Psikolog ve aynı zamanda ‘Konuş Benimle’ adlı kitabın yazarı Mert Koçak ile hayatı ve mesleği hakkında sohbet ettik. Başarılı psikologtan illişkilerdeki sorunlar üzerine de bilgi aldık. Bu keyifli sohbetimize sizleri de davet ediyoruz…

Öncelikle bizlere kendinizden bahseder misiniz? Mert Koçak kimdir?


   Duygularımla yaşamayı severim ve hislerimle hareket etmeyi tercih ederim. Çok aşırı duygusal olduğumu söyleyebilirim. Hatta duygusallığım bana mesleğimle birlikte bir çok şey kazandırdı. Eğer bir başarıya sahipsem çok çalışmanın yanında bunu duygusallığıma ve hislerime borçluyum. 20 Mart doğumluyum burcum balık yükselenim de balık. Çok önem verdiğim, bir insanda olmazsa olmaz dediğim bir kaç özellik ve duygu vardır. Saygı, sevgi, merhamet, adalet ve nezaket. Bu duygulara çok önem veririm ve bu duyguları yaşayarak nefes almayı seven bir yapıya sahibim. Sanatı çok severim. Obje tasarımları, resim ve tablo çalışmaları, modellik, şarkı sözleri yazıp besteler yapma gibi sanatın farklı alanlarıyla ilgilendim. Hâla aktif olarak şarkı sözleri yazar ve besteler yaparım. Müziği çok severim. Canlılara ve el değmemiş doğaya bayılırım. Hayvanları çok severim. Özellikle balıkları ve köpekleri. Son zamanlar da kedilere olan sevgim ve ilgim çok arttı. Spor yapmayı severim ve düzenli spor yapar aynı şekilde de düzenli beslenmeye özen gösteririm. Son olarak aile bağlarına çok önem veririm. Bana yapılan kötülüğü unutmayı ve iyiliği unutmamayı severim. Kısaca özetleyecek olursak Mert Koçak böyle bir insan.

Psikolog, ilişki uzmanı, çift terapisti, yazar aynı zamanda da söz yazarı ve bestecisiniz. Peki mesleğinizi nasıl seçtiniz? Psikolog olmak sizin için bir hayal miydi?


Psikolog olmadan önce tıp fakültesi öğrencisiydim. Daha sonra psikolojiye olan ilgimi farkedince tıp fakültesini bırakma kararı aldım. Sonuç olarak tıp fakültesini bıraktım ve psikoloji okudum. Tabi hayatta yaşadığım tecrübelerde beni psikolog olmaya yönlendirdi. Bir işi yaparken o işin en iyisini yapmaya çalışırım. Çünkü doğru olan budur. İş önemli değildir. Ama yaptığın işin en iyisini yapmaya çalışmak önemlidir. İnsan bu düşünce ile yola çıkarsa başarıya ulaşması kaçınılmazdır. Babam hep şu sözü bize söylerdi : “sen yıldızları hedef al yıldızlara ulaşamasan da aya düşersin.” Psikolog olmak benim için bir hayal değildi. İnsan kendine bir hedef belirlediği zaman o hedef için dikkatli çalıştığı zaman hedefine ulaşabilir. Psikolog olduktan sonra türkiyedeki insan ilişkileri ve aile içi iletişim üzerine araştırma yaptım. Araştırmalarım sonucunda türkiyedeki aile içi iletişimin ve çiftler arasındaki bağlılığın hiç iyi olmadığını gördüm. Bu açığı birazda olsa kapatmak için bu konular üzerine yoğunlaşıp, çalışmalar yaptım. Şimdi ise aile içi iletişim kopukluğu yaşayan ailelere ve ilişkisinde problem yaşayan çiftlere terapi veriyorum. Bunun yanında kişiye özel bireysel terapi yapıp yaşam koçluğu hizmeti de veriyorum.

“Konuş Benimle” adlı kitabınızın hikayesini bizimle paylaşır mısınız? Neden yazıldı? Amacına ulaştı mı?


