Ramazan yılın en önemli ayı.

     Üç ayların sonuncusu. 

     Kur’an bu ayda indirilmeye başlandı. 

     Bu ayda insan; maddî - manevî yönden gelişip yükselir. 

     Kalp, akıl, sır ve ruh gibi, manevî latîfeler; son derece inkişafa mazhar olurlar.

     Oruç ayı, diğer ibadetlerle beraber; ahireti kazandıran bir alış-veriş merkezi gibidir.

     Amelleri değerlendiren bir nisan yağmuru gibidir.

     İlâhî Rububiyet Saltanatı karşısında, âdeta resmi geçit yapılan bir aydır.

     Bu kısa dünya hayatında, bâkî ve sonsuz bir hayatı temin eder.

     Seksen senelik bir ömrün kazancı; bu ayda elde edilir.

     Bin aydan daha hayırlı olan Leyle-i Kadir / Kadir Gecesi bu aydadır.

     Kadir Gecesi, Ramazan ayı için, ne kadar değerli bir gece ise,

     Yılın ayları içinde Ramazan ayı da, o nispette kıymetlidir.

     x

     En önemlisi de:

     En doğru yola götüren, (İsra: 9)

     İnsanları karanlıktan aydınlığa çıkaran, (Hadid: 9)

     Kadir Gecesi’nde inen, (Kadr: 1)

     Parça parça, Arapça olarak indirilen, (Furkan: 32)

     Rakipsiz bir kitap olan, (Bakara: 23)

     Şifa ve rahmet kaynağı olan, (İsra: 82)

     Üzerinde derin derin düşündüren, (Nisa: 82)

     Lânetlenen o zakkum ağacından haber veren, (İsra: 60)

     Muhkem ve müteşabih âyetlerden bahseden, (Âl-i İmran: 7)

     İlâhî emirlerden bahseden, (İsra: 39)

     Kur’an-ı Kerîm; 

     İşte böyle mübarek bir ayda indirilmiştir.

x

     Mütekaid (Emekli) Binbaşı Kemâl Bey’in “Şuhûr-i Mübareke-i Selâse” / “Mübarek Üç Aylar” adlı eserinde belirttiği gibi:

     Cenab-ı Rabb-i Kerim Furkan-ı Zîşanında / (Kur’an-ı Kerîminde) ‘Ya eyyühellezîne âmenu kütibe aleykümü’s-sıyamü... / (Ey iman edenler! Üzerinize Oruç yazıldı...) ferman-ı gufran (emri) beyanıyla sıyamı (orucu) emr u teşrih (emir) buyurmuş (ve açıklamış)lardır. Sername-i bahs ittihazıyla (başlığıyla) müşerref olduğumuz (şereflendiğimiz) bu ayet-i celile “Ey mü’minler! Size oruç, sizden evvel enbiya u ümem-i salifeye (geçmiş ümmet ve nebilere) farz kılındığı gibi farz kılındı. Me’muldür (umulur) ki sıyam (oruç) sebebiyle measîden (günahlardan) ictinab eder (kaçınır)sınız.” manâ-yı münifi (anlamı)ndadır. Kütüp-i tefasirde (tefsir kitaplarında) beyan olunduğu üzere, Âdem aleyhisselâmdan beri ümem-i salifenin (geçmiş ümmetlerin) savmı (orucu), ibtida-i İslâmda (İslâm’ın başlarında) olduğu gibi, akşamdan leyle-i âtiyeye (gelecek geceye) kadar yirmi dört saat idi. Ve ibtida-i İslâm (İslâm’ın başların)da her ayda dahi üç gün ve bir de aşr-i Muharrem’de (Muharrem ayının onuncu gününde) oruç farz iken, bu âyet-i kerime ile nesh olundu (kaldırıldı) ki “Eyyamen ma’dûdâtin” (‘sayılı günler’) âyet-i celilesi ayet-i mütekaddimeyi (önceki ayeti) tefsir ü beyan için takib eylemiştir. Yani “İşbu savm-ı mefruz (farz kılınan oruç) sayılı günlerdir” demek olur ve eyyam-ı ma’dude (sayılı günler) “Şehrü ramazanellezî ünzile fihi’l-Kur’an” / “Ramazan ayı öyle bir aydır ki, o ayda Kur’an-ı Azîm nazil olmuştur.” (Bakara: 185) ayet-i kerimesi sarahatiyle (açık bir şekilde) bir ay Ramazan-ı Şerif eyyamı (günleri)dir ki şehr-i Ramazan (Ramazan ayının) ibtidası (başın)dan nihayetine kadar sâim (oruçlu) olunuz, demektir.