Eğer evlerinizdeki beyaz ekranlar kahramanlık türküleri çağırıyorsa savaş yakın,trafik kazası haberleri çığırtkanlığı yapıyorsa radara bağlı kazanç sağlanması düşünülmüş, yetenekleriniz giyim ve beden üzerine yarıştırılıyorsa fizyolojik değişim doktorlarına kanınız emdirilecek, aile içi kavgalar ekranlarınızı işgal ettiyse "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışı yıkılmış aileler iğfal edilmeye başlanmış demektir.

Kendin olduğun kadar özgürsün.!

Peki bu kadar etkili olan bu kitle iletişim araçları neden üreticinin sorunlarını dile getirmez.

1.Basın devlete bağlanmış "sarı basın kartı" denen ucubelik devletin tekeline geçmiştir.

2.Yerel idarelerde basın mensuplarının boğazlarından aşağı astıklarını infaz suçlusu boyutundaki yaftaya benzer valilik onaylı kağıtlar valilik makamından veriliyor demektir ki o basın mensubu asla özgürce soru soramaz.

3. Tüm bu tabuları yıktı oldu ki bir kez de "sorulacak sorular"ın dışına çıktı, asla o halkaya bir daha giremez.

4. Aynı basın mensubu müteaddit sayılarda devleti idare edenlere gerçek sorunlar üzerinden soru sorarsa, azarlanır daha da ileri giderse hapse bile takılabilir, sizlerde üretici olarak bu adama ne oldu demezsiniz.

Neden sorsun ki basın mensubu sensin fındığının akıbetini, FISTIK!

Fındık alım fiyatını açıklayan adam eğer ki mevsimlik işçi olarak karadenize gelmediyse, fındık nedir, nasıl satışa hazır hale gelir bilmez.

İyiki Demirel gibi "Fındık orman mahsülüdür" demiyor.

Peki sen!

Sayın,çok sayın üretici, kayda değer fındık üretimini gösteren televizyon belgeseli yaptırdın mı?

Senin Ziraat Odası, Fındık Tanıtım Grubu vb.meslek kuruluşların ne iş yapar?

Sayın üretici senin sorunun ne biliyormusun?

Ülkenin cumhurbaşkanı 2019 da yapılacak seçimler için 2 sene öncesinden çalışmaya başlayıp, açılmış mekanları bir kez daha açıp sizlerden oy isterken sizler:

 "Ya gardaşım bizim fındık nolcak" diye soru sormayı beceremediniz.

Soru soracakları da ön plana çıkarmayı bilemediniz.!

Otur şimdi deki;

"Fergoli yaparmış adam masummuş"

Ne dersen de güzel kardeşim.

Süleyman Demirel bir atasözünden örnekle demişti ki,

Ananı kadı sevmiş,derdini kime anlatıcaksın.

Ama ne olur şunu bari düşün?

Kimi zaman yirmi lira olan fındık, kimi zaman nasıl olurda altı lira olur?

Ama sana arz diyecekler, fazla diyecekler,rekolte diyecekler,talep diyecekler,bilmediğin iktisadi terimlerlerle kafanı karıştıranlar sen de anlamış gibi "haaa ölemi" diyeceksin!

Deme!

Diyenlere de inanma!

Ünlü milli  bir siyasetçi der ki:

Eğer bu fındık israil'in elinde olsaydı, sizler tane işi ilaç niyetine eczaneden alırdınız.

Neyse kardeşim, 2.5 litre kola rabia lira!

Afiyet olsun.

Doğru yolda olana selam olsun!