Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Avusturya'da "İslam Yasa Tasarısı"nın kabul edilmesine ilişkin, "Yanlışlıkların düzeltileceğini ümit ediyorum" dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Avusturya'da "İslam Yasa Tasarısı"nın kabul edilmesine ilişkin, "Bu yanlıştan ümit ederim ki kısa süre içerisinde Anayasa Mahkemesinin kararları doğrultusunda geri dönülmüş olur" dedi.

Kurtulmuş, Ekonomi Kulübü'nün düzenlediği etkinliğe gelişinde, gazetecilerin, Avusturya'da "İslam Yasa Tasarısı"nın Meclis'te kabul edilmesine ilişkin sorusu üzerine, islamofobinin Avrupa'da uzunca bir dönemdir etkisinin olduğunu belirtti.

Sadece Avusturya'da değil, birçok ülkede İslam karşıtlarının aktif hareket ettiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Ayrıca Avrupa'da yükselen ırkçılığın bu anlamda da hem yabancı hem İslam düşmanlığını tetiklediğini biliyoruz" diye konuştu.

Avusturya'yı ziyaretinde bu konuyu da yetkililerle görüştüklerini ifade eden Kurtulmuş, yasanın Müslümanlara bir takım haklar verdiğini söyledi.

Bunlara ilişkin örnekler veren Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Avusturya'daki Müslüman topluluklar şunu istediler: 'Diğer gayrimüslimlere verilen haklar neyse aynısını istiyoruz. Ne bir fazla ne bir eksik istiyoruz.' Maalesef bu yasa tasarısı akşam saatlerinde yasalaştı. Bu yasa maalesef birçok açıdan sakıncalar, bu iyi tarafları yanında birçok sakıncalar da barındırıyor ve öyle anlaşılıyor ki bu anlamda islamofobinin ciddi bir etkisi olmuş bu yasalaşma sürecinde."

"Bir anda illegal hale gelmesi tehlikesi var"

Yasanın kullandığı dil bakımından bazı sorunlarının bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Dil bakımından yasaya baktığımız zaman Müslümanlar baştan sanki 'devletle kavgalı', sanki 'Müslümanlar potansiyel olarak terör suçlusu', 'devletle iyi geçindikleri takdirde' manasına gelecek bir takım ön koşullarla İslami cemaatlere bir takım imkanlar sağlanacağı ifade ediliyor. Ayrıca ikinci temel eksiklik burada İslami cemaatlerin Avusturya içinde tanınması, tanınmaması meselesi ya da bu tanıma haklarının iptali meselesinde doğrudan doğruya hiçbir şekilde mahkeme kararı beklemeksizin hükümetin kararına tabi. Dolayısıyla bir hükümet, diyelim ki şu anda iki İslam cemaati tanınmış, birisi Avusturya İslam Cemaati, diğeri Avusturya Alevi İslam Cemaati. Dolasıyla bunların tanınmasını bu yasayla yapıyor ama dilediği anda tanımadığını ilan ederek bunları yasa dışı hale getirebilir. Ayrıca herhangi bir cemiyetin bu İslam cemaatlerinden birisine mutlaka bağlı olması lazım. Bu, Avusturya'da çok sayıda var olan bağımsız camilerin, bunlar da camiler de dernek şeklinde örgütlendiği için bunların birçoğunun bir anda illegal hale gelmesi tehlikesi var."

Yasayla yurt dışından yardım alınmamasının öngörüldüğünü belirten Kurtulmuş, "Bizim şu anda 65 din görevlimiz var, Diyanet İşleri Başkanlığının Avusturya'da. Belki başka ülkelerden de gelen din görevlileri var. Hemen bu yasa yürürlüğe girer girmez, bunların artık orada görev yapamayacakları anlamına geliyor" dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Biz hep şunları tavsiye ettik, Avusturyalı konuştuğumuz bakanlarla, dedik, 'evet, bunu isteyebilirsiniz ama bir geçiş sürecinin en azından olması, Avusturya İslam Cemaatinin de benimseyeceği ve kendi imamlarını, din adamlarını yetiştirebileceği bir imkan ortaya çıktıktan sonra, o zaman buna geçilmesi daha uygun olur. Maalesef bu da olmadı" ifadelerinin kullandı.

