eylemlerinde fotoğrafın bütününü görmemiz mümkün olacaktır. 

Yılbaşı gecesi toplumumuzu derinden sarsan Reina katliamının eylemcisi olduğu olduğu söylenen Ebul Muhammed el-Horasani kod adlı Abdulgadir Masharipov, emniyet güçlerimizin ısrarlı takibi sonucunda, Esenyurt’ta saklandığı sitede yakalandı. Emniyet ve istihbarat güçlerimizi kutluyoruz. Bu başarı, 2016’nın son çeyreğinde peşpeşe yaşadığımız terör eylemlerinin toplum üzerinde oluşturduğu yıkıcı baskı kırılmış oldu. Bu başarı toplumumuza doping etkisi yapacaktır. Toplumun devlete olan güveninin tazelenmesi çok önemli bir kazanımdır.

Masharipov’un yakalanmasıyla iş bitmiyor, çünkü, Reina katliamı bir eylemcinin tek başına gerçekleştirebileceği bir eylem değildir. Reine katliamı “DEAŞ’ın hayat tarzına bir saldırısı” olarak değerlendirildi, ama Masharipov’un eylem sonrasında sergilendiği davranışlar tam bir DEAŞ profili çizmiyor. Eylemcinin sorgulanmasından çok önemli ipuçları ele geçirilebilir. 

Burada altını çizmemiz gereken bir konu var.. Saldırı gecesi Reina’da Arap gruba ayrılan köşede olduğu halde katliamdan yara almadan kurtulabilen Suudi işadamı Hasan Kaşıkçı, saldırıyı biri kadın üç kişinin yaptığını söylüyor. Saldırganlardan biri yaralıların kafasına kurşun sıkıyormuş. Belli oluyor ki, “vurucu tim”, özel olarak eğitilmiş elemanlardan oluşturulmuş. Yani saldırıyı Masharipov’un tek başına gerçekleştirmediği kesin. O nedenle, sağ olarak yakalanmış olması çok önemli. 

Dünyada terör eylemleri renk değiştirdi, terör modellemesi değişti. Yeni nesil terör örgütleri ekonomik ve etnik fay hatlarını hedef alan eylemler gerçekleştirirken işbirliği yaptıkları da oluyor. Terörü önleyecek önlemler geliştirebilmek için, yeni nesil terör eylemlerinin dinamiklerini çözmek zorundayız. O nedenle Reina eylemcisinin sağ olarak yakalanması çok önemli.. 

Reina neden hedef seçilmişti, görevi kim vermişti, keşfi kimlerle yapmıştı, kimlerden yardım almıştı, ne için yapmıştı?.. Bütün bu sorulara doğru yanıt alınabilirse, asıl katile uzanan yolun kapısı aralanmış olacaktır. 

24 Kasım’da yaşanan uçak krizi nedeniyle buzlanan Türk-Rus ilişkilerinin normalleşmesini sağlayan Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, tarafları Astana’ya davet ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin Astana’da buluşma hazırlığı yaparken Beşiktaş katliamını yaşadık. (10 Aralık 2016) 

Beşiktaş katliamının yaralarını sarmaya çalışırken, PKK’nın Kayseri I. Komando Tugayı’nı hedef alan bombalı araç saldırısıyla sarsıldık. (17 Aralık 2016) 

Türkiye, İran ve Rusya dışişleri bakanlarının Moskova’da bir araya gelecekleri 20 Aralık öncesinde, Rus Büyükelçisi Karlov FETÖ’cü bir polis tarafından öldürüldü.. (19 Aralık 2016)

Yeni yıla merhaba dediğimiz gece İstanbul’un en ünlü eğlence mekanlarından biri olan Reina katliamı. (01.01.2017

Son zamanlarda yeni nesil terör eylemleriyle sarsıldık. Terör eylemleri konsept  değiştirdi. Eylemcinin sağ olarak yakalanması, değişik terör örgütlerinin gerçekleştirdiği bu dört eylem arasındaki ortak bağın aydınlatılmasını sağlayacaktır. Bilindiği gibi, Beşiktaş ve Kayseri katliamlarında PKK’nın, Karlov’un öldürülmesinde FETÖ’nün, Reina katliamında da DEAŞ’ın parmak izleri görülmüştü. Reina katilinin sağ olarak yakalanması, yalnızca bir terör olayının aydınlatılması sağlamakla kalmayacak, yeni nesil terör eylemlerinde, terör örgütleri arasındaki bağlantıların çözülmesini de sağlayacaktır. 

Reina’daki kamera görüntülerinden saldırgan Abdulgadir Masharipov’un terör eylemleri için özel olarak yetiştirilmiş bir eleman olduğunu gösteriyordu, ama yılbaşı gecesi çok sıkı emniyet önlemlerini aşarak tek başına gerçekleştirdiği söylenemez. 

