Günümüzde elimizin altında ne çok "akıllı" cihaz var... Nasıl çalışacakları, neyi yapacakları tümüyle herbirine uygun bir dille "önceden" tanımlanmış durumda. Bizim beynimiz, karar verme mekanizmamız da bir programlama dili kullanıyor, hiç farkettiniz mi? Öyle her komutu her isteği kabul etmiyor...  Kabul edebileceği şekilde söylememiz lazım herşeyi kendimize ve dolayısıyla diğerlerine de!
Mesela beynimiz negatif şeyleri yapmaya direnme eğilimde. Bunu çocuklarda çok net görürüz, olumsuz içerikli negatif mesajlara genellikle tepki gösterirler.
Ayla yakın arkadaşım; bir defasında birlikte dışarıda bir yerde kahve içmeye karar verdik. Beni yoldan aldı. Üç yaşındaki kızı Selin ve altı yaşındaki Pelin arka koltuktaydılar. Biz birbirimizi bulunca kahveye ulaşmadan sohbete başlamıştık ki, arkadan Selin'in sesi duyuldu: "Anneee, sakız verir misin?"  Ayla benimle konuşmasını sürdürürken, Selin talebini yineledi. Pelin de "Annem şimdi sana sakız veremez, araba kullanıyor!" dedi. Arka koltukta kıyamet koptu. "Şimdi istiyorum!" Ayla derin bir nefes alıp, aynadan "Selincim, şimdi araba kullanıyorum, gideceğimiz yere çok yaklaştık. Bir trafik ışığında durduğumda veya park ettiğimde sakız versem olur mu?" diye sordu. "Oluuur." deyip sakince etrafı izlemeye başladı. Tekrar huzura ermiştik. Selin'in bir talebi vardı. Bu talebin karşılanıp karşılanmayacağını, eğer karşılacaksa ne zaman, karşılanamıyorsa neden karşılanmayacağını bilmeye hakkı vardı. İhtiyaç duyduğu bütün bilgileri aldığında "o zamanı" bekleyebileceğine kanaat getirdi. Oysa Pelin'in yanıtı sonu belirsiz bir süre boyunca sakız alamayacağı mesajını veriyordu ve buna tepki vermişti.
Sadece çocuk beyninin böyle çalıştığını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Yetişkin beyni de kişisel hedeflerini koyarken olumlu cümleler, pozitif içerik ve edinimleri arama eğilimindedir; hatta negatif olanlara da direnir. İnsan neden negatif bir şeyi edinmek için çaba göstersin ki? Mesela "sakın mor bir çam ağacı düşünmeyin." cümlesini okuduğunuzda zihninizde mor  bir çam ağacı görmeye engel olabiliyor musunuz? Oysa düşünmemenizi istedim. Hemen her gün ve her an kendimize çeşitli telkinlerde bulunup çeşitli emirler veriyoruz. 
Cihan müdürü ile karşılaştığında geriliyordu. Adamın yapıcı eleştiri yeteneği yoktu. Cihan onunla girdiği toplantılarda yapılan tüm eleştirileri kendi üzerine alıyordu. Bu durum onu engellenemez şekilde sinirleniyordu. Özellikle performans değerlendirme toplantılarından önce çok sinirli ve gergin oluyordu. "Toplantıdan önce tam olarak ne düşünüyorsun?" diye sordum. "Sinirlenmemeyi" dedi. İnsan sinirlenmemeyi düşünebilir mi sizce? Bunu aklınızdan geçirdiğiniz anda tüm benliğinizle sinirlilik halini betimliyorsunuz beyninizde! "Peki sinirlenmemeyi düşündüğünde nasıl hissediyorsun?" diye sordum bu kez. "Bunu düşünmeye başladığımda karın boşluğumdan nefes boruma doğru bir basınç oluşmaya, şakaklarım terlemeye başlıyor, müdürüm ne söylese, bir gaf yapmamak için susuyorum. Sustukça hiçbir şey söyleyemediğim için kendime daha çok kızıyorum. Kızdıkça daha çok sinirleniyorum." dedi. "O toplantıda nasıl olmak istiyorsun aslında?" diye sordum. "Sakin olmak istiyorum." dedi. "Peki sakin olduğunda toplantı nasıl geçecek?" diye sordum.  "Sakin olduğumda, yıllık hedeflere ulaşmak için geliştirdiğim yeni metodu onunla detaylı şekilde paylaşabileceğim; hatta bu yıl hedefimizin üzerinde başarı kaydettiğimizi ayrıntılarıyla anlatacağım." dedi. "Peki şu anda bunu yapmana engel olan şey nedir?" dedim. Uzun uzun düşündü. "Ben neden oluyorum" dedi. "Sinirlenmeme engel olamıyorum, nasıl sinirleneceğimi düşünüyorum ve vücudumun her parçası o hissi yaşıyor" dedi. Cihan kendisini sükünete ve sakinliğine odaklamaya başlayınca toplantıların akışı tümüyle değişti. Sakince iletişim kurunca destek gördü, bunu farkedince kendine güveni arttı. Son dönemde çalıştığı şirketin parıldayan yıldızlarından biri oluverdi.
Beynimizi doğru dille programlamak, ulaşılabilir hedefler koyabilmemize katkıda bulunacaktır.  Mesela "Kilo vermeliyim" demek yerine kendinize "en sevdiğim siyah pantolonumun/elbisemin içinde yine harika görüneceğim" demeyi deneyin. Hatta siyah pantolonunuzun/elbisenizin içinde hedeflediğiniz kiloda ne kadar şık göründüğünüzü zihninizde canlandırın. Bir zorunluluk ve ihtiyacı karşılamak yerine istediğiniz bir şeyi yapmak size daha büyük motivasyon verecektir, göreceksiniz!
Alın kağıdı kalemi elinize başlayın kelimeleri değiştirmeye, çünkü doğru hedef, pozitif dille başlar!