Yasanın artık Avusturya'da, içeride din adamı yetiştirilmesini öngördüğünü ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Evet bu makul karşılanabilir. Fakat burada da şöyle bir kısıt getirilmiş: Teoloji fakülteleri açılacak, bu teoloji fakültelerinde hangi öğretim üyelerinin görevlendirileceğine Avusturya İslam Cemaati karar verecek ama hangi müfredatın okunacağına üniversite karar verecek. Varsayalım ki ateist bir üniversite yönetimi olsa, bu ateist üniversite yönetimi öğretim üyeleri, evet bunlar İslam cemaatinin tespit ettiği öğretim üyeleri olabilir ama onlar diyelim ki kendi müfredatını bu öğretim üyelerine dayatabilir. Bu anlamda bir özel koşullar altında Müslümanların orada azınlık haklarından istifade etmeleri de kendi müfredatlarını kullanmaları bakımından imkansız hale getirilebilir."

Kurtulmuş, yasanın hükümete İslami gelenekten kaynaklanan bir toplantıyı mahkeme kararı olmaksızın iptal ya da erteleme yetkisi de verdiğini ifade ederek, "Bu da ciddi bir şekilde örgütlenme hakkına, insanların diğer insanlarla eşit dini haklarına sahip olma haklarına aykırı olan işlerdir" diye konuştu.

Söz konusu hususların özelikle Avusturya anayasasına da aykırı olduğuna yönelik düşüncesini paylaşan Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Zannediyorum önümüzdeki günlerde Avusturya Anayasa Mahkemesine bu maddelerle ilgili, ilgili maddelere ilgili başvurular yapılacaktır. Ümit ederiz ki Avusturya Anayasa Mahkemesi, bu maddelerin eşitlik prensibine örgütlenme hakkı açısından ciddi sakıncalar doğurduğuna karar verir ve bunlar düzeltilebilir. Şimdi işin yasal kısmı, hukuk kısmı başka ama esas üzerinde durmamız gereken kısmı siyasi kısmı. Evet, bir tarafta islamofobinin, İslam karşıtı faaliyetleri her geçen gün artıyor. Diğer taraftan maalesef DEAŞ ve benzeri örgütlerin İslamı, kafa kesen, kol kesen zulüm eden, baskı yapan terörist faaliyetlerle uğraşan bir görüntü altında İslamı takdim etmeleri, maalesef iki tehlikeli akım eş zamanlı olarak Avrupa’da ve Batı dünyasında, bütün dünyada etkili olmaya çalışıyor."

"Yanlışlıkların düzeltileceğini ümit ediyorum"

Batı toplumlarında çok sayıda Müslüman toplulukların yaşadığını belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Avusturya yönetimine buradan dostane şu çağrıda bulunmak istiyorum; burada Avusturya yönetiminin bir siyasi karar vermesi lazım. O siyasi karar da şudur; Avusturya da milyonlarca Müslüman var. Çok sayıda Türkiye kökenli olan, Türk vatandaşı olan, aynı zamanda Avusturyalı olan insanlar var.  Şu kararı vermek durumunda; bu baskılar bir tarafta DEAŞ benzeri örgütlerin oluşturduğu olumsuz hava, diğer tarafta İslam karşıtlarının oluşturduğu olumsuz hava. Bu etkiler altında Müslümanları potansiyel suçlu olarak kabul edip Müslümanları toplumdan tecrit mi edeceğiz, yoksa Müslümanlar, gayrimüslimlerle beraber, eşit, özgür Avusturya vatandaşları olarak ya da Alman vatandaşları olarak, Fransa vatandaşları olarak birlikte mi yaşayacaklar? Herhalde siyasi akıl Müslüman toplulukların eşit insanlar olarak eşit demokratik haklarını kullanan topluluklar olarak Avusturya toplumunun içerisinde var olmasını gerektirir.

Ben bu çerçevede yapılan yanlışlıkların düzeltileceğini ümit ediyorum. Avusturyalı siyasetçilere, meslektaşlarımıza meseleyi kısa vadeli, hükümeti de anlıyorum, özellikle ırkçı partilerin, sağ hareketlerin, aşırı sağ hareketlerin yükselmesi bazı hükümetler üzerinde baskılar oluşturuyor ama bunlar geçicidir, bunlar kısa süreli baskılardır. Bu baskıları dikkate alıp burada yanlış adım atmaktansa, zaten Avusturya’da uzun yıllar yaşayacak olan bu Müslüman toplulukların hak ve hukukunu esas alıp, onları gerçekten birinci sınıf Avusturyalılar olarak yetiştirmek herhalde daha akılcıdır, daha siyasidir, daha doğrudur ve dünya barışına da daha ciddi bir şekilde katkıda bulunur diye temenni ediyorum. Ben bu yanlıştan ümit ederim ki kısa süre içerisinde anayasa mahkemesinin kararları doğrultusunda da geri dönülmüş olur."