Reina saldırısında Orta Asya kökenli bir eylemcinin kullanılması da önemli bir ayrıntıdır. Eylemlerinde çoğunlukla Arap kökenli militan kullanan DEAŞ’ın son zamanlarda kardeş ülkelerden seçilmiş eylemcileri kullanmasının nedeni nedir? DEAŞ, ilk olarak,  turistleri hedef alan Sultanahmet saldırısında, kardeş ülkelerden seçilmiş militanları kullanmaya başlamıştı. Bunun bilinçli bir tercihtir ve irdelenmesi gereken bir konsept değişikliğidir. 

MASHARİPOV DEAŞ’A UYMAYAN BİR PROFİL ÇİZİYOR

Mete Yarar’ın da altını çizdiği gibi, Reina eylemcisinin saldırı sonrası çizdiği profil, bildiğimiz bir DEAŞ profili değil. Eylem sonrasında saklanması, kendisini patlatmaması, öldürülmesine izin vermemesi, çocuğunu yanına alması… DEAŞ militanından farklı bir profil çiziyor. 

Masharipov Özbekistan Kurtuluş Ordusu’nda eğitim gördükten sonra Afganistan’a geçmiş, El Kaide ve Taliban saflarında yer almış, 201’te DEAŞ’a katılarak Irak ve Suriye’de pek çok operasyona katılmış, ama Reina eylemi sonrasındaki davranışları DEAŞ’tan çok farklı.. DEAŞ militanlarının eylem öncesinde ailelerini genellikle Musul ya da Rakka’ya yerleştirirler ya da eylem sonrası aileleriyle birlikte bu kalelere sığınırlardı. Masharipov’un çocuğunu yanına alması, kendisini patlatmaması, öldürülmesine izin vermemesi alıştığımız DAEŞ eylemcisi profiline pek uymuyor. 

Bütün bunlar Masharipov’un Reina katliamına “DEAŞ’ın hayat tarzına bir saldırısı” görüntüsü verebilmek amacıyla, bir tetikçi olarak görev yaptığını ortaya koyuyor. Reina katliamının ancak bir istihbarat teşkilatının  gerçekleştirebileceği bir eylem olduğu daha net olarak görülmektedir. O nedenle, Reina tetikçisinin sağ olarak yakalanması, konsept değiştiren yeni nesil terör eylemlerinin arkasındaki dinamiklerin aydınlatılması açısından çok önemli bir aşamadır. 

Masharipov’un vereceği bilgilerle, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde peşpeşe yaşadığımız terör eylemlerinde fotoğrafın bütününü görmemiz mümkün olacaktır. 

Adının “Kraliçe” anlamına gelmesinden başlayarak, Reina katliamı öylesine geniş bir yelpazede yorumlanıyordu ki, eldeki verilere bakarak hangisi gerçek, hangisi gerçekleri örtmek amacıyla üretilmiş komplo teorisi anlamak mümkün değildi.. Dünyada terör modellemesinin değişmesinden dolayı, aydınlatılması gereken pek çok nokta karanlıkta kalıyordu ve Reine katliamı “kusursuz bir operasyon” olarak niteleniyordu. Ancak gerçeklerin bir gün su yüzüne çıkmak gibi bir özellikleri vardı. 

7 bin saatlik bir kamera görüntüsü incelenmesi, ısrarlı bir takip ve 152 eve yapılan operasyon sonrasında Reina katliamının kilit isimlerinden bir olan Masharipov’u canlı olarak ele geçiren Milli istihbarat ve polis teşkilatımızı bir kez daha kutluyoruz. 

… Reina katliamı, çok profesyonelce hazırlanmış, değişik odaklara değişik mesajları olan “kusursuz bir eylem” olarak değerlendiriliyor. Yılbaşından bu yana döviz kurlarındaki hareketlenmeye baktığımızda, Reina katliamının, Türkiye’yi hedef alan ekonomik savaşın bir cephesi olduğu iddiasını gözardı edemeyiz. Bilindiği gibi, 2008 krizinden bütün dünya ekonomileri çok olumsuz etkilenmişken, Körfez sermayesini kendine çekmeyi başaran Türkiye, bu süreci derin yaralar almadan atlatabilmişti. Kriz öncesi temposunu yakalayamasa da, büyüme trendini sürdürebilmişti. Son dönemde Rusya’ya yakınlaşan Türkiye de, benzer gerekçelerle cezalandırılmak mı isteniyordu?

Yılbaşı gecesi Reina’da eğlenen Körfez ülkelerinin ünlü işadamlarına, “Türkiye’ye destek olmaktan vazgeçin” mesajı mı verilmek isteniyordu?” sorusu hala önemini koruyor.