“Konuş Benimle” kitabı aslında aşk ve sevginin nasıl olması gerektiğini ve seven aşık olan bir çiftin nasıl davranması gerektiğini konu alan bir kitap. Kimi zaman aşkı kullanıp insanların duygularını sömüren ve kalplerini yıpratan insanlara da vurgu yapan bir kitap. Okurken kimi zaman çok duygulanacağınız kimi zaman da kendinizi çok güçlü hissedeceğiniz bir kitap. Tamamen duygular üzerine edebi bir şekilde yazılmış, yoğun olmayan ve 1 saatte bile keyifle okuyu bitirebileceğiniz bir kitap. Kitap neden yazıldı ?  Sadece ülkemizde değil dünyada insan nüfusunun bir çoğu aşkın ne olduğunu ve nasıl yaşanması gerektiğini ne yazık ki bilmiyor. Biraz da olsa insanlara aşkın ne olduğunu, sevginin ne olduğunu ve aşkın nasıl yaşanması gerektiğini anlatmak için yazılmış bir kitap. Kitap amacına ulaştı mı? Bence amacına ulaştı ve amacı doğrultusunda hala ilerliyor. Çünkü kitabı okuyan sevgili okurlarımdan çok ama çok güzel ve samimi yorumlar alıyorum. Bu da kitabın amacına ulaştığının göstergesidir. Çünkü insanların mutluluklarının içinde küçük bir tebessüm ve acılarını az da olsa hafifletecek bir merhem olmaya çalıştım. Bu amaçla ektiğim tohumunda yavaş yavaş filizlendiğini çok sevgili okurlarım bana gösteriyor.

İlişki uzmanı olarak günümüz ilişkilerinde gördüğünüz en büyük sorun nedir? Bu sorun nasıl aşılabilir?


Günümüz ilişkilerinde yaşanan en büyük problem iletişimsizliktir. Aslında her türlü sorunun sonu iletişimsizliğe dayanıyor.Çiftler birbirleri aralarında iletişim kuramayınca; saygısızlık, hoşgörüsüzlük, anlayışsızlık, umursamamazlık, ciddiyetsizlik, sözlü ya da fiziksel şiddet, ilgisizlik gibi bir çok olumsuz durumun çıkmasına neden oluyorlar. Bu nedenle günümüzde çiftler arasında yaşanan neredeyse tüm sorunların altında iletişimsizlik yatar. Aslında dünyadaki tüm insanlığın sorunu bu. İletişimsizlik artık günümüzde evrensel bir sorun haline geldi. Çiftler bu sorunu şu şekilde aşabilirler; birbirlerini daha dikkatli dinleyerek, partnerinin isteklerine kulak vererek, empati kurarak ve alanında uzman bir psikologdan destek alarak aşabilirler.

Günümüzde bir çok aşk tanımını duyuyoruz. Peki sizce aşk nedir?


Aşk için yapılan tanımları genelde yanlış ve yetersiz bulmuşumdur. Aşk’ı kimileri sevgi olarak, kimileri bağlılık olarak kimileri ise yalnızca bir duygu olarak adlandırır. Ben ise Aşk’ı duyguların en büyüğü en yücesi olarak tanımlarım. Aşk’ı herkes bir duygu sanır ama aşk bir duygu değildir. Tüm duyguların birleşiminden oluşan bir bütündür. Aşk tüm duyguların babasıdır. Aşk’a yalnızca sevgi ve bağlılık demek yetersiz kalır. Aşk; sevgiyi aşan bağlılığı geçen bağımlılık haline gelen, kimi zaman insana korkuların en büyüğünü yaşatan, kimi zaman haz duygusunun zirvesine çıkaran duyguların birleşimidir. Aşk merhamettir, aşk acıma duygusudur, aşk sevgidir, aşk şefkattir, aşk duyulan koşulsuz güvendir, aşk bağlılıktır, aşk üzüntüdür, aşk hassasiyettir, aşk inceliktir, aşk zerafettir, aşk gözyaşıdır, aşk canı pahasına da olsa korumaktır, aşk sıkı sıkı sarılmaktır, aşk her duyguyu derinden hissetmektir, aşk tutkudur, aşk ateştir, aşk umuttur, aşk yaşamdır, aşk hastalığa ilaç derde çaredir, aşk sorulara cevaptır… Bu örnekleri daha da arttırabiliriz. Kısacası aşk bu örneklerden biri değildir, aşk bu örneklerin hepsi ve daha fazlasıdır.

Aldatılmak ve aldatma konusunda neler söyleyebilirsiniz? İnsan neden aldatır? Aldatılan kişi bunu öğrendikten sonraki zorlu süreci en iyi şekilde nasıl atlatabilir?
İnsan neden aldatır?

Flört döneminde romantik bir şekilde yanan mum evlilikle birlikte zamanla yavaş yavaş ışığını kaybeder. Kişiler birbirlerine ilgisiz hale gelirler. Buna neden olan bir çok etken vardır.
Evde yaşanan gergin ve stresli anlar, tartışmalar, çiftlerin birbirlerine karşı tahammül seviyeleri, anlayış sınırları, ilgisizlik, yetersiz ve iştahsız cinsel ilişkiler, umursamazlık ya da kişilerin evlenmeden önce ailelerinde gördükleri ve yaşadıkları aldatma örnekleri çiftlerin birbirlerini aldatmalarına yol açan en büyük ve önemli etkenlerdendir.
Bu durumda çiftlerin kendilerine sorması gereken önemli iki soru vardır.
1-) Neden aldatıldım ?
2-) Neden aldattım ?
Bu sorular çiftler arasındaki aldatma durumunu açığa kavuşturacaktır.

Peki en çok kadınlar mı aldatır erkekler mi?


Aldatmaların oranı artık günümüzde çok değişkenlik göstermektedir. Ama yine bu iki konuyu ince bir çizgiyle ayıracak olursak kadınlara oranla erkekler daha fazla aldatma eğiliminde bulunup aldatıyorlar. Çünkü duygusallık ve bağlılık duyguları erkeklere oranla kadınlarda daha fazla oluyor. Bu da erkeklerin kadınlara oranla daha çok aldattığını gözler önüne seren kanıtlardan biridir.

Sanal dünyanın aldatılma üzerindeki etkisi nedir?


Sanal ortam ve medya günümüz jenerasyonunda kesinlikle aldatmayı ortaya çıkaran unsurlardandır. Televizyon dizileri, sinema filmleri, kullanılan chat programları, sosyal medya ve bu tür yapılaşmaların işlevlerini gören diğer unsurlar çiftlerin birbirlerini aldatmalarında büyük rol oynamaktadır. Medyada verilen (filmler, diziler) örnekler toplumun bilincine ya da bilinç dışına yerleşmektedir. Bilince ya da bilinç dışına yerleşen bu düşünceler sosyal medya, chat programları ve internet ortamındaki arkadaş sitelerinin aracılığıyla da kolay bir şekilde faaliyet olarak ortaya çıkmaktadır.

Aldatılma korkusu bir hastalık mı?


Aldatılma korkusunu derecelendirebiliriz. Ama derecesi her ne olursa olsun bu kesinlikle bir hastalık belirtisidir. Sağlıklı bir psikolojiye ve ruha sahip olan bireyler bu tür düşüncelere kapılmazlar. Çünkü bu düşünce insan ruhunda komorbid bir durum ortaya çıkarabilir. Kişi zamanla paranoya belirtileri gösterebilir. Bununla birikte yüksek derecede stres ortaya çıkabilir. Panik atak semptomları gelişebilir. Ani atak ve krizler ortaya çıkabilir. En sağlıklı çözüm ‘aldatılma’ kelimesi korku evresine gelemden zihinde bir düşünceyken çözüme ulaştırılmalıdır, ertelenmemelidir.

Neden aldatılma korkusu yaşıyoruz? Yaşanılan kötü deneyimler mi tetikliyor?


Yaşanılan güzel bir hayatı kaybetme düşüncesi ‘aldatma’ kelimesini akıllara getiriyor. Çiftler yaşadıkları mutlu bir hayatın içindeyken birden herşeyin kötü gideceği ve bu mutluluğun son bulacağı düşüncesine kapılabiliyorlar. Bu düşünce insanda aldatılma korkusunu ortaya çıkarıyor.
-Ya başka birini severse ?
-Ya benden sıkılırsa ?
-Ya başkasına aşık olursa ?
Sorularıyla birlikte kişideki stres ve derin düşünceler artıyor. Bu durumu tetikleyen bir çok unsur olabilir. Geçmişte yaşanılan kötü deneyimler ya da çiftlerin tanık olduğu hayatlar bu korkuyu ortaya çıkarabilir.

Şu an neler yapıyorsunuz? Takipçilerinize buradan duyuracağınız yeni bir projeniz var mı? Örneğin yeni bir kitap çalışması söz konusu mu?


Şu an aktif bir şekilde psikolog olarak mesleğime devam ediyorum. Özel olarak yaşam koçluğu, eğitmenlik de yapıyorum. Bunun yanında şarkı sözleri yazıp besteler yapıyorum. Duyuracağım yeni bir projemiz var. Yeni bir kitap okurlarımızı bekliyor. İlişkilerine dair tüm merak ettiği soruları çok detaylı bir şekilde açıklayan bir kitap hazırlığı aşamasındayım. Hız kesmeden çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca takipçilerim hakkında da bir kaç bir şey söylemek isterim. Beni takip eden herkesi çok önemsiyorum. Büyük bir aile olduk instagramda. Takipçilerimden bir ricada bulunacağım. Sevgili takipçilerimin ilişkilerine ilişkilerine dair bir takım sorular sormakta. Elimden gediğince sorulara yanıt vermeye çalışıyorum. Yüzlerce hatta binlerce soru olunca her soruya cevap veremiyorum her gün vakit ayırıp cevap vermediğim insanlara cevaplarını yazmaya çalışıyorum. Ama şu unutulmamalıdır ki yaşanılan psikolojik sorunlar benim vereceğim bir cevap ile düzelmez. Aksine bir cevap verip şunu uygulayın dersem sevgili okurlarımı ve takipçilerimi yanıltmış olurum. Ruhsal durum ve psikoloji çok hassas konulardır ve yaşanılan olayların dikkatlice özüne, detayına inmek gerekir. Bu yüzden her takipçime alanında uzman bir psikologdan terapi almasını öneriyorum. Toplumumuzda bir algı var “ben deli miyim psikoloğa gideyim ya da kafayı mı sıyırttım terapi alayım.” Terapi almak için bu durumların olması gerekmiyor. Çok sağlıklı bir birey bile olsanız terapiye ihtiyacınız vardır. Her insan buna ihtiyaç duyar. Kimimiz gün içinde yaşadığımız stresten kurtulmak isteriz, kimimiz kaybettiğimiz motivasyonumuzu geri kazanmak isteriz, kimimiz yorulan ruhumuzu dinlendirmek isteriz, kimimiz aklımızı kurcalayan soruları açığa kavuşturmak cevaplamak isteriz… Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bir psikologdan destek almak için deli olmak gerekmez. Aksine bir insanın hayatının her anında danışacak, dertlerini paylaşacak birini bulundurması çok akıllıca ve zekice bir düşüncedir. İster ruh sağlığınız zedelenmiş olsun ister de ruhsal açıdan çok sağlıklı bir birey olun koşullar ve durumlar her ne olursa olsun her insanın bir psikoloğu olmalıdır. Toplumlar ancak bu şekilde sağlıklı bir şekilde iletişim kurabilir ve hedeflerine doğru ilerleyebilir.

İlişkileriyle ilgili sorunlarda size danışmak isteyenler size nasıl ulaşabilirler?


Bana ulaşmak ve sorunlarını danışmak isteyenler
[email protected] veya [email protected] mail adreslerinden ulaşabilirler.
Alternatif olarak instagramdan direkt mesaj atarak ulaşabilirler.

Son olarak neler söylemek istersiniz?


Aslında tüm insanlığa söylemek istediğim bir çok şey var. Bunları özetleyecek olursam;
*Her ne olursa olsun aile kavramına çok önem vermeliyiz.
*Yaşadığımız çevreyi her zaman temiz tutmalıyız.
*Kadınlara ve çocuklara asla ve asla şiddet hiç bir türünü uygulamamalıyız.
*Yaşlılarımızı ve küçük çocuklarımızı önemsemeli ve korumalıyız.
*Sokakta yaşayan canlılara saygı duymalıyız ve biraz da olsa onlara karşı merhamet duygumuzu ön plana çıkarmalıyız.
*Yalan denilen canavardan uzak durmalıyız. Çünkü yalan insana kişiliği ve şerefiyle birlikte çok şey kaybettirir.
*Her şeyin en doğrusunu bilen İslam dininden yani dinimizden asla vazgeçmemeliyiz. Canımız pahasına da olsa dinimizi ve vatani değerlerimizi korumalıyız.
*Nefret, öfke, kin, iftira, kötülük ve kıskançlıktan her zaman uzak durmaya çalışmalıyız. Bu duygular insanın ruhunu zehirler ve insana insana sevdikleriyle beraber çok şey kaybettirir. İnsanlar arasındaki güzel duyguları yok eder.
*Haram olanı seçmemeliyiz, emanete ihanet etmemeliyiz, fazla olan malımızı israf etmemeliyiz muhtaç sahipleri ile paylaşmalıyız.
*Hiç bir zaman geri gelmeyecek olan zamanımızı boşa harcamamalıyız.
*Bol bol sevdiklerimize vakit geçirmeliyiz.
*Her zaman ağaç dikmeliyiz.
*Kimsesiz çocukları ve huzur evlerindeki yaşlılarımızı ziyaret etmeli ve onlara hediyeler alarak onları sevindirmeliyiz.
*Halimiz her ne olursa olsun bizden daha kötü olan insanların varlığını bilmeli ve halimize şükretmeliyiz.

Not : Eğer bunları yapmakta zorluk çekiyorsak ya da yapamıyorsak kesinlikle bir psikologdan destek almalıyız.

Huzurlu ve mutlu bir topluma ancak ve ancak bu maddeleri gerçekleştirerek ulaşabiliriz. Aksi takdirde adı mutluluk ve huzur olan bir dünyaya asla sahip olamayız.

Herkesi saygıyla selamlıyor ve sevgiyle kucaklıyorum.